Bir Topluluktan Korkan Müslümanın Yapacağı Dualar

Bir Topluluktan Korkan Müslümanın Yapacağı Dualar :

1- Ebu Musa radıyallahu anhın naklettiğine göre Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem bir topluluktan endişe ettiği zaman şöyle dua ederdi:

"Allah'ım, şüphesiz ki biz onların boğazlarına Seni havale eder ve şerlerinden Sana sığınırız! "63

2- Abdullah b. Mes'üd radıyallahu anhın rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurmuştur:

"Sizden biriniz bir sultandan korktuğu zaman şöyle dua etsin: Allah'ım, yedi göğün ve yüce Arş'ın Rabbi! Filan oğlu filanın şerrinden, cinlerin, insanların ve onlara tabi olanların şerrinden beni koru! Onlardan birinin bana zulmetmesinden beni koru! Senin koruduğun kimse güçlüdür; övgün yücedir; Senden başka ilah yoktur."64

3- Ebu Said el-Hudri radıyallahu anh şöyle anlatıyor:

"Hendek savaşında dedik ki yo Resülallah, canlar boğazlara dayandı, söyleyebileceğimiz bir şey var mı? Evet, dedikten sonra şu duayı buyurdu: Allah'ım, gizlilerimizi ört ve korkularımızı esenliğe döndür! Sonra Allah azze ve celle düşmanlarımızın yüzlerine rüzgârla vurdu, Allah' onları rüzgârla hezimete uğrattı."65

4- Hz. İbn Abbas radıyallahu anhüma zarar vermesinden korkulan bir sultanın veya kişinin yanına gidilirken şöyle dua edilmesini tavsiye etmiştir:

"Allah en büyüktür, Allah bütün yarattıklarından daha büyüktür. Allah korktuğum ve çekindiğim şeyden daha güçlüdür. Yedi göğü yeryüzünün üzerine düşmesin diye tutan Allah 'ım, kulun filanın, onun askerlerinin, tabilerinin, cinlerden ve insanlardan olan taraftarlarının şerrinden sana sığınırım. İlahi, onların şerlerinden beni koru! Övgün yücedir, koruduğun kimse güçlüdür, adın yücedir, Senden başka ilah yoktur. "66

Âlimler şöyle demişlerdir: İcabete en yakın olan dua hal duasıdır. Bu duanın sahibi sıkıntı içerisinde olduğu için dua etmesi gereklidir. Kimin sığınması ve yardım istemesi samimi ve içten ise onun duası anında kabul edilir. Allah Teâlâ şöyle buyuruyor:

"Yoksa darda kalana kendine yalvardığı zaman karşılık veren ve sıkıntısını gideren mi? "67

Bu ayet sıkıntıya düşmüş olanlara sıkıntı anında dua etmekten gafil olmamalarını hatırlatmakta ve dualarının kabul olacağını müjdelemektedir. Yine Allah Teâlâ şöyle buyuruyor:

"Hatırlayın ki siz Rabbinizden yardım istiyordunuz. O da duanızı kabul buyurdu. "68

İşte bu sebeple Allah Teâlâ‘dan yardım isteyenlerin ve sadece O'na yönelerek içtenlikle O'na sığınanların duası Allah'ın izniyle kabule şayandır, Selefin Allah'a niyazlarında ye O'ndan yardım istemelerinde bazı halleri ve kıssaları vardır ki aşağıda bunlardan bazılarını zikredeceğiz.

Bu Bapta Selefin Başından Geçen Bazı Olaylar

1- Enes b. Malik radıyallahu anh şöyle anlatıyor:

"Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem zamanında Şam topraklarıyla Medine arasında ticaret yapan bir adam vardı. Sadece Allah'a tevekkül ettiği için kervanlarla birlikte yolculuk etmezdi. Bir keresinde Şam'dan Medine'ye dönerken yolda at üzerindeki bir hırsız ona musallat olur ve adama durmasını söyler. Tüccar durur ve hırsıza der ki senin işin malımla, beni bırak gideyim! Hırsız onu bırakmayınca bu kez ona der ki öyleyse bana mühlet ver de abdest alıp namaz kılayım ve Rabbime dua edeyim. Hırsız da dilediğini yapabileceğini söyler. Tüccar kalkıp abdest alır, dört re kat namaz kıldıktan sonra ellerini semaya kaldırarak üç kere şöyle dua eder:

'Ey Yedüd olan; ey şerefli Arş'm sahibi; Ey Mübdi; ey Muid; ey dilediğini yapan; Arş‘ın erkanını doldurmuş olan zatının nuru, yarattıkların üzerinde hükümran olmam sağlayan kudretinin ve her şeyi kaplamış olan rahmetinin hürmetine Senden istiyorum. Senden başka ilah yoktur, Ey Mugis, bana yardım et!'

Tüccar duayı bitirir bitirmez bir kır at üzerinde yeşil elbiseli ve elinde ışıktan bir mızrak bulunan bir süvari ortaya çıkar. Hırsız süvariyi görünce tüccarı bırakıp süvariye yönelir. Hırsız süvariye iyice yaklaştığında süvari hırsızı yakalar ve atından düşürecek şekilde ona vurur. Hırsız yere yuvarlanır. Sonra süvari tüccarın yanına gelir ve ona kalkıp hırsızı öldürmesini söyler. Tüccar ona kim olduğunu sorar. Kendisinin o ana kadar hiç kimseyi öldürmediğini ve onu öldürmek istemediğini söyler. Bunun üzerine süvari hırsızın yanına döner ve onu öldürür. Sonra tüccarın yanına gelerek ona şöyle der: Bil ki ben üçüncü semada bulunan bir meleğim. Birinci kez dua ettiğinde semanın kapılarının çatırtı seslerini işittik ve dedik ki bir şey oldu! Sonra ikinci kez dua edince semanın kapıları gibi kıvılcımlar saçarak açıldı. Sonra üçüncü kez dua edince gökten Cebrail aleyhisselam indi ve şöyle nida etti: Bu sıkıntıya düşene kim yardım edecek? O sırada Rabbime onu öldürmeyi bana havale etmesi için dua ettim. Ey Allah'ın kulu, bil ki senin yaptığın gibi, sıkıntı ve darlıkta kim böyle dua ederse Allah onu kurtarır ve yardım eder. Tüccar sağ salim ve kar elde etmiş olarak Medine'ye döner. Sonra Hz. Peygamber sallallahu aleyhi veselleme giderek olan biteni anlatır. Bunun üzerine Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurur:

'Allah sana, kendisine onlar vasıtasıyla dua edildiğinde kabul ettiği ve onlar vasıtasıyla kendisinden bir şey istendiğinde verdiği güzel isimlerini telkin edip öğretmişf"69

2- Hasenü'l-Basri rahimehullahu teala kendisini yanına çağırtan Haccac'a giderken şöyle dua etmişti:

"Ey her sıkıntıda sahibim; ey her dertte gizlice dua ettiğim; ey her nimette velim; ey her gurbette yanımda olan; ey her yalnızlıkta aşina olduğum dost; ey her ihtiyaçta beni rızıklandıran; ey benim ve atalarım İbrahim, İshak ve Yakub'un ilahı! Allah'ım onlara ve Hz. Muhammed'e salat ve selam eyle, bu işimde beni rahata erdir ve bir Çıkış yolu göster, ey merhametlilerin en merhametlisi!"

Bu duayı bitirdikten sonra Allah onu Haccac'dan gizledi ve kurtardı."?

3- Husayn b. Amir hazretleri şöyle anlatıyor:

Ebu Süfyan'ın evlatlığı ırak valisi Ziyad71 ile beraber oturuyordum. O sırada idam edilmek üzere olan bir adam getirildi. Baktım ki adam ne olduğunu anlayamadığım bir şeyler söyleyerek dudaklarını kıpırdattı. Az sonra serbest bırakıldı. Orada hazır bulunanlardan biri onun yanına gidip şöyle dedi: "Öldürülmek üzere buraya getirilmiştin. Anlayamadığım bir şeyler söyleyerek dudaklarını hareket ettirdin ve sonra serbest bırakıldın. Ne diye dua ettin?" Adam şöyle dua ettiğini söyledi:

"Allah 'ım! Ey İbrahim'in, İshak'ın, Yakub'un, Cebrail'in, Mikail'in ve İsrafil'in Rabbi; ey Tevrat'ı, İncil'i, Zebur'u ve yüce Kur'an'ı indiren! Ziyad'ın şerrini benden savuştur!''72

4- Alkame b. Mersed hazretleri şöyle anlatıyor: Bir kişi İmam Şa'bi hazretlerinin has dostlarından olduğu zaman ona şu duayı öğretirdi:

"Allah 'ım! Ey Cebrail 'in, Mikail'in, İsrafil'in, İbrahim'in, İsmail'in ve İshak'ın ilahı! Bana sağlık ve afiyet ver ve yarattıklarından hiç kimseyi gücümün yetmeyeceği şekilde bana asla musallat etme!" Anlatıldığına göre, valinin huzuruna ceza verilmek üzere getirilen bir adam bu duayı okumuş ve serbest bırakılmıştır.73

5- Ebu Miclez hazretlerinin dediğine göre bir yöneticinin zulmünden korkan kişi şöyle dua ederse Allah onu zulümden kurtarır:

"Rab olarak Allah'tan, din olarak İslam'dan, peygamber olarak Hz. Muhammed'den, hakem ve imam olarak Kur'an'dan razı 0Idum."74

6- Mutarrif b. Mus'ab hazretleri şöyle anlatıyor:

"Abbasi halifesi Ebu Cafer el-Mansür'un yanına girdiğimde onun gamlı ve kederli olduğunu gördüm. Sevdiği insanlardan birini kaybettiği için hiç kimseyle konuşmak istemiyordu. Bana dedi ki ey Mutarrif, bana öyle bir gam dokundu ki onu benden ancak onu bana veren Allah savabilir! Allah'a dua edebileceğim ve böylece derdimi savuşturacağı bildiğin bir dua var mı?

Dedim ki ey müminlerin emiri! Muhammed b. Sabit, Amr b. Sabit el-Basri'den naklederek bana şöyle anlatmıştı: Basralı bir adamın kulağına bir sivrisinek girmiş ve kulak kanalına kadar ulaşmıştı. Bu durum adamı bitkin düşürdü, gecesini gündüzünü ona zehir etti, adam uykusuz kaldı. Hasenü'l-Basri hazretlerinin sohbet arkadaşlarından biri adama Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellemin ashabından olan Ala b. Hadrami radıyallahu anhın çölde ve denizde yaptığı ve Allah'ın onu kurtardığı duayı yapmasını tavsiye etti.

Bunun üzerine halife hazretleri bana o duanın hangisi olduğunu sordu. Ben de hikayeyi anlatmaya devam ettim: Ala b. el-Hadrami Bahreyn'e görevli olarak gönderilmişti. Yolda ıssız bir çöle girdiler ve çok susadılar, neredeyse susuzluktan ölmek üzereydiler. Hadrami radıyallahu anh mola verdi ve iki rekât namaz kıldıktan sonra şöyle dua etti:

'Ey Halim, ey Alim, ey Aliyy, ey Azım olan, bize su ver!'

Bir de bakmışlar kuş kanadına benzeyen bir bulut peyda olmuş ve gök gürültüsüyle birlikte üzerlerine yağmur yağdırmış. Öyle yağmur yağmış ki bütün kaplarını ve su kırbalarını doldurmuşlar. Sonra yola devam etmişler. Bir deniz kıyısına gelmişler ki ne insan var, nede gemi. Yola devam edecek bir gemi bulamamışlar. Hadrami radıyallahu anh iki rekat namaz kılıp aynı duayı yaparak Allah'tan kendilerini denizden geçirmesini istemiş. Sonra da atının dizginlerini tutarak demiş ki Allah'ın adıyla denizden geçin! Onların arasında bulunan Ebu Hureyre radıyallahu anh diyor ki su üzerinde yürümeye başladık. Vallahi ne ayaklarımız ne ayakkabılarımız ne de atların ayakları ıslandı! Orduda tam dört bin süvari bulunuyordu!

Söz konusu Basralı adam bu duayı okuyunca çok geçmeden sivrisinek adamın kulağından vızıldayarak çıktı ve adam iyileşti. Bu hikayeyi dinleyen halife Mansur hemen kıbleye dönerek bir süre bu duayı okudu ve sonra bana dönerek şöyle dedi: Ey Mutarrif, Allah bendeki bütün gamı ve kederi savdı. Sonra yemek getirilmesini istedi ve beni yanına oturttu, beraber yemek yedik."75

7- Ebu Cafer es-Sadık hazretlerinin Abbasi halifesi Ebu Cafer el-Mansür ile yaşadığı bir olayı Mansur'un kapı muhafızı Rebi şöyle anlatıyor:

"Halife Mansur beni çağırarak dedi ki Cafer b. Muhammed benim hakimiyetime karşı çıkıyor. Onu öldürmezsem Allah beni kahretsin! Ben de hemen Cafer-i Sadık'a giderek halifenin kendisini çağırdığını, hemen hazırlanmasını istedim. Gidip temizlendi ve temiz bir elbiseyle geldi. Beraberce halifenin huzuruna çıkmak üzere izin istedim. Halife dedi ki onu içeri getir, onu öldürmezsem Allah beni kahretsin! Cafer hazretleri içeriye girince halife ayağa kalkarak onu karşıladı ve şöyle dedi: Merhaba ey tertemiz olan, fesat ve hıyanetten beri olan, kardeşim ve amcamın oğlu! Sonra onu yanındaki koltuğa oturttu, yüzünü ona dönerek halini ve bir ihtiyacı olup olmadığını sordu. Cafer hazretleri de Mekke ve Medine halkına gönderilmesi gereken yardımların geciktiğini ve hemen gönderilmesini emretmesini söyledi. Halife bunu hemen yapacağını söyleyerek hizmetçisini çağırdı ve hediyeleri getirmesini emretti. Hizmetçide ona içinde çok hoş kokulu bir parfüm bulunan bir şişe getirerek eline sürdü ve Cafer hazretleri oradan ayrıldı. Ben hemen onu takip ederek yanına gittim ve dedim ki ey Resulullah salIallahu aleyhi vesellemin torunu seni getirdiğimde halifenin seni öldüreceğinden kuşkum yoktu. Sonra göreceğimi gördüm! İçeriye girerken dudaklarını kıpırdatıp bir şeyler mırıldandığını farkettim, ne dedin?

Cafer-i Sadık hazretleri şöyle dua ettiğini söyledi:

"Allah'ım! Asla uyumayan gözünle beni koru; asla terk edilmeyen himayende beni himaye eyle; üzerimde etkili olan kudretinle bana merhamet eyle ki helak olmayayım; Sen benim umudumsun! Bana vermiş olduğun nice nimet var ki Sana çok az şükrünü edebildim. Yine beni denemiş olduğun nice bela var ki Senin için çok az sabredebildim. Ey nimet verdiğinde şükrüm az olsa da beni mahrum bırakmayan, ey verdiği belaya sabrım az olsa da beni bırakıp gitmeyen, ey beni hatalara dalmışken görüp de onları bana göstererek beni utandırmayan, ey asla tükenmeyen iyilikler sahibi, ey asla sayılamayacak kadar çok nimetlerin sahibi! Senden Hz. Muhammed'e ve Hz. Muhammed'in aline salat etmeni dilerim; düşmanları ve zorbaları seninle savuştururum. Allah'ım, dinim için dünya ile bana yardım eyle; ahiretim için takva ile bana yardım eyle; görmediğim şeylerden beni koru; gördüğüm şeylerde beni nefsimle baş başa bırakma! Ey günahların kendisine zarar vermediği ve affetmenin kendisinde bir noksanlık oluşturmadığı Allah 'ım! Bana sende bir noksanlık oluşturmayan şeyi ver; sana zarar vermeyen şeyleri benim için bağışla! Kuşkusuz sen karşılıksız olarak çok çok verensin! Senden yakın bir rahatlık, güzel bir sabır, geniş bir rızık ve belalardan muaflık dilerim. Senden afiyetin tamamını ve devamını isterim. Senden verdiğin afiyete şükretmeyi dilerim. Senden insanlara muhtaç olmamayı dilerim. Güç ve kuvvet ancak yüce ve ulu Allah iledir."76

8- Ebu Abdillah b. Nu'man hazretlerinin Mısbahu'z-Zalam adlı eserinde geçen bir kıssada şöyle anlatılmıştır:

"Halife Mehdi, bir gece uyurken korkarak uykudan uyanır.

Emniyet amirini çağırtarak ona hapishaneye gitmesini ve Alevi el-Hüseyni'yi serbest bırakmasını emreder ve dilerse burada onurlu bir şekilde yaşayabileceğini, dilerse kalbi güven içerisinde ailesinin yanına gidebileceğini söyler. Emniyet amiri Alevi'nin yanına gider ve onu zindandan çıkararak durumu anlatır. O da ailesinin yanına dönmeyi seçer. Bu sırada emniyet amiri ona, kendisini buradan çıkaran şeyin ne olduğunu ve müminlerin emirinin onu neden serbest bıraktığını bilip bilmediğini sorar. O da şöyle cevap verir: 'Evet biliyorum. Rüyamda Resülullah sallallahu aleyhi vesellemi gördüm ve bana 'Ey oğlum, zulme mi uğradın?' diye sorunca ben de 'Evet ya Resülallah!' diye cevap verdim. Bunun üzerine bana iki rekat namaz kılmamı ve ondan sonra şöyle dua etmemi emretti:

'Ey her şeyin önüne geçen; ey sesleri işiten ve ey ölümden sonra kemikleri giydiren! Hz. Muhammed'e ve Hz. Muhammed'in aline salat: eyle ve şu işimde bana bir kurtuluş ve çıkış yolu göster! Sen bilirsin, ben bilmem. Senin gücün yeter, benim yetmez. Sen bütün bilinmezleri en iyi bilensin, ey merhametlilerin en merhametlisi!'

"Kalktım ve bu duayı tekrarlamaya başladım ki sen beni çağırdın!"77

9- Ebu Nuaym hazretleri, halife Harun Reşid'in kapı muhafızından naklen şu kıssayı anlatıyor:

"Halife Harun Reşid'in yanına girmiştim. Önünde birçok kılıç ve çeşitli işkence aletleri vardı. Bana dedi ki şu Hicazlının-Şafii'yi kastediyor- işini bitireceğim. Bende 'inna lillahi ve inna ileyhi raciun' dedim, adam gitti! Hemen emri yerine getirerek Şafii'nin yanına gittim ve halifenin kendisini çağırdığını bildirdim. Bana iki re kat namaz kılmasına izin verip veremeyeceğini sorunca kılabileceğini söyledim. Namaz kıldı ve sonra halifenin sarayına gittik. Birinci kapıdan girince Şafii dudaklarını hareket ettirerek bir şeyler mırıldandı. İkinci kapıdan geçince yine bir şeyler mırıldandı. Halife Reşid'in huzuruna varınca halife kalktı ve onu kendi oturduğu yere oturttu. O sırada Reşid'in yakın adamları onun Şafii'ye hazırlamış olduğu işkence aletlerine bakıyorlardı. Sonra halife onu serbest bıraktı ve bana dedi ki ey Fazı, şu gümüş para dolu keseyi al ve onun önünce taşı! Ben de taşımaya başladım. Kapıya varınca dedim ki halifenin sana karşı duyduğu gazabı rızaya çeviren şeyin ne olduğunu bana söylemeni istiyorum. Halifenin yüzüne ne söyledin de senden hoşnut oldu? Bunun üzerine Şafii şöyle dua ettiğini söyledi:

"Allah'ım, şüphesiz ki ben her türlü beladan, afetten, hayırla kapımı çalanlar dışındaki cin ve insanların ansızın kapımı çalmalarından, Senin kudsiyetinin nuruna, taharetinin bereketine ve celalinin azametine sığınırım, ey merhametlilerin en merhametlisi! Allah'ım, sığınmadan önce sığınmam Sanadır; imdat istemeden önce imdat dilemem Sendendir. Ey firavunların başlarının önünde eğildiği, ey zorbaların güçlerinin kendisine boyun eğdiği Rabbim! Allah 'ım, içim dışım, uykum kararım Seni zikretti. Şahitlik ederim ki Senden başka ilah yoktur. Hıfzının çadırlarını üzerime kur ve beni koru! Rahmetin hürmetine ey Rahman!"

Fazl diyor ki ben bu duayı yazdım ve elbisemin astarına koydum. Halife Reşid bana çok kızardı. Ne zaman kızmaya başlasa hemen, onun yüzüne karşı yazdığım duayı hareket ettirirdim ve o anda kızgınlığı yatışırdı.78

10- Halife Me'mün Fazı b. Rebi'e kızdığında şöyle dua etmişti:

"Ey kendisinin üzerinde dua edilen başka bir Rab olmayan; ey kendisinin üzerinde korkulan başka bir ilah olmayan; ey kendisinin üzerinde kalıcı bir melik olmayan; ey rüşvet verilen bir kapı muhafızı olmayan; ey aracılık eden bir veziri bulunmayan; ey nida eden bir kapıcısı olmayan; ey kendisinden çok istenildiğinde keremi ve cömertliği artan; ey kendisine karşı çok günah işlendiğinde affı ve bağışlaması artan! Hz. Muhammed'e ve Hz. Muhammed'in aline salat: eyle, sabah akşam benimle yatıp kalkan sıkıntımı, gam ve korkumu gider! Kuşkusuz Sen dilediğini yapmaya kadirsin. Ey celal ve ikram sahibi, ey dilediğini yapan!"

Bunun üzerine halife ona acıdı ve onu affetti. Sonra rüyasında Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellemi gördü. Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem ona şöyle buyurdu: Eğer bu dua Tevrat'tan, İncil'den ve Furkan'dan önce bulunmuş olsaydı Allah onu o kitaplarda zikrederdi.79

11- Zünnün-ı Mısri hazretlerinin Abbasi halifesi Mütevekkil ile arasında geçen kıssa:

"Zünnün hazretleri aslı olmayan bir töhmetle itham edildi ve halife öldürülmesi için emir verdi. Sonra Zünnün hazretleri bu ölümden kurtuldu. Dostlarından biri ona, halife Mütevekkil'in kendisini öldürme emri vermiş olmasına rağmen nasıl olup da kurtulduğunu sorunca halifenin görevlisi onu saraya getirdiği zaman içinden şöyle dua ettiğini söyledi:

"Ey denizlerdeki damlaların, rüzgarların estiği yerlerin, toprakta saklı olanların ve kalbe gelen düşüncelerin Sana deliller ve şahitler olduğu, Rab olduğunu itiraf ettiği ve kudretine şaştıkları Allah'ım! Yerlerdeki/eri ve göklerdekileri korumuş olduğun kudretin hakkı için Hz. Muhammed'e ve Hz. Muhammed'in aline salat eyle ve o zalimin kalbine beni unuttur!"

Bunun üzerine halife Mütevekkil kalkıp yanıma geldi ve beni kucakladı, sonra şöyle dedi: Seni buraya kadar yorduk ey Ebu'l-Fazl!"80

12- Abbasi halifesi Kaim Biemrillah'ın kıssası: "Halifenin başına bir bela geldi ve Türk emirlerinden biri ona baskın yapınca çöle kaçtı. Orada alemlerin Rabbine sunulmak üzere tesirli bir dua kaleme alarak Kabe'ye gönderdi. Duası şöyleydi:

'Miskin kulundan azametli Allah'a! Allah'ım, kuşkusuz Sen sinelerde olanı bilirsin, kalplere muttalisin! Allah'ım, Sen ilmin ve bana muttali olman sebebiyle benim ilamıma muhtaç değilsin! Şu kulun verdiğin nimetlere nankörlük edip şükretmedi. Senin hilmin ve yumuşaklığın onu azdırdı ve sonunda bize haksız yere saldırdı. Allah'ım, yardımcılar az, zalim ise güçlü! Sen her şeye muttali ve hakim olansın! Senin yardımınla ona karşı kuvvet bulur ve onun elinden Sana kaçarız. Onu Sana havale ettik, hakkımızı ondan almada Sana tevekkül ettik, davamızı Senin haremine arz ettik ve onun savuşturulmasında keremine güvendik. Aramızda hak ile hüküm ver, Sen hüküm verenlerin en hayırlısısın!'

Kısa bir süre sonra saldırgan öldürüldü ve halife eski izzet ve onuruyla tahtına geri döndü."81

13- Abdülgani Makdisi hazretlerinin başına bir fitne arız oldu ve akideye dair bir meseleden dolayı Mısır'da hapsedildi, neredeyse öldürülüyordu. Bir evde hapsedilmişti ve yandaki komşu evde bir kadın yaşıyordu. Makdisi olayı şöyle anlatıyor:

"Kadının ağladığını ve şöyle dua ettiğini duydum:

'Musa'nın kalbine emanet edip koyduğun ve böylelikle Senin kelamını taşımaya güç yetirir hale geldiği sırrın hürmetine!'

Ben de kadından duyduğum dua ile Allah'a dua ettim ve o gece kurtuldum."82

14- İbrahim b. Ayşün, Allah'ın Salih kullarından biri olan ve Tunus'taki Manastır adlı beldede bulunan bir kalede nöbet tutan babasından naklen şöyle anlatıyor:

"Babamın ölüm vakti yaklaştığında dedi ki beni duamın kabul edildiği yere götürün de orada Allah Tealaya dua edeyim! Ona başından geçen olayı sorduğumda şöyle dedi: Hırsızlar bana saldırdılar ve namazımı keserek neyim varsa vermemi istediler. Ben de şöyle dua ettim:

'Allah'ın dilediği şey olur. Allah'tan başka hayrı getiren ve Allah'tan başka kötülüğü götüren yoktur!'

Sonra elbiselerimi soydular ve üzerimde sadece iç donumu bıraktılar. Sonra dediler ki her guruptan bir adam çıksın ve bir kerede onu öldürsün! Altı kişi bir tarafa, altı kişi diğer tarafa çıktı ve durdular, beni öldürmek için kılıçlarını kaldırdılar. Belanın geldiğini görünce kılıçların gölgesi altında başımı göğe kaldırdım ve şöyle dua ettim:

'Ey imdat dileyenlerin yardımına koşan, bana yardım et!'

O anda adamlar sırtüstü yere yuvarlandılar ve kılıçlan ellerinden uçtu gitti. Bir de baktım ki kalenin en yüksek burçlarından birinin üzerindeyim! Vallahi oraya nasıl çıktığımı bilmiyorum!"83

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp