Yaşlanmaya Karşı Cilt Bakımı

YAŞLANMA KARŞI CİLT BAKIMI

Yaşlanmaya karşı cilt bakımı nasıl yapılır? Cildinizin genç ve güzel görünmesi için öncelikle dış etkenlerden mümkün olduğunca cildinizi korumanız ve ayrıca cildinize ihtiyaç duyduğu vitamin ve mineralleri geri kazandırmanız gerekir.

Ciltte Doğal Yaşlanmayı Nasıl Yavaşlatabiliriz?
Yaz aylarında kış ayından bir tık daha fazla su içmelisiniz. Günde 2,5 – 3 litre içilmesi gereken miktardır. Suyun cilde olan faydasını hafife almayın her ciltte oluşan problemin bir numaralı ilacıdır su.
Dengeli, özenli ve dikkatli beslenmeniz gerekir. Hamur işleri, hazır gıdalar ve tatlandırıcılar, şeker ve şekerli yiyecekler ve fazla kilo alıp anlık vermekten uzak durmalısınız. Düzenli beslenmek sizin nefes almak kadar alışkanlığınız yaşam biçiminiz olmalıdır.
Bazı meyve ve sebzeleri özellikle tüketmelisiniz. Bunların başında C vitamini olmazsa olmazlarınızdan olmalı.
Cildimizi dış etkenlerden korumalıyız. Sigara cildimizi dışarıdan ve içeriden zarar veren en önemli etken maddedir.
Güneşten mümkün olduğu kadar kaçının. Güneş gözlüğü ve şapka kullanın. Gölge yerlerde durmayı tercih edin.
Yaz aylarının 11:00 15:00 saatleri arasında yukarıda da yazdığımız gibi güneşte asla durmayın.

Yaşlılıkla Birlikte Deride Azalan Fonksiyonlar Şunlardır.
Bariyer fonksiyonu, – hislerin algılanması, – ısı ayarlanması, yağ salgılanması, DNA onarımı, hücre yenilenmesi, kimyasal arınma, mekanik korunma, ter salgılanması, D vitamini üretimi, yara iyileşmesi.

Cildin Erken Yaşlanmasının Sebepleri Neler?

Güneşin zararlı ışınlarından mutlaka cildinizi koruyun. Cildin yaşlanmasında büyük rol oynayan güneş; Güneş lekeleri, cilt kanseri ve kalıcı renk değişiklikleri meydana getirir. Tedbirinizi almadan güneşte asla durmayın.
Güneşte kalmak; Derin çizgi ve kırışıklıklara, elastikiyet kaybına, renk değişikliğine ve derin dehidritasyona sebep olur.

Erken Yaşlanmaya Sebep Olan Serbest Radikaller Neler?
Toksinler, hava kirliliği, sigara, şehir hayatı, radyasyon ve serbest radikaller vücuda doğal zarar vericilerdir. Vücudun bunları haklaması ancak yediğimiz ve aldığımız vitaminlerle mümkündür. Ancak yaşlılığa bağlı olarak vücudumuzun direnci azalacağı için savunmada yenilemede daha geç oluşur. Vücudumuz bu serbest radikallerle savaşamıyor güçsüz kalıyorsa antioksidan kullanmak ve antioksidan içeren ürünleri tercih etmek en iyi savunma mekanizmasıdır.

Antioksidanlar Erken Yaşlanmayı Önler mi?
Doğal ve sağlıklı yaşam vücutta oluşan zararları en hafife indirger. 30 yaşından sonra cildimizin kendini yenileme süreci ağırlaşır ve kendini yenileyemez. Sağlıksız yaşam yaşlanmanın en büyük habercisidir. Antioksidanlarla erken yaşlanmayı önleyebiliriz. Bunun için mevsiminde yetişen meyve ve sebzeleri tüketmeli doğal bitki çayların aksatmadan içmeliyiz.

Yaşlanmaya Karşı Cilt Bakımında Soyanın Etkisi
Yaşlanma karşıtı soya bu günlerde bir çok güzelleşme tedavisinde ve hastalıkların iyileşmesinde yararlanılan ve Çin’li lerin kutsal olarak gördüğü besin maddeleri arasında mucizevi bir etkiye sahip.

Yaşlanma Karşıtı Cilt Bakımında Soya Ne İşe Yarıyor ?
Soya birçok vitamin açısından zengin, gerekli proteinler bulunan, metabolizmayı hızlandıran ve cilt dokusunu güçlendiren etkilere sahip. Cildin yeniden canlanması için soyanın içinde antioksidanlar, mineral ve vitaminler bulunuyor.

