yaşlılarda beyin felci

Beyin felci hakkında bazı genel ve başlangıç bilgileri şunlardır: Nedeni ne olursa olsun, beyin felcinin Yinelenme oranı canlı doğumların yüzde 20'si dolayındadır. (Bu da, dünyada beyin felci çeken sekiz milyon dolayında kişinin var oluşu anlamına gelir). Bu kişilerde zeka geriliği, zeka bölümü (I.Q.) ölçüt olarak alındığında yetmiş puvanın altında olarak gerçekleşir. Ancak böyle kişiler bu puvanla bile, dünyadaki yüz milyonu aşkın geri zekalının önünde yer alırlar. Bir karşılaştırma yaparsak, tedavi edilebilir bir yetersizlik olan sözgelişi fenilketonüri kusurlu aminoasit metabolizmasıyla oluşur (bu hastalık da, 13, kesimde açıklanmıştı) ve 20.000'de i kişiyi etkiler. Günümüzde bebeklerde saptanır ve tedavi edilirse, hastalık beyni hasara uğratmaz. Bu hastalıktan zarara uğramadan kurtulanların sayısı giderek artmaktadır. İngiltere'de çocuk doğurma yaşına gelmiş olan böyle anneler nedeniyle 500 yeni fenilketonüri vakası daha beklenmektedir. (Çünkü böyle annelerin hastalığı taşıyan çocukları doğurma olasılığı 4'te ldir). Ancak bu türden beyin hasarları ve yeniden oluşacak hasarlar; nüfusun yüzde 3'ü oranında ve milyonda 30.000 kişi olarak gerçekleşen zeka geriliği yanında pek küçük sayıları meydana getirmektedir.

Washington'da çocuk hastalıkları sinir uzmanı olarak çalışmalarını sürdüren Dr. Paine konuyu değerlendirirken beyindeki hasarların daha yüksek oranlara ulaştığını düşünerek şöyle demiştir; “Tüm nüfusun yüzde 5 ile 8'inin beyninin hasara uğramış oluşunu kestirrnek akılcı bir tahmin gibi görünüyor.” Bu da, örneğin ABD'de yüksek yüzde temel alı-nırsa on sekiz milyon insan demektir. Dr. Paine'nin hasar kavramı şu

sayılan da içermek üzere genişlemiş bulunuyor: “Merkez sinir sisteminin olgunlaşması üzerine doğum sonrası karşıt etkiler olduğu gibi, gelişme ve işlevler üzerinde doğumda ve sonrasında olan etkiler-” Diğer bir deyişle araba hatalı yapıldığı ya da teslim anı ile sonrasında hasara uğratıldığı için arızalıdır. Sürücü açısından, hasarın nedeni ne olursa olsun ve hasar ne zaman olmuşsa olsun, araba arızalı bir arabadır.

Sheffield kentinden Prof. R.S. Illingworth, doğumdaki ve sonrasındaki etkileri bir liste haline getirmiştir. Bu etkenlerin hepsi çocukta hasar yapabilir ve hepsinin kendi başına olması olası değildir.

Ama, etken ya da etkenler ne olurlarsa olsun hasar meydana gelir. Bu etkenler şunlardır: Jenetik etkenler (sözgelişi doğmalık anormalliklerle, zamanından önce doğumla, birden çok fetüse gebe olma durumuyla ilgili olanlar); yeni doğan bebekte kernicterus ve hemolitik hastalıklar (bunlar sinir hücrelerinin toksik dejenerasyonları ile birlikte olurlar); fakirlik, besin türü, annenin yaşı, sigara içmesi gibi toplumsal etkenler; doğumda bebeğin çok düşük kilolu oluşu ve zamanından önce doğum

(bunlar genellikle normal sonuç verir ama zeka geriliği ile normal doğuma göre daha yüksek oranda ilişkili olabilirler); ışın tedavisi (annenin bu tür tedavi görmesi kesinlikle fetüs tarafından hoş karşılanmaz); gebelik anormallikleri sözgelişi gebeliğin 2S. haftasından sonra meydana gelen (anterpartum) kanarnalar, gebelikte zehirlenmeler (toksemü, gebelikte birden çok fetüs bulunması (bunlar zamanında doğum gibi genellikle normaldirler. Ancak normal doğuma göre, zeka geriliği ve beyin felciyle daha yüksek oranda ilgili olabilirler); doğum zamanında solunum durması (asfiksi), bu da genellikle önemsizdir.

Temel olarak jenetik diye düşünülen etkenlerde bile pek az katı ve sabit kural bulunmaktadır. Süper zeki ana babaların süper zeki çocukları olması muhtemeldir. Ama, bunda bir kesinlik bulunmaz. Akılsal yönden yetersiz ana babaların çocukları normal akılsal düzeyde ve zeka bölümü CLQ.) puvanı 70-130 olabilirler. Doğumda solunurnun durması uzayabilir, korku uyandırır, deri ve mukozaların morarmasına (siyanoz) yol açabilir ancak bu durumla karşı karşıya kalan çoğu çocuk daha sonra normal gelişir. Bununla birlikte Prof- Illingworth şöyle demektedir: “Geliştirilmiş doğum yöntemleri özeniyle, oksijen yetmezli-ğinin (auoksi) önlenmesiyle ve doğumu izleyen aşamada geliştirilmiş bakım teknikleri sayesinde çocukların zeka ve ortaya koyacakları sonuçların ne denli artacağını düşünmek ilginçtir.” Çocukta zeka geriliği ve beyninde hasar varsa bunun ne kadarı jenetik nedenlerle, içinde geliştiği zayıf bir rahimle, oksijen yetmezliğiyle, kötü büyütmeyle ya da şu anda kuşkulanılmayan öbür etkenlerle oluşmuştur? Araba arızalı görünebilir. Ancak montaj zincirinin hangi aşamasındaki mekanik eleman bundan sorumludur? Son elemanı doğumu yaptıran doktor ya da hem-şireyi kınamak en kolayıdır. Ve bu nedenle de, kadın hastalıkları uzmanları bu denli çabuk sinirlenip üzülürler ...

Bu konuda önemli bir araştırmada L.S. Penrose, akılsal yönden yetersiz 1.280 vakayı muayene etmiş, bunların tıpla ilgili geçmişlerini incelemiş ve aralarından on birinin sakatlıklarının ana nedeni olarak doğumda yaralanmalara katlanmak zorunda kaldıklarını saptamıştır. Bu konuda sürüp giden fikirleri uzun süreler gözden geçiren kendinden emin uzman M. Perlstein ise, “Hatalı doğum uygulamaları hasarların yüzde üçü ile beşi arasındaki sakatlıklara neden olur” şeklinde yazmış-mıştır. Aberdeen'li (ve bu yüzden Aberdeen'den gelen bol sayıdaki do-ğum bilgilerinden sorumlu olan) Sir Dugald Baird bir defasında altmış dört sakat çocuğun üzerinde araştırmalar yapmıştır. Bu çocuklardan yedisi anormal gebelik ve doğum olayı yaşamış ve yalnızca birinde, sakatlığı ile daha önceki dönem arasında ilişki bulunmuştur. Ancak, Prof.

Ronald Willingworth şu sonuca varyordu; “Doğumda bir yaralanma olmadığım öne sürmek gülünç bir iddia olur.” Görülüyor ki, eskisinden ve pek çoklarının düşündüğünden daha az 'bile olsa özellikle sakat çocuğu olanların öğrendiği şekilde, doğumda yaralanmalar olmaktadır. Böyle bir karmaşıklık içinde çoğu kez suçluluk duyumsanışı bulunması ve olayın nedeninin başka yerlerde aranmaya başlanması kolayolmaktadır.

Beyin felci Nedeni ne olursa olsun, beyin felci olur ve ardından genel felç gelir. Beyin felçleri bir grup hastalığı oluşturur ve hepsi çocukta üç yaşından önce görülürler. Birden fazla fetüsle gebelikte beyin felci rizikosu altı ya da yedi katı artar; ancak böyle doğumların yaşlı kadınlarda, dahadüşük düzeydeki toplumsal sınıflarda. kısa boylu kadınlarda, ilk doğan çocukta, fazla çocuklu ailelerin (beşten çok çocuğu olan) son çocuklarında. doğumu sorunlu olan çocuklarda (sözgelişi rahimden ilk olarak ayak ya da kalçaların çıkması ya da göbek kordonunun sarkması halinde) oluşları, rizikonun artmasıyla bağıntılıdır. Aynı şekilde ikizler ve üçüzlerin kendileri normale oranla daha küçük olur; doğ-malık şekil bozukluklan daha fazladır ve bunlann plasentalannın daha çok sorun çıkarma olasılığı bulunur. Görülüyor ki, birden çok fetüslü doğumlarda, anormalliklere katkısı olan ve daha çok sayıda beyin felci oluşturan neden bulunmaktadır.

Hepsi tek olan çocukların üçüncüsünde beyin felci varsa, bu çocu-ğun zamanından önce (prematür) doğan çocuk olduğu görülmüştür. Zaten ikizler ile zamanından önce doğum arasında bir bağıntı bulunmaktadır. Bu son gerçek de rahimde tam süre kalmanın yarannı vurgulamaktadır. Ya da belki zamanından önce doğum zaten bir kusurdur; böyle doğanların beyin felciyle bir bağıntılan vardır ve diğer nedenlerden daha çok beyin felci bunlann zamanından önceki doğumlanna neden olmaktadır. Doğumu ve onun tehlikelerini sakatlıklara neden olarak görüp kınamak kolaydır. Oysa, çoğu fiziksel ve akılsal sakatlık vakasında (ya da her ikisinin birlikte var olduğu vakada) doğum travmasına eş-lik eden bir ipucu görülmemektedir.

Bununla birlikte oksijen yetmezliği ya da yokluğu (anoksl) beyin felcinde kuşkusuz en önemli etkendir. Doğumda bebekler olağanüstü şekilde oksijen yokluğuna dayanıklıdırlar. Bu dirimsel öğenin yokluğuna dakikalarca dayanabilirler ve belki göbek kordonunun engellemesi beceriksizce yapılan doğum ya da plasentanın erken aynıması gibi nedenler oksijen yetersizliğine neden olurlar. Uzayan rahim büzülmelerinin rahmin genişlemesi ya da büzüImelerin sıklaşması durumlarına oranla oksijen yetersizliğiyle daha çok ilgili olduğu savunulmaktadır.

Felcin nedenini değerlendirmede her zaman karşılaşılan güçlük, bebeklerde oksijen yetmezliğinin ölçülememesi ve oksijensiz kalınan zamanın her zaman saptanamamasıdır. Oysa bunlar daha sonra derecesi ölçülebilen bir felç meydana geldiğinde, bu felcin derecesiyle ilgili olurlar.

Doğum sırasında oksijen yetersizliğinin açık önemine karşın, çoğu bebek bu deneyimi sonuçta hiçbir beyin felci işareti göstermeden ya-şar. Aynı şekilde çoğu bebek doğumda oksijen yetmezliği durumuyla karşılaşmadığı halde beyin feleine tutulabilir. Doğumlan sırasında yirmi dakika ve hatta bunu aşkın süreyle solunumlan sağlanamayan otuz üç çocuktan oluşan bir dizide daha sonra yapılan bir inceleme, bunların yirmi yedisinin normaL, altısının beyin felci olduğunu göstermiştir. Ancak, bunlardan dördü doğum olayından önce 'uzun sürelerle oksijen yetmezliği' çekmişlerdi. Her zaman iyi bir oksijen sağlanmasının yeğlenir olduğu açıktır. Ve göbekten alınan havanın kapanıp açık havada solunuma bağlanması arasında çok uzun bir aralık olmamalıdır. Oysa çok şaşırtıcı olarak yirmi dakikalık havasız bir aralık bile, endişeli anne ve öbür kişilerin bekledikleripin tersine, çok yıkıcı olmayabilir. Bu konuda en büyük tuhaflık da, oksijen yetmezliğine karşı tepkilerin böylesine farklı oluşudur. Bu durum sözgelişi bir çocukta ömür boyu tekerli sandalye ve hatta konuşmaya yeterli olamama demek olur. Burada zeka, isteklerine yanıt verme yeteneğine sahip olmayan bir beden içinde hapis olmuştur. Öbür çocukta, (gerçekte böyleleri çoğunluktadır) bu durum sonunda normal yaşam sürdürülür. Londralı R. W. Beard ile R. P. A. Rivers şöyle yazmışlardır; “Sonuçta meydana gelen böyle çarpıcı bir farklılık tuhaf ve hemen hemen biyolojik olmayan niteliktedir. Bütün yaralanmalarda kişi sonucun başlangıçtaki darbenin şiddetini yansıtması-nı bekler. Belki de beyin bu .konuda öbür organlardan farklıdır ... “ Gerçekten, fetüsün oksijen yetmezliği çekmesi halinde fark ortaya çıkmaktadır;

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp