Hemoglobin Yüksekliği

Hemoglobin Yüksekliği

İnsanoğlunun yaşamını sürdürebilmesi için gerekli olan en önemli yapılardan biri olan hemoglobin; vücuttaki Oksijen, Karbondioksit ve proton transferini mümkün kılan protein yapılı bir hücredir. Hemoglobinler solunum organlarında işlenen Oksijeni vücudun diğer bölümlerine taşıyarak, yaşamsal faaliyetlerin devam etmesi için gerekli olan hücresel işlemlerin devamlılığını sağlar.

Ayrıca dokulardaki hücrelerin çeşitli faaliyetleri sonucunda ortaya çıkan Karbondioksiti de taşıyan hemoglobinler, bu Karbondiotsitlerin solunum organlarına taşınmasında görev alır. Oksijeni +2 değer taşıyan atomları Demir(Fe) ile bağlayarak molekül haline getiren hemoglobinler, eritrositlerin içinde bulunmaktadır. İnsanların kan testleri sonucunda edindikleri çeşitli veriler, son yıllarda “yüksek hemoglobin ve düşük hemoglobin” gibi iki yeni kavramın merak edilmesine neden olmuştur.

Vücut içinde Oksijen, Karbindioksit ve proton transferini mümkün kulan hemoglobinlerin sayısındaki azalma düşük hemoglobin yani “anemi” olarak adlandırılırken, bu hemoglobin değerinin normalin üstünde yer alması da hemoglobin yüksekliği yani “polisitemi” hastalığı olarak isimlendirilmektedir. Vücudun “tamponu” olarak bilinen hemoglobin insanın yaşamını sürdürebilmesi için muhakkak almak zorunda olduğu Oksijeni taşıyan mekanizmadır. Demir atomunun +2 değeri alan versiyonları ile birleşen bu mekanizma, bu sayede su molekülüne de bağlanabilmektedir. 6 farklı türevi olan hemoglobinin Azot ile bağlanan çeşitleri de bulunmaktadır. Hemoglobinler Oksijen yerine CO2 ile de birleşebilir ve bu halde ortaya Karbamino Hemoglobinler çıkar.

Kanda birçok hastalığın oluşmasına neden olan bu durum, hemoglobinlerin Oksijenden daha çok Karbon atomlarına eğimli olmasından kaynaklanır. Oksijen ile birleşmiş haline nazaran çok daha dayanıksız bir yapıda olmasına rağmen hemoglobinler Karbon ile molekül oluşturma eğilimi gösterir. Her insanın vücudunda günlük belirli bir oranda hemoglobin yıkımı yaşanmakta ve parçalanan bu hemoglobinlerin yerine yenileri sentezlenmektedir. Hücresel bir faaliyet olan hemoglobin sentezi, hücre içinde mitokondri ve sitoplazma adı verilen bölümlerde gerçekleşir. Bu nedenle en önemli hücresel faaliyetlerden biri de, hemoglobin sentezlenmesi olarak kabul edilir. Kandaki hemoglobin değerleri ırksal farklılıklara göre değişim gösterdiği gibi, yaşla da doğrudan ilgilidir.

Yapılan araştırmalar bazı ırksal özelliklere sahip olan genç bireylerin aynı yaş grubuna dahil olan farklı ırk mensuplarından daha yüksek hemoglobin değerlerine sahip olduğunu ortaya çıkartmıştır. Cinsiyet de kandaki hemoglobin değerlerini etkileyen faktörler arasındadır. Bu nedenle Hemoglobin yüksekliği ile ilgili şüphelerin oluşması durumunda uzman bir hekimle görüşülmesi gerekir. Zira uzman hekim kişiyi ırksal özelliklerine, yaş grubuna ve cinsiyetine göre doğru şekilde değerlendirerek, kanındaki hemoglobin değerlerini doğru şekilde değerlendirecektir.

Hemoglobin Düşüklüğü - Kansızlık

hemoglobin düşüklüğü nedenleri - anemi nedir - demir eksikliği anemisi - kan düşüklüğü - kansızlığın nedeni - kansızlık tedavisi

Kansızlık (anemi) kandaki hemoglobin yoğunluğunun normalin altına düşmesidir. Bu durum, alyuvar sayısının veya alyuvarlardaki protein miktarının azalmasının bir işaretidir. Hemoglobin demir içeren bir proteindir. Kan akciğerlerde oksijenle yüklendikten sonra vücuda dağılırken parlak kırmızı, kalbe dönerken az oksijen içerdiğinden koyu kırmızıdır. Sağlıklı bir erkeğin 100 ml. kanında 13,5 gr. hemoglobin vardır. Kadınlardaki hemoglobin miktarı bundan % 15 kadar ek

Kansızlık nedenleri : Kansızlığın çeşitli nedenlerinden biri demir eksikliğidir. Bu durum, kadınlarda âdet dönemlerindeki kan kaybı ve gebelerde vücudun demir gereksinirhinin artması nedeniyle ortaya çıkabilir. Bebeklerdeki demir eksikliği yalnız sütle besleniyor olmalarına bağlanır. Erişkinlerdeki demir eksikliği,mide ve onikiparmak bağırsağı ülserleri, veya basur gibi nedenlerle ortaya çıkan kan kayıplarından ve kancalı kurtların yolaçtığı hastalıklardan ileri gelebilir. Yetişkinlerdeki demir eksikliğinin öteki nedenleri, aspirini sık kullananlarda görülen mide kanamaları ile kanın pıhtılaşmasını engelleyen kan dinmezliği gibi hastalıklardır.

Birçok besin demir bakımından zengindir Örneğin, buğday, karaciğer, et, yumurta, yeşil sebzeler, midye ve maya bol miktarda demir içeren besinlerdir. Bu besinlerin bazılarında içerileri demir ötekilerden daha kolay soğurulur. Soğurulan demir hemoglobinler tarafından taşınır. Kanamalar gerek bir defada ve ağır bir biçimde, gerekse sık sık ve hafif olsun, demir kaybı karşılanmadığı sürece tehlikeli sonuçlara yolaçabilir. Ancak demir eksikliği beslenmeyle kolayca giderilebilir bir durumdur.

Kansızlığın bir başka nedeni de B12 vitamini ve folik asit eksiklikleridir. B12 vitamini, balık, karaciğer, et, peynir, yumurta, süt gibi çeşitli hayvansal besinlerde bol miktarda bulunur. Normal bir beslenme düzenine uygun yiyecekler yiyen kişiler B12 vitamini eksikliği çekmezler. Ancak vejetaryenler ve dinsel nedenlerle hayvansal besin yemeyen kişilerde B12 vitamini eksikliği yaygındır. Bu vitaminin yetersizliğine İskandinavya’da ve Kuzey Amerika’nın Büyük Çöller yöresinde yaşayan balık tenyası adlı bir asalağın insan vücuduna yerleşmesi de yolaçabilir. Ayrıca herhangi bir hastalık nedeniyle midenin bir bölümünün ameliyatla çıkarılması, mide ve ince bağırsağın vitamin soğurma özelliklerini yitirmeleri gibi durumlar da, B12 vitamini eksikliğine yolaçar. Son oiarak midede salgılanan ve B12 vitamininin soğurulmasına yardımcı olan entrensek etkenin yeterince bulunmamasının da B12 vitamini eksikliğine yolaçan bir neden olduğunu belirtmek gerekir.

Kansızlık belirtileri : Tehlikeli olmayan kansızlık durumu hiç bir belirtiye yolaçmayabilir. Ancak tehlikeli bir biçim aldığı .zaman yorgunluk, kas zayıflığı, hareket edildiğinde soluksuz kalma, bayılma eğilimi, kalp çarpıntısı, iştahsızlık, başağrısı ve sinirlilik gibi belirtiler baş-gösterir. Ancak bu belirtiler birçok başka hastalıkta da ortaya çıktığından, başka incelemelerin de yapılması gerekir. Böylece kansızlığın bir başka hastalığın sonucu olup olmadığı anlaşılmış olur.

Kansızlık türleri : Kansızlığın bir türü vücutta gereğinden çok alyuvar parçalanması nedeniyle meydana gelir. Bu kansızlık türü hemoliz kansızlığı adını alır. Entrensek veya hücre içi bozukluklar nedeniyle meydana gelen kansızlıklar alyuvarların yaşam süresinin kısalmasına veya bu hücrelerdeki ve hemoglobindeki yapı bozukluklarına bağlıdır. Alyuvarların kılıflarındaki çeşitli yapı bozuklukları en yaygın nedenlerdir. Hemoglobinlerin aşırı artışı kalıtımla aktarılan bir yapı bozukluğu olup, bu molekülün “globin” bölümünü etkiler. Hilâl hücreli kansızlıkta alyuvarlar normal biçimlerini yitirip, hilâl şekline girerler. Bu tür kansızlığın en tehlikeli biçimde ortaya çıkışı, hastalığın hem anne ve hem de babadan kalıtımla aktarıldığı durumdur. Bu gibi durumlarda hastalar genellikle otuz yaşından önce ölürler.

Kansızlığın Tedavisi

Kansızlığın tedavisi : Tedaviye geçmeden önce ayrıntılı laboratuvar incelemeleri yapmak gerekir. Kansızlığın olmadığı durumlarda yapılan kansızlık tedavileri zararlı sonuçlar doğurmaktadır. Kansızlığa yolaçan etkenin yanlış saptanması ise, hastalığın bir süre sonra yinelemesine neden olmaktadır.

Bu gibi durumların önlenmesi için hastanın kanı ve göğüs veya leğen kemiğinden alınan ilik mikroskop incelemesinden geçirilir. Kalıtsal bir kansızlık olasılığı üzerinde duruluyorsa, hastanın anne ve babasından ve yakın akrabalarından alınan kanın da incelenmesi gerekir. Bazı kansızlık türleri dış belirtilerle anlaşılabilirlere de, yalnız bunlardan hareket ederek teşhise gitmek doğru olmaz.

Vücuttaki akkan dolaşımı Sistemin duyarlı noktaları şunlardır:
1) Kulak ardı lenf düğümleri
2) Çene altı lenf düğümleri
3) Koltuk altı lenf düğümleri
4) Kasık lenf düğümleri

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp