Macunlar

Macunlar :

İnsanları güçlendirmek, özellikle kadınlarla sevişmede süreklilik, kolaylık, etki sağlamak için bir takım ilaçların yapıldığı eski çağlardan beri süregelen bir gelenektir. Eski çağlarda bu gibi ilaçlar, büyülerle, bitkilerle yapılırdı. Özellikle eski Mısır'da, Firavunlarda bu yaygın bir gelenekti. Sonralan bunu Arapların, Acemlerin, Türklerin benimsedikleri, sultanların, varlıklı kimselerin, çok kadınla evlenenlerin, sayısız gözdeleri olanların erkeklik gücünü çoğaltmak, kadın karşısında başarı sağlamak için değişik ilaçlar yaptırılan tarihçe, belgelerle, saptanmıştır. Bu türden bileşimlere genellikle macun ya da kuvvet macunu denmektedir. Bu macunların Anadolu'da eJ yaygın olduğu dönem, Osmanlı İmparator luğu dönemi, en çok uygulandığı yer de saraydı.

Sarayda macun yapan özel görevliler, hekimler vardı.Halk arasında bu tür macunlan daha çok hocalar, cinciler, din görevlileri yaparlardı. Macun yapımında kullanılan gereçleri satanlara genellikle aktar (attar) denir ki ıtır (ıtır) satan kimse anlamına gelir.

Halk arasında macun pek az bilinir, kullanılırdı. Halk daha çok düğün günleri, özellikle gerdek geceleri güveye bol bol hamur işi tatlılar yedirirler. Bu gelenek, bugün de yaygındır. Güveye baklava yedirmek bir gelenektir.

Macunlar da ilaçlar gibi yörenin bitkisel örtüsüne göre değişir. Anadolu'da özellikle saraylarda, yapılan macunlar için gerekli baharat daha çok Hindistan'dan, İran'dan Çin'den gelirdi. Bunlar çok para ödemeyi gerektirdiği için ancak varlıklı kimselerce yaptırılabilirdi. Bundan dolayı halk arasında böyle yüksek ödemeleri gerektiren macunlar pek tutunamamıştır.

Ancak, bu tür baharlar daha sonraki çağlarda uygulanmıştır. Eski çağlarda daha çok hayvanlar, tohumlar kullanılır, macun onlarla yapılırdı. Sümerlerin yaptıkları macunlar, bu türdendir. Sözgelişi; öldürülen bir yarasa, tüyleri yolunup, güneşte kurutulur. Sonra bir bitki tohumu ile karıştırılır, iyice dövülür, un niteliği kazanınca arpa suyuyla karıştırıp gün açamadan önce içilir... Sümerlerin uyguladığı bir macun, erkekliğe, erkeklik gücünü arttırmaya birebirmiş. Bundan da bu gibi macunların çok eski çağlarda da yapıldığı, uygulandığı anlaşılıyor.

Macunlar genellikle bitkilerden, hamur işi tatlılardan, bir de baharattan olmak üzere üç türlüdür. Bunların yapılışları, biçimleri de ayrı ayrıdır. Yöreye göre değişir.

Macunların çok eski dönemlerden kalma (bir çoğunun) olduğunu söylemiştik. Bunun en açık örneği bugün Anadolu' da, özellikle Manisa yöresinde, Mesir Bayramı,icienen törende yapılıp halka dağıtılan Mesir Macunu'dur. Çok eski bir geçmişi vardır bunun. Mesir Bayramı, eski çağ Anadolu'sunda Adonis (Attis) denen, Mezopotamya kökenli tanrıyla, sözün kisası damızlıktır. Yaz başlarında evrenin yeşermesi, yeşilIiklerin çevreyi kaplamasıyla ortaya çıkar, yaz ortasına doğru ölür gider. Gelincik çiçeği yansıtır, dile getirir onu, eskiçağ öykülerinde.

Bugün de öyledir Anadolu'da. Köyün en güçlü, en güzel boğası süslenir, donatılır yaz başı. Gene, köyün en güzel, en güçlü ineğini döllemek için salınır ortalığa. ineğin yarına.Böyle iki güçlü, besili hayvana damızlık denir (daha çok erkeğine). Ondan alınan döl, uğurlu sayılır.

Eskiçağda Adonis adına 'düzenlenen törenlerde çevrenin en güzel delikanlılarıyla en güzel kızlan yanyana getirilir. birbirleriyle evlendirilirdi. Bu şölenlerde özel tatlılar,macunlar yapılır, dağıtılırdı törene katılanlara. Bugün o görenler, O şölenler değişmiş artık. Yalnız kalıntıları sürdürülüyor günümüzde, Manisa yörelerinde. Mesir Bayramı diyorlar buna. Gene özel macunlar dağıtılıyor halka, düğünler, dernekler yapılıyor her yıl.

Karadeniz kıyılannda, Gümüşhane yörelerinde yaz ba-şı gelip te yaylaya çıkma çalışmaları başlayınca, eski çağdan kalan, ancak günümüzde bilmeden uygulanan sayısız gelenekler çıkar ortaya. Köyün en güçlü, en gösterişli boğasının alnına mavi boncuklar takılır, süslenir, püsküller asılır. Danalar, inekler, küçük tosunlar süslenir (başlan), muskalar takılır boyunlanna. Kızlar, en gözalıcı renklere bürünen giysiler giyerler. Gösterişli atlar süslenir. İster yük, ister binek olsun donatılır. Öyle törenle, eğlencelerle, şölenlerle çıkılır yaylalara. Her köyün ayn bir günü vardır yaylaya çıkmak için. Çıngıraklar, kelebekler çınlar, ormanlar seslerle, yankılarla dolar. Kemençe, davuL, zurna, kaval çalınır, silahlar atılır. Dinlenme yerlerinde horonlar oynanır.

Güz aylannda, yayladan, inme, göçme dönemlerindede böyledir durum. Çıkış da düğün-demekle olur, iniş de. İşte bu göç dönemlerinde köy geleneklerince tatlılar, kann kaymaklan, sütlüler yapılır. Dinlenme yerlerinde yenir, oynanır. Anadolu tarihinin derinliklerinden geliyor bunlar. Eskinin yeniden uyanışı, günün akışı içinde dirilişidir bu düğünler, törenler, dernekler. Bu ilaçlar, bu macunlar boyuna.

Saraylarca, gerek padişahlann, gerek öteki devlet büyüklerinin özelolarak kullandıklan macunlar pek çoktur.Onlann bütününü buraya almadık. Düşüncemiz, bu tür macunlan derlemek, bir bütün olarak ortaya koymak,okuyucuya sunmak değildir. Bizi burada ilgilendiren, eski çağla günümüz arasında ilaç, macun konusunda bir bağlantının bulunduğu, bunun kopmadan, çağdan çağa halk gelenek leriyle sürüp gittiğidir.

Daha önce debelirtildiği gibi macunların yapımında Anadolu dışından gelen, saray çevresinde benimsenen, sonra sarayla ilişkili kimselerin aracılığıyla halka yayılan (halkın belli bir kesimine) etkiler vardır. çünkü saraylarda Anado lu'nun dışından gelmiş görevliler, köleler, uşaklar, hekimler, harem ağalan çoktu. Bunlar, kendi ülkelerinde uygulanan bir takım macunlann, Anadolu'da da yapımını sağlamışlardır. Anadolu' da yetişmeyen, dışardan da ancak büyük varlıklı kimselerin getirtebilecekleri baharatla yapılan macunların çoğu böyle yabancı kaynaklıdır. Anadolu kaynaklı rnacunların yapımında kullanılan nesneler ise, söylendiği gibi Anadolu'dan sağlanıyordu.

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp