Sızıntılı Bağırsak Sendromu

Sızıntılı Bağırsak Sendromu : Bağışıklık sistemi üzerinde çalışmalar yapan Amerikalı doktor Zoltan P. Rona’ya göre, sızıntılı bağırsak sendromu tedavisi mümkün olmayan birçok kronik hastalığın temel sebebini teşkil etmekte ve bağışıklık sistemini tahrip etmektedir. Sızıntılı bağırsak sendromu bağırsak bölgesinde oluşan bir sağlık sorunudur. Bu bölge hasta olan kişilerde geçirgen bir yapıya sahiptir. Bağırsak duvarı hücrelerinde normalden daha büyük boşluklar bulunmaktadır.

Bu boşluklar toksik maddelerin bağırsağa geçmesini kolaylaştırır. Bakteriler, mantarlar, parazitler, toksinler, vücut tarafından sindirilmemiş olan proteinler, yağ ve diğer atıklar da bu şekilde kan dolaşımına karışır. Zararlı olan bu maddeler sağlıklı insanların vücutları tarafından ya yok edilir ya da dışarı atılır. Bu nedenle sızıntılı bağırsak sendromu yaşayan hastaların bağışıklık sistemleri ağır darbe alır. Bağışıklık sisteminin sağlıklı bir şekilde çalışması için sızıntılı bağırsak sendromunun tedavi edilmesi gerekmektedir.Bir insanın vücudu kendi dokularına karşı antikor üretmeye başladığında bağışıklık sistemi zayıflamaya başlar.

Romatoid artrit, sızıntılı bağırsak sendromu, “lupus” hastalığı, tıp literatüründe “alopecia” adı verilen sorun, “polymyalgia rheumatica” adı ile bilinen hastalık, “Sijoren” sendromu, kronik yorgunluk sendromu, multipl skleroz, bir çeşit iskelet-kas sorunu olan fibromyalji, saçlı ve tüylü bölgelerin beyazlaşmasına neden olan vitiligo, tiroit, vaskulit, Crohn hastalığı, ülserli kolit, ürtiker, diyabet ve Raynaud hastalığı vücudun kendi dokularına karşı antikor üretmesi ile birlikte bağışıklık sisteminin zayıf düşmesi sonucunda ortaya çıkmaktadır. Bu hastalık adlarından çoğu sadece tıp literatüründe geçtiği adlarla anılmakta olduğundan, bu sayfada da, tıp alanında kullanılan adlarıyla yer almıştır.

Doktorlar birçok alerji ve bağışıklık sistemi hastalığının temelinde yatan sorunun sindirim borusunda oluştuğu fikrinde mutabıktır.Sızıntılı bağırsak hastalarının bağırsak duvarlarında bulunan boşluklar sağlıklı hastalarda olduğundan daha büyük olduğundan protein molekülleri vücut tarafından tam olarak parçalanıp sindirilmeden emilmektedir.

Vücut iyice parçalanıp sindirilmemiş olan bu büyük molekülleri yabancı bir cisim olarak algıladığından, savaşçı antikorlar üretmeye başlar ve bu molekülleri tahrip etmek için çalışır. Vücuda hiçbir zararı olmayan protein moleküllerine karşı üretilen bu antikorlar aslında gereksiz yere üretilmiş olur.

Sızıntılı bağırsak nedeniyle üretilen antikorlar dokulara taşınır ve protein molekülü içeren belirli bir gıda maddesi tüketildiğinde vücudun yangılı bir reaksiyon vermesine neden olur. Sızıntılı bağırsak sendromu konusunda uzmanlaşan Dr Rona’ya göre bu şekilde üretilen antikorlar kronik yangılara neden olmaktadır. Bu tür yangılar eklemlerde oluşursa, romatoid artrite neden olur.

Yangının beyinde oluşması durumunda, miyaljik ensefalomyelit (kronik yorgunluk sendromu) yaşanır. Yangı kan damarlarında oluşursa, vaskulite neden olur. Vücut tarafından gereksiz yere üretilen antikorlar bağırsağa karşı harekete geçmeye başlarsa kolik ya da “Crohn hastalığı” ortaya çıkar. Antikorlar akciğerleri etkilemeye başlarsa, durum astımla sonuçlanır. Hastanın vücudunda antikor üretimini harekete geçiren belirli bir gıda astıma neden olur.

Sızıntılı bağırsak sendromuna neden olan yangı ayrıca koruyucu IgA dokusunu tahrip eder. IgA vücudun enfeksiyonlarla savaşabilmesini sağlar. IgA dokusu tahrip olmuş olan hastalar virüslere, bakterilere ve parazitlere karşı daha hassas olurlar.Sızıntılı bağırsak sendromu alerjilere de neden olabilir. Hastaların kan dolaşımı bakteriler tarafından istila edilir. Bu durum karaciğerin zehir arıtma işlevini yerine getirmesini engeller ve mineral kaybına neden olur çünkü sindirim kanalında yer alan ve mineralleri kana taşıyan proteinler yangı nedeniyle hasara uğrar.

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp