Derimizi Nasıl Korumalıyız

Derimizi Nasıl Korumalıyız

En büyük organımız olan deri, aynı zamanda dış ortam ile en çok temasta olan organımızdır. Bu se­bepler ile dış çevrede ortaya çıkan her türlü değişiklik (sıcak, soğuk, rüzgar vb) derimizde bir çok bozukluğa neden olur. Kış mevsi­minin gelmesi ile soğuk hava, soğuk havanın derecesi ve temas süresine bağlı olarak hafif değişikliklerden donmaya kadar deride tahribat yapar.

Ek olarak rüzgâr da varsa, hasarlanma daha da artar. Metal teması da soğuğun etkisini arttıran faktörlerdendir. Soğuk hava sıklıkla el, yüz gibi açıkta kalan alanlarda en çok etki yapar. Bu bölgeler başta olmak üzere bütün deri bölgelerinin, hem soğuk havanın deriye ulaşımını önleyecek bariyerler koruyucular ve hem de sıcak tutacak giysiler ile korunması en önemli faktörler­den birisidir. Örneğin yüz atkı, bere ile örtülmeli ve ayrıca büyük çerçeveli gözlükler ile göz çevresi de korunmalıdır.

Ayaklar yerden daha yukarı olacak kalın ve ısı izo­lasyonu sağlayacak tabanlı, içine su ve soğuk havayı geçirmeyecek ama terletmeyecek bir materyal ile yapılmış olmalıdır. Soğuk havalarda modaya değil, organiz­mamızı korumaya yönelik giyinilmelidir. İnce sentetik taytların moda olduğu bazı kış mevsimlerinde, özellikle kadın­ların kalça bölgelerinde soğuğa bağlı deri hasarları sık görülmek­tedir.

Dış ortamda faaliyet gösterilen meslekler, her türlü çevre faktörü değişikliğinde etkilenmeyi arttıran önemli bir unsurdur. Binicilik gibi mesleklerde özellikle kadınların uyluk bölgesi derilerinde etki­lenme sıktır. Yine dış ortamda çalışan kişilerin özellikle kendi­lerini giysiler ile korumaları önem taşır. Soğuk ortamda hareketsiz bir şekilde durmak hasarlanmayı daha da arttırır. Dış ortamda çalışan kişilerin havanın ısısına göre ısıtıcılı ayakkabılar gibi daha pro­fesyonel kıyafetler giymeleri gerekebilir.

Soğuk hava derideki hücreleri tahrip ederek ve nem kaybına neden olarak, derinin yumuşak­lığını ve esnekliğini bozar. Sonuç olarak deri kuru, skuamlı (kepekli), ragatlı (çatlak), kaşıntılı ve ağrılıdır. Bu bulgular eller, yüz, dudak gibi alanlarda daha sık göz­lenir. Çatlaklar ve ağrı nedeni ile el ve/veya beslenme fonksiyonları etkilenebilir. Bu dayanıksız deriye çatlaklardan mikroorganizmalar girerek iltihaplanma gelişebilir.

Deri neminin azalmasına etki eden faktörler şunlardır: Soğuk or­tamda transepidermal su kaybının artması nedeni ile deriden nem kaybı artar. Ek olarak kalorifer ve soba gibi ısıtıcılar ortamın nem oranını azaltarak, derinin nem oranını etkiler. Sonuç olarak, deri­miz kışın nemini kaybeder ve kurur. Bebekler, yaşlılar, kuru de­rili bireyler ve atopik dermatitis bulunan kişiler bu durumdan daha fazla etkilenir.

Kuru derinin gelişimini önlemek ya da riskli gruptaki kişileri korumak amacı ile aşağıdaki önlemler alınmalıdır
  • Atkı, bere, eldiven, uygun ayakkabı ve giysiler ile soğuktan korunulmalı.
  • Kapalı ortamları nemlendirmeli: Kalorifer petekleri ya da soba üze­rine su kapları konulmalı.
  • Riskli kişilerin, çok soğuk gün­lerde soğuk hava ile mümkünse temasdan kaçınması.
  • Deriyi kurutan temizleyiciler yerine, yumuşak ve içinde nem­lendirici bulunan temizleyiciler kullanılmalı.
  • Sıcak su ile yıkanılmamalı, ılık su ile yıkanılmalı.
  • Sık yıkanılmamalı: Sık yıkanma derinin kurumasını arttırır.
  • Soğuk ile teması en çok olan el ve yüze yağ oranı yüksek nem­lendiriciler ve onarıcılar sık sık uygulanmalı.
  • Dudakların ve göz çevresinin nemlendirilmesi ve korunması da unutulmamalı.
  • Banyodan sonraki bir kaç dakika içinde, deri nemli iken nemlendiriciler sürülmeli. Kuru­luk fazla ise gün içinde de vücut derisine nemlendiriciler ihtiyaca gore belirlenecek sıklıklar ile kul­lanılmalı.
  • Kışın derinin güneşten korunması ihmal edilmemelidir.
Yüksek irti­fada karlı hava şartlarında yaşayanlar ya da tatile gidenlerde güneş yanığı oldukça sık gözlenir. Bu nedenle aynen yazın olduğu gibi açıkta kalan deri bölgelerine, derinize uygun koruma faktörlü güneşten koruyucu ürünler, sabah­tan hava kararana kadar 3 saat ara ile sürülmelidir. Geniş çerçeveli güneş gözlükleri ile gözler, uygun koruyucular ile de dudaklar ko­runmalıdır.

Derimizin Özellikleri

Deri üzerinde yaşayan bakteriler bulunmaktadır. Bu standart flora adı verilen bakteriler derinin yapısında bulunmamaktadır. Ancak deri ile birlikte bulunur. Bu bakteriler deriyi koruyucu işlevlerle donatılmıştır. Vücudumuzdaki standart flora bakterilerinin sayısı yaklaşık olarak bir trilyondur. İnsan vücudunda ter bezlerinin yoğun olarak bulunduğu bölgelerde standart flora bakterileri yoğunluk göstermektedir.

Bu yararlı bakteriler yerleri değiştirildiğinde zararlı bir hale gelmektedir. Örneğin ayaklarımızda ya da bacaklarımızda bulunan bu bakteriler yüzümüze geçerse yüzümüzde hastalık oluşabilmektedir. Ayaklarımızı elledikten sonra ellerimizi temizlemeden yemek yediğimizde ya da ellerimizle gözümüze temas ettiğimizde bu bölgelerde hastalık oluşabilmektedir.

Vücudumuzun bazı bölgerindeki deri üzerinde çizgiler bulunmaktadır. Örnek olarak parmaklarımızda ve yüzümüzdeki çizgiler verilebilir. Bu çizgiler insanları diğerlerindan ayırt etmektedir. Bu kişisel kodlarla donatılmış çizgiler her insanda farklılık göstermektedir. Vücudumuzun büyük bir kısmının derisi ise düz bir şekildedir.

Derimizin bazı özelliklerini sayacak olursak;

– Deri vücudun su dengesini sağlamaktadır. Üst derimiz bilindiği gibi yapısındaki yağ bezeleri sayesinde su geçirmemektedir. Yani dışarıdan vücudumuza su girişi engellenmektedir. Bundan dolayı özellikle banyo yaparken vücudumuza aşırı su girişi engellenmektedir. Bu engellenmeyle birlikte vücudumuzdaki su dengesi korunmaktadır.

– Deri kendi kendini yenilemektedir. Derimiz zaman zaman dökülmektedir. Üst derimizde meydana gelen bu olay vücudumuzu kısa bir süreliğine etkilemektedir. Özellikle sürtünme ve yaralanmayla meydana gelen bu deri dökülmelerine alt deri müdahale etmektedir. Üst derinin alt kısmında kalan hücreler sürekli çoğalmaktadır. Bu şekilde yeni deri oluşumu sağlanmaktadır.

– Birçok zararlı ışın bulunmaktadır. Derimizi bu zararlı ışınlardan vücudumuzu korunmaktadır. Derimiz rengi itibariyle güneşten gelen ultraviyole ışınlarını uzaklaştırmaktadır.

– İnsan derisi dayanıklı bir yapıya sahiptir. Sert hale getirilmiş keratin maddesi bulunmaktadır. Görünüşte yumuşak olan derimiz sert keratin maddesi aracılığıyla bir çok olumsuzluklara karşı bizi koruyabilmektedir.

– Deri vücut sıcaklığını dengede tutmaktadır. Bu durum sayesinde sıcak havalarda insanlar daha az bunalmaktadır. Çünkü insanlarda ter bezleri bulunmaktadır. Bu yüzden sıcak havalarda insanlar terlemektedir. Terleme sonucunda derimize kan dolmaktadır. Kanın derimize dolmasıyla birlikte vücut serinlemektedir.

– Canlılığı devam ettirir. Derimizin yaşamın devamı için hayati fonksiyonlara sahiptir. Su deri sayesinde vücudumuzda tutulmaktadır. Eğer deri olmasaydı vücudumuzda su kaybı olurdu. Bilindiği gibi az miktarda bile meydana gelebilecek su kaybı ölüme neden olmaktadır. Zaten ileri derecede yanma olaylarında insanlar ölmektedir. Bunun nedeni ise vücudun gazla miktarda su kaybetmesidir.

Üst derimizin alt tabakasında hücreler bulunmaktadır. Bu hücreler çoğalmakta ve şekli değiştirmektedir. En son halinde kıl oluşmaktadır. Vücudumuzun büyük bölümünde bulunmaktadır. Bu kıl oluşumu daha anne karnında iken başlamaktadır.

İnsan derisi üzerinde bulunan saçlar derimiz aracılığıyla sürekli uzama halindedir. Ancak bu saçlar zamanla dökülmektedir. İnsanlar saçlarının yaklaşık 1/5 ini 25 yaşına geldiğinde kaybetmektedir. Bu saç dökülmesi olayı yaşın ilerlemesiyle birlikte artmaktadır. Saçlar kafamızdaki yağ bezleri sayesinde beslenebilmektedir. Kıl kökünde bulunan hücreler her gün çoğalarak saçlarımızın uzamasını sağlamaktadır.

Saçların dökülmesiyle uzaması orantılı bir şekilde gerçekleşmektedir. Bir yandan dökülen saçlar olurken diğer yandan yeni çıkan saçlar bulunmaktadır. Dökülen saçların yerinden yeni saç telinin çıkması ise biraz zaman almaktadır. Yaklaşık olarak 4 ay sonra yeni saç oluşumu gözlenmektedir.

Sakallardan bahsedecek olursak; haftada yaklaşık 3 mm uzamaktadır. Bir insan hayatı boyunca sakalını kesmediği taktirde sakallarının uzunluğu yaklaşık olarak 10 metreyi bulmaktadır. Kaşlarımız ise günde 0,16 mm uzamaktadır.Görüldüğü gibi vücudumuzdaki kılların uzama miktarları farklılık göstermektedir. Bu insan derisinin mükemmel özelliklerinden biridir. Örneğin kaşlarımızın ya da kirpiklerimizin saçlarımız kadar hızlı uzadığını düşünecek olursak; hayat bizim için zorlaşmış olurdu.

İnsan derisinde bulunan tırnaklarda mükemmel bir yapıya sahiptir. Sert bir keratin yapısına sahip tırnaklar ellerimizi kullanmamızda çok önemli işleve sahiptir. El parmaklarımızda ki tırnaklar ayaklara göre daha hızlı uzamaktadır. En hızlı uzayan tırnağımız ise serçe parmağımızda bulunan tırnaktır. Deri, üst deri ve tırnak arasında inanılmaz bir uyum bulunmaktadır.

Anlattığımız gibi insan derisi çok önemli işlevlerle donatılmıştır.İnsan yaşamı için çok önemlidir.Bazı organlarımızın olmaması durumunda canlılık devam edebilmektedir.Ancak deride görüldüğü gibi böyle bir durum söz konusu değildir.

İnsan Derisi Nedir Kısaca

Deri veya cilt, bazı hayvanların vücutlarını kaplayan en üst katman olup, altında barındırdığı kas ve organları koruyan ve doku tabakalarından oluşan bir örtü sistemi organıdır. Bu tabakanın altında yağ tabakası vardır. Yağ tabakası vücudumuzu sıcak tutar ve darbelere karşı korur. Burada bulunan ter bezleri boşaltıma yardımcı olur. Deri solunumu nemli vücut yüzeyinde gerçekleşir. Hücrelerde oluşan (O2)oksijen yine difüzyonla atılır. CO2 'de difüzyonla atılır. bu canlıların gelişmiş organları yoktur.dış ortamla gaz alışverişi nemli deriden difüzyonla geçer.Derinin nemli kalması mukus tabakası ile gerçekleşir.

Cilt bizi dışarıya karşı koruyan bir bariyerdir. Aynı zamanda vücut ısısını ve su dengesini korur, çeşitli zararlı maddelerin ter yoluyla vücuttan atılımını gerçekleştirir. Kabaca üç tabakadan oluşur. En altta, destek dokusu olan kollajen, kan damarları ve salgı bezleri bakımından zengin dermis tabakası yer alır. Ortada stratum bazale denilen sürekli yeni hücrelerin yapıldığı tabaka vardır ki bu hücreler yavaş yavaş cildin üst tabakalarına doğru yolculuk yaparlar ve yaklaşık 14. günde artık canlılıklarını kaybetmeye başlayarak en üstte birikirler ve stratum korneumu (boynuzsu tabaka) oluştururlar. Stratum bazalenin üstünde yer alan tabaka Stratum spinozumdur.

Bu iki tabakaya histologlar Stratum germinativum da demektedirler. Normal bir cildin sağlığını ve güzelliğini sürdürebilmesi için en üstteki ölü hücrelerin sürekli dökülüp yenilenmeleri gerekir. Çünkü dökülüp yenilendikçe yeni deri daha temiz olur. İnsanın cildi kendini yaklaşık her 28 günde bir yeniler. Erkek cildi kadın cildine nazaran daha kalındır ve bu yüzden kendini yenileme süreci daha uzundur.

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp