Ürtiker Nedenleri

ÜRTİKER NEDENLERİ

Yaklaşık her beş kişiden biri, hayatının bir döneminde ürtiker hastası olur.Kurdeşen diye de bilinen bu cilt hastalığı, genellikle plak adı verilen kaşıntılı, bölgesel şişliklerden oluşur. Çoğu insan, yalnızca bir iki kez bu hastalığı yaşar ama bazı kişilerde daha sık görülür. Bunun nedeni, günümüze kadar bulunamasa da özellikle kadınlar ürtikere yatkındır.
 
ALERJİK TEPKİ
 
Ürtikerde görülen plaklara, ciltteki mast hücrelerinden salınan kimyasal histamin neden olmaktadır. Histamin, derideki küçük kan damarları olan kılcal damarları genişletir. Kılcal damarların duvarları daha geçirgen bir hale gelerek, serum adı verilen berrak sıvının sızmasına izin verir ve cildi çevreleyen dokularda gözle görülür bir şişliğin oluşmasına neden olur.
 
■ Histamin salimini, alerjik tepkinin bir parçası olabilir. Örneğin belirli bir besin tüketildikten, kaşındıran bir bitkiyle temas edildikten veya bir ilaç alındıktan sonra gerçekleşebilir.
 
■ Ürtiker, güneşe fazla maruz kalındığında ya da ani sıcaklık değişimleri yaşadığında gelişebilir.
 
■ Bazı kişiler dermografi diye bilinen, cilde baskı uygulandığında ya da kaşındığında plakların görüldüğü bir ürtiker türü geliştirir.

ÜRTİKER BELİRTİLERİ

Kurdeşen de denen tipik plaklar, ürtikerin ana belirtisidir. Rahatsızlığı oluşturan maddeyi yedikten veya onunla temas ettikten sonra birkaç dakika içinde, aniden ortaya çıkabilir. Plakların özelliği şunlardır:
 
■ Boyut: Bir bezelye büyüklüğünden birkaç santimetre çapına kadar değişebilir.
 
■ Biçim: Başlangıçta plak düzensiz biçimli, kabarık ve kırmızıdır ama sonradan ortasındaki beyaz merkezi çevreleyen kırmızı bir halkaya dönüşür.
 
■ Süre: Her bir plağın ömrü, yaklaşık 36 ile 48 saat arasında değişir. Ancak kaybolan plakların yerine yenileri ortaya çıktığı için aynı plakların uzun süre kaldığı ve süreklilik gösterdiği düşünülür.
 
■ Kalıcı Etkiler: Plaklar hiçbir iz bırakmadan yok olurlar.
 
NEDENİ ARAŞTIRMAK
 
■ Doktorunuz, beslenmenizdeki sıradan herhangi bir maddeye duyarlı olup olmadığınızı denetlemek için cildinize çizik testi yaptırmanızı da önerebilir.

ÜRTİKER TEDAVİSİ

■ Örneğin bir bitkiden veya böcek ısırığından kaynaklanan kaşıntıya kalamin losyonu yardımcı olabilir.
 
■ Kimyasal bir maddenin cilt üzerindeki etkilerini engelleyen antihistamin ilaçlar, rahatsız edici döküntüyü baskılamaya yardımcı olur. Genellikle ağızdan alınan bu ilaçlar, histaminin tekrar sahnimmı önlemez. Bu nedenle tedaviyi kestiğinizde plaklarınız yeniden ortaya çıkacaktır.
 
■ Şiddetli durumlarda kortikosteroidler verilebilir. Ancak bu ilaçların yan etkileri, hastalığın belirtilerinden daha fazla olduğu için bu tedavi pek tercih edilmemektedir.
 
■ Genellikle ürtikerin kesin nedeni, yoğun alerji testleriyle bile asla bulunamaz. Ancak sorunların hemen hemen yüzde sekseni, tedavi olsun veya olmasın yaklaşık bir yıl içinde kendiliğinden çözülür.

En iyi tedavi, etken nedenin saptanarak giderilmesidir. Ancak bu her zaman mümkün olamadığından ilaç tedavisi gereklidir. Erişkinlerde ve çocuklarda tedavi protokolü yine sebebe yönelik olmakla beraber hemen hemen aynıdır. Ürtiker olgularında ana tedavi antihistaminiklerdir. Bunlar, hedef hücrelerde histamin reseptörlerini bloke eder ve histamini yarışma yoluyla inhibe ederler. Şiddetli akut ürtiker olgularında IM uygulama çabuk etki sağlaması bakımından yararlı olacaktır.

Daha sonra oral tedaviye geçilebilir ve öncelikle sedatif etkili antihistaminiklerin tercih edilmesinde yarar vardır. Diphenhydramine, clemastine fumarate veya hidroksizin (bid/tid), en etkili ilaçlardır. Sedatif etkili antihistaminikler akut olgularda hastalığın neden olduğu anksiyeteyi de bir ölçüde hafifleterek ek bir yarar sağlamaktadırlar. Terfenadine, loratadine, astemizol, setrizin levosetrizine, ebastin, rupatadin gibi yeni jenerasyon antihistaminikler büyük lipofilik moleküller olup proteinlere bağlanırlar ve kan-beyin seddini geçemediklerinden sedatif etkileri azdır. Bu preparatların aynı zamanda yarı ömürlerinin de uzun olması kullanımda hasta uyumunu kolaylaştırmaktadır. Özellikle hafif seyreden olgularda veya idamede ve hastanın günlük işlerinin aksamaması istendiğinde etkili preparatlardır. Siproheptadin özellikle soğuk ürtikerin tedavisinde kullanılır ve diğer antihistaminiklere (hidroksizin) kombine olarak verilebilir. Yeni jenerasyon antihistaminikler içerisinde yer alan acrivastine ise belirli bir sedatif etkiye sahip olmasına ve peroral kullanımda hızlı bir etki sağlamasına karşın etki süresi kısadır; bu nedenle sık aralıklarla tekrarlanması gerekir.

Uygulanan antihistaminik tedavisine yanıt alınamaması, yani antihistaminik başlandıktan sonra atakların devam etmesi halinde öncelikle, tedavinin önerildiği biçimde kullanılıp kullanılmadığı araştırılmalıdır. Hastaların çoğunluğu ilaçları, atakları bertaraf etmek için kullanmaktadırlar ve bu nedenle de yalnızca ürtiker atağı olduğunda almaktadırlar. Böyle bir sorun olmadığında yine yanıtsızlık söz konusu ise doz yeniden ayarlanarak artırılmalı veya kullanılan antihistaminiklerde grup değişikliğine gidilmelidir. Nadiren de olsa bazı hastalarda kullanılan antihistaminiklere karşı bile reaksiyon gelişebilmektedir. Şiddetli akut ürtiker olgularında özellikle periorbital veya labial ödem söz konusu ise olası bir angioödem yönünden dikkatli olunmalıdır. Bu tür olgularda hastanın tedaviye başlandıktan sonra bir süre gözetim altında tutulması bir laringeal ödemin neden olabileceği tehlikeleri azaltacaktır. En doğrusu şiddetli akut ürtiker olgularında tabloya angioödem gibi yaklaşılarak tedaviye adrenalin uygulaması ile başlanmasıdır. Bu tür olgularda adrenalin 0.25-0.50 mg subkutan olarak uygulanır. Bu doz yarım saatlik aralarla yinelenebilir. Ancak hastanın kardiovasküler bir probleminin, özellikle de hipertansiyonunun olup olmadığı öncelikle araştırılmalıdır. Adrenalin uygulaması ile beraber IM olarak tek doz antihistaminik injeksiyonu da yapılmalıdır. Özellikle mukozal ödemin söz konusu olduğu olgularda 40-60 mg metil prednisolon IV uygulaması ödemin gerilemesini hızlandıracaktır.
Kronik ürtiker olgularında H1 antihistaminik tedavisine H2 reseptör antagonisti (cimetidine, ranitidine) ilavesi yararlı olabilmektedir. Özellikle hidroksizin ile cimetidine kombine edildiğinde serum hidroksizin konsantrasyonlarının belirgin derecede yükseldiği ve tedavi etkinliğinin arttığı gözlenmiştir.
Bir trisiklik antidepresan olan doxepin, aynı zamanda H1 antihistaminik etkiye de sahip olup özellikle temel antihistaminikler ile kombine olarak yararlı olabilir.

İkinci planda düşünülebilecek diğer tedavi seçenekleri arasında kalsiyum kanal antagonistleri, antimalaryal ilaçlar, dapsone, azathiopirin ve metotreksat gelmektedir. Ancak bu preparatlar rutin uygulamada kullanılmazlar.

Akut ürtiker olgularında 1-4 günlük sistemik kortikosteroid kullanımı oldukça sık önerilirken kronik ürtikerlerde uzun vadeli sistemik kortikosteroid kullanımı tedaviye bağlı yan etkiler nedeniyle tercih edilmez. Ancak ne var ki, 0.5-1 mg/kg/gün dozlarında sistemik kortikosteroid tedavisi kronik ürtiker olgularının çoğunluğunda etkili olmaktadır. Bu nedenle konvansiyonel tedaviye yanıt vermeyen inatçı kronik ürtiker olgularında sistemik kortikosteroidler kontrollü olarak kullanılabilmektedir. Üç haftalık bir uygulamadan sonra doz azaltılır. Remisyon sağlanacak olursa konvansiyonel yöntemlerle tedaviye devam edilir. Atakların derhal yinelemesi halinde ise en düşük supresif doz saptanarak alterne tedaviye geçilir. Her üç ayda bir doz yine azaltılarak atakların durup durmadığı araştırılır.

Topikal kortikosteroidler, topikal antihistaminikler ve topikal anesteziklerin ise ürtiker tedavisinde yeri yoktur.

Ürtiker Nedir

Ürtiker ve anjioödem değişik immünolojik ve inflamatuar mekanizmaların klinik yansıması olarak ortaya çıkar. Ürtiker klasik olarak akut ve kronik olarak ikiye ayrılır. Altı haftaya kadar devam eden olgulara akut, 6 haftayı geçenlere ise kronik ürtiker adı verilir. Ancak yıllar içinde zaman zaman akut ataklar da ortaya çıkabilir. Akut ürtikerde nedensel faktörleri saptama oranı kronik ürtikere göre daha fazladır.

Ürtikeri sınıflandırırken klinik bulgular ve tetikleyici faktörler göz önüne almak doğru olacaktır.

Ürtikerde deri belirtileri, vücudun her yerinde görülebilen kırmızı, sert kabarıklıklardır. Büyüklükleri çok değişkendir, 1-2 mm veya geniş alanları kaplaya plaklar şeklinde olabilirler. Nadiren de olsa üzerlerinde su toplamaları görülebilir. Genellikle hiç iz bırakmadan 24 saat içinde kaybolurlar. Kabarıklıklar genelikle kaşıntılıdır, kaşıntı geceleri artar. Klinik tablo akşamları ve adet döneminde şiddetlenebilir.

Dudaklar ve göz kapaklarında şiddetli, alarme edici şişlikler ortaya çıkabilir.

Ürtikere kusma, halsizlik, baş ağrısı, karın ağrısı, diyare, artralji, baş dönmesi, senkop gibi sistemik semptomlar eşlik edebilir.

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp