Yasin Süresi Nasıl Okunur

Yasin Süresi Nasıl Okunur :

Hazret-i Aişe validemıa'den rivayet ediliyor:

«Resülullah şöyle buyurdu: «Kur'an'da bir süre vardır. Allah indinde o süre çok büyük, onu okuyanlar da şereflidirler. Kıyamet günü, o süreye devam edenler Rebia ve Mudar'dan (iki kabile) daha çok kimseye şefaat eder. O Ya-sin süresidir». Hassan ıbn-ı Atıyye'den tahric edildiğine göre 'Peygamberimiz şöyle buyurmuşlardır:

- «Ya-sin süresi Tevrat'ta Muımme diye geçer ki, sahibine dünya ve ahirette hayri daimidlr, dünya ve ahiret mihnetlerinden korur ve dünya ve ahiret korkulannı def'eder demektir.» Ya-sin her fenalığı def'eder ve her hayırlı ihtiyacı yerine getirir. Enes (r.a.) 'den:

- Resülullah (s.a.v.) buyurdu ki: «Her şeyin bir kalbi vardır. Kur'an'ın kalbi de ya-sİn'dir. Her kim bir defa Ya-sin okursa Allah (c.c.) on defa Kur'an hatmetmiş sevabı yazar». Peygamberimiz (s.a.v.) buyuruyorlar ki: «Ya-sin'! ölülerinizin (ölmek üzere olanların) yanında okuyunuz. «Herhangi bir meyyitin (ölmek üzere bulunan kimsenin) başında Ya-sin okunursa Allah ona kolaylık verir.» - «Her kim anasının - babasının veya bunlardan birinin kabrini her cum'a ziyaret eder de, yanlarında Ya-sin okursa her harfinin adedince o ölüye mağfiret edilir.» Bütün bunlardan anlaşılıyor ki, Ya-sin, hem bizim hayatımızda lazım, hem de vefatımızda lazımdır. Bu süreyi okurken ilk kelimeyi 2 defa tekrarlamak. yani «Yasini, yasin. Velkur'ani'l-hakim ... » diye okumak daha evladır.

Yasin Süresi

Not: Kitabımızda, ayet ve sürelerin okunuşlarını Latin harfleri ile yazmamızın sebebi, Kur'an okumasını bilmeyenlerin daha çabuk ezberlemeleri içindir. Yoksa bu yazılarla doğru olarak yazılıp ezberlenemez. Çünkü İslam elifbasındaki harflerden bir çoğunun karşılığı, Latin harflerinde yoktur. Ya-sin suresi tam 6 sahife olduğundan bu 6 sahifeyi Latin harfleri ile okuyup ezberledikten sonra hataların düzeltilmesini imkansız gördüğümüz için Ya-sin'i bu harflerle yazmadık. Zaten bu harflerle öğrenip de, bilenlerden yanlışlarını düzeltmeye çalışanlar, o kadar uğraşmaya bile lüzum kalmadan Kur'an oku masını öğreneceklerdir. Şimdi Ya-sin'in mealine geçiyoruz:

Meal-İ şerifi:

1 - Ya-sin.

2 -- Hikmet sahibi Kur'an hakkı için.

3 - Muhakkak ki sen (ey Resülüm, tarafımızdan elçi olarak) gönderilen peygamber lerdensin.

4 - Doğru yol (İslam dini) üzerindesin.

5 - Kur'an. Aziz, Rahim olan Allah'ın indirdiği bir kitap dır.

6 - Babaları (Allah'ın azabı ile) korkutulmamış bir kavmi (Kureyş'i) korkutaşın diye gönderildin. Onlar gafillerdir.

7 - Doğrusu çoğunun üzerine azab gerçekleşmiştir. Artık onlar iman etmezler.

8 - Çünkü biz kafirlerin boyunlarına bağlar geçirmişiz ki, bunlar çenelerine dayanmıştır da başları yukarı kalkık bulunuyor.

9 - Biz onların önlerine bir engel, arkalarına bir engel çekip kendilerini sarmışız da artık onlar (hakkı). göremezler.

10 - Sen onları korkutsan da, korkutmasan da onlarca birdir; iman etmezler.

11 - Sen ancak Kur'arı'a tabi olan, onunla amel eden ve görmediği Rahman'a içten saygı besleyen, kimseyi sakındırırsın. İşte onu hem bir mağtiretle, hem de iyi mükafatla müjdele.

12 - Gerçekten biz, ölüleri diriltiriz. İleri gönderdikleri amelleri ve geri bıraktıkları eserleri yazarız. Biz her şeyi iman-ı mübin'e (Levh-i Mahfuz'da) yazıp saymışızdır.

13 - (Ey Resülüm) Mekke halkına, o şehir halkının (Antakya'lıların) halini misal göster. Hani oraya elçiler gelmişti.

14 - O vakit kendilerine iki elçi göndermiştik de bunları yalanlamışlardı. Biz de bir üçüncü elçi ile bu ikisini takviye etmiştik. (Bu üç elçi Antakya'lılara) şöyle demişlerdi: Gerçekten biz size gönderilmiş elçileriz.

15 - Onlar dediler ki: Siz ancak bizim gibi bir insansınız. Hem Rahman (Allah) bir şey indirmemiştir. Siz sırf yalan söylüyorsunuz.

16 - (Elçiler şöyle) dediler: Rabbimiz biliyor ki, biz gerçekten size gönderilmiş elçileriz.

17 - Bize düşen, ancak apaçık bir tebliğdir.

18 - (Elçilere) dediler ki: Doğrusu biz sizinle uğursuzlandık .

Eğer (bu sözünüzden) vazgeçmezseniz, muhakkak sizi taşlar öldürürüz: ve herhalde size bizden çok acıkIı bir azap dokunur.

19 - (Elçiler) dediler ki: Uğursuzluğunuz sizinle beraberdir, nasihat edilirseniz mi (bunu uğursuzluk sayıyor ve bizi tehdit ediyorsunuz?) Doğrusu siz haddi aşmış bir kavimsiniz.

20 - (O esnada elçilerin geldiğini haber alan) bir adam. (Habib-I Neccar) şehrin ta ucundan koşarak geldi. (Ve şöyle) dedi: Ey kavmim, uyun bu gönderilen elçilere;

21 - Uyun sizden bir ücret istemeyen kimselere ki, onlar hidayet üzeredir ler.

22 - Hem bana ne oldu ki, beni yaratana ibadet etmiyeyim? Hepiniz de döndürülüp O'na götürüleceksiniz.

23 - Hiç ben O'ndan başka ilahlar edinir miyim? Eğer o Rahman bana bir keder murad ederse, o ilahların şefaat! bana hiçbir fayda vermez; ve onlar beni kurtaramazlar.

24 - Şüphe yok ki, o takdirde ben, apaçık bir sapıklık içindeyim.

25 - Haberiniz olsun ki, ben Rabbinize iman getirdim; gelin beni dinleyin.

26 - (Onun nasihatlerine rağmen kavmi onu öldürdü. Ruhuna) denildi ki: Haydi gir cennete. (Ruhu şöyle) dedi: Ne olurdu, kavmim bilselerdi.

27 - Rabbimin beni bağışladığını, beni cennetle ikram edilenlerden kıldığını.

28 - Öldürülmesinden sonra kavminin üzerine gökten bir ordu indirmedik, indirecek de değildik.

29 - (Helak edilişlerine sebep) yalnız bir sayha (Cebrail'in sesi) oldu: hemen sönüverdiler, Ölüp gittiler).

30 - Yazıklar olsun o kullara ki, ne zaman kendilerine bir peygamber gelse, muhakkak onu alaya alırlardı.

31 - Onlar (Mekke karirler) görmediler mi ki, kendilerinden önce ne kadar nesiller helak ettik. Onlar (Öldükten sonra) hiç dönüp onlara gelmiyorlar.

32 - (Ümmetlerin) hepsi muhakkak toplanıp huzurumuza getirileceklerdir.

33 - Hem ölü arz, (ölüleri dirilttiğimize) bir alamettir onlara. Biz ona (yağmur sebebi ile) hayat verdik. Ondan daneler çıkardık da. ondan yiyip duruyorlar.

34 - Biz o arzdan hurmalıklardan, üzüm bağlarından çeşitli' bahçeler yaptık. İçlerinde gözeler kaynattık.

35 - Mahsulünden ve kendi ellerinin yetiştirdiklerinden yesinler' diye. Hala şükretmiyecekler mi?

36 - Arzın bitirdiklerinden, kendi evlatlarından ve daha bilme

yecekleri şeylerden bütün çiftleri yaratan Allah noksan sıfatlardan

.münezzeh, kemal sıfatları ile muttasıftır.

37 - Gece de bir alarnettir onlara. Ondan gündüzü soyar çıkarırız. Bir de bakarlar ki karanlığa dalmışlardır.

38 - Güneş de kendi mihveri etrafından muayyen bir vakit için hareket ediyor. Bu, Aziz, Alim Allah'ın takdiridir.

39 - Ay'ın da seyrine menziller takdir ettik. Nihayet kurumuş eski hurma dalının yay şeklini almıştır.

40 - Ne Güneş'in Ay'a yetişmesi mümkün olur, ne de gece gündüzü geçer. Hepsi (Ay, güneş, yıldızlar) bir felekte yüzerler, devirlerini tamamlarlar.

41 - İnsanlar için (kudretimize delalet eden) bir alamet de (ticarete gönderdikleri) evlatlarını dolu gemide taşımamız.

42 - Ve kendilerine bunun gibi binecekleri şeyler yaratmamızdır.

43 - Dilersek onları (denizde) boğarız da, o' takdirde kendilerine ne bir imdatçı vardır, ne de onlar kurtarılırlar.

44 - Ancak tarafımızdan bir rahmet ve takdir edilmiş ecele kadar yaşayış onları kurtarır.

45 - Onlara (Mekke'lilere), önünüzdeki ahiret işinden ve arkanızdaki dünya felaketlerinden korkun ki, merhamet olunasınız, denildiği zaman;

46 - Ve kendilerine Rablerinin ayetlerinden herhangi bir ayet (mucize) gelse, muhakkak ondan (hep) yüz çevirdiler.

47 - Onlara «Allah'ın size rızık olarak verdiği şeylerden hayra harcayın» denildiği zaman, o kafir olanlar, iman edenlere şöyle dediler: O kimseye biz mi yedireceğiz ki, Allah dileseydi ona yiyeceğini verirdi. Siz ancak apaçık bir sapıklık içindesiniz.

48 - (Mekke kaJirleri) şöyle diyorlar: Bu kıyamet ne zaman, eğer doğru söyleyenlerseniz?

49 - Onlar ancak bir sayhayı bekliyorlar (sına üfürülüşü) ki, onlar çekişip dururlarken kendilerini yakalayıverir.

50 - O zaman bir vasiyet bile yapamazlar, (çarşı - pazardan)filelerine de dönemezler.

51 - (Bir ikinci defa) sına üfürülmüştür. Ne baksınlar, kabirlerden Rablerine doğru akın ediyorlar.

52 - «Eyvah başımıza gelenlere!.. Kim kaldırdı bizi uyuduğumuz yerden? İşte bu Allah'ın va'didir (Kıyamettir.) Doğru imiş, o gönderilen peygamberler» derler.

53 - Başka değil, sade bir tek sayha (süra ikinci üfürülüş) olmuş. Derhal hepsi toplanmış, huzurumuza gelmişlerdir.

54 - Artık bu gün hiç kimseye zerre kadar zulüm edilmez; sadece yaptıklarınızın cezasını çekeceksiniz.

55 - Gerçekten cennetlik olanlar, bugün (Kıyamet günü) pek güzel bir meşgüliyet içinde zevklenmektedirler.

56 - Kendileri ve zevceleri ağaçların gölgeleri altında süslü kol tuklar üzerine kurulup yaslanmışlardır.

57 - Onlara orada (Cennet'de) çeşitli meyveler var, ve onlara istedikleri her şey var.

58 - Allah'dan bir söz olarak onlara «Selam) vardır.

59 - Ey günahkarlar bu gün mü'minlerden ayrılın.

60 - Ey Adem oğulları! Şeytana itaat etmeyin, o size açık bir düşmandır diye öğüt vermedim mi?

61 - Bİr de, «Bana ibadet edin, doğru yol budur) diye.

62 - İçinizden birçoklarını şeytan yoldan çıkarttı. O zaman niçin akletmediniz?

63 - İşte bu size va'dedilen cehennemdir.

64 - Bugün girin oraya, onu inkar ettiğiniz için.

65 - Bugün onların ağızlarını mühürleriz ve elleri ne yapmışsa bize söyler ve ayakları şahitlik eder yaptıklarına.

66 - Eğer dileseydik (o kafirlerin hakkı görmeyen) gözlerini silme kör ederdik de (onlar akıllarını başlarına alarak) hak yola koşar, yarış ederlerdi. Onlar nasıl anlayacaklar?

67 - Bir de dileseydik, kılıklarını oldukları yerde çirkin bir şekle çevirirdik de, ne ileri gidebilirlerdi, ne dönebilirlerdi.

68 - Bununla beraber kimin ömrünü uzatıyorsak, yaratılışta onu tersine çeviriyoruz. Hala anlamıyorlar mı?

69 - Biz O'na (Peygamber'e) şiir öğretmedik. Ona yakışmaz da. O kitap sade bir öğüttür ve (haram ve helali) açıklayan bir Kur'an'dır.

70 - Aklı olanı korkutmak, karirlere de azap gerçekleşmesi için.

71 - (O Mekke halkı) görmediler mi? Biz onlar için kudretimizin meydana getirdiklerinden bir takım davarlar yaratmışız da, onlara sahip bulunuyorlar.

72 - O hayvanları kendi menfaatlerine bağlı kıldık da, hem onlardan binekleri var, hem de onlardan yiyorlar.

73 - Onlarda daha birçok menfaatleri ve türlü içecekleri '(sütleri) var. Hala şükretmiyecekler mi?

74 - Onlar, Allah'dan başka ilahlar (putlar) edindiler. Umuyorlar ki (putlar tarafından) yardım olunacaklar.

75 - Putların, kendilerine yardıma güçleri yetmez. Onlar ise putlara karşı itaate hazır askerlerdir.

76 - (Ey Resülüml) Onların sözü seni mahzun etmesin. Biz onların gizlediklerini de, açığa vurduklarım da biliriz.

77 - (O inkarcı) insan görmedi mi? Biz onu bir nutfeden yarattık. Şimdi de açık bir mücadeleci kesiliverdi.

78 - Yaratılışmı unutarak bize bir de misal getirdi: «Bu kemikleri kim diriltir? Halbuki onlar çürüyüp dağılmışlardır» dedi.

79 - De ki: Onları ilk defa yaratan diriltir ve O her yaratılanı tamamıyle bilir.

80 - Allah ki, size yeşil ağaçtan bir ateş yaptı da, şimdi siz ondan yakıp duruyorsunuz.

81 - Gökleri ve yeri yaratan (Allah), onlar gibisini yaratmaya gücü yetmez mi? Elbette buna gücü yeter. O, her şeyi yaratandır, her şeyi bilendir.

82 - Allah'ın şam, bir şeyin olmasını dilediği zaman, ona sadece «OL» demektir. O oluverir.

83 - Her şeyin mülkiyet ve tasarrufu kudretinde olan Allah ne yücedir. (Öldükten sonra) O'na döndürülüp götürüleceksiniz.

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp