Astımın İyileşmesi İçin Yapılan Sporlar

Astımın İyileşmesi İçin Yapılan Sporlar :

Astımın İlişileşmesi İçin Yapılan Sporlar

Astımlılar hemen her sporu yapabilirler, dedik ama, bazı sporların astımlılar için uygun olmadığı da bilinmektedir. Bunların başın da ise tüple dalgıçlık ve basınçlı hava veya oksijenle yapılan gökyüzü sporları (paraşütçülük, yamaç paraşütü ... ) gelir. Bir de, soğuk ve kuru havada yapılması zorunlu olan kayak, buz pateni ... gibi sporlar da astımlılar için uygun değildir. Soğuk havada spor yapmaları zorunlu olan astımlıların önce ısınma hareketleri yapmaları ve nefes açıcı spreylerden kullanmaları yararlıdır. Ağız ve burnun, soğuk havada bir maske veya benzeri başka bir şeyle kapatılmasının da kuruyucu etkisi vardır. 'Egzersiz Allerjisi' bölümüne de bakınız! Astım ilaçlan doping sayılır mı ? Astım tedavisinde kullanılan ilaçların bazıları doping kapsamına girerken, bazılarının kullanılmasında sakınca yoktur. Aşağıda Uluslararası Olimpiyat Komitesi'nin (IOe) kuralları özetlenmiştir: • Beta-agonistler (salbutamol, terbutalin) bronşların etrafındaki düz kasları gevşeterek nefes darlığını kısa sürede gideren ilaçlardır. Bunların sprey şeklinde uygulananları doping sayılmaz ken, hap ve iğne şekillerine yarışmalı sporlarda izin verilmemektedir. Ülkemizde bulunmayan diğer beta-agonistler (fene torol, rimiterol) sporcular için yasak ilaçlardandır. • Teofilin ve kromoglikat sınıfı ilaçların kullanılmasına izin verilir. • Sprey şeklinde kullanılan kortizon (beklometazon, budesonid, flutikazon) da doping olarak kabul edilmez, fakat kortizonun hap ve iğne şekilleri doping sayılmaktadır. • Soğuk algınlığı tedavisinde kullanılan efedrin veya izopro nalin içeren burun açıcı ilaçlar ve kafeinli hapların kullanılması yasaktır. • Aşı tedavisi de doping sayılmaz ancak, aşı yapılan günlerde efor yapılması sakıncalı olabilir. Astımlı çocuklar beden eğitimi, derslerine girmeli mi ? Bir çok anne-baba, çocuklarının koşup terleyip üşütmesinden, astım krizine girmesinden çok korkarlar ve çocukları beden eğitimi derslerine girmesin diye doktor ve hastanelerden rapor almak için çırpınıp dururlar.

Hatta, eskiden doktorlar bile astımlı çocukların spor yapmalarını doğru bulmaz, yasaklarlardı (Maalesef, bu doktorlardan hala var) İdeal şartlarda, astımlı çocukların beden eğitimi derslerine katılmaları zararlı değil, aksine yararlı ve hatta, gereklidir. Bu şart, beden eğitimi derslerinin bilinçli yapılmasıdır. Bizde, birçok okulda çocuklar yağmurda, soğukta, rüzgarda ... okulun bahçesine bırakılıp burada bilinçsizce'koşup oynayarak sözüm ona beden eğitimi yapmaktadırlar. Dersten sonra duş almak, kurulanmak, çamaşır değiştirmek. .. çoğu zaman mümkün değildir. Böyle beden eğitimi derslerinin astımlı olanlar için de, sağlıklı diğer çocuklar için de faydalı değil, aksine zararlı olduğunu söylemeye, bilmem gerek var mı ? Bunun tam aksine, beden eğitimi öğretmenleri denetiminde, meteorolojik duruma göre, açık havada veya kapalı salonda, önce ısınma hareketleri ile başlayarak yapılan beden eğitimi ise astımlı çocukların hem beden, hem de ruh sağlıkları için son derecede faydalıdır. Derse katılmayan ve arkadaşlarından ayrı kalan çocuklarda, birtakım ruhsal sıkıntı ve gerginlikler, aşağılık duygusu gelişmesi kaçınılmazdır. Solunum egzersizleri Normal insanlar, nefes alıp verdiklerinin farkında bile değillerdir. Ama, gelin bunu bir de astım krizindeki hastalara sorun. Bronşlardaki yaygın daralmaya karşı hava akımını sağlamak için, o yapışkan salgıları atabilmek için öyle zorlanırlar, öyle çabalarlar ki, adeta kan ter içinde kalırlar. Hele bir de paniklemişlerse ... sormayın çektiklerini. Solunum kaslarını kontrol etmeyi bilen hastalar astım krizlerinden daha az etkilenirler, krizleri daha kolay atlatırlar. Kronik astımlılar ve sık krize giren hastalar, doğru ve etkili solunum yapmayı öğrenebilmek için, bir solunum fizyoterapisti tarafından eğitilmelidir. Solunum kontrolü Solunum, göğüs kafesinin üst değil alt kısmının kullanılmasıyla yapılmalıdır: • Arkalığı olan bir sandalyeye oturun ve sırtınızı yaslayın. • Göğsünüzün üst kısmını gevşek bırakıp burundan derin nefes alın. • Ellerinizden birini kaburgalarınızın, diğerini de karnınızın üzerine koyarak aldığınız havayı hissedin. • Nefesinizi, dudaklarınızı büzerek yavaş yavaş (8-10 saniye) verin. Astımlılar için sporla ilgili öneriler! • Spor yapmaktan kaçınmayın. Bilinçli spor hem genel sağlığımız ve hem de astımımz için çok yararlıdır. • Düzenli olarak solunum egzersizleri yapın. • Temiz havada yapılan sporları tercih edin. Soğuk ve kuru havada yapılan sporlardan uzak durun. • Hava kirliliği olan günlerde spor yapmaktan kaçının. • Astımlılar için ideal spor yüzmedir. Mümkünse, yazın da kışın da bol bol yüzün. • Ağır bir egzersizden önce mutlaka ısınma hareketleri yapın. • Spor sırasında daima burundan nefes alıp verin. • Doktorunuz uygun görüyorsa, egzersizden önce nefes açıcı sprey kullanın. Astımlı çocuklar için yaz kamplan Son yıllarda ülkemizde de astımlı çocuklar için yaz kampları açılmaya başlandı, Bu kamplarda astımlı çocuklar kısa süreli de olsa bir araya geliyorlar ... beraber yatıp kalkıyorlar ... beraber oynuyorlar ... beraber spor yapıyorlar ... Bu kamplarda, çocuğun kendine güveni geliyor, morali yükseliyor. Hastalığın yarattığı psikolojik baskılardan, korkulardan uzaklaşıyor. Görüyor ki, dünyada tek astımlı kendisi değiL. Başka çocuklar da öksürüyorlar ... başkalannın da nefesleri tıkanabiliyor ... Başka çocukların da spreyleri var, nebülizatörleri var ... Çocuklar, anneleri veya babaları olmadan da yaşayabileceklerini anlıyorlar. Doktorlarından hastalıkları hakkında bilgiler alıyorlar ... Hangi ilaçları, hangi durumlarda, nasıl kullanacaklarım daha iyi öğreniyorlar ... Çocuklar birbirlerinden de pek çok şey öğreniyorlar. Fırsatı yakalayabilirseniz, çocuğunuzu böyle bir kampa hiç değilse bir kere mutlaka gönderin. Ali'nin kolunu paslı teneke kesti Çocuklar büyüyene kadar başlarından pek çok kaza geçer. Düşerler ... çarparlar. .. yaralanırlar ... bir yerleri kesilir ... bilekleri burkulur. .. omuzları çıkar ... bacakları kırılır ... Bu çocukların bazısına tetanos aşısı yapmak gerekir. Ama, bizim oğlumuzun astım ı var, bünyesi allerjik Acaba tetanos aşısı dokunur mu? Yapılması sakıncalı mı ?Hayır. Endişeniz olmasın. Gerekiyorsa, astırnh çocuklara tetanos aşısı yapılmasında bir sakınca yoktur.

CİNSEL YAŞAM

Gebelik • Normal bir doğum yapabilecek miyim? • Astım krizine girersem ilaç alabilir miyim? • çocuğum da astımlı olur mu? • Ya sakat doğarsa ? ve daha pek çok soru Birçok astımlı genç hanımın gebelik ile ilgili ciddi endişeleri vardır. Kafalarında cevaplarını tam bilmedikleri garip sorular dolaşır durur. Komşu kadınlardan duydukları yalan yanlış bilgiler ... uydur ma hikayeler ... gazetelerdeki haberler ... gebeliği adeta bir kabus haline getirir. Oysa, bu kaygıların ... takıntılann ... üzüntülerin hepsi boşunadır. Astımlı hanımlar da normal bir gebelik sürebilirler ... normal bir doğum yapabilirler ... ve sağlıklı bir çocuk dünyaya getirebilirler. Astımlı bir hanımın gebeliği nasıl geçer? Astırnit bir hammın gebeliğinin nasıl geçeceği ni önceden bilmek mümkün değildir. Bugüne kadar elde edilen bilgi ve kazanılan tecrübelere göre astımı olan bir hanımda gebelik için genel olarak şunlar söylenebilir: • Astım, gebelerin %50'sinde gebelikten önceki seyrini korur yani ne hastalığın şiddetinde ve ne de ilaç ihtiyacında bir değişiklik olmaz. • Hanımların %25'inde, astım gebelik süresince tamamen düzelir. Bunlar, gebelikten önce hafif astımı olan hastalardır. Bazı araştırmacılar bu düzelmenin gebelik sırasında kanda ki progesteron ve kortizol düzeylerinin artmasına bağlı olabileceğini ileri sürmüşlerse de, kesin neden belli değildir. • Astımlıların %2S'inde ise gebelik boyunca, astım krizleri hem daha sıktır ve hem de şiddeti daha fazladır. Bunlar, genellikle, gebelikten önce de ağır astırnıolan hastalardır. Gebe hanımın sürekli olarak ilaç kullanması gerekir. Astımit kadın 'Şu gebelik bir an önce bitse de, ben de rahat etsem' diye dua eder. Astırnın gebelik süresince daha kötü seyretmesinin nedenleri de iyi bilinmemektedir. Bazı araştırmacılar bu kötüleşmeden gastro-özofagal reflüyü (mide asidinın yemek borusuna kaçması), bazıları ise her çaresizliğimizde sarıldığımız 'gebelik stresini' sorumlu tutarlar. • Astım krizlerine, en sık, gebeliğin 3-6. ayları arasında rastlanır. Birçok hasta gebeliğin son 4 haftasında iyilik dönemine girer. Doğum sancıları sırasında ciddi astım krizi son derecede seyrek rastlanan bir durumdur. Astım ilaçlan çocuk ve gebelik için zararlı mıdır? Astım tedavisinde yararlanılan ilaçların birçoğu gebelik sırasında da güvenle kullanılabilir. Özellikle sprey, buhar veya kuru toz şeklinde solunum yoluyla uygulanan ilaçların, ne gebeliğe ne de çocuğun gelişimi üzerine kötü bir etkisi olmadığı anlaşılmıştır, Aksine, astım krizi hem anne ve hem de karnındaki bebeği için daha zararlıdır! Çünkü bu krizler sırasında annenin kanında oksijen basıncı düşmekte, bebek annesinden gelen kan ve içindeki oksijenle beslendiği için de, krizler sırasında oksijensiz kalmaktadır. Hastaların en çok korktukları ilaç kortizondur. Ancak, gerekli ise kortizon kullanmakta gecikilmemelidir, fakat tedavi süresi olabildiğince kısa tutulmalıdır. Gebelikleri süresince kortizon, teofilin ve beta-agonist sınıfı ilaçları kullanmak zorunda kalan annelerin bebeklerinde ciddi bir gelişimsel anormallik saptanmamıştır. Gebe annelerde yeni çıkan astım ilaçlan asla denenmemelidir! Gebelikteki astım krizleri bebeğe zarar verir mi? Şiddetli astım krizleri sırasında anne kanındaki oksijenin azalması bebeği olumsuz etkiler, çünkü bebek oksijeni anneden gelen kandan almaktadır. Bebeğin normal gelişimi ve büyümesi için sürekli olarak oksijene ihtiyacı vardır. Astım krizindeki anneler hiç zaman yitirilmeden, gerekli ilaçlarla tedavi edilmeli ve bunlara mutlaka oksijen de verilmelidir. Bu krizlerin uzun sürmesi (eksik tedavi!) veya sık sık tekrarlaması bebeğin doğum tartısının düşük olmasına veya erken doğurnlara neden olabilir. Halk arasındaki 'gebe kadın astım krizine girerse bebeği de astımlı olur' şeklindeki inanış doğru değildir. Astırnit bir annenin çocuğunun astımlı olması, astırnın gebelikte belirti verip vermemesiyle ilgili olmayıp tamamen kalttsal faktörlere bağltdır. Bebek doğmadan önce astıınlı olup olmayacağı anlaşılabilir mi ? Bebek dünyaya gelmeden önce de, doğduktan sonra da astımlı olup olmayacağı bilinemez, çünkü astırnın oluşumunda sadece kalıtsal faktörler değil çevresel faktörler de roloynamaktadır. Bebeğin kordon kanındaki IgE miktarının yüksek olması, bebekte astım gelişimi için bir risk faktörüdür. Tüm bebeklerin ve özellikle de I g E 'leri yüksek olanların allerjenlerden, sigara dumanından titizlikle korunmaları gerekir. Bu şekilde, çocuk genetik olarak astıma yatkın olmuş olsa bile, hastalığın ortaya çıkması önlenmiş veya geciktirilmiş olur.

Bir araştırmada, rahimle ilgili komplikasyon yaşayarı annelerin bebeklerinde astım ve allerjik nezle riski yüksek bulunmuş, gebelikle ilgili komplikasyonların ise böyle bir etkisi saptanmamıştır. Doğum şekli, astım ve allerjik hastalık riskini etkiler mi ? Bazı araştırmalarda sezaryenle doğan çocuklarda astırnın daha çok görüldüğü saptanmışsa da, İngiltere'de 24.650 çocuk üzerinde yapılan geniş kapsamlı bir araştırma, doğum şeklinin allerjik hastalık riskini artırmadığını, normal yoldan dünyaya gelenlerle sezaryen ya da forseps gibi yardımcı doğum yöntemleri ile doğurtulan çocuklardaki astım, saman nezlesi ve egzema oranlannın farklı olmadığım kanıtlamıştır. Astımlı hanımIar normal doğum yapabilirler mi? Astımın genel olarak gebeliğin son haftalarında kendiliğinden bir iyilik dönemine girdiğini ve doğum sırasında ciddi bir astım krizinin çok seyrek rastlanan bir durum olduğunu daha önce belirtmiştim. Astımlıların da diğer hanımlar gibi normal doğum yapmamaları için hiçbir neden yoktur. Gereken durumlarda bölgesel ya da genel anestezi de güvenle uygulanabilir. Bölgesel anesteziler (spinal veya epidural) daha çok tercih edilmelidir, çünkü bunların gebeliğe ve çocuğa zararı daha azdır. Gebeliğin astıma olumsuz etkileri var mıdır? Gebeliğin son aylarına doğru karnın giderek büyümesi, diyaframa kasını yukarı doğru iterek akciğerleri sıkıştırır. Bu, sağlıklı kadınlarda bile solunum fonksiyonlarını olumsuz etkileyen bir faktördür. Ayrıca, gebelik sırasında artan hormonlar (progesteron) solunum merkezini uyararak nefes darlığı hissine neden olabilirler. Gebe hanımların nefes darlığı olarak tanımladığı şikayetler gebelikle ilgili fizyolojik değişiklerden de kaynaklanabilir. Bu nedenle, her nefes darlığı astım bulgusu olarak değerlendirilmemelidir. Gebelerin aImaması gereken ilaçlar hangileridir? Genel bir prensip olarak, gebeliğin ilk üç ayında hiçbir ilacın alınmaması gerekir, çünkü bu dönem anne karnındaki bebeğin organlarının geliştiği dönemdir. Gebelikte kesinlikle kullanılmaması gereken ilaçlar şunlardır: • Antibiyotikler: Tetrasiklin, eritromisin, sülfonamidler • İyot içeren balgam sökücü ilaçlar • Nezle ilaçları: Antihistaminikler, burun açıcı damlalar. Halkımızın pek de ilaçtan saymadığı soğuk algınlığı tedavisin de kullanılan ilaçların, öksürük şuruplarının, burun damlalarının gebeler için çok sakıncalı olabileceğini hatırlatalım. Gebelik boyunca alınması kesinlikle zararlı olan bir astım ilacı yoktur. Astım ilaçlarının solunum yoluyla alınan şekilleri tercih edilmelidir. Gebe harumlar, lütfen, doktorunuza danışmadan hiçbir ilacı kullanmayın! Gebeler allerji aşısı olabilirler mi? tedavisine (immunoterapi) gebelikte başlanmamalı, fakat başlanmış ve hastanın olumlu etkilerini görmeye başladığı tedaviye gebelik süresince de devam edilmelidir. Uygulanan aşı içinde bebeğe zararı olabilecek bir kimyasal madde yoktur. Ya grip aşısı? Her yıl kış aylarında salgırılarla ortaya çıkan grip, hem astımlılar ve hem de gebeler için çok tehlikeli bir infeksiyondur. Gripten korunmanın tek yolu da aşı olmaktır. Biz, astımlı hastalarımızın hepsine ekim kasım aylarında grip aşısı yaptırmalarını öneriyoruz. Grip aşısı, astımı da olan tüm genç hanımlara, gebelikten önce uygulanmalıdır! Bu sayede, hem gribe bağlı astım krizleri, hem de gribin gebe kadının ve bebeğinin sağlığına olumsuz etkileri önlenmiş olacaktır. Grip aşısı, aşıdan beklenen yarara göre gebelik sırasında da yapılabilir, ama çok özel durumlar dışında, gebeliğin ilk üç ayı içinde uygulanması önerilmez. Doğum kontrol haplan astımı etkiler mi ? Doğum kontrol haplarının astım üzerine etkileri kesin olarak bilinememektedir. Bazı araştırmalarda, bu ilaçların astım riskini artırabileceği saptanmış, ancak başka araştırmalarda bu durum doğrularımamıştır . Bebek emziren anneler astım ilaçlarını alabilirler mi? Süt veren astımlı anneler kortizon dahil gereken tüm ilaçlarını iç rahatlığı ile alabilirler. Solunum yoluyla uygulanan ilaçların daha güvenli olduğunu bir kere daha hatırlatalım. Üstelik, 6-9 ay süreyle anne sütü alan çocuklarda allerjik hastalık, özellikle de egzema riski de daha azdır. Gebe bir astımlı nelere dikkat etmelidir? • Hastalığı ile ilgili gereksiz korku ve endişelere kapılmamalıdır. • Tüm gebelik boyunca bir göğüs hastalıkları uzmanının takibi altında olmalı, doktorunun gerekli gördüğü ilaçları düzenli olarak almalıdır. • Doktor önerisi dışında hiçbir ilaç kullanmamalıdır. • Kesinlikle sigara ve alkol içmemeli, sigara içilen ortamlarda bulunmamalıdır . • Allerjisi olanlar gerekli korunma önlemlerine uymalıdır. • Düzenli egzersiz yapmalıdır. • Uykusu yeterli ve düzenli olmalıdır. CİNSEL YAŞAM Adetler ile astıının ilişkisi var mıdır? Birçok astımlı hanım adetten birkaç gün önce astımla ilgili şikayetlerinin arttığının farkındadır. Biz bu durumu tıp dilinde premenstrüel astım (adet öncesi astım) olarak adlandınyoruz. Premenstrüel astırna, ağır astımlılarda daha çok rastlanır. Astım belirtilerinin sadece adet günleri artması da mümkündür, fakat bu daha seyrek görülen bir özelliktir (menstrüel astım). Premenstrüel astırnın kesin mekanizması bilinmemektedir. Adetle ilgili hormonal değişikliklerin rollerinin olması muhtemeldir, çünkü bazı hanımlarda progesteron hormonu ile ya da doğum kontrol hapları ile premenstrüel astım önlenebilmiştir. Premenstrüel astım, standart astım tedavisi ile kontrol altına alınabilmekle beraber, bazı hastalar kortizona direnç gösterebilirler. Kortizona cevap vermeyen hastaların solunum makinesine bağlanmaları gerekebilir. Astım cinsel yaşamı etkiler mi? Astım, seks yaşa mını çok fazla etkileyen bir hastalık değildir, ama yine de bazı hastalarda cinsel ilişki sırasında astım krizleri görülebilir.

Bunun birkaç nedeni olabilir: • Cinsel ilişkinin eforu ve heyecanı astım belirtilerini şiddetlendirebilir. Bu, özellikle astımı kontrol altında olmayan, uygun şekilde tedavi edilmeyen hastalarda rastlanabilecek bir durumdur. • Yataktaki hareketler, yatak şiltesinden, yastıklardan fazla miktarda allerjenin havalanmasına neden olabilir ve bunları soluyan allerjik astımlılarda öksürük, hınltı ve nefes darlığı gelişebilir. • Çok seyrek de olsa, erkeklerde prezervatife, gebeliği önleyici krem ve köpüklere, hanımlarda ise erkeğin spermlerine ve sperm içinde bulunabilecek çeşitli maddelere karşı, astım krizleri de dahil çeşitli allerjik tepkiler görülebilmektedir. Bunların bazısı cinsel ilişkiden hemen sonra, bazıları ise saatler ya da hatta günler sonra ortaya çıkar. Astımlılar cinsel ilişkiden kaçınmalı mıdır? Astımlıların cinsel yaşamları, bazı basit kurallara uymak kaydıyla normal insanlarınkinden hiçbir şekilde farklı değildir. • Yatak odanız çok sıcak ya da çok soğuk olmasın. • Yatak odanızın havası temiz olsun. • Yatak odasında kesinlikle sigara içmeyin, keskin kokulu parfüm ve spreylerden kaçının. • Allerjiniz varsa, yün yatak, kuştüyü yastık ... gibi yoğun allerjen barındıran eşyalar yerine sentetik olanlarını tercih edin. • Fazla alkol aldıktan ya da yemekten hemen sonra cinsel ilişkiden kaçının. • Astım şikayetlerirıiz sadece cinsel ilişki sırasında ortaya çıkıyorsa, önce doktorunuza danışınız, Size uygulanan koruyucu tedavi yeterli olmayabilir! • Astım şikayetleriniz oluyorsa, cinsel ilişkiden önce nefes açıcı spreyler (Ventolin, Bricanyl) kullanın. • Astımı olanlar, cinsel ilişki sırasında üstte kaldıkları pozisyonları tercih etmelidir. Astım ilaçlan cinsel performansı etkiler mi? Astım ilaçlarının cinsel istek ve performans üzerine hiçbir olumsuz etkisi olmadığı gibi, bazı ilaçların pozitif etkileri bile vardır! Sadece, antihistaminik ilaçlara dikkat edilmelidir. Bunlar bazı kişilerde halsizlik, uyuklama ve sersemliğe neden olabileceğinden, antihistaminiklere duyarlı olanların cinsel ilişkiden önce bu tür ilaçlardan uzak durmaları gerekir. Sexersiz astımı Astımın, sadece cinsel ilişki sırasında ortaya çıkan formu sexersiz astımı olarak isimlendirilir. Hanımlarda daha çok görülen sexersiz astımının cinsel ilişki sırasında sarf edilen efora bağlı olarak geliştiği düşünülmektedir; egzersize bağlı astırnın bir çeşidi olarak kabul edilebilir. Sexersiz astırnıolanlar, cinsel ilişkiden önce nefes açıcı spreylerden kullanarak bu krizlerden kurtulabilirler. Egzersiz Allerjisi bölümüne de bakınız!

Kişinin çalıştığı işyerinde maruz kaldığı etkenlere bağlı olarak ortaya çıkan hastalığa mesleksel astım ismi verilir. Günümüzde sayısı 300'e varan maddenin astıma yol açabileceği bilinmektedir ve bu maddelerin sayısı her geçen gün artmaktadır. Mesleksel astım, mesleklere bağlı akciğer hastalıklarının en sık rastlananıdır ve görülme sıklığı çeşitli istatistiklere göre %2-15 arasında değişmektedir, Mesleksel astım için yaş, cinsiyet ve ırkı risk faktörü olmadığı anlaşılmıştır. Buna karşılık, atopik kişilerde, yani doğuştan aIlerjiye yatkın olanlarda mesleksel astım riski daha yüksektir. Astım belirtileri ortaya çıkmadan önce haftalar, yıllar süren bir duyarlılık kazanma dönemi vardır. Daha önce astırnıolup da hastalık belirtilerinin iş ortamı ile ilgili soğuk hava, egzersiz veya çeşitli irritanlarla tekrarlaması mesleksel astım olarak değerlendirilmemelidir . Belirtiler Mesleksel astırnın belirtileri diğer astım türlerinden farklı değildir. Bunlarda da öksürük, hınltı, nefes darlığı ve göğüste sıkışma hissi vardır. Bazı hastalarda burun akıntısı, burun tıkanıklığı, hapşırma ... gibi allerjik nezle belirtileri de bulunabilir. • Mesleksel astımın tipik bulgusu, belirtilerin çalışma günlerin de görülmesi, tatil günlerinde azalması veya tamamen ortadan kalkmasıdır. • Astım belirtileri, bazı hastalarda işyerinde ortaya çıkıp iş bitiminden sonra hafifleyebilir veya kaybolabilir. Bir kısım hasta da ise işyerinde başlayan belirtiler bir süre sonra azalabilir, fakat eve gidince tekrar meydana gelebilir. ݧ bitiminden sonra evde geceleri daha ağır astım krizlerine giren hastalar da vardır. • Astım belirtilerinin aynı işyerinde başka kişilerde de görülmesi mesleksel astım tanısını destekleyen bir bulgudur. • Astımla ilgili belirtilerin, işyerine yeni bir maddenin veya yeni bir tekniğin girmesi veya bir i§ kazasından sonra başlaması da mesleksel astım tanısının kanınasına yardımcı olur. Etkenler Mesleksel astım oluşumunda, maruz kalınan maddenin cinsi ve havadaki yoğunluğu önemlidir. Mesela, izosiyanat ile çalışanlar da astım riski %5 iken, platinle uğraşanlarda bu risk %50'den fazladır. Mesleksel astıma yol açtığı bilinen etkenler ve bunlarla ilgili meslekler Tablo 1 'de verilmiştir. Tablo 1: Mesleksel astıma neden olan allerjenler ve mesleklere örnekler. Bitkisel kaynaklı allerjenler Tahıl tozları, un, kepek Tarım, değirmencilik, fırıncılık, pastacıIık Funda, çiçek polenleri Tütün,çay, kahve,kakao Ağaç, kereste Kına, reçine Şerbetçi otu Çiçekçilik, bahçecilik Bu bitkilerin tarımı, işlenmesi, taşınması Hızarcılık,rnobllyacıhk, marangozluk Kuaför, elektronik endüstrisi Bira ve kimya endüstrisi Hayvansal kaynaklı allerjenler Kıl, deri döküntülerl (sıçan, fare, at, kobay, tavşan. kedi, köpek ... ) Laboratuvarıar, veterinerler, hayvancılıkla uğraşanlar Tüy (tavuk, hindi, papağan, gü- Tavuk, hindi çiftliği, kuşçuluk, hayvanat verein... ) bahçesi, yatak-yorgan endüstrisi Böcekler (arı, Ipekböceğl, balık, Arıcılık, Ipek böcekçiliğl, yem endüstrisi yem böceğl) Kelebek, kırmızıörümcek Meyvecilik, bahçecilik Buğday bili, un kurdu, pirinç Zahirecilik, değirmencilik, yem endüstrisi Ev tozu ve depo akarları

Çiftçilik, yem ve gıda endüstrisi Midye, lstakoz, yengeç, karldes Balıkçılık,gıda endüstrisi Enzimler Tripsin, pepsin, pankreatik amllaz iıaç endüstrisi, tıp Papain, bromelin, diastase, flavi- Gıda, ilaç ve içecek endüstrisi astase Subtilisin, mantar amilazı, hemi- Deterjan ve Içecek endüstrisi, fırıncılık Selülaz Mesleksel astımın türleri Mesleksel astınıın, allerjik ve allerjik olmayan olmak üzere başlıca iki türü vardır: AIleljik mesleksel astım Bu astım türünde, iş ortamında karşılaşılan maddeye tepki olarak yüksek miktarlarda IgE sınıfından antikor yapımı vardır. Bu kişiler, duyarlı oldukları maddenin çok küçük miktarları ile karşılaşsalar bile ciddi astım krizlerine girerler. Hayvansal proteinler, bitkisel enzimler ve mikroorganizmalar başta olmak üzere birçok yüksek molekül ağırlıklı madde allerjik meslek astımına yol açabilmektedir. Veteriner, jokey, kuş bakıcısı, evcil hayvan satan dükkan işçilerindeki mesleksel astırnın nedeni, hayvanların tüy, tükürük ve idrarlarındaki çeşitli proteinlerdir. Unda bulunan allerjenler fırıncıların %9'unda astıma yol açmaktadır. çay, sarmısak, yumurta, soya fasulyesi, kahve çekirdekleri, odun tozları (özellikle de kırmızısedir ağacı) astım nedeni olarak bilinen allerjenlerdir. Hububatla uğraşanlar, çiftçiler, kümes çalışanları ve deterjan endüstrisi işçileri de risk altındaki meslek gruplarıdır. AIleljik olmayan mesleksel astım Astım sadece allerjik mekanizmalarla oluşmaz, Düşük molekül ağırlığına sahip kimyasal maddeler, toksik etkilerle hava yollarındaki hücreleri hasara uğratarak ve buraya iltihap hücrelerinin toplanmasına neden olarak veya doğrudan hava yollarındaki kasların kasılmalarıyla astıma yol açabilirler. Poliüretan, yapıştırıcı ve boyaların hazırlanmasında kullanılan izosiyanatlar mesleksel astıma yol açan maddelerin başında gelir. Asit anhidritler, nikel, platin, krom ve vanadyum da mesleksel astımın iyi bilinen nedenlerindendir. Kuaförlerde kıl ağartıcı persülfatlar ile kimya işçilerinde piperazine bağlı astım oluşabilir. Lastik eldivenierde bulunan lateks maddesinin neden olduğu astım ise daha çok hemşire ve doktorlarda rastlanan bir durumdur. Mesleksel astım tanısı Mesleksel astım tanısında aşağıdaki kriterlerden yararlanılır: • Öksürük, hırıltı, nefes darlığı ... gibi tekrarlayıcı özellikte astım belirtileri~in olması • Solunum fonksiyon testlerinde bronşlarda daralma saptanması ve bu daralmanın bronş açıcı ilaçlarla düzelmesi • Provokasyon testlerinde histam in veya metakolin gibi maddelere karşı aşırı duyarlılık olması • Allerjik deri testinde maruz kalınan maddeye karşı allerjik reaksiyon saptanması • Kanda, işyerinde maruz kalın an maddeye karşı oluşmuş 1 g E sınıfından antikorlar olması • Hastalık belirtilerinin işyeri ile ilgili olması • Astıma neden olduğundan şüphe edilen maddeyle yapılan provokasyon testinin pozitif olması Astımlı çocuklarda meslek seçımı bilinçli olmah ve bu çocuklar kımyasal maddelere ve gazlara maruz kalmayacakları mesleklere yöneltilmelidir. Kuaförlük, fırıncıhk, araba boya ve tamlrclllğl, mobilyacılık, marangozluk, maden Işçiliği, veterinerılk ... astımh çocuklar ıçın uygun meslekler değildir. LATEKS ALLERJİSİ Son yıllarda üzerinde en çok konuşulan ve giderek de daha çok kişide görülmeye başlayan yeni bir allerji türü lateks allerjisidir. Lateks, kauçuk ağacının süt kıvamındaki özsuyunun çeşitli kimyasal işlemlerden geçirilmesiyle elde edilir. Günlük yaşamımız da sık sık karşılaştığımız birçok maddenin yapısında lateks vardır.

Lateks içeren ürünler Piyasada satılan 40.000'den fazla maddenin lateks içerdiği bilinmektedir. İşte bunlar için sadece birkaç örnek: • Genel kullanım: Bulaşık eldivenleri, prezervatif, balon, oyuncaklar, emzik, biberon, silgi, kozmetikler, elektrik kabloları, tenis-basketbol-bovling topları, deniz yatağı, yapıştırıcılar, boyalar, ayakkabı... • Tıp alanında: Çeşitli tüp ve maskeler, yanık bandajları, cerrahi eldivenler, tansiyon aleti, kateterler, idrar ve mide sondaları, lavman şınngaları, dişçilikte kullanılan bazı ürünler ... Lateks a1Ieıjisi Yakın zamanlara kadar lateksin sadece cilde temas ettiği yerlerde kızarıklık, kabarık1ık, kaşıntı gibi tahtişlere yol açtığı sanılırdı. Oysa, bugün lateksin allerjik nezleden astı ma kadar birçok allerjik hastalığa neden olabileceğini biliyoruz. Bunlar içinde en tehlikelisi ise ölüme kadar giden sonuçları olan anaflaktik şoktur. Lateks nasıl alleıji yapar? Lateks de diğer doğal ürünler gibi çeşitli maddelerin bir kompleksidir. Esas olarakpolyisoprerıe içerir; daha az miktarlarda protein, karbonhidrat ve lipit de bulunur. Lateks allerjisinin ortaya çıkabilmesi için allerjiye yatkınlığı olan kişinin belirli süre (ortalama 3-5 yıl) lateksle temas etmesi gerekir. Bu temaslar sırasında latekse karşı IgE sınıfından antikorlar meydana gelir. Bu antikorların miktarı belirli bir düzeye ulaştıktan sonra,lateks içeren bir maddeyle temas olduğunda (baloı:ı şişirmek, eldiven giymek ... ) allerjik belirtiler gelişir. Kimler risk altındadır? Lateks allerjisine normal insanların %1 kadarında rastlanır ken, astım, allerjik nezle gibi başka bir allerjik hastalığı olanların %4'ünde görülür. Doğuştan omurga yarığı (spina bifida) olanların pek çoğunda lateks allerjisi vardır. Lateksle uzun süre ve yüksek dozlarda karşılaşan kauçuk endüstrisi işçileri ve sağlık personelinde (doktor, hemşire, laborant, hastabakıcı ...)

%10 oranında lateks allerjisi saptanır. Sık sık ameliyat olan hastalarda lateks allerjisi riski yüksektir. Kadınlar, erkeklere göre latekse daha duyarlıdırlar. çapraz reaksiyonlar Lateks allerjisi olanlarda muz, avokado, ananas, şeftali, erik, mango, badem, yer fısıtğı ve kestaneye karşı allerji olması ihtimali çok fazladır. Bunlar çok önemli! ... • Latekse allerjisi olanların, bu maddeyle temasları önlenmelidir. • Latekse anaftaktik tipte allerjisi olanlar bunu belirten bir kolye veya künye taşımalı, yanlarında otomatik adrenalin enjektörleri bulundurmalıdırlar. • Latekse allerjisi olanlar muayene ya da ameliyat edilirlerken lateks içermeyen ürünler kullanılmalıdır. • Latekse allerjik olanlar lateks içeren bir ürüne dokunmuşlarsa hemen ellerini bol suda yıkamalı, ellerini asla gözlerine SÜTmemelidirler. ASTIM,ANESTEZİ vE AMELIYAT Ameliyat olacak her hasta korku duyar, uykuları kaçar, ama bu kişinin astımı da varsa, endişeleri. kaygıları çok daha fazladır. Bu korkuların yersiz olduğunu hemen söyleyelim, çünkü astım krizinde olduğu halde bile acilolarak ameliyat olması gereken hastalarda ciddi komplikasyon ve ölüm riski çok azdır. Elbette, ideal olan, cerrahi girişimin hastanın astımı kontrol altında iken yapılmasıdır. Ameliyata hazırlık Cerrahi girişim acil değilse, hastanın ameliyattan önceki günlerde hiçbir astım belirtisi göstermemesi arzu edilir. Astım şikayeti olan hastalar, durumlarının acilliği yoksa, astım tedavisinden sonra opere edilmelidir. Her astımlı ameliyattan önce dikkatli bir muayeneden geçirilir, astımı ile ilgili ayrıntılı bilgiler elde edilir: • Kaç yıldır astımlı olduğu • Krizlerin sıklığı ve ağırlığı • En son ne zaman krize girdiği • Astım krizinden dolayı hastanede yatıp yatmadığı ve yapay solunum aletlerine bağlanıp bağlanmadığı • Krize yol açan allerjenler ve irritanlar • Allerji yapan ilaçlar (aspirin ve ağrı kesiciler, antibiyotikler ...) • Hastanın en çok yararlandığı ilaçlar • Halen kullanmakta olduğu ilaçlar ve bunların dozları • Son günlerde solunum yolları infeksiyonu geçirip geçirme Ameliyattan önce solunum fonksiyon testleri normal sınırlar içinde olmalıdır. Bazı kronik astımlılarda, hava yollarındaki kalıcı hasarlar nedeniyle, bu testler hiçbir zaman normal bulunmayacaktır. Bu durumda, arter kanında oksijen ve karbondioksit gazlarının basınçları ölçülmelidir. Astımlı hastalara ameliyattan önce mutlaka akciğer röntgeni de çekilmelidir. Hastalara, cerrahi girişimden önce yapılacak işlenıle ilgili bilgi verilmesi, sorularının dikkatle cevaplanması hastaları çok rahatlatır, endişelerini giderir. Her hastanın ameliyat için yazılı onayı da alınmalıdır. Sigara içen hastalar, en azından iki hafta önce sigarayı bırakmış olmalıdır. Hastanın ameliyattan önceki geceyi iyi uyuyarak geçirmesi de çok önemlidir. Bu amaçla, ameliyattan önceki gece uyku veya sakinlik veren bir ilaç verilebilir. Bir başka bahara! Bazı durumlarda ameliyatın ertelenmesi gerekir:

• Hasta krizde ise • Solunum fonksiyon testleri bozuk ise • Son günlerde solunum yolları infeksiyonu (nezle, grip, sinüzit, orta kulak iltihabı, bronşit, zatürrie ... ) geçirilmiş ise • Yeni geçirilmiş ağır astım krizi varsa! Polen allerjisi olanların acil olmayan ameliyatlarının polen mevsimi dışında yapılması daha uygundur. Anestezi yöntemi Cerrahi girişimler için çok çeşitli anestezi yöntemleri uygulanmaktadır. Buna, hastalığın özelliğine göre, cerrah ve anestezi st birlikte karar vermelidir. Lokal (bölgesel) anestezi akciğerIeri en az etkileyen anestezi türüdür ve astımlılar için en uygun anestezi şeklidir. Bu yöntemde hasta uyutulmaz. Girişim yapılacak bölgenin siniri veya omurilik kanalı içindeki sinir kökü uyuşturularak hastanın ağrı duyması en gellenir. Günümüzde, birçok ameliyat ve doğum, bölgesel anestezi ile başarılı bir şekilde yapılabilmektedir. Gereken durumlarda, astımlılar genel anestezi ile de ameliyat edilebilirler. Bu hastaların hem ameliyat sırasında ve hem de ameliyattan sonraki günlerde yakından izlenmeleri gerekir. Anestezi sırasında astım krizi gelişebilir mi? Astımlılar en çok anestezi sırasında astını krizine girmekten ve 'bir daha uyanamamaktan' korkarlar, ama böyle bir endişe tamamen yersizdir. Anestezi sırasında gelişen astım krizleri rahatlıkla tedavi edilebilir. Bir kere, hastanın bütün önemli yaşamsal fonksiyonları kontrol altındadır. İkincisi de, hem damar yoluyla ve hem de solunum yoluyla gereken her tedavi etkili bir şekilde uygulanabilir. Üstelik de anestezi de kullanılan bazı maddelerin (halothan gibi) bronşları genişletici etkileri vardır. Amellyat sonrası dönem Akciğer hastalığı olanlarda ameliyat sonrası ortaya çıkan komp likasyonlar akciğerleri normal insanlara göre daha fazladır. Bunlar erken tanındıklarında başarılı bir şekilde tedavi edilebilirler. Özellik le ameliyattan sonraki ilk 24 saat çok önemlidir. Ameliyat sonrası rastlanan komplikasyonların en önemlileri: • Akciğer embolisi (akciğer damarlarının pıhtı ile tıkanması) • Atelektazi (bronşların kuruyan salgılarla tıkanması) • Pnömoni (zatürrie, yani akciğer iltihabı) • Astım krizleri • Pnömotoraks (akciğer zarları arasında hava birikmesi) • Ağrı kesici ilaçlarla ilgili allerjiler Ameliyattan sonra nelere dikkat edilmeli Ameliyattan sonraki ilk gün ve gece çok önemlidir. Hastalar hem yakın gözlem altında tutulmalı ve hem de gereğine göre solunum fonksiyon testleri, arter kan gazları, akciğer röntgeni çekilerek izlenmelidir. Göğüs ve üst karın ameliyatlarından sonraki komplikasyonlar alt karın ve kol-bacak ameliyatlarına göre daha fazladır. Ameliyatın uzun sürmüş olması, ameliyat sırasında hastanın pozisyonu da önemlidir. Astımlı hastalara ağrı kesici ilaçlar ve uyuşturucu ilaçlar çok dikkatle verilmelidir, zira bu ilaçlar duyarlı hastalarda çok ciddi astım krizlerine neden olabilirler. Astımlılar, ameliyattan sonra olabildiğince erken ayağa kaldırılmalı, solunum egzersizleri yaptırılmalı ve öksürmeye teşvik edilmelidir.

Oda ısısı ve nemliliği de uygun olmalıdır. Astımın ameliyatla tedavisi mümkün müdür ? Sürekli ilaç kullanmak zorunda olan ve artık ilaçtan bıkan hastalar 'Aman doktor bey, şu hastalığın ameliyatı yok mu, bir defa ameliyat olsak da kurtulsak bu dertten' diye yakınırlar. Geçmiş yıllarda astım tedavisinde bazı ameliyatlar denenmiş fakat olumlu sonuç alınamamıştır, Bunlar içinde, karotis cisimciğinin çıkarılması, vagus sinirinin kesilmesi, dalak veya timusun alınması ile astım krizlerine yol açtığı sanılan diş, bademcik, hemoroid, kalın bağırsak ... gibi organların çıkarılması. .. sayılabilir. Bu ameliyatların astım üzerine hiçbir olumlu etkisi olmadığı halde, bazı kulak-burun-boğazla ilgili girişimlerin astım tedavisine önemli katkıları olabilmektedir. Bu ameliyatlar hastanın üst solunum yollarında ilaçlarla giderilmesi mümkün olmayan darlıkları düzelten girişimlerdir: • Deviasyon operasyonu (burun kemiğindeki eğriliğin düzeltilmesi) • Poliplerin çıkarılması • Sinüslerle ilgili girişimler • Özel durumlarda geniz eti ve bademciklerin alınması Mide asidinin yemek borusuna kaçtığı durumlar (gastro-özofa gal reflü) çoğu zaman ilaçlarla kontrol altına alınabilmekteyse de, tedaviye cevap alınmadığında cerrahi girişimler denenebilmektedir. OKUL, ASTıM VE ALLERJİK HASTALIKLAR Okul allerjisi Bazı anne-babalar, çocukları için 'Bizimkinde okul allerjisi var' sözünü çok kullanırlar. Bunlar okula gitmek istemeyen, okullarını sevmeyen çocuklardır. Kiminin öğretmenleriyle, kiminin sınıf arkadaşıyla bir problemi vardır. Kimi kitap okumayı sevmez, kimi ödev yapmaktan hoşlanmaz. Kiminin başı ağrır, kiminin karnı ... kimi nefes alamaz ... kimini bitmeyen kaşıntılar sarar. Okul allerjlsl, okullar tatile girdiğinde tamamen kaybolur. Okuldaki allerjenler Okul, çocukların zamanlarının önemli bir kısmını geçirdikleri ikinci bir evleri sayılabilir. Allerjik çocukların sağlıklı olabilmeleri okulda da bazı önlemlerin alınması, öğretmenlerin ve okul idareci lerinin ve yardımcı personelin bu konuda bilgilendirilmeleriyle mümkündür. Okul ortamında bu tür duyarlılığı olan çocukların hastalıklarını alevlendirebilecek pek çok faktör vardır: • Allerjenler • İrritan maddeler • Egzersiz • Yiyecekler • Virüsler Allerjenler Okullarda da evlerde bulunan akar, küf, hayvan ve polen allerjenlerine rastlanır. Bunlar hakkında ayrıntılı bilgi için

'Allerjenler ve Korunma Yöntemleri' bölümüne bakınız. Bu bölümde daha ziyade bu aIlerjenlere karşı alınması gereken önlemlerden bahsedeceğim. Akarlar için neler yapılabilir ? Karanlık, iyi havalandırılmayan, rutubeti fazla olan ve zeminleri halı ile kaplı olan sınıflarda çok miktarda, akarlara ait allerjen bulunabileceği gösterilmiştir. Çocukların sürekli hareket halinde oldukları, koşuşturdukları hesaba katılacak olursa, sınıfların havasında ne kadar çok akar allerjeni bulunabileceği daha iyi anlaşılır. • Akar allerjisi olan çocuklar güneş gören, rutubeti az olan sınıflarda okumalıdır. Bodrum katındaki sınıflar allerjik ve astımlı çocuklar için son derecede sakıncalıdır. • Sınıflar her gün havalandırılmalı ve temizlenmelidir. • Sınıfların zeminlerinin parke, marley veya benzeri plastik maddelerle kaplanması daha uygundur . • Temizlik, çocuklar sınıftan ayrıldıktan hemen sonra yapılmalı, derslerden önce temizlikten kaçınmalıdır, çünkü temizlik işlemi sırasında havaya dağılan tozların birkaç saat havada kalabilmeleri mümkündür. • Halı ile kaplı sınıflar emiş gücü yüksek süpürgelerle temizlenmelidir. • Halıların akarisit ismi verilen akarları öldüren ilaçlarla temizlenmeleri de büyük yarar sağlar. • Çocukların sınıf odasında top oynamaları, koşmaları engellenmelidir. Küflere karşı önlemler Bu bölümde küflere karşı alınması gereken önlemleri anlatacağım: • Sınıf güneş görmeli, her gün havalandırılmalıdır. • Sınıf ta küfleri barındırabilecek saksı çiçekleri olmamalıdır. • Küfüreyen ortamlar ortadan kaldırılmalıdır. Bu amaçlajimgusit ismi verilen mantarları öldüren kimyasal maddelerden yararlanılabilir. 1/10 oranında su-çamaşır suyu karışımı da fungusit olarak kullanılabilir. Bu ortamlar iyice temizlendikten sonra, mantar üremesi olmasa bile her hafta tekrar silinmelidir. Mantarlar, ev akarlarının besin kaynaklarından olduğu için, bunların azaltılması akarlara allerjisi olanların da işine yarayacaktır. • Sınıflardaki rutubet ve ıslaklık azaltılmalıdır. Sınıf havasının nemi %50'nin altında tutulmaya çalışılmalıdır. Bunun için nem giderici aletlerden yararlanılabilir. • Parke veya marley zeminler tercih edilmelidir. Islak halı ve kilimler küflerin üremesi için idealortamlardır. • Nemli duvar küğıtlanna da dikkat edilmelidir. • Nemli duvarların seyreltilmiş çamaşır suyu veya muriatik asitle yıkanması küf üremesini engeller. • Çöp tenekeleri mümkünse sınıfın dışında ve plastik bir torbada kapalı olarak tutulmalıdır. • Beden eğitimi dersinden sonra terle ıslanmış spor kıyafetleri kesinlikle sınıfa getirilmemelidir.

İnek Şaban'lara da dikkat! Günümüzde birçok okulda çeşitli hayvanların da bulunabileceğini biliyoruz. Kedi, köpek, kuşlar yanında, tavşan, kobay, fare ... gibi laboratuvar hayvanları, duyarlı çocuklarda astım krizleri veya diğer allerjik belirtilere yol açabilirler. Hatta, kendi evinde hayvan besleyen öğretmen ve öğrencilerin, bunlara ait allerjenleri elbiseleri ile sınıfa kadar getirebilecekleri. de akılda tutulmalıdır . • Okulda bulunabilecek hayvanlar özel yerlerde barındırılmalı, allerjik çocukların buralara girmeleri engellenmelidir. • Hayvanlar kesinlikle sınıflara alınmamalıdır. Fare ve bamamböcekleri Fare ve hamamböcekleri için özel bir paragraf açmak istiyorum, çünkü son yıllarda bu yaratıkların da astım ve allerjik nezle nin önemli nedenlerinden biri olduğu anla§ılmı§tır. Ayrıca, bunların evlere göre okullarda çok daha fazla sayıda bulunmaları mümkündür. Özellikle, eski ve iyi temizlenmeyen okul binalannda, rutubetli ve güneş görmeyen ortamlarda yoğun olarak ya§ama ve üreme imkanı bulurlar: • Tüm okul pestisü ismi verilen kimyasal böcek zehirleriyle ilaçlanmalıdır. Bu işlem öğrenciler okul dışında iken yapılmalı, bu maddelerle temas etmemeleri için gereken önlemler alınmalıdır. • İlaçlamadan sonra, ölü böcekler ve bunların artıkları çok iyi bir şekilde temizlenmelidir. • Okullarda böceklerin girebilecekleri delikler kapatılmalıdır. Bu amaçla, duvar, yer, kapı ve pencere kasalarındaki çatlak ve delikler tamir edilmeli, borulann etrafı macunlanmalıdır. • Sınıf ta yemek yenmemelidir. • Çöpler ağzı kapalı kutularda saklanmalıdır. • Kesekağıdı. karton kutu, boş şişe ve kova ... gibi hamambö ceklerinin sık olarak bulundukları ortamlar sınıf ta bulundurulmamalıdır. Okul dışı allerjenler Çocuklar okul bahçesinde, sınıfla gidilen gezi ve pikniklerde ... dış atmosfer havasındaki polenlere de maruz kalabilirler. Polenler, allerjik nezle ve astıma yol açan allerjenlerdir. Bunlara karşı alınması gereken önlemler 'Allerjerıler ve Korunma Yöntemleri ' bölümünde ayrıntılı olarak ele alınmıştır.

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp