Yorgunluk
Yorgunluk yerine göre çeşitli biçimlerde betimlenen bir durumdur. Halsizlik, isteksizlik ya da "içe kapanma", coşku ya da il gi kaybı, enerji ve girişkenliğin azalması, uyuşukluk, bitkinlik gibi sözcüklerle anlatılır. Yorgun insan genellikle güçsüzlük duyar ve dinlenmek ya da uyumak ister. Uzun süreli bedensel etkinliklerin ya da yoğun bir iş gününün sonunda insanın yorgunluk duyması doğaldır. Yoğun düşünsel zorlanmaları ve şiddetli heyecanları izleyen yorgunluklar da olağandır. Böyle durumlar da yorgunluğun nedeni belirli olduğundan insan genellikle hekime başvurma gereksinimi duymaz. Oysa uzun süreli, yani kronik yorgunluk hiçbir koşulda olağan bir durum değildir. Bazen gerçek bir organik rahatsızlığa bağlı olarak ortaya çıkar, ama genellikle ruhsal kökenlidir ya da en azından ruhsal etkenler den kaynaklanır. Yorgunluk sürekliyse ve nedenleri saptanamıyorsa kesinlikle göz ardı edilmemesi gereken bir belirtidir. Bu durumda bir hekime başvurulmalıdır.
Sürekli bunaltı (anksiyete) içinde yaşayan hastalar akşamları yatarken ve sabahları uyandıklarında yorgunluk duyarlar. Çoğu "sürekli yorgun ve bitkin" olmaktan yakınır; ne dinlenme, ne de uyumayla bu tükenmişlik duygusundan kurtula bilirler. Bu tür derin yorgunluk duyan hastalarda bazen ani ve belirgin değişiklikler gözlenir. Yorgunluk ve bitkinlik duyan hasta bir anda kendini enerji dolu, güçlü ve her şeyi başarabilecek durumda görebilir. Dürtü ve güdülenimler ya da bir işle uğraşmak, duygusal bağ kurmak gibi özel ilgiler insana günlük yaşamın zorluklarını önemli ölçüde aşacak bir güç verir. Bunaltıya bağlı yorgunluğa genellikle baş ağnsı, uykusuzluk, yaygın ve gezici ağrılar, çabuk sinirlenme ve duygusal dengesizlik de eşlik eder.