Cilt Lekelerine Birebir Soya
Soya gerçekten bir mucize yaşlılık lekelerine, pigment eksikliğinden kaynaklı renk değişimlerine ve cildin canlı ve sıkı kalmasında önemli bir yere sahip. Tüketildiğinde derinin en dip noktalarına kadar etki eden soya cildin yüzeyini iyileştiriyor ve yenilenerek daha dinç bir cilde kavuşmanıza yardımcı oluyor. Soya tüketmeye başladığınızda artık yaşlanmaktan korkmanız için hiçbir neden yok.

Soya Kırışıklık Düşmanı
Cilt hücreleri hızlarını yaşlandıkça yavaşlatır. Soya bu hücreleri harekete geçirmede oldukça etkili cildin Hyalüronik Asit seviyesini yükseltiyor ve ciltte bulunan kolajen üretimini attırıyor. Soya cildin nemi korumasına yardımcı oluyor. Hyalüronik asit bulunduğundan cilt nemi kırışık bölgelerin dolmasını sağlayıp yaşlanmadan sebep kırışıklıkları azaltıyor. Kolajen etkisi ise bilindiği gibi cilde sıkılık ve elastikiyet sağlıyor.

Bu nedenle cilt yaşlanmayı oldukça yavaşlatıyor ve cildin dış etkenlere karşı dayanıklılık gücü artıyor. Soya besinini direk olarak cilt bakımınız için kullandığınızda kırışıklıklar için çok iyi sonuçlar alırsınız.

Soya anlaşıldığı üzere yaşlanmaya karşı oldukça kaliteli bir besin kaynağı. Bayanların mutlaka kullanması gerekiyor.

YAŞLANMAYA KARŞI GELİŞTİRİLEN TEDAVİLER

Bu asitler, birinci sınıf kozmetiklerden eczane ürünlerine kadar artık yaygın olarak bulunmaktadır. AHA’lar süt, şeker kamışı ve elma gibi maddelerden elde edilmiş, doğal olarak oluşan asiüerdir. Hafiften ortaya kadar keskinliklerine bağlı olarak gözenekleri açmaya ve cildin yüzeyinde yığılmış ölü hücreleri yok etmeye yarayan cilt soyucu etkileri vardır. Böylece cilt hem görünüm hem de doku olarak daha pürüzsüz olur. AHA’lar ayrıca deri hücrelerinin yenilenmesini sağlayarak derinin daha genç görünmesine neden olur. Genellikle dermatologların uyguladığı daha yüksek keskinlikte AHA’lar, derinin daha esnek görünmesine ve hem kolajen hem de elastik bağların daha sağlıklı olmasına yardımcı olabilir. AHA’lar genellikle cildi temizledikten sonra ve nemlendirmeden önce günde bir ya da iki kez uygulanır.
 
BHA'LAR (BETA-HİDROKSİ ASİTLER)
 
Bu asitler, yapısal olarak AHATardan biraz farklı olsalar da benzer sonuçlar verirler. Bazı çalışmalar, BHA’ların daha etkili cilt soyma özelliğine sahip olduğunu göstermektedir. BHA’lar aynı zamanda cildi daha az tahriş eder, böylece daha az pullanma ve kuruluk oluşur.
 
VİTAMİN İÇEREN KREMLER
 
Vitamin yönünden zengin beslenme, cildinizin daha sağlıklı olmasına yardımcı olabilir. Cilt bakım ürünleri üreten şirketler bunları yüzünüze uygulayarak da yararlanabileceğinizi öne sürmektedir. Dermatologlar ve kozmetik şirkeüeri, vitamin içeren ürünlerin yararları konusunda fikir ayrılığına düşmektedir. Asıl sorun, esas bileşenlerin kolajen ve elastin üreümini uyarmaya yetecek kadar cildin derinlerine işleyip İşleyemeyeceğidir. İşleyemiyorlarsa yaşlılık belirtilerine karşı kalıcı etkileri olamaz. Yaşlanmaya karşı geliştirilen ürünlerden en sık kullanılan iki tanesi, A ve C vitaminleridir.
 
■ C vitamini içeren ürünlerin; göz çevresindeki çizgileri azalttığı, kırışıklık görünümünü hafiflettiği ve cildinizi daha kolay toparlanabilir ve elastik hâle getirdiği öne sürülmektedir.
 
■ Bir A vitamini türevi olan Retinol’ün, hasar görmüş kolajeni onarmaya ve cildi güçlendirmeye yardım ettiği söylenir. Ayrıca cilt hasarı izlerini azaltabildiği ve ince çizgilerle kırışıklıkları düzelttiği de öne sürülmektedir.
 
RETİNOİK ASİT
 
Retinoik asit, A vitamini türevidir ve uzun süredir akne tedavisinde kullanılmaktadır. İnce çizgiler ve kırışıklıkların görünümünü ve renk değişiklikleri, lekelenmeler ve kuru cilt gibi erken beliren yaşlanma izlerini hafifletmeye yardımcı olabilir. AHA’lar gibi retinoik asit de yavaş bir ölü hücre temizliği ve cilt soyulmasına neden olur. AHA’lardan çok daha güçlüdür ve daha derin katmanlara işlediği konusunda bazı kanıtlar bulunmaktadır. Böylece kolajen dokularının yeniden üretilmesini desteklemeye yardımcı olarak cildin daha sıkı ve daha elastik görünmesini sağlar.
 
Retinoik asidin işleyişi
 
Ölü deri tabakaları yok olur.
 
■ Retinoik asit, yalnızca reçeteyle alınabilir. Genellikle üç ile altı ay arasında birsüre için her gece temiz cilde uygulanır. Sonrasında da haftada birkaç kez kullanılabilir.
 
■ Başlangıçta cilt soyulması, hafif bir yanma ve kızarıklık dikkatinizi çekebilir. Ürünü daha seyrek kullanmak işe yarayabilir ve bu etkiler genellikle zaman içinde geçer.

Yaşlanmaya Karşı Bitkisel Çözümler

Ginko (Ginko bşloba)

Bu, yaşlanmanın nörolojik sistemimizde yaptığı hasarları önlemede oldukça enteresan bir bitkidir. Avrupa’da yapılan bir araştırma, ginkonun beyne kan akışının artmasına yardımcı olduğunu göstermiştir. Bazı araştırmalar, ginkonun Alzheimer ve diğer demans hastalıklarından muzdarip kişilerin çok daha uyanık ve sosyal olmasını çok daha berrak düşünebilmesini, kendisini iyi hissedip çok daha fazla şey hatırlamasını sağladığını öne sürmektedir. Avrupa’da birçok yaşlı insan, zihnen zinde kalmak amacıyla, bu bitkinin standardize edilmiş özütlerini düzenli olarak kullanmaktadır.

Ginkonun beyne giden kan miktarını arttırabilme yeteneği, yaşlı insanlar için çok sayıda avantaj yaratmaktadır. Zihnen uyanık olmalarını sağlar, hafızalarını ve bir konuya odaklanma yeteneklerini güçlendirir, ruhsal durumlarını iyileştirip kulak çınlamalarını, baş dönmelerini ve anksieteyi ortadan kaldırır.

Ginko ağacı devasa bir ağaçtır fakat birkaç günlük özüt elde etmek için bile , çuvallar dolusu yaprağının işlenmesi gerekir. Bu yüzden en iyisi, bu bitkinin standadize edilmiş kapsüllerini satın alarak kullanmaktır. Standardize edilmiş ginko kapsüllerini 60 miligramdan 240 miligrama kadar kullanabilirsiniz fakat kullanabilirsiniz fakat bundan daha fazla kesinlikle kullanmayın. Aşırı dozlarda alındığında, ginko ishal, alınganlık ve huzursuzluk gibi yan etkilere neden olur.

Amerikan Ginsegi (Panax quinquefolius) ve Asya Ginsengi (P. Ginseng)

Çinliler ve Koreliler gençlik pınarı muamelesi yapıp büyük saygı duyarlar. Bitkiyi yaşlılıklarında kullanacakları bir tonik olarak dikkate alırlar çünkü bitki, cildi ve adaleleri sağlıklı ve güçlü tutar, iştahı açıp sindirimi kolaylaştırır ve artık bitmiş olan cinsel istekleri canlandırır.

Ginseng Amerikalı doktorlar arasında yavaş yavaş yeni taraftarlar kazanmaya başladı. Bunlar arasında en yetkili kişi, bitki savunucusu, Tucson - Arizona Üniversitesi Eczacılık Fakültesi profesörü ve Doğal İlaç Doğal Şifa adlı kitabın yazarı olan Andrew Weil'dir. Weil kronik hastalıklar ve yaşlılıktan dolayı dirençleri azalan insanlara, vücut sistemlerini güçlendirmeleri için ginseng kullanmalarını önermektedir.

Ekinezya (Echinacea)

Bu bitki, bizim gözümüzde en mükemmel bağışıklık sistemi güçlendiricisidir. Almanya'da yapılan ve ekinezyanın anti mikrobiyal etkileri sayesinde soğuk algınlığı, grip ve diğer tüm viral, bakteriyel ve mantarsı enfeksiyonlardan koruyup, bunları tedavi ettiğini gösteren bir araştırmalar gözlemlenmiştir.

Eşekotu (Oenothera biennis)

Geceleri çiçek açan bu hoş bitkinin tohumları, üzerinde son yıllarda oldukça geniş kapsamlı araştırmalar yapılmakta olan gamma linoleik asit (GLA) bakımından son derece zengin bir yağ içerir. Görünüşe göre GLA adet öncesi sancılar, egzama, diyabete bağlı olarak gelişen bir sinir hastalığı olan polinöropati romları azaltmada oldukça etkilidir. En önemlisi de, ileride kalp hastalıkları ve kanser gibi iki büyük katilin önüne geçmek için yapılan çalışmalarda umut vaat etmektedir.

Sarımsak (Allium Savitum)

Son derece güçlü bir antibiyotik ve antiviral bir bitki olmasının yanı sıra sarımsak, kolestrol ve yüksek tansiyonu düşürücü etkiye de sahiptir. Japonya'da hayvanlar üzerinde yapılan bir araştırma raporunda, sarımsağın aynı zamanda fizyolojik yaşlanmayı ve yaşlanmaya bağlı hafıza kaybını yavaşlattığını bilinir.

Gotu kola (Centella asiatica)

Gotu kola, Hintliler tarafından hafızayı güçlendirmek ve yaşam süresini uzatmak için yaygın olarak kullanılır. Eğer bu bitkiyi kullanmayı düşünürseniz, bitki çayınızın içine 1-2 adet taze ya da birkaç çay kaşığı kurutulmuş gotu kola yaprağı ilave edebilirsiniz. Aynı zamanda taze yapraklarından birkaç tanesini salatalarınıza da ekleyebilirsiniz.

Boğa dikeni (Silybum marianum)

Favori karaciğer koruyucularından bir tanesi... Karaciğerin görevi, modern dünyada biteviye bir süreç haline gelen, ilaçlar ve çevre faktörleri yoluyla sürekli olarak vücudumuza saldıran toksinleri atmaktır. İçki içen, ilaç kullanan ya da kirliliğe neden olan herhangi bir madde ile çalışan herkes , bu bitkiden sonsuz yararlar sağlar.

Nane (Mentha piperita)

Nane, sindirim güçlüğü ve gastrointestinal rahatsızlıkların verdiği acıları yatıştırmak için birebirdir. Yalnızca bu kadar değil, nane aynı zamanda kanser, kalp hastalıkları ve yaşlılığa bağlı diğer bir çok hastalığa karşı korunmamıza yardımcı olan güçlü antioksidanlar da içerir.

Semizotu (Portulaca oleracea)

Özellikle antioksidanlar bakımından zengin bir kaynak olan semizotu, antioksidan vitaminler olan A,C ve E vitaminlerinin bir arada bulunduğu kaynaklar arasında, yaptığım her aramada en çok açılan penceredir. Semizotu aynı zamanda, hem güçlü bir antioksidan ve hemde bağışıklık sistemi desteği olan glutatin içerir. Glutatinden söz etmişken, güçlü bir anti-aging olan bu bileşik bakımından zengin olan bitkiler arasında; kuşkonmaz, brokoli, lahana, karnabahar, patates ve domatesi de sayabiliriz. Avakado, üzüm, portakal, şeftali ve karpuzda bu bileşiği alabileceğimiz meyveler arasında yer alırlar.

Kekik (Thymus vulgaris)

kekik de antiaging kimyasallar bakımından son derece zengin bir kaynaktır. Kekiğin çayını yaparak içebilirsiniz. Banyo küvetine atacağınız birkaç avuç kekik sırt ağrılanızıda iyi gelecektir.

Söğüt (Salix)

Bu ağacın kabukları, aspirinin asıl kaynağıdır. Söğüt kabuğundan yaptığınız çayları baş ağrısı, diş ağrısı, artrit ve benzeri ağrılı durumlarda acıyı azaltmak için kullanabilirsiniz. Söğüt aynı zamanda kalp krizi, felç ve kolon kanserine karşı da koruyucudur.

Papatya (Matricaria recutita)

Çok bilinen bu bitki de, içerdiği anti inflamatuar bileşenler nedeniyle yumuşak bir sakinleştiricidir.

At kuyruğu (Equisetum arvense)

Yaşlanmaya ve hormonal aktivitelerin gerilemesine bağlı olarak, atardamarlara ve cilde esneklik sağlayan mineral silikon seviyeleri düşer. Silikon aynı zamanda kemiklerin, kıkırdak ve bağdokuların onarılmasında da önemli olan bir rol oynar.At kuyruğu, insanlar tarafından kırık tedavilerinde, bağdoku yırtılmalarında ve bunlara benzer diğer yaralanmalarda uzun bir zamandır kullanılmakta olan, harika bir bitkisel silikon kaynağıdır.

Bu bitki ilgimi çekmekle birlikte, bazı kaynaklarda bahsedildiği gibi anti-aging açısından son derece yararlı olduğuna henüz kesin olarak ikna olmadığım için, yalnızca arada bir almakla yetiniyorum. Eğer bu bitkiyi kullanmak isteseniz, bir uzmandan yardım alarak deneyebilirsiniz.

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp