Kranial Sinirler

Kranial sinirler hakkında bilinmesi gerekenler ve daha fazlası için aşşağıdaki yazımızı okuyabilirsiniz.....

Kranial Sinirler Genel Bilgiler


İstemli bir hareketin biri santral, öteki periferik olmak üzere iki motor nöronun aracılığı ile sağlandığı daha önce söylenmişti. M. spinalis‘in ön boynuzundan başlayıp kasa kadar uzanan II. motor nöron aksonlarının oluşturduğu periferik sinirlere spinal sinirler diyoruz. Beyin sapındaki motor kranyal sinirler çekirdeklerinden başlayan II.motor nöron aksonları ise kranyal sinirleri yapar. Periferik sinir sisteminin bu iki parçası, kolayca anlaşılacağı gibi, birbirinin analogudur.

Periferik sinirlerin, motor sinir liflerinin yanısıra duyusal lifler de taşıdığını biliyoruz. Bu nedenle bunlara mikst (karışık) sinirler adı verilir. Çevreden gelen impulsları spinal sinirler yoluyla m. spinalis‘e taşıyan duyusal nöronların hücre gövdeleri arka kökler üzerindeki spinal ganglionlarda yerleşmişlerdir. Kranyal sinirlerin içindeki duyusal tellerin hücre korpusları da beyin sapının dışında yer alan ganglionlarda bulunmaktadır. Görüldüğü gibi, spinal ve kranyal duyusal sinir telleri ve bunlarla ilgili ganglionlar da anatomik ve fizyolojik açıdan birbirinin analogudur. Duyu yollarının kortekse kadar çıkan santral bağlantıları ise daha önce anlatılmıştır.

Sağda ve solda birer tane olmak üzere 12 çift kranyal sinir vardır. Kafa çiftleri de denilen bu sinirlerin özel adları olduğu gibi, nöroloji pratiğinde I den XII'ye kadar sıralanarak bu numaralar ile de adlandırılırlar.

Kafa çiftlerinin üç tanesi (I., II. ve VIII. sinirler) sırasıyla koklama, görme, işitme ve denge gibi özel duyularla ilgilidir. Beş tanesi (III., IV., VI., XI. ve XII. sinirler) saf motor sinirlerdir. Diğer dördünün ise (V., VII., IX. ve X. sinirler) motor ve duyusal görevleri vardır, yani bunlar mikst sinirlerdir. Kranyal sinirlerin dört tanesi (III., VII.,IX ve X. sinirler) otonomik fonksiyonlarla ilgili parasempatik teller de içerir.

Kranyal sinirlerin numaraları ve adları :

I.kranyal sinir: N. Olfactorius
II. kranyal sinir: N. Opticus
III. kranyal sinr:i N. Oculomotorius
IV. kranyal sinir: N. Trochlearis
V. kranyal sinir: N. Trigeminus
VI. kranyal sinir: N. Abducens
VII. kranyal sinir: N. Facialis
VIII. kranyal sinir: N. Stato-Acusticus
IX. kranyal sinir: N. Glossopharyngeus
X. kranyal sinir: N. Vagus
XI. kranyal sinir: N. Accessorius
XII. kranyal sinir: N. Hypoglossus

N. olfactorius ve N. opticus dışında kalan kafa çiftleri benzer anatomik özellikler taşırlar. Yani, hepsi de beyin sapı (mezensefalon, pons, bulbus) içinde yer alan bir motor nukleustan başlar veya beyin sapındaki duyusal bir çekirdekte sonlanırlar. Gene, bu sinirlerin hepsi kafatası tabanındaki delik ve yarıklardan kafa boşluğunu terk ederler..

I. KRANYAL SİNİR

(N.Olfactorius)


Koku almayı sağlayan sinirdir. Burun boşluğu mukozasından başlayan sinir lifleri etmoid kemikten geçerek bulbus olfactorius‘a ulaşır. Buradan kalkan aksonlar frontal lobların alt yüzünde tractus olfactorius ‘u oluşturarak arkaya doğru giderler. Koku yollarının anatomik sonlanma bölgesi iyi bilinmemektedir. Genellikle septal bölge ve temporal loba ulaştıkları kabul edilmektedir.

İşlevi : Koku alma.

Lezyonunda : Koku alamama (Anosmi).

Muayene:

Burun mukozasını tahriş etmeyen ve herkesce bilinen kokular kullanılmalıdır. Hastanın gözleri kapalı olmalıdır. Burun deliklerinden biri parmak ile kapatılarak açık olanın önüne yaklaştırılan kokulu pamuk veya maddeyi (kahve, nane, limon gibi) bir iki kez koklaması istenir. Aynı şey öteki burun deliği için de tekrarlanır.

Normal Bulgu

Hasta her bir burun deliği ile kokladığını doğru adlandırmalıdır. Hastanın kokuları adlandıramamasına karşılık birbirinden farklı kokular olduğunu seçebilmesi de koku almanın normal olduğu şeklinde değerlendirilir.

Değerlendirmede Güçlükler

Burun mukozasını tahriş eden amonyak ve kolonya gibi maddeler yanıltıcı sonuç verir. Başka bir güçlük de sübjektif bir test olmasıdır. Ayrıca, burun mukozasının sık hastalanması da koku almayı bozarak değerlendirmeyi güçlendirir.

Anosminin Bulunduğu Durumlar


Kafa travması. Varsa, anosmi, genellikle iki yanlıdır. Ön kafa çukuru tabanında yer alan tümörler (meningioma gibi).

II. KRANYAL SİNİR

(N. Opticus)


Görmeyi sağlayan sinirdir.

Gözün retina tabakasındaki ganglion hücrelerinin uzantıları bir araya gelerek n. opticus‘u oluşturur. Sinirin göz küresinden çıktığı parça optik sinir başı veya papilla nervi optici adını alır. Retinanın nazal ve temporal yarısından gelen görsel impulsları taşıyan optik sinir telleri sella turcica bölgesine kadar gelir. Burada, her iki gözün nazal retinasından gelen lifler çaprazlaşıp karşıya geçer. Çaprazlaşan sinir tellerinin oluşturduğu yapıya chiasma opticum denir. Kiyazmadan sonra görme lifleri tractus opticus adını alır.

Tractus opticus‘taki lifler - ışık refleksinin aferent telleri bir tarafa bırakılırsa - talamusun corpus geniculatum laterale adı verilen çekirdeğinde sonlanır. Yani, retinadan başlayarak talamusa kadar kesintiye uğramadan uzanan görme yolları burada sinaps yapar ve radiatio optici adını alarak temporal ve parietal lobların derinliklerinden geçip oksipital lobların iç yüzlerindeki primer görme korteksine (kalkarin korteks) ulaşır

Işık refleksiyle ilgili lifler tractus opticus içinde seyreder. Görme liflerinden farklı olarak, bunlar talamusa uğramazlar ve doğrudan pretektal bölgeye ulaşır.Burada sinaps yaptıktan sonra informasyon iki yanlı olarak mezensefalonda yer alan Edinger Westphal çekirdeğine iletilir.Buradan kalkan eferent lifler okulomotor sinir ile birlikte göze ulaşarak ışık karşısında pupilla konstriktorlarını uyarıp her iki gözde pupillanın küçülmesini sağlar.

Özetlenirse :

Retinada ışık reseptörleri (impuls) - Bipolar hücreler - Ganglion hücreleri - Aksonları göz küresi arka bölümünde papillayı oluşturur - Nervus opticus - Chiasma opticum (nazal retinadan gelen lifler çaprazlaşır) - Tractus opticus -Talamus - Radiatio optici - Görme korteksi.

İşlevi

Görme impulslarının iletilmesi ve pupillanın ışık refleksinin götürücü yolunu oluşturmak.

Görme: Işık impulsu pupilladan girip göz küresini geçerek retinanın fotoreseptör tabakasına ulaşır. Bu tabakada yer alan ve ışığa duyarlı bölümleri olan rod (çomak) ve cone (koni) hücrelerinde ışık enerjisi elektrik sinyaline dönüşür. Retinadaki rod sayısı cone sayısından fazladır. Rod hücreleri daha az ışığı algılayabilir. Sayıca az olan cone hücreleri retinanın periferik bölgelerinde daha da az bulunurlar. Başlıca özellikleri görme keskinliği ve renkli görme ile ilgilidir.

Burada oluşan sinyaller retinadaki bipolar hücrelere iletilir. Bu hücreler görmenin birinci duyusal nöronunu oluşturur. Bu bilgi retinanın daha dış tabakalarında yer alan gangliyon hücre tabakasına ulaşır. Gangliyon hücreleri görme yollarının ikinci duyusal nöronudur. Talamustaki corpus geniculatum laterale hücreleri görmenin üçüncü duyusal nöronudur. Bu hücrelerin aksonları oksipital lobda kalkarin fissur çevresinde yer alan primer görme korteksine ulaşır.

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp