Beyin Damar Tıkanıklığı Belirtileri

Beyin Damar Tıkanıklığı Belirtileri :

BELİRTİLERİ

Az da görülse, beyin hastalığının ön belirtileri arasında baş ağrısı, baş dönmesi, uyku eğilimi ve bilinç bulanıklığından söz etmek gerekir. Beyindeki doku yıkımının yerine göre, hafif konuşma, hareket ve görme bozuklukları görülür. Bilincin açık olduğu bu dönemde söz konusu belirtiler birkaç saniye ya da dakika, bazen de daha uzun sürer. Ağır olgularda ise beyindeki olay şiddetli bir tablo ile ortaya çıkabilir. Artık gerçek bir inme ya da ictus cerebrale tablosu oluşmuştur. Hasta yere düşer, hareketsizdir; bilinç kaybolmuş ve yüz kanlanması artmıştır. Önceleri yüzeyel ve aralıklı iç çekme biçimindeki solunum daha sonra derinleşir. Nabız yavaş ancak dolgundur. Felç vücudun yansına yerleşmiştir. Özellikle beyin kanaması sonucu geli-§en felçlerde ateş, mide bulantısı, kusma, çırpınma nöbetleri ve koma sık görülür. Genel belirtilerle birlikte, lezyo-nun yerine göre değişebilen sinir sistemi belirtileri de ortaya çıkar. Doku yıkımının fazla olmadığı olgularda felç hiçbir iz bırakmadan iyileşebilir. EEG (elektroensefalografi), psikometri (zihinsel ve ruhsal yeteneklerin ölçümü) vb özel yöntemlerle bile hastalık izleri ortaya çıkarılamaz. Ama olguların bütünü söz konusu olduğunda, genellikle kalıcı hareket ve konuşma bozuklukları ortaya çıkar. Komanın birkaç gün içinde çözülmediği olgularda hastalığın kötü gidişli olduğu düşünülür. Hasta, ölümle sonuçlanabilen bronkopnömoni (bronş-akciğer iltihabı) ya da Öteki enfeksiyonlara karşı büyük Ölçüde savunmasız durumdadır.

TEDAVİ

Damar kökenli beyin hastalığı genellikle acil girişim gerektiren bir durumdur. İlkyardım uygulaması oldukça kolaydır: Hasta yan yatar bir duruma getirilip solunumun rahatlaması sağlanır. Gömlek yakası, kemer vb gevşetilerek alna ve yüze soğuk kompres uygulanır. Hasta kusuyorsa, kusmuğun soluk borusuna kaçması önlenmelidir. Çırpınma nöbeti olan hastaların dillerini ısırmala-n, dişler araşma sağlam ama sert olmayan bir cisim konarak önlenebilir. Ayn-ca bu durumdaki hastalar, kendilerini yaralamamalan için yakın gözetimde tutulmalıdır.
Hasta hastaneye yatırıldıktan sonra, tedavi tanıya göre belirlenir. Hastalık nedeni geçici iskemi (kanlanma eksikliği) nöbeti olduğunda, tedavinin amacı beyinde ileri derecede doku yıkımını önlemek olmalıdır. Tedavide öncelikle pıhtılaşma önleyici ilaçlar kullanılır. Ayrıca tehlikedeki beyin dokularının kanlanması cerrahi girişim ile yeniden düzenlenir. Bu tedavi yaklaşımlarının hangisinin önce uygulanacağı her olguda değişebilir. Damar sertliği, şeker hastalığı, kan basmcı yüksekliği gibi tehlike etkenlerinin yaygm olarak görüldüğü yaşlı hastalara günde 0,5 gr asetilsali silik asit (aspirin) ağız yoluyla verilir.

Beyin dokusunda oksijen yetersizliği olduğunda pıhtılaşma önleyici ilaçlar kullanılır. Felç kanamaya bağlı ise bu ilaçlar kesinlikle verilmemelidir.Asetilsalisilik asit ya da pıhtılaşma ıleyici ilaçlarla yapılan tedavinin esas ıacı pıhtı oluşumunu önlemektir. Felçten sorumlu olan damar tıkanıklığının yeri ve niteliği radyolojik incelemeyle belirlenerek cerrahi tedavi planlanabilir. İç şahdamarmın (karotis atardamarı) kafatası dışı bölümünün tıkandığı ya da bir darlığın geliştiği olgularda cerrahi girişimle pıhtının çıkarılması son derece olumlu sonuçlar vermektedir. Şahdamarmın kafatası içi bölümünün tıkanıklıklarında ise, pıhtıya ulaşılması güç ya da olanaksız olduğundan yüzeyel şakak atardamarı (arteria tem-poralîs superficialis), orta beyin atardamarına (arteria cerebri media) bağlanır. İleri derecede ayrıntılı damar cerrahisi yöntemlerinin uygulanmasını gerektiren bu ameliyatlar ancak geniş mikro-cerrahi olanaklara sahip büyük merkezlerde gerçekleştirilebilir. Tüm vücudu tutan felçlerde tedavi olanakları geniş değildir.

Yatalak hastanın yatış durumu sık sık değiştirilerek zatürree ya da yatak (dekubitus) ülseri (hastanın vücudunun yatağa değen yüzeyinde sürekli yatma sonucu gelişen yaralar) oluşumu önlenmeye çalışılır. Hastanın hareket ettirilmesi kol ve bacaklann işlevlerini belli bir ölçüde de olsa yeniden kazanmasına yardımcı olabilir. Bu hastalar burundan mideye sokulan tüp ya da damar yolundan verilen serum ile beslenmelidir. Gerekirse idrar sonda ile alınır ve soluk borusunda açılan bir delik ile rahat solunum sağlanır. Hastanın huzursuz olduğu üum: ilarda sakinleştirici ilaçlar yararlıdır. Felç gelişiminden 2-3 gün sonra salisilîk asit tedavisine ve radyolojik incelemelere başlanır. Beyin kanamalarında uygulanan cerrahi tedavi hastanın yaşamını kurtaran ancak genellikle sinir sisteminin bütünlüğünü korumada başarısız kalan bir yöntemdir. Bazı beyin kanaması olgularında hastalar rehabilitasyon ile felci büyük ölçüde yenerek kendi kendine yetebilir duruma gelirler. Çoğunlukla anevrizmaya (damarlarda balonlaşma), anjiyo-ma (damar tümörü) ve atardamar-toplardamar oluşum bozukluklarına (AVM) bağlı olarak gelişen örümceksi-zar altı (subaraknoit) kanamalarda cerrahi girişim, büyük tehlikeleri olsa da, olumlu sonuçlar verir. Bu cerrahi giri-. şim hastanın bilinç durumuna göre he men (erken cerrahi) ya da birkaç hafta sonra (geç cerrahi) yapılabilir.

Günde bir bardak yeşil çayın damarları hızla açarak kalp sağlığına önemli katkıda bulunduğu bildirildi. Yapılan yeni bir araştırmaya göre, bir bardak yeşil çay 30 dakika içinde omuzlardan bileklere giden damarları yüzde 4 oranında genişleterek, kanın pıhtılaşma riskini azaltıyor.

Akina Tıp Okulu kardiyoloji bölümünden Dr. Nicholas Aleksopulos ve ekibi, omuzdan bileğe uzanan, vücuttaki kan akışının iyi bir göstergesi olan brakiyal (koldaki) damarların, bazı sıvılar alındığındaki durumunu ultrasonla inceledi.

PIHTILAŞMAYI ÖNLÜYOR

Bir grup sağlıklı deneğe yeşil çay, kafein ve sıcak su verildi. Her bir sıvıyı aldıktan sonra deneklerin brakiyal damarlarının durumuna bakıldı. Araştırmacılar, deneklerin yeşil çay içmelerinden 30 dakika sonra damarların yüzde 4 oranında genişlediğini, kafein ve sıcak suyun bu etkiyi göstermediğini saptadı.

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp