Pulmoner Arter Basıncı:

Pulmoner Arter Basıncı: : Balon uçlu akımla ilerleyen kateterin Swan ve Ganz tarafından geliştirilmesinden sonra kardiak monitorizasyonda yeni olanaklar ortaya çıkmıştır. Pulmoner artere kateter ya venöz bir "cutdown” ya da doğrudan subklavian ven yoluyla perkütan olarak yerleştirilebilir. Çeşitli şekillerde olan bu kateterler ile, distal lüme- ne ek olarak balondan önce olan bir lümen- den santral venöz basınç ve ayrıca uca yerleştirilmiş olan bir termistör ile termodilüsyon yöntemi ile kalp debisi ölçülebilir. Bu girişimlerden sağlıklı olarak yararlanılabilmesi için kateterin yerleştirilmesi sırasında basınç tra- seleri izlenerek kateterin doğru yerde olduğu gösterilmelidir. Sağ atrium, sağ ventrikül ve pulmoner arterden kateterin geçişi sırasında alınan basınç dalgaları Şekil 1 ’de gösterilmiştir. Balonun pulmoner arterde şişirilmesi ile "kama" basıncı ölçülür.Kateterin yerleştirilmesinden sonra akciğer grailsi çekilerek kateterin yerleşimi ve girişime ikincil bir komplikasyon olup olmadığı gözlenmelidir (Şekil 2).Pulmoner arter kateteri ile kalp içi basınçları ve kalp debisi ölçülebilir, intrakardi- ak ve mikst oksijen örnekleri için kan alınabilir veya bu indeksler sürekli olarak izlenebilir.Bu bilgiler ışığında hastanın intravaskü- ler sıvı durumu ve ventrikül işlevlerinin yanı- sıra hemodinamik ve respiratuar indeksler ile doku-oksijen dengesi de değerlendirilebilir (Tablo 4). Pulmoner arter kama basıncının ölçümü sol ventrikülün diastolik basıncı hakkında bilgi verir.

Bu değer "preload'un, bir başka deyişle volümün göstergesidir.Pulmoner arter basıncı monitorizasyonu indikasyonlarınm en önemlisi kardiyojenik olan ve olmayan pulmoner ödemin ayırt edilmesidir. Diğer indikasyonlar Tablo 5 'de özetlenmiştir. Bu indikasyonlarm bilinmesi ve pulmoner arter kateterizasyonunun tedaviyi yönlendirici olacak özgül durumlarda kullanılması gerekir. Çünkü bu kateterizasyonun teknik komplikasyonlarının yanında, sınırlı ve yetersiz kaldığı durumlar da vardır.Kritik hastalarda pulmoner arter basıncının monitorizasyonuna göre yapılan klinik uygulamalar, elde edilen fizyolojik indekslere göre yönlendirilir. Ancak değerlendirme, hastanın kliniği ile birlikte yapılmalıdır. Pulmoner arter kama basıncı normalde 5-12 mmHg'dır. Pulmoner arter kateterizasyonu aracılığıyle ölçülen kalp içi basınçlar pulmoner ödemin nedenini ayırt etmede yardımcıdır. Kardiak kökenli pulmoner ödemde pulmoner arter kama basıncı yüksek, volüm eksikliğinde düşük, akut erişkin respiratuar distres sendromunda (ARDS) ise normal sınırlardadır. Sepsisde kardiak cevabın değerlendirilmesi, izlemi ve gerekli tedavi, kama basıncına göre düzenlenebilir.Cerrahi hastalarda pulmoner arter basıncının monitorizasyonunda en önemli uygulama, intravasküler volümün değerlendirilmesi ve sıvı tedavisinin yönlendirilmesidir. Pulmoner arter kama basıncının düşük olduğu durumlarda verilen sıvı miktarı artırılmalıdır.

Ancak sıvı tedavisine cevabın kama basıncı, kalp debisi ölçümleri ve temel amaç olan doku perfüzyonu parametreleri ile yakından izlenmesi gerekir. 10 dakika içinde 50-200 mİ hızlı sıvı infüzyonuna verilen cevap önemlidir. Kama basıncının bu sürede 7 mmHg’dan fazla bir artışı "preload'ın arttığını ve pulmoner ödem riskinin olduğunu düşündürmelidir. Basınçtaki 3 mmHg'lık bir değişim riski artırmaz. Eğer 3 mmHg'dan daha az bir değişim sözkonusu ise tedavide sıvı gerektiği düşünülmelidir. Volümün düzeltilmesine karşın doku perfüzyonunun yetersiz olduğu durumlarda kalbin diğer tedavi yöntemleri ile desteklenmesi gerekir (Bkz. Şok Bölümü).Pulmoner arter kateterizasyonunun komplikasyonları, daha önce sözü edilen santral venöz kateterizasyon komplikasyonlarına ek ve bu yönteme özgü, kateterin kendi etrafında veya pacemaker teli, başka kateter- ler, papiller kaslar ya da korda tendinea etrafında düğümlenmesi ve yanlış yerleşimidir (inferior vena kava, plevral, perikardial, peritoneal gibi). Kateter düğümlenmesi özellikle düşük debi, küçük kateter kullanımı, büyük kardiak boşluklar veya basınç trasesi izlemi yapılmadan kateterin fazla itilmesi nedeniyle görülebilir.

Kateterin yerleştirilmesinden sonra gelişebilecek önemli komplikasyonlar arasında pulmoner arter trombozu, pulmoner emboli, pulmoner arter rüptürü, valvüler yaralanma, infektif endokardit ve sepsis sayılabilir (Tablo 6). En ciddi komplikasyon pulmoner arter rüptürü ve kanamadır.Bunların arasında katetere ikincil infeksi- yon, endokardit ve sepsis önemli morbidité nedenleridir. Kateterde kolonizasyon oldukça sıktır ve kateterin 72 saatten uzun bırakılması, birden çok kateter manipulasyonu, asepsi şartlarına uyulmaması, infüzyon sisteminin kontaminasyonu ve iğne giriş bölgesindeki deri infeksiyonu bu riski artırır.Pulmoner arter basınç monitorizasyonu- nun, hiperventilasyon gibi plevral basıncın arttığı durumlarda ve özellikle 10 cm H20'dan daha yüksek PEEP (pozitif endeks- piratuvar basınç) kullanılan hastalarda ve pulmoner vasküler hastalığı olanlarda sınırlı kaldığı unutulmamalıdır.

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp