Stres Ve Gerçekdışı İnançlar

Stres Ve Gerçekdışı İnançlar : Kafanızda yaşattığınız gerçekdışı inançlar önemli ölçüde bir stres nedeni olabilir.

Gerçekdışı inançlarınızı belirleyin

İnançlannızı belirleyerek yaşamınızı nasıl etkilediklerini değerlendirin. İnançlarınızdan gerçekdışı ve stres yaratıcı olanlan seçin ve algılamanızı değiştirmeye başlayın. Unutmayın, siz süpermen değilsiniz. Kendinize karşı anlayışlı davranın ve omuzlannızda başkalarının yüklerini taşımayın.

Abartmayın

Yanlış düşüncelerden kurtulmak, olaylara değişik bir açıdan bakmamızı ve stresimizi azaltmamızı sağlar. “Uygunsuz”, “sıkıcı”, “zararlı” yerine “korkunç”, “felaket”, “iğrenç” gibi tanımlamalar kullanarak sorunun önemini abartmayın. “Yapmalıyım", “etmeliyim”, “zorundayım” gibi sözcükler kullanmayın. Bunların yerine “isterdim” veya “tercih ederdim” demeye gayret edin.

Nitelendirme stres yaratabilir

“İyi” veya “kötü” gibi etiketlerden uzak durun. Yargılama, eleştirme ve değerlendirme tatminsizliğe, öfkeye pişmanlığa, yol açar ve stres yaranr.

Sorumlu olmadığınız bir sonuçtan dolayı kendinizi suçlamayın. Tutum ya da davranışınızın bir sorunun oluşmasındaki katkısını göz ardı edip sadece başkalarını suçlamak da kendi gelişiminiz için uygun bir yöntem değildir.

Erken programlama

Zihnimizde taşıdığımız inançların çoğu çocukluğumuzda yaşadığımız iyi ya da kötü deneyimlere dayanır. Çocukluk, iç programlanmamızın büyük bir bölümünün tamamlandığı dönemdir. Bu çağda, belki de tüm yaşamımız boyunca bizimle birlikte olacak inanç sistemimizi oluştururuz. Yaşadığınız tüm sorunlar için ailenizi suçlamak kolay bir yol olarak görülebilir, ancak gerçek olan, yetişme döneminizdeki etkilerinin kolay kolay reddedilemeyeceğidir. içinizdeki gerçekdışı inançları belirlemek ve nereden kaynaklandıklarını araştırmak önemlidir. Böylelikle inançlarınızın geçerliliğini öğrenebilir ve onları yetişkin döneminize daha uygun hale getirebilirsiniz.

Durum incelemesi

Jean dört kardeşin en küçüğüdür. Anne ve babası çocukların sadece “görülmelerine fakat dinlenmemelerine”inanıyordu. En küçük çocuk olarak Jean’a hep “Hiçbir şey bilmediğin için sus” denildi. Yirmili yaşlarına gelen Jean hala bunu hatırlamaktadır. Toplantılara kauldığmda, kimsenin onudinlemeyeceği endişesiyle konuşmaktan korkmaktadır. Bu nedenle herkefc onun hesabına konuşmakta, Jean doğrü görüş ve fikirlerini ortaya koyamamaktadır. Jean artık buna alışmıştır.

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp