Secde Suresinin Manası

Secde Suresinin Manası :


Esirgeyen ve bağışlayan Allah'ın adıyla..
1. Elif, Lâm, Mîm. (Mukattaa harfleri olan bu harfler, Allah ile Peygamberi arasında bir şifre olup, surenin özeti durumundadır.)
2. Bu Kur'an'ın, alemlerin Rabbi tarafından indirilmiş olduğunda şüphe yoktur.
3. Yoksa "Onu Peygamber kendisi uydurdu." mu diyorlar? Hayır, o senden önce kendilerine hiç bir uyarıcı peygamber gelmemiş bir kavmi uyarman için Rabbin tarafından gönderilen hak bir Kitap'tır. Umulur ki doğru yolu bulurlar.
4. Gökleri, yeri ve bunlar arasındakileri altı günde (devirde) yaratan, sonra Arş üzerinde saltanatını kuran Allah'tır. O'ndan başka ne bir dost ne de bir şefaatçiniz vardır. Artık düşünüp öğüt almaz mısınız?
5. Allah, gökten yere kadar her işi düzenleyip yönetir. Sonra bu işler sizin saydığınız hesap ile bin yıl tutan bir günde O'nun nezdine çıkar.
6. İşte görülmeyeni de görüleni de bilen, mutlak üstün ve merhamet sahibi olan O'dur.
7. O, yarattığı her şeyi güzel yapmış ve insanı yaratmaya çamurdan başlamıştır.
8. Sonra insan neslini, hakir bir sudan meydana gelen nutfeden yaratmıştır.
9. Sonra onu tamamlayıp şekillendirmiş, ona kendi ruhundan üflemiştir. Ve sizin için kulaklar, gözler, kalpler yaratmıştır. Ne kadar az şükrediyorsunuz!
10. Müşrikler dediler ki: "Biz yerin içinde kaybolduktan sonra mı, gerçekten biz mi yeniden yaratılacağız?" Doğrusu onlar, Rabblerinin huzuruna varacaklarını inkar eden kafirlerdi.
11. De ki: "Sizin canınızı almaya vekil kılınan ölüm meleği Azrail, canınızı alacak, sonra Rabbinize döndürüleceksiniz."
12. Habibim! Suçluları, Rabblerinin huzurunda, başları öne eğilmiş olarak: "Rabbimiz, gördük, işittik, şimdi bizi dünyaya geri çevir de iyi iş işleyelim. Doğrusu biz artık kesin olarak inandık." derlerken bir görsen!
13. Biz dilesek elbette herkese hidayet verirdik. Takat, cehennemi tamamen cin ve insanlarla dolduracağıma dair benden kesin söz çıkmıştır.
14. Bu gününüze kavuşmayı unutmanın cezasını şimdi görün. Doğrusu biz de sizi unuttuk.
Yaptıklarınıza karşılık ebedi azabı tadın." deriz.
15. Bizim ayetlerimize ancak o kimseler inanır ki, bu ayetlerle kendilerine öğüt verildiğinde,büyüklük taslamadan secdeye kapanırlar ve
Rablerini hamd ile teşbih ederler
16. Onların yakınları, döşeklerinden aralanıp Rabblerine korkarak, umutlanarak dua eder, yalvarırlar ve kendilerine rızık olarak verdiğimizden Allah rızası için harcarlar.
17. Yaptıklarına karşılık olarak, onlar için nice sevindirici ve göz aydınlatıcı nimetler saklandığını hiç kimse bilemez.
18. Öyle ya, mü'min olan, yoldan çıkmış kimse gibi midir? Bunlar elbette bir olamazlar.
19. İman edip de, iyi işler yapanlara gelince, onlar için yaptıklarına karşılık olarak varıp kalacakları cennet konaklan vardır.
20. Yoldan çıkanlara gelince, onların varacakları yer ateştir. Oradan her çıkmak istediklerinde geri çevrilirler ve kendilerine: "Yalandır deyip durduğunuz cehennem azabını tadın." denir.
21. Andolsun ki biz, en büyük azabtan önce onlara en yakın azabdan da tattıracağız. Olur ki dönerler.
22.Rabbinin ayetleri kendisine hatırlatılıp da onlardan yüz çeviren kimseden daha zalim kim vardır? Muhakkak ki biz, suçlulardan öc alacağız.
23. Andolsun ki, Musa'ya da Kitap verdik. Sen de ona kavuşacağından şüphe etme. Biz onu, İsrail oğullarına bir hidayet rehberi yaptık.
24. Sabrettikleri ve ayetlerimize kesinlikle
25. inandıkları zaman, onların içinden buyruğumuzla
26. doğru yola ileten önderler yetiştirmiştik.
27. Muhakkak ki Rabbin ayrılığa düştükleri şeylerde kıyamet günü aralarında hükmedecektir.
28. Şimdi yurtlarında gezip dolaştıkları, kendilerinden önceki nice nesilleri yok etmiş olmamız onları doğru yola sevketmez mi? Bunlarda şüphesiz ibretler vardır. Hâlâ dinlemeyecekler mi?
29. Kuru yerlere suyu gönderip onunla kendilerinin ve hayvanlarının yedikleri ekinleri çıkardığımızı görmezler mi? Hâlâ görmeyecekler mi?
30. "Doğru söylüyorsanız bildirin bakalım bu hüküm ne zaman verilecektir?" derler.
31. De ki: "Fetih ve hüküm gününde inkarcılara o gün edecekleri imanları fayda vermeyecek ve kendilerine mühlet de tanınmayacaktır."
32. Habibim! Artık sen onları bırak ve bekle. Zaten onlar da beklemektedirler.

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp