Süreğen (Kronik) Yorgunluk

Süreğen (Kronik) Yorgunluk :

Süreğerı yorgunluk ve onun türleri - bıkkınlık, bitkirılik, güçsüzlük, isteksizlik, halsizlik, yorgunluk - hastaların hekimlere başvurmasına neden olan en yaygın hastalık belirtileridir.Yorgunluk belirtileri değişik biçimlerde görünebilir - süreğen enfeksiyonlar, kalp yetmezliği ve kanser gibi. Sigara, alkol ve uyuşturucu bağımlıları alışkanlıklarını bırakmaya başladıklarında yorgunluk hissederler. Böyle durumlarda yorgunluk tek tıbbi sorun değildir, Peşisıra daha tehlikeli bir sorunu da getirir - nefes yetmezliği.

Yorgunluk, aşırı çalışma ve yetersiz dinlenme sonucunda herkesde görülebilir. Üstelik, aşırı çalışmanın yalnızca fiziksel olması gerekmiyor, zihinsel de olabilir. Sonuç süre-ğen yorgunluktur. Aşırı çalışmanın verdiği yorgunluk, kronik yorgunluk dışında başka biçimlerde de kendini gösterebilir, dinlenememe, uykusuzluk ve alınganlık gibi. Süteğen yorgunluğu n şöyle bazı zararlı etkileri de vardır: kas dokularından glikojen denilen karbonhidrat kaybına ve kanda süt asiti (laktik asit) gibi zehirli maddelerin toplanmasına yol açar. Çok ilginçtir ki, araştırmacılar yorgun bir hayvandan aldıkları bir parça kanı, dinlenmiş bir hayvana enjekte etmiş-ler ve o hayvanda da yorgunluğun bütün belirtileri kendinigöstermiştir. Bu da demektir ki, yorgunluk belirtilerini kaslar ve diğer organlardan kana karışan toksinler ortaya çıkarmaktadır. .

Yorgunluğun insan metabolizmasını değiştirdiği üzerine yeterli klinik kanıt bulunmuştur. Yorgun hastaların genellikle soluk alıp vermeleri ve nabızları hızlanır, gözbebekleri büyür, tansiyonları yükselir. Kan sayımlarında akyuvarlarında artış görülür. Tüm bu fiziksel işaretler, uykuyla dinlenmiş ya da meditasyonla dinlenmede uyanık kişilerde görülen belirtilerin tam tersidir. Aşırı çalışma yüzünden fizyoloji hızlanmış görünse de, yorgunluk elbette ki hareket gücümüzü artırmaz, azaltır. Günlük yaşamda karşılaşılan en basit sorunları bile çözmeye ve doğru kararlar almaya engelolur. Bu durum muhakemesi yeteneksizliği de mantıksız davranış-lara ve alınganlığa yol açar. i i Yorgunluk daha önemli bir hastalığın peşisıra gelen bir durum olduğunda hastalığın tedavisiyle birlikte sorun da ortadan kalkar. Ama asıl problem yorgunluk olduğunda ve ona karşılık olabilecek bir hastalık bulunamadığında durum güçleşir. Doktor, sinirlilik, bunalım, iştahsızlık, cinsel isteksizlik, başağrıları, uykusuzluk, alınganlık ve düşünceleri topralayamama gibi başka belirtiler bulacaktır. Hastaneye yorgunluk için kabul edilen ve bu yakınmaları taşıyan hastalara genellikle sinirlilik ya da bunalım tanısı konmaktadır. Bir araştırmada, bu hastaların %70'inin sinirsel endişeli, %10'unun bunalımlı ve geri kalanlarınında başka ruhsal ve bedensel hastalıklar taşıdıkları ortaya çıkmıştır.

Sağlıklı' insanlarda yorgunluğun gelişimini açıklamak için farklı teoriler ileri sürülmüştür Endişe gibi güçlü duygular kan dolaşımına kortizol ve adrenalin gibi kimyasalların katılmasına neden olmakta ve bunlar da daha sonra zehir birikimine yol açmaktadır. Kandaki bu zehirler de yorgunluğun fiziksel görünümlerini hazırlamaktadır. Yoğun telaş ve endişenin sonucu olan korku durumu bu olgunun bir örneğidir. Güçlü duygu sonuçta fiziksel zayıflığa, pasifliğe, duygusal karmaşaya, tükeriişe dönüşmektedir .

Bu kuram güçlü duyguların doğurduğu zayıflık için geçerlidir ama güçlü duygulardan kaynaklanmayan yorgunlu-ğu açıklayamaz. Bazı ruhbilimeilere göre yorgunluk bir uyarı işaretidir ye bir savunma mekanizması belirtisidir. Belirli bir tutum ya da davranış çok gergin veya kalıcı bir hale geldi-ğinde ve bu yüzden de değiştirilmesi gerektiğinde' kendini koruma aracı olan yorgunluk belirtileri ortaya çıkar. Çok derinlerde bir yanlışlık olduğunu haber verirler. Bazı ruhbilimciler de, içimizde bir sürü kabul edilmez duygu ve düşünce taşıdığırrnzr, bunlan sürekli bastırdığımızı ve bu çabanın da ruhbilimcilerin «ruhsal enerji» dediği zihinsel bir gücün harcanmasına neden olduğunu düşünüyorlar. Bastırrnanın do-ğurduğu gerilim çok büyüyüp, ruhsal enerji depomuzu zayıflattığında yorgunluğun fiziksel belirtileri görünmeye başlı-yor. Başka bir grup psikolog ise yorgunluğun bir savunma mekanizması olmadığını ama bilinçaltından geldiğini ve nedeni bilinmemekle beraber bilinçsiz bir hareketsiz olma iste-ği olduğunu söylemekteler.

Bu hassas ve bazen de çelişkili teorilere rağmen, yorgunluk üzerine yapılan gözlemlerden bazı genellemeler çıkarılabilir. Yorgunluk daha çok yaşamda herhangi bir amaç ta-şımayan insanlarda, gürılük işlerin tekdüzeliğinden sıkılmış ve boş vakti çok olan insanlarda görülmektedir. Bu insanlar döngülerinden kurtulma fırsatı elde ettiklerinde ve kafalannda belirli bir amaç olduğunda otomatikman yorgunluklarından sıyrılmaktadırlar. Iyimserlik ve heyecan duygularına kapılıp, daha önce yorgun oldukları düşüncesi kafalarından tamamen çıkmaktadır. O halde, yorgurıluk, tutum yanlışlıkları sınıfına sokulabilir. Benim deneyimlerime göre, yorgurıluğun en genel nedenleri can sıkıntısı, merak ve heyecanını yitirmedir. Bu nedenler belirli zihin dururrılarını yansıtırlar ve onların tam ıd durumları da apaçık belirgindir. Merak, heyecan ve yaşama isteği mükemmel sağlığın normal görünümleridir ve bunlara ulaşabilrnemiz için, herşeyden önce, sağlığı yaratmanın bizim elimizde bir durum olduğu hakkında bilgilerimizi artırmamız gerekmektedir,

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp