İslâm Öncesinde Duâ

İslâm Öncesinde Duâ :

İnsan bilerek bilmeyerek hep duâ ve ibadet içindedir. Her kımıldanışı ileri ve geri gidişi, günün aydınlığında veya gecenin karanlığında, tek veya toplu, gizli veya açık, her kıvranışı tapınmaya doğru giden bir yoldur.

İlk insanlar, duâ ve tapınma aşkıyla ağacı yonttular, taşa biçim vermeye kalktılar, mağara duvarlarına tabiatın balı bin bir boya ile resimler çizdiler, çizgiler çektiler. Hep tapındığını, taptığını aradılar. O'na yaklaşmak istediler; O'nu çizmeye, canlandırmaya çalıştılar. Ama ağaç çürüdü, taş kırıldı, kayalar ufalanıp döküldü. İnsanın duâ ve tapınma aşkı, tapması sona ermedi. Zayıflamadı, güçlendi, yanlışlardan arındı. İnsanın, kendini verdiği her işe, o iş, tapınmanın bir parçasıymışçasına sarıldığı anlar oldu. Hatta cinsel yakınlaşmalarını bile, büyük bir zihin değişimi ile, tapınmasına ortak ettiği veya ortak etmeye çalıştığı zamanlar geçti. Önüne düşüp de kendisini şu veya bu felâketten kurtaran insanlar, güzellikleriyle çağları etkileyen kadınları tanrılaştırdı. Hep inanırken de, inkâr ederken de tapınma ihtiyacı ile çırpındı. Bunun farkında oldu veya olmadı. Ama bu, hep böyle oldu.

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp