Yaşam Tarzımız Bizi Diyabet Karşısında Nasıl Zayıf Düşürüyor ?

Yaşam Tarzımız Bizi Diyabet Karşısında Nasıl Zayıf Düşürüyor ? :

1985 yılında dünya çapında tahminen 30 milyon diyabet vakası vardı. Bu sayı 2000 yılında 177 milyona ulaştı; 2030'da ise hemen tamamı yaşlanma, obezite ve hareketsizlik gibi etıneıılerle bağlantılı Tip 2 diyabet hastasından oluşan en az 370 milyon kişiye çı-kacağı tahmin ediliyor. Amerika Birleşik Devletleri'nde diyabet ve obezite vakalarındaki artış paralel seyretıniştir. Diyabet 18 milyon, gizli şeker ise 40 milyon insanı etkiliyor; metabolik sendrom ise ABD nüfusunun yüzde 2s'ini etkisine almış bulunuyor.

Bu endişe verici istatistikleri çok obez ve çok yaşlı insaııların sayısındaki artışa bağlamak işin kolayına kaçmak olur. Oysa nüfusun yalnızca yüzde 2,3'ü ciddi biçimde obez ve yüzde 3,3'ü ise seksen yaşının üzerindedir; bunlar çok küçük oranlar. Esas kamu sağ-lığı problemi çok şişman ve çok yaşlı kesimden kaynaklanmıyor. Diyabet ve gizli şeker vakalarının aşırı kilolu ya da hafif obez kesimdeki ciddi artışından kaynaklanıyor. 2000 yılında ABD nüfusunun aşırı kilolu kesimi (vücut kütle endeksi -VKİ- 25 ile 30 arasında olaıılar) yüzde 3s'e çıktı; obez olanların (VKİ 30 ya da daha fazla olaıılar) oranı ise 1960 yılında toplam nüfusun yüzde 13'ü iken 2000'de yüzde 31'ine yükseldi. (Kendi VKİ'nizi ölçmek için kutu içindeki bölümü okuyun.) Böylece ABD nüfusunwı aşırı kilolu ya da obez olan kesimi inanılmaz bir oran olan yüzde 65 düzeyine ulaşmış bulunuyor

"Üçüncü Dünya"da Sanayileşmiş Toplum Hastalığı

Kuzey Amerika ile Avrupa'daki yaşam tarzı değişiklikleri yüzyıllar boyunca yavaş yavaş gerçekleşti, ama biz bugün bu değişimi anlık bir "fotoğraf' çekimi gibi yaşayabiliyoruz. Örneğin Orta Pasifik'teki Nauru adasını alın. 19s0'lere kadar Nauru adasında yaşam tarzı çok kısıtlı bir çiftçilik ve balıkçılıkla geçim sağlama uğraşından ibaretti. Beslenme büyük ölçüde balığa, adada yetişen sebze türlerine ve diğer bitki çeşitlerine dayanıyordu. İnsaıılar dış dünyadan oldukça kopuktular ve sanayi denecek bir şey yok gibiydi.

1960'lı yıllarda yatırımcılar Nauru'nun fosfat bakımından zengin olan toprağının gübre bakımından büyük bir finansal potansiyel taşıdığını fark ettiler. 1976 yılında Nauru'nun küçük nüfusu dünyanın en zengin topluluğu haline geliverdi. Çiftçilik ve balıkçılık uğraşı bir kuşak içinde silinip gitti. Genel ulaşım şekli olan yürümenin yerini motosikletler ve arabalar aldı, manavlarda ithal ürünler satılmaya başladı, her yer elektrikli gereçler ve televizyonla doldu

Bu ani ve köklü değişimin Nauru halkının yaşam tarzı üzerindeki etkisi çok derin oldu. Sanayileşme öncesi obezite ve diyabet nedir gerçekten bilinmezken 1976'da ortalama Nauru insanı obez olmuştu. Obezite ile eylemsizlik çok güçlü bir bileşim oluşturmuştu: toplam nüfusun yüzde 34,4'ünde diyabet ortaya çıkmıştı

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp