Bir Fakih’in Hikayesi

Bir Fakih‘in Hikayesi :

Bir defasında, fukahadan biri, kendi köyünden şehre gitmekteydi. O sırada, o mıntıkada bazı kişiler eşkıyalık yapmışlar ve yakalanmışlardı. Bu sırada, o bölgeden geçmekte olan fakih de onlardan zannedilmiş ve o da yakalanmıştı. Böylece, eşkiyaların yanında fakih de zindana atıldı. Fakat suçsuz olan fakih , bütün bu olup bitinler boyunca, i hlasla vecarı-ü gönülden hep Allah'a niyazda bulundu ve şöylece dua etti: ne Rabbi latifün lima yessaü-Hiç şüphe ')'ok ki, Rabbim, dilediği için lütufkardır ...

O günü gece yarısı olunca,.zindanda f'akihin kulağına bir ses geldi, şöyle diyordu:

-Kalk, seni zindandan çıkarayım!. ..Fakat zindanda bulunduğunu düşünen Iakih, bu sesecevaben dedi ki:-Şimdi zindanın kapıları kapalıdır. Üstelik zindan bekçileri de kapıda ve uyanıkdırIar. Beni buradan nasıl çıkarabilirsin?Bu sefer, aynı ses kendisine cevaben dedi ki:-Senin can-ü gönülden ve ihlüsla Allah'a yaptığın o dualar berekatiyle, şu anda zindan kapıları açıktır. Muhafızlarda uyumaktadır. Hemen buradan çık, git! ...Bunun üzerine Iakih, yerinden kalktı. Kapıya gitti. Gerçekten zindanın kapıları açıktı. Bekçiler de uyumaktaydılar. Oda hemen oradan çıktı. Doğruca köyüne gitti. .. Sözün kısası, aklı olup da duanın faydasızlığını ve lüzumsuzluğunu iddia eden bir tek kişi dahi mevcut değildir. Herkes, duanın faydasını ve lüzumluluğunu kabul etmektedir. Duanın faydasızlığını ve lüzumsuzluğunu ancak imansızlar iddia eder. Allah herbirimizi imansızlıktan korusun.Allah kendilerinden razı olsun, bütün ulerna ve diğer büyüklerimiz, duanın faydası ve Iüzumluluğu üzerinde ittifak etmişlerdir. İhtilaf ettikleri nokta ise şudur:Bir kimsenin mühim bir dileği bulunsa, yahut bir korkuya, bir belaya maruz kalsa, bu durumda dua etmesi mi daha iyidir, yoksa işi Allah'ın takdirine mi bırakmalıdır? ...Büyüklerden birçoğu buna şöyle cevap vermişlerdir:Dua etmek daha iyidir. Zira dua etmekle hem dilek yerine gelir, hem de ibadet sevabı hasıl olur. Çünkü Allah'a duada bulunmak, ibadetin ta kendisidir. Nitekim şanı yüce olan Allah buyurur: '


Rabbiniz buyurdu kir Bana dua ediniz ki, dileğinizi yerine grlire)'im. Hiç şüphesiz, büyüklenip de hana ihladet etmeyenler hor-hakir olarak cehenneme gireceklerdir. Tefsir ehli dediler ki:Ayetteki duadan murat, ibadettir. Bu da dua etmenin bir ibadet olduğunu gösterir. Nasıl ki namaz kılmak, oruç tutmak, .. , birer ibadetse, aynen bunun gibi, hin-i hacette Allah'acan-ü gönülden ve ihlasla dualar etmek de bir ibadettir. İşte bu sebeplerle,lüzumu anında Allah'a dua etmek daha iyidir .. Büyüklerimizden bazı ileri gelenlerin, dua hususundaki görüşleri budur, Fakat bazı büyüklerimiz de şöyle derler:-Hin-i hacette, dilekler için dua etme yerine, zikrullah ile veya başka ibadetlerle meşgul olmalıdır. Zira, dua etmekle,Allah'ın kudretine bir nevi bir muarazada bulunulmuş olur.Halbuki işi Allah'a bırakmakla kaza ve kadere teslim olunmuş, aynı zamanda, Allah'ın o husustaki takdiri beklenilmiş olur .. Bir defasında Gazali'ye şöyle bir su al soruldu:-Şanı yüce olan Allah, ezelde her şeyi takdir buyurmuştur. Öyleyse dua etmenin ne manası vardır ve faydası nedir?Gazali'nin buna cevabı şöyle oldu:-Evet, Allah ezelde her şeyi takdir buyurmuştur. Fakat,yine ezelde, her şey için bir sebep koymuştur, Sebepleri de müsebbeplere bağlamıştır, Mesela, yağmuru ot bitmesine, ateşi yemek pişmesine, .. sebep eylediği gibi, duayı da dileklerin yerine gelmesine sebep kılmıştır, Hiçbir nesne, takdirden hariç değildir,

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp