Namazda Teşehhüd'deki Zikirler

Namazda Teşehhüd'deki Zikirler : Bil ki namaz, sabah ve nafile namazları gibi yalnız iki rek'at ise içinde bir teşehhüd vardır, üç veya dört rek'at ise birinci ve ikinci olmak üzere iki teşehhüd vardır, imama vaktinde yetişemeyen için üç, ve akşam namazında da onun için dört teşehhüd düşünülebilir. Mesela, ikinci rek'atın rüku'undan sonra imama yetişirse birinci ve ikinci teşehhüdde ona uyar ve bundan kendisine ancak bir rek'at hasıl olur. İmam, selam verdikten sonra kalan iki rek'atı kılmak için kalkar ve bir rek'at kılarak teşehhüde oturur. Çünkü bu onun ikinci rek'atıdır. Sonra üçüncü rek'atı kılar ve arkasından teşehhüd yapar. Nafile kılarken dörtten fazla, mesela yüz rek'at kılmayı niyet ederse muhtar olan, iki teşehhüd yapması, bunun için de iki rek'atı bırakarak niyet ettiği diğer bütün sayıyı kılması ve teşehhüde durmasıdır. Sonra, kalan iki rek'atı kılarak ikinci teşehhüdü yapması ve selam vermesidir. Ashabımızdan bir cemaat şöyle dediler: "Bir namazda iki teşehhüd-den, birinci teşehhüd ile ikinci teşehhüd arasında iki rek'attan fazlası caiz değildir. Fakat ikisi arasında bir rek'at kılmak caizdir

. Onun için ikiden fazla teşehhüd yapan veya bu ikisi arasında iki rek'attan fazla kılanın namazı bozulur." Diğer bir cemaat de: "Her bir rek'atta teşehhüd yapmak caizdir." dediler. Fakat en sahih olan görüş, her rek'atta değil, ancak her iki rekatta teşehhüdün caiz oluşudur. Allah daha iyi bilir.
Bil ki, son teşehhüd Şafiî, Ahmed ve alimlerin çoğunluğuna göre vacibdir. Ebu Hanife ve Malik'e göre ise sünnettir.

Birinci teşehhüd, Şafiî, Malik, Ebu Hanife ve çoğunluğa göre sünnet, Ahmed'e göre vacibdir. Bunu terkeden sehiv secdesi yapmalıdır. Allah daha iyi bilir.

Teşehhüdün lafzına gelince, bu konuda Rasuiüllah sallallahu aleyhi ve sellem'den üç teşehhüd sabit olmuştur.
Birincisi: İbn-i Mes'ud radıyallahu anh'ın Rasuiüllah sallallahu aleyhi ve sellem'den rivayet ettiği şu teşehhüddür:

Ettehıyyâtü lillâhi vessalavâtü vettayyibâtü esselâmü aleyke ey-yühen nebiyyü ve rahmetüllahi ve berakâtühü esselâmü aleynâ ve alâ ıbadıllahissalihıyn. Eşhedü en lâ ilahe illallahu ve eşhedü enne Muhammeden abdühu ve resulüh.

"Bütün ta'zim şekilleri, namazlar ve salih ameller Allah'adır. Selam, Allah'ın rahmeti ve bereketleri senin üzerine olsun Ey Peygamber! Selam bize ve Allah'ın salih kullarına olsun. Allah'tan başka ilah olmadığına şehadet ederim ve Muhammed'in O'nun kulu ve resulü olduğuna şehadet ederim."'167)
İkincisi: İbn-i Abbas radıyallahu anhüma'nın Rasuiüllah sallallahu aleyhi ve sellem'den rivayet ettiği şu teşehhüddür:

Ettehıyyâtül mübârakâtüs salavâtüt tayyibatü lillahi, es-selâmü aleyke eyyühennebiyyü verahmetüllahi ve berakâtühü esselâmü aleynâ ve alâ ıbadillahissalihıyn. Eşhedü en lâ ilahe illallahu ve eşhedü enne Muhammeden rasulüllahi.

"Bütün ta'zim şekilleri, hayırlı işler, namazlar ve salih ameller Allah'adır. Selam, Allah'ın rahmeti ve bereketleri senin üzerine olsun Ey Peygamber! Selam bize ve Allah'ın salih kullarına olsun. Al-lah'dan başka ilah bulunmadığına şehadet ederim ve Muhammed'in Allah'ın resulü olduğuna şahidlik ederim"*168)

Üçüncüsü: Ebu Musa el-Eş'arî radıyallahu anh'in Resulüllah sallal-lahu aleyhi ve sellem'den rivayet ettiği şu teşehhüddür:

Ettehıyyâtüt tayyibatüs salavâtü lillâhi esselâmü aleyke eyyühen-nebiyyü ve rahmetüllahi ve berekâtühü esselâmü aleynâ ve alâ ıba-dillahissalihıyn. Eşhedü en lâ ilahe illallah ve enne Muhammeden abdühü ve Resulüh.

"Bütün ta'zim şekilleri, salih ameller, namazlar Allah'adır. Selam, Allah'ın rahmeti ve bereketleri senin üzerine olsan Ey Peygamber! Selam bize ve Allah'ın salih kularına olsun. Allah'dan başka ilah bulunmadığına şehadet ederim ve Muhammed'in Allah'ın kulu ve elçisi olduğuna şehadet ederim."!169)
El-Kaasım'dan şöyle rivayet ettik: "Aişe radıyallahu anha, bana şunu öğretti ve bu Rasulüllah sallallahu aleyhi ve sellem'in teşehhüdüdür dedi."<17°)

Ettehıyyâtü lillâhi vessalavâtü vettayyibâtü esselâmü aleyke ey-yühennebiyyü ve rahmetüllahi ve berekâtühü esselâmü aleynâ ve alâ ibadillahissalihıyn. Eşhedü en lâ ilahe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abduhü ve Resulüh.
Bunda, Rasulüllah sallallahu aleyhi ve sellem'in teşehhüdünün, bizim teşehhüdümüzün aynısı olması gibi güzel bir fayda ve bilgi vardır.
Abdurrahman İbn-i Ömer El-Kaariyy'den, Ömer İbn-i Hattab minber üzerinde halka teşehhüdü öğreterek, "şöyle deyiniz" dediğini duyduğunu rivayet ettik:
Ettehıyyâtü lillâhiz zâkiyâtü lillâhit tayyibatüs salavâtü lillâhi esselâmü aleyke eyyühennebiyyü ve rahmetüllahi ve berakâtühü esselâmü aleyna ve alâ ibadillahissalihıyn. Eşhedü en lâ ilahe illallahu ve eşhedü enne Muhammeden abdühü ve Resulüh.
Aişe radıyallahu anha'dan, teşehhüd okurken şöyle dediğini rivayet ettik: 072)

Ettehıyyâtüt tayyibâtüs selavâtiiz zâkiyâtü lillâhi eşhedü en lâ ilahe illallah ve enne Muhammeden abdühü ve Resulüh. Esselâmü aleyle eyyiihennebiyyii ve rahmetüllahi ve berekâtühü esselâmü aleynâ ve alâ ıbâdillahissalihıyn.
Aişe'den diğer bir rivayete göre de, kendisi şöyle okurdu:<'73)

Ettehıyyâtüs salavâtül tayyibâtüz zâkiyâtü lillâhi, eşhedü en lâ ilahe lllallahu vahdehu la şerike lehu ve enne Muhammeden abdühü ve Resulünü esselâmü aleyke eyyühennebiyyü ve rahmetüllahi ve berakâtüh. Es selâmü aleynâ ve alâ ıbâdillahissalihıyn.
Malik ve Nafi, yoluyla İbn-i Ömer radıyallahu anh'den şöyle teşeh-hüd okuduğunu rivayet ettik:<'74)

Bismillâhit tahiyyâtü lillâhis salavâtü lillâhiz zâkiyâtü lillâhi esselâmü alennebiyyi ve rahmetüllahi ve berakatühüesselâmü aleyna ve ala ıbâdillahissalihıyn. Şehidtü en lâ ilahe illallahü, şehidtü enne Muhammeden Rasulüllah. Allah daha iyi bilir.

Bunlar teşehhüdün birkaç çeşididir. Beyhekıy şöyle dedi: "Teşeh-hüd konusunda Rasulüllah sallallahu aleyhi ve sellem'den sabit olan hadisler üçtür. İbn-i Mes'ud'un hadisi, Ibn-i Abbas'ın hadisi ve Ebu Musa'nın hadisi." Beyhekıy'den başkaları da "üçü de şahindir ve en sahihi İbn-i Mes'ud'un hadisidir." dediler.

Bil ki, bu zikredilenlerden herhangi biri ile teşehhüd yapmak caizdir. İmamımız Şafiî ve başka alimler bunu açıkladılar. Şafiî'ye göre bunların en faziletlisi, "El-mübarekât" lafzını fazla olarak ihtiva ettiği İçin İbn-i Abbas'ın hadisidir. Şafiî ve diğer alimler, "Bu işte genişlik ve muhayyerlik olduğu için ravilerin lafızları değişik olmuştur." dediler. Allah daha iyi bilir.

Makbul olan görüş ilk üç teşehhüdden birini tamam olarak okumaktır. Bir kısmı terkedilirse kalan yetişir mi? Bunda açıklama vardır. Bil ki:

El mübarekâtü vessalavâtü vettayyibâtü vezzâkiyat lafızları sünnettir, teşehhüdde şart değildir. Bunlar terkedilse ve:

Ettehıyyâtü lillâhi esselâmü aleyle eyyühennebiyyü diye başlayarak sonuna kadar okunsa kâfidir.

Bizde, buna ihtilaf yoktur. Fakat:Esselâmü aleyke eyyühennebiyyü den sonuna kadar olan kısım vacibdir. Bundan: Verahmetüllâhi ve berakâtüh lafızları dışında bir şey çıkartmak caiz değildir. Bu iki lafızda ise ashabımızın üç görüşü vardır. Bunların en sahihine göre, bu lafızlardan da birini çıkarmak caiz değildir. Hadisler bunları zikretmekte ittifak ettikleri için delil bunu gerektirir, ikinci görüşe göre, bunların çıkarılması caizdir. Üçüncüsüne göre ise yalnız "Ve berekatühü'nun terki caizdir.

Ashabımızdan Ebü'l Abbas es-Süreyc: "Şu kadarla yetinmek caizdir" dedi:
Ettehıyyâtü lillâhi selâmün aleyke eyyühennebiyyü selâmün alâ ıbadillahissâlihıyn. Eşhedü en lâ ilahe illallah ve enne Muhammeden Rasulüllah.

"Es-selam" lafzına gelince, çoğu rivayetler: Esse-lâmü aleyke eyyühennebiyyü ve: Esselamü aleyna şeklinde olup başında elif ve lam vardır. Bazı rivayetlerde ise: Selâmün diye elif ve lâmsızdır. Ashabımız, "Bu ikisi de caizdir." dediler.-Fakat efdali, elif ve lam ile "Es-Selâm"dır. Çünkü bunun rivayetleri daha çoktur ve onda fazlalık ve ihtiyat vardır."et-Tehiyyât" tan önce besmele çekmek mes'elesine gelince; Ne-saî ye Beyhekıy'nin Sünen'lerinde bunu isbat eden merfu' bir hadis rivayet ettik ve İbn-i Ömer'in teşehhüdünde de bunun isbatı geçti. Fakat Buhari, Nesaî ve diğer hadis imamları: "Rasulüllah sallallahu aleyhi ve sellem'in besmele ziyade ettiği sahih değildir." dediler. Bunun için ashabımızın çoğunluğu: "Besmele okumak müstehab değildir." dediler. Bazısı ise: "Sünnettir" dedi. Fakat beğenileni, Besme-le'nin okunmayacağıdır. Çünkü teşehhüdü rivayet eden Sahabilerin çoğunluğu besmele rivayet etmemişlerdir.

Bil ki, teşehhüdde tertib vacib değil, sünnettir. Bir kısmı diğer bir kısmın önüne alınırsa, çoğunluğun söylediği ve Şafiî rahimehullah'm "El-ümm"de açıkladığı sahih ve muhtar görüşe göre caizdir. Fati-ha'da olduğu gibi bunun caiz olmadığı da söylenmiştir. Daha önce gördüğümüz gibi, bazı rivayetlerde "es-selam"ın şehadet kısmından önce ve bazılarında ondan sonra gelmiş olması bunun caiz olduğuna delalet etmektedir.

Fatiha'nın ise lafızları ve tertibi mu'cizedir ve bu nedenle değiştirilmesi caiz değildir. Arapçasını okumaya muktedir olanın, teşehhüdü başka dille okuması caiz değildir. Muktedir olma-y*n ise ihram tekbirinde zikrettiğimiz gibi kendi dili ile okumalı ve Mil şeklini de öğrenmeye çalışmalıdır.

Teşehhüdde sünnet olan gizli okumaktır. Çünkü müslümanlar bunun üzerinde icma ettiler. Abdullah İbn-i Mes'ud radıyallahu anh'den rivayet ettiğimiz, "Teşehhüdü gizli okumak sünnettendir."*175) sözü de buna delil olmaktadır. Çünkü, bir sahabi: "Şu sünnettendir." dediği taman bunun manası, "Rasulüllah böyle söyledi" demektir. Fakih, muhaddis, usulcü ve mütekellim alimlerin çoğunluğunun benimsediği sahih ve muhtar görüş budur. O halde teşehhüd sesli okunursa mekruhtur, fakat namaz bozulmaz ve sehiv secdesi lazım gelmez.

TEŞEHHCİDDEN SONRA PEYGAMBER SALLALLAHU ALEYHİ VE SELLEM'E SALÂT GETİRMEK HAKKINDA

Bil ki, son teşehhüdde Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'e sa-lât getirmek Şafiî rahımehullah'a göre vacibdir. Onu terk etmek namazı bozar. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in âline salât getirmek ise sahih ve meşhur görüşe göre vacib değildir, fakat sünnettir. Ashabımızın bazısı ise: "Vacibdir." dedi. Salâtın en efdali şudur:

(175) Ebu Davud. Tirmizî ve Beyhekıy. Tirmizî: "Hasen hadisdir" dedi. Hâkim ise "sahihdir" dedi.

Allahümme salli alâ Muhammedin abdike ve Resulikennebiyyil ümmiyyi ve alâ âli Muhammedin ve ezvâcihi ve zürriyetihi kemâ sal-layte alâ ibrahime ve alâ âli ibrahime ve bârik alâ Muhammedin en-nebiyyil ümmiyyi ve alâ âli Muhammedin ve ezvâcihi ve zürriyetihi, kemâ bârekte alâ ibrahime ve alâ âli ibrahime fil alemiyne inneke hamidün mecid.

"Allahım! Nebi ve ümmi olan kulun ve resulün Muhammed'e ve Muhammed'in âline, zevcelerine ve zürriyetine merhamet et. Nasıl ki, İbrahim'e ve İbrahim'in âline merhamet ettin. Ve yine nebi ve üm-mi olan Muhammed'e ve Muhammed'in âline, zevcelerine ve zürriyetine bereket ver. Nasıl ki, âlemler içinde İbrahim'e ve İbrahim'in âline bereket verdin. Şüphesiz ki sen hamdedilen, ta'zim edilesin."
Bir kısmından başka bu salat şeklini Buharı ve Müslim'in Sahihlerinde Ka'b İbn-i ücre'den rivayet ettik, o da Rasulüllah sallallahu aleyhi ve sellem'den rivayet etmiştir. Kalan kısım da Ka'b'dan başkasının rivayetiyle sabit ve sahihdir. Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem'e salât bahsinde inşaallah-u Teâlâ bunun tafsilatı gelecektir.

Salâtta vacib olan mikdar: Allahümme salli alen neblyyl demektir. Ve isterse: Sallallahu alâ Rasulihi, sallallahu alâ Muhammed, veya:' ' Sallallahu alennebiyyi de diyebilir? Bizde, Muhammed ismini açıklayarak: » Allahümme salli ala Muhammed demek gerektiğine dair görüş ve bunun şart olmadığını: , Ve sallallahu alâ Ahmed demenin de caiz olduğuna dair görüş ve zamir ile: yi Sallallahu aleyh demenin kifayet edeceğini ileri süren görüş de vardır. Allah daha iyi bilir.

Birinci teşehhüde gelince, onda ihtilafsız olarak Rasulüllah sallallahu aleyhi ve sellem'e salât getirmek vacib değildir. Bu sünnet midir? Bunda iki görüş vardır. En sahihine göre sünnettir. Sahih görüşe göre burada Rasulüllah sallallahu aleyhi ve sellem'in âline sâlât müstehab değildir, fakat müstehab olduğu da söylenmiştir. Bize göre birinci teşehhüdde dua müstehab değildir. Hatta ashabımız, "Mekruhtur." dediler. Çünkü bunda, birinci teşehhüdün aksine, asıl olan tahfifdir. Allah daha iyi bilir.

SON TEŞEHHÜDDEN SONRA DUA HAKKINDA

Bil ki, son teşehhüdden sonra dua etmek ihtilafsız olarak meşrudur.
Abdullah ibn-i Mes'ud radıyallahu anh'den rivayetimize göre, "Rasulüllah sallallahu aleyhi ve sellem, onlara teşehhüdü öğretti ve sonuna gelince, "Sonra istediği duayı okur." dedi.('77> Buharî'nin rivayetine göre, "Hoşuna giden duayı okur." Müslim'in birkaç rivayetine göre ise, "Sonra istekler içinde dilediğini seçsin."

Bil ki bu dua vacib değil, müstehabdır. İmam olmayanın uzatması da müstehabdır ve dünya ve ahiret işleri ile ilgili istediği şeyler için dua edebilir. Peygamberlerden rivayet edilen (me'sûr) dualarla dua edebildiği gibi kendi bulduğu dualarla da dua edebilir. Fakat me'sûr olan dualar daha faziletlidir. Me'sûr duaların da buraya mahsus olanı ve genel olan kısımları vardır. En faziletlisi burası için varid olanlardır.

Bu yerde okunmak üzere çok dualar sabit olmuştur.

Ebu Hüreyre radıyallahu anh'den rivayetimize göre, Rasulüllah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: "Biriniz son teşehhüdü bitirdikten sonra (şu) dört şeyden Allah'a sığınsın: Cehennem azabından, kabir azabından, hayat ve ölüm fitnelerinden ve Mesih Dec-cal'in şerrinden."*179) Müslim bunu çok yollardan rivayet etti. Bu rivayetlerin birine göre hadis şöyledir: "Biriniz teşehhüdü okuduğu zaman, dört şeyden Allah'a sığınsın ve şöyle desin:

Ümmi, okuması ve yazması olmayan demektir. Bu. peygamberimiz için bir şeref Unvanıdır. Zira, onun böyle olması vahye mazhar olduğuna kuvvetli bir delildir.

Allahümme innî eûzü bike min azâbi cehenneme ve min azabil kabri ve min fitnetil mahya vel memâti ve min şerri fitnetil mesîhıd-deccâl.
"[Allahım! Cehennem azabından, kabir azabından, hayat ve ölümün fitnelerinden ve Mesih Deccal fitnesinin şerrinden sana sığınırım.]"
Aişe radıyallahu anha'dan rivayetimize göre, "Rasulüllah sallallahu aleyhi ve sellem, namazda şöyle dua ederdi:

Allahümme innî eûzü bike min azabil kabri ve eûzü bike min fitnetil mesîhıddeccâli ve eûzü bike min fitnetil mahya vel memâti, Allahümme innî eûzü bike minel me'semi vel mağrem.

"(Allahım! Kabir azabından sana sığınırım. Mesih Deccal'in fitnesinden sana sığınırım. Hayat ve ölümün fitnelerinden sana sığınırım. Allahım! Günah işlemekten ve borç altında kalmaktan sana sığını rım.]"080)

Ali radıyallahu anh'den rivayetimize göre şöyle dedi: "Rasulüllah sallallahu aleyhi ve sellem'in namaz kıldığı zaman teşehhüd ile selam arasında söylediği son sözlerinden birisi şudur:

Ailahümmağfirlî mâ kaddemtü vemâ ahhartü vemâ esrartü vemâ a'lentü vemâ esraftü vemâ ente a'lemü bihi minnî entel mukaddimü ve entel muahhirü lâ ilahe illa ente.
"(Allahım! Evvel işlediğim, sonra işlediğim, gizli ve açık işlediğim, israf ettiğim ve senin benden daha iyi bildiğin günahlarımı affet. Önde sen ve sonda sensin. Senden başka ilah yoktur.]"(181)

Abdullah ibn-i Amr ibn-il As yoluyla Ebu Bekir es-Sıddıyk radıyallahu anhüm'den rivayetimize göre: "Kendisi, Rasulüllah sallallahu aleyhi ve sellem'e:

- Bana namazda okuyacağım bir dua öğret, dedi. Rasulüllah sallallahu aleyhi ve sellem:
- Şöyle söyle buyurdu:
Allahümme innî zalemtü nefsî zulmen kesiran velâ yağfiruz zünû-be illâ ent. Fağfirlî mağfiraten min ındike verhamnî inneke entel ğa-furur rahıym.

"(Allahım! Ben kendime çok zulmettim ve ancak sen günahları bağışlarsın. Kendi tarafından beni affet ve bana merhamet et. Şüphesiz ki sen affedici ve merhamet sahibisin.]"('82)

Ebu Salih Zekvan yoluyla Rasulüllah sallallahu aleyhi ve sellem'in bazı ashabından rivayetimize göre, "Rasulüllah sallallahu aleyhi ve sellem, bir adama:

- Namazda ne dersin? dedi. Adam: - -Teşehhüd okurum ve:

Allahümme innî es'elükel cennete ve eûzü bike minennâr.
[Allahım! Senden cenneti isterim ve atşeten sana sığınırım.] derim. Ben senin ve Muaz'ın uğultularınızı yapamıyorum, dedi. Rasulüllah sallallahu aleyhi ve sellem:

- Fakat cennet ve cehennem etrafında uğultular vardır, buyurdu.'C»)
Buradaki uğultudan maksad, manası anlaşılmayan veya sesi duyulmayan söz demektir. Rasulüllah sallallahu aleyhi ve sellem'in ve Muaz radıyallahu anh'in uğultusundan bu nevi dua kasdedilmiştir. Cennet ve cehennem etrafındaki uğultulardan maksad ise, cenneti istemek ve cehennemden sakınmak için yapılan dualardır. Allah daha iyi bilir.

Her yerde müstehab olan dualardan bir tanesi şudur:

Allahümme innî es'elükel afve vel afiyete, Allahümme innî es'elükel hüdâ vettukâ vel ıfâfe velğınâ.

"(Allahım! Senden af ve afiyet isterin». Allahım! senden hidayet, takva, iffet ve zenginlik isterim.]" Allah daha iyi bilir.

NAMAZDAN ÇIKMAK İÇİN SELÂM VERMEK HAKKINDA

Bil ki, namazdan çıkmak için selâm vermek, onsuz namazın sahih olmadığı bir rüknü ve bir farzıdır. Bu; Şafiî, Malik ve Ahmed'in, selef ve halef çoğunluğnun mezhebidir. Sahih ve meşhur hadisler bunu açıkça ortaya koymaktadır.

Ve bil ki, selâmda ekmel olan, ağ tarafında:
Esselâmü aleyküm ve rahmetüllah "[Selâm ve Allah'ın rahmeti üzerinize olsun)" ve sol tarafında:

Esselâmü aleyküm ve rahmetüllah demektir. Bununla birlikte "ve berekâtühü" demek müstehab değildir. Bu, Ebu Davud'un bir rivayetinde geldi ise de Rasulüllah sallallahu aleyhi ve sellem'den meşhur olana aykırıdır. İmam-ül Haremeyn'in de içinde bulunduğu arkadaşlarımızdan bir cemaat, bunu "ve berekâtühü" zikrettiler. Serahsî ve "Hilye"sinde Rüyanî de "ve berekâtühü" yu selâma ilave ettiler. Fakat bu görüş şaz'dır, taraftar bulamamıştır. Meşhur olan daha evvel söylediğimizdir. Allah daha iyi bilir.
Namaz kılan imam olsun, imama uyan veya yalnız başına kılan olsun, az veya çok cemaat içinde olsun ve kıldığı namaz farz veya nafile olsun, bütün bu durumlarda, zikrettiğimiz gibi iki selâm vermeli ve onlarla iki tarafına dönmelidir. Vâcib olan bir selâmdır. İkinci selam ise sünnettir, onu terk etmek zarar vermez. Sonra, selâm lafzında vacib olan: Esselâmü aleyküm demektir. '

Selâmün aleyküm denirse en sahih görüşe göre kifayet etmez. Aleykümüsselam denirse en sahih görüşe göre yetişir. Eğer "Esselâmü aleyke" veya "Selâmi aleyke", "Selâmı aleyküm", "Selâmüllahi aleyküm." ."Selâmü aleyküm" ya da "Es-selâmü aleyhim" denirse ihtilafsız olarak bunlardan hiç birisi yeterli değildir. Bilerek, kasdederek söylenirse bütün bu durumlarda namaz bozulur. Anak, "Es-salâmü aleyhim" bir dua olduğu için onunla namaz bozulmaz. Unutarak bunlardan birini söyleyenin namazı bozulmaz, fakat namazdan çıkmış da olmaz. Bunun için yeni baştan sahih bir selâm vermek zarureti vardır. İmam bir selâm ile yetinirse imama uyan iki selamı da söylemelidir. Ashabımızdan Kaadi Ebü't-Tayyim, Taberî ve başkaları şöyle dediler: "İmam selâm verdiği zaman imama uyan muhayyerlik içindedir. İsterse hemen selâm verir ve isterse dua etmek için oturuşunu devam ettirir ve istediği kadar onu uzatabilir." Allah daha iyi bilir.

NAMAZ İÇİNDE İKEN KENDİSİYLE BİRİSİ KONUŞTUĞU ZAMAN SÖYLENECEK ZİKİRLER

Sehl ibn-i Sa'd Es-Saidî radıyallahu anh'den rivayetimize göre, Rasulüllah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: "Namaz içinde olana bir şey arız olursa: Sübhanallah desin."('84) Ve sahih bir rivayete göre: "Namazda iken size bir şey arız olduğu zaman erkekler teşbih etsinler, kadınlar da sağ ellerinin içini sol ellerinin üzerine vursunlar." Ve bir rivayette de "Teşbih etmek erkekler için, tasfik (elleri birbirine vurmak) da kadınlar içindir." denilmiştir.

NAMAZDAN SONRA DUALAR HAKKINDA

Namazdan sonra zikrin sünnet olduğu hususunda alimler icma ettiler. Ve bu zikrin bir çok çeşidi hakkında çok sayıda sahih hadis gelmiştir. Bunların en mühimlerinden bir kaçını zikredeceğiz.

Ebu ürnarne radıyallahu anh'den rivayetimize göre, "Rasulüllah sallallahu aleyhi ve sellem'e:

- Hangi dua daha çok makbuldür? diye soruldu. Rasulüllah sallallahu aleyhi ve sellem:
- Gecenin ikinci yarısında ve farz namazlarının sonunda, diye cevap verdi."<185)
Ibn-i Abbas radıyallahu anhüma'dan, "Rasulüllah sallallahu aleyhi ve sellem'in namazının bittiğini (namazdan sonra söylediği) tekbirden anlardım." dediğini rivayet ettik. Müslim'in bir rivayetinde "biz anlardık" diye geçer. İbni Abbas'dan bir rivayette de şöyle dedi: "Farz namazını bitirince insanların, zikir ile seslerini yükseltmeleri Rasulüllah sallallahu aleyhi ve sellem'in zamanında vardı ve bu sesleri duyduğum zaman namazı bitirdiklerini anlardım."('87)

Sevban radıyallahu anh'den rivayetimize göre, "Rasulüllah sallallahu aleyhi ve sellem, namazdan ayrıldığı zaman üç defa istiğfar eder ve şöyle söylerdi:

Allahümme entesselâmii veminkesselâmü tebarekte yâ zel celâli vel ikram.
[Allahım! Sen selâmsın ve selâmet ancak senden gelir. Mübareksin ey celal ve ikram sahibi!](188> Hadisin ravilerinden olan Evzai'ye: "- İstiğfar nasıldır?" diye soruldu.
Kendisi:
Estağfirullah, Estağfirullah "[Allah'dan af dilerim]" demendir, dedi.
Muğire ibn-i Şu'be radıyallahu anh'den rivayetimize göre, "Rasulüllah sallallahu aleyhi ve sellem, namazı bitirdikten sonra şöyle söylerdi:

Lâ ilahe illallahu vahdehu lâ şerike leh, lehül mülkü velehül ham-dü vehüve alâ külli şey'in kadîr. Allahümme lâ mania limâ a'tayte velâ mu'tıye limâ mena'te velâ yenfeu zelceddi minkel ceddü.

"[Allah'dan başka ilâh yoktur. O birdir ve ortağı yoktur. Mülk Onundur ve hamd Onadır. O her şeye muktedirdir. Allahım! Verdiğine mani yok ve mermediğini veren yoktur. Şeref sahibine senin yanında şerefi fayda vermez.]"*189)

Abdullah ibn-i Zübeyr radıyallahu anh'den rivayetimize göre, "Ra-sulüllah sallallahu aleyhi ve sellem, selâm verdiği zaman her namazın sonunda şöyle derdi:

Lâ ilahe illallahu vahdehu la şerike leh, lehül mülkü ve lehül ham-dü vehüve alâ külli şey'in kadir. Lâ havle velâ kuvvete illâ billâh. Lâ ilahe illallahu velâ na'büdü illâ iyyahü lehünnimetü vel fazlu ve le-hüssenâül hasenü lâ ilahe illallahu muhlisıyne lehüddine velev kerihe) kâfirûn.

[Allah'dan başka ilâh yoktur. O birdir ve ortağı yoktur. Mülk O'nundur ve hamd O'nadır ve O her şeye muktedirdir. Güç ve kudret ancak Allah'tandır. Allah'tan başka ilah yoktur. Yalnız O'na ibadet ederiz. Ni'met ve fazıl O'nundur, güzel medih O'nadır. Allah'tan başka ilâh yoktur. Ve kâfirler hoşlanmasa da din (ve ibadeti) mizi O'na tahsis ederiz.](190> İbn-i Zübeyr: "Rasulüllah sallallahu aleyhi ve sellem, her namazın sonunda bu kelimelerle tehlil (zikir) ederdi." dedi.

Ebu Hüreyre radıyallahu anh'den şöyle dediğini rivayet ettik: "Muhacirlerin fakirleri Rasulüllah sallallahu aleyhi ve sellem'e geldiler ve:

- Servet sahihleri yüksek dereceleri ve ebedi ni'meti kaptılar. Bilim gibi namaz kılarlar, bizim gibi oruç, tutarlar ve onların artan malı vardır, onunla hac ederler, umre yaparlar, cihad ederler ve sadaka verirler, dediler. Rasulüllah sallallahu aleyhi ve sellem:
- Size bir şey öğreteyim mi? Sizi geçenlere onunla yetişecek ve sizden sonrakileri onunla geçeceksiniz ve sizin gibi yapmadıkça hiç biri sizden daha sevaplı olmayacaktır? buyurdu.
- Evet. Ya Rasulallah! dediler. Rasulüllah sallallahu aleyhi ve sellem:
- Her namazın sonunda otuz üç defa (Sübhanallah), (Elhamdülillah) ve (Allahu ekber) diyeceksiniz, buyurdu."*191)

Ebu Hüreyre radıyallahu anh'den rivayet eden Ebu Salih'e, Rasulüllah sallallahu aleyhi ve sellem'in bu zikri nasıl yaptığı sorulduğu zaman şöyle söyledi: "Rasulüllah sallallahu aleyhi ve sellem, onlardan her biri otuzüç sayısını buluncaya kadar *
Sübhanallahi velhamdü lillahi vallahu ekber derdi."

Ka'b ibn-i Ucre radıyallahu anh'den rivayetimize göre, Rasulüllah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: "Her namazdan sonra kim, otuz üç defa Allah'ı teşbih etse, otuz üç defa Allah'a hamd etse, otuz üç defa Allah'ı tekbir etse ve yüz sayısını tamamlamak üzere:

Lâ ilahe illallahu vahdehu lâ şerike leh, lehül mülkü ve lehül ham-dü vehüve alâ külli şey'in kadîr derse, deniz köpükleri kadar da olsa günahları affolunur."*193)
Sa'd ibn-i Ebi Vakkâs radıyallahu anh'den rivayetimize göre, "Rasulüllah sallallahu aleyhi ve sellem, namazdan sonra şu kelimelerle istiâze ederdi:

Allahümme innî euzü bike minel cübni, ve eûzü bike en uredde ilâ erzelil umuri, ve eûzü bike min fitnetid dünya ve eûzü bike min azabil kabr.
[Allahım! Korkaklıktan sana sağınınm. Ömrün en feza zamanına ulaştırılmaktan sana sığınırım. Dünyanın fitnesinden sana sığınırım ve kabir azabından sana sığınırım.]*194)

Abdullah ibn-i Ömer radıyallahu anhüma'dan rivayetimize göe, Rasulüllah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: "İki şey vardır, müslüman kul onları muhafaza ederse (onları devamlı yaparsa) muhakkak cennete girer. Onlar kolaydır; fakat onlarla amel eden azdır. Her namazdan sonra on defa Allah'ı teşbih edecek, on defa hamde-decek ve on defa tekbir getirecektir. Bunlar dilde yüzellidir Ve terazide bin beş yüzdür.H ) Yatağa yerleştiği zaman otuzdört defa tekbir getirecek, otuzüç defa teşbih edecektir. Bunlar ise dilde yüz ve terazide bindir. "Abdullah ibn-i Ömer: Rasulüllah sallallahu aleyhi ve sellem'i, bunları parmak uçları ile yaparken gördüm." dedi.

- Ya Rasulallah! Bunlar kolaydır da onlarla amel edenler neden azdır; dediler.

Rasulüllah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

- Biriniz uyuyacağı zaman şeytan gelir ve henüz söylemeden onu uyutur ve namaz kılarken de gelir ve onları söylemeden evvel ona bir iş hatırlatır."
Ükbe ibn-i Amir radıyallahu anh'den, "Rasulüllah sallallahu aleyhi ve sellem bana, her namaz sonunda muavvizeteyn'i (Felak ve Nâs sûrelerini) okumayı emretti." dediğini rivayet ettik.098) Ebu Davud'un rivayetinde: "... muavvizat'ı okumayı..." diye geçer. Bunun için, Ihlas, Felâk ve Nâs sûrelerini okumak uygun olur.

Muaz radıyallahu anh'den rivayetimize göre, "Rasulüllah sallallahu aleyhi ve sellem, onun elinden tuttu ve:

- Ya Muaz! Gerçekten seni seviyorum, dedi ve şöyle devam etti:
- Sana tavsiye ediyorum ya Muaz! Her namazdan sonra şu duayı söylemeyi unutma:

Allahümme e'ınnî alâ zikrike ve şükrike ve hüsni ibâdetik.
[Allahım! Seni zikretmek, sana şükretmek ve güzel ibadet etmek için bana yardım et.] <199)

Enes radıyallahu anh'dan rivayetimize göre, "Rasulüllah sallallahu aleyhi ve sellem, namazını bitirdiği zaman sağ eliyle alnını sıvazlar ve sonra şöyle derdi:

Eşhedü en lâ ilahe illallahurrahmanurrahıym. Allahümme ezhib annil hemme vel hazen.
"[Rahman ve Rahim olan Allah'dan başka ilah bulunmadığına şa-hidlik ederim. Allahım! Keder ve hüznü benden gider.]"(20°)

Ebu Ümâme radıyallahu anh'den şöyle dediğini rivayet ettik: "Farz ve sünnet namazlarından sonra Rasulüllah sallallahu aleyhi ve sellem'e yaklaştıkça onun şöyle söylemekte olduğunu muhakkak işitirdim:

Allahümmağfirlî zünubî ve hatâyâye küllehâ, Allahümme en'ışnî vecbürnî vehdinî lisaalihil a'mâll vel ahlaki innehu lâ yehdî lisaalihıha velâ yasrifü seyyiehâ illâ ente.
"[Allahım! Bütün günah ve hatalarımı affet. Allahım! Beni kötü durumdan çekip kaldır, kaybımı telafi et ve beni amel ve ahlakın iyisine hidayet et. Şüphesiz ki bunların iyisine ancak sen hidayet eder ve kötülerinden ancak sen çevirirsin.]

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp