Kolesistografi Kullanım Alanları

Kolesistografi Kullanım Alanları : Hastanın kontrast madde almasını ve ışınıma uğramasını gerektirmeyen ultraso- nografı yöntemine her zaman öncelik verilir. Ultrasonografıde safrakesesinde- ki taşların sesötesi dalgaların yönünü değiştirmesi sonucunda bir görüntü oluşur. Taşın arkasında ise ses gölgesi denen bir görüntü ortaya çıkar.Kolesistografı yönteminin de bazı üstünlükleri vardır. Kontrast maddenin karaciğer hücrelerince alınması, metabolize edilmesi, safra kanallarına geçmesi ve safrakesesinde birikmesi, karaciğerin, safra yollarının ve safrakesesinin işlevleri hakkında da kabaca bir fikir verebilir. Ama kölesi stografi çekimlerinin yüzde 50'sinde verilen doz düşük olduğundan bu organlar görülemez. Bu durumlarda incelemenin daha yüksek dozda kontrast madde vererek yinelenmesi gerekir.

Çekimi yapan radyoloji uzmanı, incelemeyi isteyen hekime taşların kesin sayısı, biçim ve boyudan ile ışınlan geçirip geçirmedikleri konusunda aynntılı bilgi verebilir. Işınlan geçiren taşlar en az yüzde 70 oranında kolesterol içerdiğinden, cerrahi olmayan bazı yöntemlerle, yani ameliyata gerek kalmadan tedavi edilebilir. Radyolog aynca besinsel (yumurta) ya da hormonal (kolesistoki- nin vb) uyanlara karşı safrakesesinin kasılma biçiminde verdiği yanıtlar konusunda da bilgi verebilir.Akut belirtiler üzerine hekime başvuran bir hastada oral kolesistografı yapılmasının pek yararı yoktur. Safra kanalı koliği (spazm biçimindeki kasılma) genellikle bir taşın safra kanallarından birini aniden bütünüyle tıkaması sonucunda gelişir. Tıkanıklık çözülmezse, yani taş kanalda kalırsa ve ana safra kanalını aşarak onikiparmakbağırsağma düşmezse, akut kolesistit (safrakesesi iltihabı) ortaya çıkar. Bu durumda kese duvarlarında gelişen iltihap kesenin kasılma özelliğini engellediğinden kolesis- tografîyle hiçbir şey saptanamaz. Dolayısıyla ultrasonografıye başvurulur.

Buradaultrasonografıden daha yararlı bir yöntem safrayollan sintigrafısidir.Hiperplastik kolesistoz denen durumlarda, kese dokusunda kötü huylu ya da iltihabi olmayan bir doku kalınlaşması görülür. Adenomiyomatöz değişim olgularında ise safrakesesinin salgı ve kas dokusunda bir artış ortaya çıkar. Kolesterolozda ise safrakesesinin duvar dokularında kolesterol birikimi görülür. Safrakesesinin tümünü ilgilendiren hastalıkların, yerel etki gösteren adenom (iyi huylu tümör), adenomiyom, kolesterol polipi gibi biçimleri de gözlenebilir. Kolesistozlann görülme sıklığı yüzde 5 kadardır; bu olguların yansında safrakesesi taşma rastlanır. Safrakesesi duvan hastalıklan çok ender belirti verir ve genellikle rastlantı sonucu saptanır. Tedavi ancak bu hastalıklann taşla birlikte bulunması durumunda gerekebilir. Ultrasonografıde duvar kalınlığının düzensiz bir biçimde arttığının belirlenmesiyle tanı konabilir. Ama bu tanının kesinlikle oral kolesistografıyle desteklenmesi gerekir.Safra yollannda tıkanmaya bağlı sanlığın temelinde yatan nedenin en kısa zamanda doğru olarak belirlenmesi gerekir. Günümüzde sanlık olgularında seçilen ilk tam yöntemi ultrasonografıdir. Ultrasonografıde önce safra yollannın çaplan incelenir.

Safra yollannda bir genişleme yoksa, sanlık nedeni çoğunlukla karaciğerdedir. Karaciğerin içinde farklı yoğunluk veren, yani karaciğerden farklı koyulukta görünen bir tümör olasılığı dikkatle araştınlır. Ultraso- nografıde bir neden saptanmamışsa, bilgisayarlı tomografi yapılır. Bu incelemede safra yollannın genişlemediği görülürse, genellikle ultrasonografıde saptanamamış bir tümöral yapı ortaya çıkacaktır.Ultrasonografıde safra yollannın genişlediği görülürse, safra yollarının tıkanmasına ve sanlığa neden olan olayın, taş gibi mekanik bir engel olduğu sonucuna vanlır. Ultrasonografiyi deneyimli bir hekim gelişmiş bir aygıtla çekiyorsa, tıkanıklığın safra yollannın hangi bölümünde ve hangi düzeyde olduğunu belirleyebilir. Genişleme ana safra kanalı ile safrakesesine de ulaşmışsa, tıkanıklığın karaciğerden uzakta, onikiparmakbağırsağma yakın bir yerde olduğu sonucuna vanlabilir. Bu tip tıkanıklıklar pankreasın baş bölümüne yerleşmiş bir tümör kütlesinin safra yollan- na dışandan baskı yapması gibi nedenlerle gelişebilir. Büyük safra kanallan genişlememişse tıkanıklığın karaciğere yakın bir yerde olduğu düşünülmelidir. Bu duruma genellikle karaciğerin birincil ya da ikincil tümörleri yol açar.Ultrasonografı lezyonun yapısı hakkında yeterli bilgi veremez. Ama pankreasın normalden büyük görünmesi gibi bir olguda pankreas kanseri ya da pankreas iltihabı tanısına yöneltir. Bu durumda kesin tanı bilgisayarlı tomografi kesitlerinde, farklı yoğunluktaki tümör kütlelerinin belirlenmesiyle konur. Sanlık bir ana safra kanalı taşma bağlıysa, bilgisayarlı tomografi çok sayıda kesit alındığında bile tanıya götürücü bilgileri veremeyebilir.

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp