Kuş Gribine Karşı Hükümetlerin Yapacakları

Kuş Gribine Karşı Hükümetlerin Yapacakları : Olan olmuştur ve bütün dünyadaki hükümetler fırtınanın kapıda olduğu ve kendilerinin maalesef hazırlıksız olduğu gerçeğini yavaş yavaş anlamaktadır. Dünya hükümetleri bugün, bu modern vebaya karşı etkili olacak ne yapabilir?

İşte hükümetlerin yapabileceği şeylerin bir listesi; bazıları sizi şaşırtabilir

1) Ciddi ve acil bir eğitim amaçlı medya kampanyasına girişin. Bunun daha fazla araştırma tahsisatı almaya çalışan bilim adamlarının uydurduğu bir çılgınca birfelaket tellallığı olduğuna dair halktaki yanlış kanıları yok edin. Mevcut her türlü iletişim vasıtasıyla bu meseleyi gündeme getirin; yayın süresinden günde saatlerce bu konuya ayrılmak zorunda kalınsa bile, dikkatlerin gerçeklerden kaçıştan önlenip bu önemli meseleye çekilmesini sağlayın. Doğru hijyen ve enfeksiyonu önleme tekniklerini gösteren sürekli yayınlar yapın.
 
2) ABD Barış Gücü''''''''nün kendi ülkenize özgü bir şeklini kurun; binlerce insanı bu kitapta örnekleri bulunan makul teknikler vasıtasıyla nasıl güvende kalacakları konusunda eğitmek için ülkenin dört bir yanma gönderin.
 
3) N-95 solunum maskeleri, bol miktarda alkollü el temizleyicisi ve enfeksiyon kontrol talimatları çıkararak bunları ülkedeki her eve ücretsiz olarak dağıtın., 
 
4) Ekonomiyi uzun sürecek bir durgunluk dönemine hazırlayın. Seçilmiş konserve ve kurutulmuş gıdanın ve saf şişe suyunun perakende maliyetine yüzde 50''''''''lik bir mali yardım verin. Jeneratörden elle ayarlanan radyoya kadar çok gerekli bir ürün listesinden alınan bütün gümrük vergilerini, tüketim vergilerini ve satış vergilerini kaldırın. Bütün şahsi gelir ve şirket vergilerinin yüzde 25''''''''ini ailelere yardım ve salgından sonra yeniden toparlanabilmeleri için işyerlerine sermaye olarak tahsis edin.
 
5) Yukarıdaki planların ulusal bütçeye maliyetini telafi etmek için savunma bütçesini azaltarak yabancı ülkelerdeki askeri kuvvetleri ülkeye geri çağırın. Her subay ve askere A Düzeyi bir biyolojik korunma giysisi vererek bunları salgın eğitimi ve acil hizmetler vermek konusunda yeniden eğitin.
 
6) Bir Fikir Bağışı Programı kurun; burada her vatandaş gribe karşı güvenliği arttırmak için bazı yollar önere- bilsin.Araştırmaya büyük bir fon ayırırak sonuçları ve önerileri toplum düzeyinde uygulamak
 
7) Ülkeye girişi sadece o dönemde geri dönen vatandaşlarla sınırlayın. Hepsinin sınır kapılarında H5N1 testinden geçirin. Testte pozitif sonuç veren herkesi karantinaya alarak tedavi edin.İlginçtir ki bu önerilerden hiçbiri ilaç ve aşı almakla, hatta tıbbi araştırma projelerine yatırım yapmakla alakalı değildir. Hükümetin bilime müdahalesi çok kısa zamanda ilerlemenin sınırlanmasına sebep olabilir. Eğer araştırmacılar bütün nüfusa verilebilecek gerçekten etkili bir ilacı zamanında geliştirebilirse, hükümet muhakkak bunu piyasa rayicinden satın almalıdır. Aksi takdirde, eğer bütün nüfusun tedavisi için bir hamleyi teşvik edecek hiçbir yol olmazsa, salgının tıbbi boyutundan çok sosyal boyutuyla ilgilenmemiz gerekir. 
 
Bu, son derece tartışmalı bir plandır ve tıp biliminin şapkadan sihirli tavşan çıkararak her zaman dünyayı kurtarmasını isteyen geleneksel anlayışa karşıdır. Kanaatimce hükümetlerin, HöNl''''''''in tıpkı HIV/AIDS gibi tıbbiden çok insani bir kriz olduğunu anlamasının vakti gelmiştir, şiddetli bir salgının bir ulusun sosyal dokusuna verebileceği zarar büyüktür; özellikle de nüfusun ancak çok küçük bir kısmının tedavisi mümkün olduğu zaman. Başlıca görev, hazırlanmaya ve hayatta kalmaya dönüşmelidir.

Hükümetler gerektiği zaman önemli kaynaklara elbette el koyabilir

2005 Eylül ayı sonunda, o zaman küçük bir H5N1 salgınıyla karşı karşıya kalan Endonezya hükümeti, virüs bulaştığından şüphe edilen kimseleri hastaneye yatırmakiçin güç kullanacağım ilan etti. Görünüşe göre uzun zamandır saygı gösterilen sivil haklardan, muhtemel bir salgın karşısında bir anda vazgeçilebilmektedir. Ve bunun tamamen yanlış olduğu söylenemez. H5N1, kamu sağlığı için çok büyük bir tehlike teşkil etmektedir. Bu kitabın ilk taslağını yazdığım zaman, ilk okuyanların bazıları abartılı ve gerçekleşmesi imkânsız sonuçlara vardığım için beni eleştirdi. Ülkeler sınırlarını kolayca kapayamaz dediler. 
 
Bu, adeta imkânsızdı. Ancak gerçeklik kurgudan çok daha mümkün hale gelebilir ve geçtiğimiz günlerde Avustralya, bir salgın halinde bir süreliğine adanın bütün sınırlarını kapayacağını ilan etti: Salgın dalgası geçene kadar ülkeye kimse giremeyecek. Avustralya''''''''nın coğrafi açıdan yalıtılmış olması böyle bir politikayı mümkün kılmaktadır ama bu, pek çok ülke için uygulanabilir bir seçenek olmamakla beraber; Japonya, İngiltere ve İrlanda, İzlanda, Malta, Kıbrıs, Madagaskar, Sri Lanka, Filipinler, Yeni Zelanda, Endonezya''''''''nın büyük bölümü ve Karayipler''''''''deki ve Güney Pasifik''''''''teki pek çok ada bunu kolaylıkla uygulayabilir, fakat çoğu ülke ile komşuları arasında geçirgen kara sınırları vardır. Kanada/ABD sınırının bazı kısımlarında 50 kilometre başına tek bir görevli vardır.

Dünya ülkelerinin çoğu salgın için acil durum planları yapmaktadır

Bunların çoğu birbirine çok benzerdir ve antiviral ilaçlar ile aşıların alınıp dağıtılmasının hızlandırılması üzerinde durmaktadır; sınır kapıları da dahil sağlık taramaları; karantinalar ve seyahat ile kamusal toplantılara getirilen kısıtlamalar. İngiltere gibi bazı ülkelerin kısa vadede uygulanabilen yerinde ve tutarlı politika programları vardır.
 
Minnesota Üniversitesi''''''''nden Michael Osterholm, Bush idaresinin ''''''''süper gribe karşı süper plan'''''''' denen planı konusunda tavsiyelerde bulunurken şöyle demiştir:Hazırlık olarak yapmamız gereken pek çok şeyin sihirli mermilerle ilgisi olmadığını anlamalıyız. Süper gribe yakalanmamış insanlara nasıl gıda ve günlük tıbbi bakım temin edileceği, temel kamu hizmetleri, hatta güvenlik de bu planın bir parçası olmalıdır. Bugün ve bu küresel ekonomi çağında, vaktinde teslimatla, hiçbir şekilde aniden yükselebilme kabiliyeti olmadan ve uluslararası tedarik zincirleriyle - bunların bırakın çok zor geçecek olan 12 ila 18 ayı, 1 hafta boyunca bile yapılması çok zordur.
 
ABD bir tür mikrop sıkıyönetim kanunu uygulamak için orduyu göreve çağıracağını ve ona bütün toplulukları, hatta eyaletleri zorla karantinaya alma yetkisi vereceğini ilan etti. Başka ülkelerdeki bazı gözlemciler bu ordu unsurunun gereksiz bir tepki olduğunu düşünse de, ben bu tür bir ulusal tepkinin gerekebileceği bir safhaya pekâlâ gelinebileceğini kabul etmek durumundayım.

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp