Yaşlılarda antidepresanların kullanımı

Yaşlılarda antidepresanların kullanımı :

Depresyon yaşlılarda oldukça sık görülen bir durumdur. Fiziksel sağlığın bozulması ve yaşam olayları yaşlılarda depresyon olasılığını arttırmaktadır. Genel toplumda 65 yaşın üstünde depre sif belirti oranı %15 olarak verilmektedir. Aynı yaş grubunda major depresyon oranı ise %3 kadardır. Buna distimik belirtiler ve minör depresif belirtiler de eklendiğinde oranların çok yükseleceği açıktır. Ancak yaşlılıkla birçok hastalık, örneğin Alzheimer, kendini depresyon belirtileri ile gösterebilir ve bu klinik durumlar birbiri ile karıştırılabilir. Uyku bozuklukları, iştah bozuklukları, anksiyete, konfüzyon, yorgunluk ve buna benzer belirtiler kolayca yaşlılığa bağlanmakta, bunun sonucunda esas tanı gözden kaçmakta, tanı koyma sorun olabilmekte, doğal olarak bu hastalar tedavi edilemeyebilmektedir.

Yaşlılık çağı depresyonlarında uyku sorunları, ajitasyon, hipokondriazis, letarji ve irritabilite sık olarak izlenmektedir. Depresif duygudurum, depersonalizasyon ve açık intihar düşünceleri göreceli olarak daha seyrektir. Depresif duygudurum azlığı olasılıkla duygularını ifade etme güçlüğü ile ilgilidir. Endojen, endojen olmayan, ağır, hafif, psikotik özellikler gibi alt tiplendirmeler yaşlılar için yeterli olmayabilir. Yaşlılardaki depresyonu özellikle başlama yaşına göre gruplandırmak daha doğru olabilir. tık atağını yaşlılık çağında geçirenlerin akrabaların da depresyon olasılığı yüksek değildir. Bu grupta bilişsel bozukluk lar daha sık bulunmaktadır. Bu olgularda beyin görüntülerne çalış- malarında anomaliler gençlik çağına göre daha fazladır. Tedaviye yanıt olasılığı daha azdır. Bu olgularda daha sonra demans gelişme olasılığı ise daha yüksektir. Gençler için kullanılan değerlendirme araçları yaşlılara uygu landığında depresif belirtilerin daha sık olduğu dikkati çekmiştir. Ancak major depresyon düşük bulunmaktadır. Bu nedenle yaşlılar da depresyon tanısı için farklı ölçütlerin geliştirilmesi gerektiği ileri sürülmektedir. Fiziksel sorunu olanlarda depresyon olasılığı olmayanlara göre iki kat daha fazladır. Fiziksel hastalığı olanlarda depresyon tanısı için temel belirleyici pozitif psikiyatrik öykü ve fiziksel hastalığın şiddetidir. Fiziksel hastalığın prognozunun kötü oluşu da yaşlılardaki depresyon üzerinde olumsuz etki yapmak tadır. Fiziksel sorunların yaşlılarda daha fazla olduğu unutulma malıdır. Sık hastaneye gelme, rehabilitasyonun yetersizliği, bakımevine verilme olasılığı, mortalitenin yüksekliği depresyonu etkilemektedir. Depresyoı1un varlığı da tıbbi tedaviIere yönelik tutumları etkileyebilmektedir. . Alzheimer hastalığında depresif duygudurum %41, depresif bozukluk %19 oranındadır. Demans olgularında depresyon prod romal dönemde sıktır. Ayrıca depresyonda demansa benzeyen belirtiler de sık olarak izlenmektedir. Buna "psödodemans" adı verilir. Yaşlılık depresyonlarında yineleme ve süregenleşme olasılığı yüksektir. Yaşlı depresiflerde mortalite oranı yaş ve cinsiyet yönün den eşleştirilmiş genel topluma göre iki kat daha fazladır. Özetleyecek olursak yaşlılar;

• Tıbbi nedenler,
• Süregen ağrı,
• İlaç kullanımının fazla oluşu,
• Yaşam olaylarına bağlı yas vb,
• Sosyal izolasyon nedeni ile depresyona daha yatkındırlar. 65 yaşın üstünde başlayan depresyonlarda;
• Tıbbi nedenlerle başlama olasılığı yüksektir,
• Bilişsel bozukluk, serebral atrofi ve beyaz madde değişiklikleri sıktır, • Genetik ve gelişimsel etkenlerin önemli rolü olabilir,
• Aile öyküsü daha azdır,
• Erken uykusuzluk, ajitasyon, hipokondriazis, sanrılar, atipik belirtiler daha sıktır,
• Mortalite hızı yüksektir. Tamamlanmış intiharların oranı yaşla birlikte artmaktadır.
İlaç seçerken;
• Kalp sorunu olanlarda trisiklik antidepresanlar uygun değildir. Kullanılması halinde nortriptilin veya desipramin gibi sekonder aminler seçilmeli, kan düzeyi kontrol edilme lidir.
• Özgül serotonin gerialım engelleyicileri yaşlılarda uygun dur.
• Klasik monoamin oksidaz inhibitörleri uygun değildir.
• Geri dörıüşlü MAO inhibitörleri uygundur.
• llaçlar 1/2-1/3 oranında azaltılarak başlanmalı, gereksinime göre arttırılmalıdır.
• İla ca yanıt vermeyen olgularda EKT düşünülmelidir.
• Yeni antidepresanlar da uygundur.

Yaşla birlikte tüm antidepresanların karaciğer metaboliz masının azalmasına ikincilolarak etki süreleri uzar, birikme eğilimi ortaya çıkar. Psikomotor retardasyon ve hipersomnia yakınması olan olgularda desipramin, özgül serotonin gerialım engelleyicileri ve geri dönüşlü monoamin oksidaz inhibitörleri önerilebilir. Antidepresanların kapiller geçirgenliği arttırmalarına bağlı olarak ödem oluşabilir. Yaşlılarda bu etki daha önemli olabilir. adrenerjik blokaj ve buna ikincilolarak hipotansiyon oluşur. Koroner kalp hastalarında noradrenalin geri emilıminin engellen mesi ve antikolinerjik etki nedeni ile aritmojenik etkileri ortaya çıkabilir. Bu etki koroner kalp hastalarında daha da artar. Yakın zamanda myokard infarktüsü geçirenlerde, stabil olmayan kalp hastalarında, dijital alanlarda, antiaritmik alanlarda dikkatle kul lanılmalıdır. Trisiklikler, eş zamanlı olarak kullanılan guanetidin ve klonidinin antihipertansif etkilerini önemli ölçüde bloke eder ler. Metil dopa ve rezerpin bir yan etki olarak depresyona neden olur. Bu ilaçları almak zorunda olanlarda depresyon tedavisi ciddi bir sorundur.

Trazodunun demans ve organik beyin sendromlarında izle nen davranışsal belirtiler üzerindeki etkinliği konusunda birçok yayın vardır. Bu ilaç bilindiği gibi temelde antidepresan bir ilaçtır. Hayvan çalışmalarında anksiyete giderici ve antipsikotik etki de göstermektedir. Sakinleştirici etkisinin serotonin geri emilimi üzerindeki etkisine bağlı olduğu düşünülmektedir. Triptofanla bir likte kullanımı ajitasyon üzerindeki etkilerini arttırmaktadır. Yaşlılarda bu amaçla bölünmüş dozlarda 25-400 mg/gün dozların da önerilmektedir. Yaşlılarda sık izlenen yan etkileri sedasyon, hipotansiyon ve gastrointestinal sistemle ilgili belirtileridir.

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp