baş dönmesinin diğer nedenleri nelerdir

Baş dönmesine karşı etkili ilaç sayısı azdır. Yapılan araştırmalar sürmekle birlikte, bu çok sıkıntı verici belirtiyi kesin biçimde giderebilecek bir ilaç bulunamamıştır.Baş dönmesini tedavi etme girişimleri çok eski çağlara değin uzanır. Ama son 100 yılda bazı durumlar dışında doğrudan belirtiye yönelik tedavide anlamlı bir ilerleme sağlanamamıştır.Birçok baş dönmesi biçiminin gerçek nedeni bilinmediğinden ve baş dönmesi uzun sürse de kendiliğinden iyileşme eğilimi gösterdiğinden, akılcı bir tedavi programı hazırlayıp sonuçlarını değerlendirmek olanaksız görünmektedir.Bu güçlüklere karşın baş dönmesinin tedavisinde kullanılan bazı ilaçlar vardır. Günümüzde kullanılan ilaçlar, baş dönmesinin nedeninden, çevrel ya da merkezi olmasmdan, gidişinden, akut ya da kronik nitelik taşımasından bağımsız olarak hep aynıdır.

• Antihistaminikler - Akut ve kronik baş dönmesinde başlıca tedavi aracını oluşturan antihistaminiklerin çeşitli kimyasal kategorilerden pek çok çeşidi vardır.Antihistaminiklerin etki mekanizması tam bilinmemektedir. Ama bunlar için genel olarak histaminin etkili olduğubölgelerde, bu maddenin yerini alarak ortaya çıkacak tepkileri azalttıkları söylenebilir. Tedavide yararlı antihistaminiklerin büyük bölümü uyku ve uyuşma gibi merkez sinir sistemine yönelik etkiler de gösterir.Bütün antihistaminiklerin denge sinirlerinin uyarılmasını azalttığı kanıtlanmıştır. Merkez sinir sisteminde etkinliği oldukça seçici olarak azaltan ve harekete bağlı bozuklukları da ortadan kaldıran bu ilaçlar, akut ve kronik baş dönmelerinin ilaçla tedavisinde önemli bir aşamayı temsil eder. Daha hızlı bir etki elde etmek için iğne yapılabilir. Ama bu ilaçlar ağızdan alındığında da mide-bağırsak yoluyla hızla emilir ve etkisi yaklaşık 1 saat sonra başlayarak 3-6 saat sürer.Bu ilaçların başlıca yan etkisi yatıştırıcı niteliklerinden kaynaklanır.

Ama görme bulanıklığı, çift görme, ağız kuruluğu, tansiyon düşmesi, aşırı coşku ya da sinirlilik gibi yan etkiler de bildirilmiştir.Yan etkilerin sıklığı ve şiddeti bakımından ilaçlar arasında pek bir farkyoktur. Ortaya çıkan bu etkiler hastanın duyarlılığına göre kişiden kişiye değişir.Dozu azaltarak ya da kafeinle birlikte kullanarak antihistaminiklerin yatıştırıcı etkisi dengelenebilir. Aslında piyasadaki birçok antihistaminikte kafein vardır. Ama çoğu zaman bir fincan kahve de aynı işlevi görür. Mide-bağırsak bozuklukları ise ilacın tok kamına alınmasıyla hafifletilebilir.Yüksek antihistaminik dozu birbirini izleyen aşırı uyarılma ve uyuklamaya neden olur. Akut zehirlenme ise var- sanılara, havalelere ve solunum felcine yol açabilir. Son zamanlarda yaşlı kişilerde titreme ve hareket güçlüğü gibi Parkinson hastalığına benzer belirtilerin ortaya çıktığına dikkat çekilmiştir.

Ayrıca antihistaminiklerin alkol ve yatıştırıcı ilaçların etkisini artırdığını unutmamak gerekir.

• Histamin ve benzerleri - Antihista- miniklerle etkisi azaltılmaya çalışılan histaminin de baş dönmesi tedavisinde kullanılması ilk bakışta şaşırtıcı görünebilir. Ama bu konuda oldukça geniş araştırmalar yapılmış, Meniere hastalığının yanı sıra alerjik ve Horton send- romu gibi damar kökenli baş ağrılarında histaminin payı olduğu düşünülerek, hastayı duyarsızlaştırmak için belli aralıklarla histamin verilmesi denenmiştir. Bu tedavi girişimlerinin başarısını gösteren kesin kanıtlar yoktur. Ama özellikle bazı kulak-burun-boğaz uzmanları, içkulak kökenli baş dönmelerine karşı histamin kullanmaktadırlar. Akut baş dönmesi nöbetleri sırasında seçilen doz çoğu zaman yüzde 5'lik glikoz çözeltisinde 2,75 mg histamindir. Bu uygulamanın da başarısı kesin biçimde kanıt- lanamamıştır. Meniere hastalığında histaminin beyin damarlarım genişleterek baş dönmelerinin nedeni sayılan "içkulak kansızlığını" giderdiği varsayılır.Peptik ülseri ya da bronş astımı olan hastalarda ise histaminler bu hastalıkların alevlenmesine yol açabildiğinden dikkatli kullanılmalıdır.

• Damar genişleticiler - Yıllar önce yapılan araştırmalarda elde edilen sonuçlar, içkulak atardamarının bitimindeki dallanmalarda damar kasılmaları ve bölgesel kansızlığın baş dönmesinde önemli bir etken olduğu görüşünü güçlendirmişti. Bu araştırmaların ışığında damar genişleticilerin kullanımına ağırlık verildi. Damar genişleticilerin yol açtığı tehlikeli bir yan etki hemen hemen yoktur. Ama anjina pektorisli hastalarda, miyokart enfarktüsünün akut evresinde ya da böyle bir nöbet atlatan kişilerde tansiyonu düşürerek tehlike yaratacağından kullanılamaz.Afyonun bileşiminde yer alan papa- verin adlı uyuşturucu olmayan bir madde beyin damarlarında kansızlığa yol açıcı bozuklukları tedavi edecek güçte genişletici etki göstermektedir. Bu madde içkulağın kansız kalması durumunda da kullanılır. Orta ve büyük çaplı damarların düz kaslarında kasılmayı engelleyerek damar genişlemesine yol açar. Günde 3-4 kez 100-300 mg’lik dozlarda ağızdan alınır ve emilimi düzenlenmiş 150 mg'lik kapsüller halinde satılır. Tehlikeli yan etkilerine ender rastlanır. Ama kalp ritminde bozukluk ve glokom (göziçi basınç artması) varsa kullanılmaz.

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp