Duyu Tedavileri

Duyu Tedavileri :

Kuantum Gerçek

Maddesel gerçeğe bağlı kişiler için bu yabancı bir kavram olduğundan, Temel Sesi doğru bir bakış açısından almakiçin biraz zaman ayıralım: Batılı fizikçiler, doğal dünyanın en derin düzeyinde kuantum alanın bıılunduğunu kabııl ederler. Kuantum; ışık, elektrik ya da varolan diğer enerjilerin en küçük ünitesi olarak tanımlanır. (Quantum sözcüğü, Latince "ne kadar?" demektir.) .. Kuantum gerçek, bizim sağduyıılu kavramları hiçe sayar. Orneğin, içinde katı madde yoktur. Atom eskiden, yaradılıştaki en küçük madde parçaağı olarak kabul ediliyordu. Atom sözcüğünün kendisi, Yunanca "bölünemez" demektir. Halbuki yakından incelenince görünen şudur: atom, büyük bir boşluk etrafında yıldırım hızıyla dönen daha küçük madde parçacıklanndan oluşmuştur. Bu boşluk öyledir ki, galaksiler arasındaki boşlukla rekabet eder: iki elektron arasındaki boş-luk, dünya ile güneşi ayıran boşluktan orantısal olarak daha geniştir.

Bu atom altı parçacıklar maddesel değildir; katı görünümü almış enerji titreşimleridir. Maddenin, değişik görünümlerde enerji dalgalanmalan olduğunun bulunması, bu yüzyılın başında Einstein ve diğerleri tarafından başlatılan kuantum devrimini körükledi. Fizikçiler, bir masadaki bilardo toplan gibi hareket eden katı parçacıklara bel bağlamak yerine, bir an maddesel diğer bir an soyut görünen titreşimlerle karşı karşıya kaldılar.

Kuantum devrimi, dünyaya bakışımızın değişmesini kaçınılmaz hale getirdi. Kuantum fiziği, çevremizde gördüğümüz sonsuz çeşitli maddelerin - yıldızlar, galaksiler, dağ-lar ağaçlar, kelebekler ve amipler - sonsuz, ebedi, sınırsız kuantum alanlara bağlı olduklannı kanıtladı. Bu alan, üzerine yaradılışırı hepsinin işlendiği gözle görünmeyen bir örtüdür. Bize ayn ve farklı görünen herşey aslında bu büyük örtünün desenine işlenmiştir, Masa, iskemle gibi herhangi bir eşyanın katı kenan, görüşümüzün sınırlı olması nedeniyle algı1amağa zorlandığıınız bir aldatıcı görünüştür. Gözlerimiz kuantum dünyayı görebilse, bu katı kenarların bulanıklaştığını ve eriyerek sınırsız kuantum alanlarla birleştiğini görebilirdik. Doğanın bu kuantum düzeyinin bulunması-nın birçok pratik uygulamalan olmuştur: röntgen ışınları, transistorlar, süper iletkenler ve laserler gibi bilimin, yaradı-lışın dokusunun gittikçe daha derinlerine dalmasından önce düşünülmesi olanaksız olan birçok şeyi elde edebildik.

Şimdilerde, birleşik alan adı verilen tek bir süper alanın varolduğuna inanılıyor. Bu, doğanın temelinde yatan esas gerçektir. Bir ağacın İnce dallannın kalın dallarla, onların da gövdeyle birleşmesi gibi doğanın bütün çeşitliliği bu heryeri kaplayan alanda biraraya gelir. Doğanın bir parçası olduğumuza göre, bizim de birleşik alanın parçası olmamız gerekir. Bu alan hel' zaman bizim içimizde ve çevremizdedir.

Bu heryeri kaplayan alanı zihninizde meditasyon yoluyla deneyimleyebilirsiniz. Bir TM meditatörü bu deneyimi şöyle tanımlıyor: "Zihnimin sınırlannın dışarıya doğru itildiğini hissediyorum. Sanki bir dairenin çemberi sürekli genişliyor ve sonunda daire kayboluyor ve sadece sonsuzluk kalıyor. Bu büyük bir özgürlük hissi, fakat aynı zamanda çok doğal. Küçük bir alana kapatılınaktan çok daha gerçek ve doğal."

Bu gerçekten büyük bir bilinç değişmesidir ve zihnin yeni ve derin bir gerçeği kavramasına neden olur: insan, zaman ve uzayla sırurlandırılmış bir et ve kemik paketi değildir. Aslında iki yuvamız vardır: bir bölgesel, öteki de sonsuz. Fizikte görürüz ki, duyu1anmızın dünyasında elektronlar, kuarklar ve diğer temel parçacıklar da zaman ve uzayla sınırlandırılmış görünür. Ama kuantum eşiği aştığımızda her parçacık, uzay - zaman boyunca sonsuz olarak her yöne uzanan bir dalganın ucudur. Bu da demektir ki her iki kim1iğimizin de farkına varmadan kendimizi doğru olarak göremeyiz. Aynı meditatör anlatmağa devam ediyor: "Bazen sonsuzluk hissi o kadar güçlü oluyor ki, sonsuz sınırsız, ebedi, hiç değişmeyen bir bilinç içinde bedenimin ya da maddenin duyumunu kaybediyorum."

Bu sadece kişisel bir düş'un tanımı olamaz. Bunun sayı-sız benzerleri hem doğuda hem de batıdaki türlü ruhsal gelenek kayıtlannda bulunur.

İlaç Olarak Ses

Burada şu soru ortaya çıkıyor. Birleşik alana ne şekilde bağlıyız? Maharishi Ayurveda'nın "temel ses" adını verdiği, hafif titreşimlerden oluşarı görünmez "iplikler" ile. Bu da modem fiziğin bakış açısına göre geçerlidir. Bir helyum atomunda iki elektron onlan ayıran büyük boşluğa karşırı bir arada tutuluyorlarsa, görünmeyen ama çok güçlü bir bağ var demektir. Bu bağın bir tasarimı da olması gerekir, çünkü evrendeki her atom kusursuzdur ve sonsuza dek kusursuz kalır.

Ayurveda bilgeleri, evrenin yapıştırıcısı rolündeki bu bağları, kendi bilinçlerine gelen sesler yoluyla farketmişlerdi. Bilgeler, bu sesleri duydukları için onları tekrarlayarak diğer kimselere geçirebiliyorlardı. Temel ses yüksek sesle tekrarlanabilir, ama zihinsel bir ses olarak içerden kullanılsa daha güçlü olur. Temel sesin gerçek olduğunun kanıtı onun uygulanmasında yatar. Bilgelerin kabul ettiği gibi beden, temelde seslerle birarada tutuluyorsa, o zaman hastalı-ğın varlığı bazı seslerin uyumunun bozulduğunu gösterir.

Agnes Reiner 80 yaşına gelinceye dek kalbinden rahatsızlanmamıştı. Sonra göğsünde ağrılar hissetti ve kendisine arıgina pectoris teşhisi kondu. Kriz sadece kendini zorladığı zamanlar gelmiyordu; sakin otururken gelebiliyor ya da gece uykusundan uyardırabiliyordu. Ocak ve Mayıs ayları arasında 60 kez kriz gelmişti - yani ortalama üç günde bir.

Bunların bazıları hafifti ve iki üç dakikada geçiyordu. Bazı-ları ise daha ciddiydi - göğsündeki ağrı 10 dakika kadar sürüyor ve kendisini nefes nefese ve halsiz bırakıyordu. "Sorunlanmı kendime dert etmediğim için bu yaşa gelebildim." diyordu arkadaşlarına, ama yine de geçirdikleri onu korkutuyordu.

Sonra bir kard.iyoioğa göründü. Tahliller, koroner damarlarda ciddi bir tıkanıklık olmadığım gösteriyordu. Her yaşlı kirnede olduğu gibi damarlar sertleşmişti, fakat kalp kaslarını oksijenden yoksun bırakacak yağlı arteriosklerotik plak birikimleri yoktu. Yalnız, koroner damarlardaki spazmlardan ortaya çıkan ikinci bir tür arıgina vardır ki, Agnes'te olan da buydu. Damarları dar olduğu için en hafif bir gerginlik bile, onları bir angina krizine neden olacak kadar sıkıştırıyordu. Doktor, kendisine bu durum hakkında herşeyi bilmediklerini ve bundan sonra kendini fazla yormamasım söyledi: Agnes ise öfkeyle "insan seksen sekiz yaşındaysa zaten bütün yaptığı kendini yormamak oluyor." diye cevap verdi. Kendisine, bu durumda genellikle verilen ilaç - nitrogliserin hapları - verildi. Bu haplar ağrısı-m geçiriyor fakat hastalığı tedavi etmiyordu. Daha yeni ve etkili ilaçlar ise Agnesin astımı olması nedeniyle kullanı1amı-yordu. Zaten bunlar da tedavi edici değildi.

Haziran başlarında, oğlunun önerisi üzerine bizim has- , tamız oldu. Ona temel ses tekniğini öğrettik. Agnes zaten TM yaptığı içirı iç seslerin kullanımına alışkındı. Anlatmağa başladım: "Temel ses de ayın şekilde işlev görür, fakat amacı biraz farklıdır. Bedeninizdeki herhangi bir süreci ineelediğnizde, kesin bir sırayla birbirini izleyen adımlardan oluş-tuğunu görürüz. Başka bir deyişle, herşeyin bir başlangıcı, ortası ve sonucu vardır ve bunlar o şekilde düzenlenmiştir ki, kısımlardan hiçbiri yerini değiştiremez, Şimdilik bu adımların ne olduğunu bir yana bırakalım - bunlar beyindeki nöronların bir örüntüsü, bir nöropeptid salıverilmesi, ya da bir enzim salgılanması olabilir.

Sizdeki DNA, karbon, hidrojen ve oksijen atoınlarından başka birşey değildir. Bu atoınlar aletlerle ölçülerneyecek kadar derin bir titreşimler zinciri ile birbirlerine yapı§-mışlardır. Bu titreşimleriri gücü de derin olmalarından gelir; bir milimetrenin milyonda biri kadar bir sapma bile DNA molekülünü o kadar harikulade yapan o hassas zekamn parçalanmasına neden olur. DNA'yı ölçülerneyecek kadar uzun süreler boyunca birarada tutan o görünmez titre-şimler. gerçek anlamda doğadaki en güçlü bağlardır.

Bütün bu titreşimleri zihinselolarak incelemek olası de-ğildir, ama onların varolduğunu ve doğanın onları kusursuz bir uyum içirıde birleştirdiğini biliyoruz. Fakat bazen SIralardan birinde bir bozukluk olur. O zaman Maharishi Ayurveda, özelolarak seçilmiş bir temel sesi uygulamamızı söyler. Bu ses, sırası bozulmuş hücrelerin üzerine geçirilerek onları eski yerlerine gönderen bir kalıp görevini görür ve bunu her hücrenin temelindeki ses sırasını düzelterek yapar.

Angina gibi bir rahatsızlık durumunda, beyin, atardamarlan büzen özel işaretler gönderir; bu ise kan damarlannın orta katmanındaki sinir ve kas hücrelerini uyaran haberci moleküller yoluyla olur. Sizdeki spazmlar da bir tür yanlış haber nedeniyle ortaya çıkmaktadır. Bazı ilaçlar bu olgu' dan yararlanır ve beyindeki kimyasal habercileri engelleyerek haberin yerine ulaşmasını önler. Fakat bu moleküllerin gerçek kayanğı zihindedir; eğer doğrudan düşünme sürecine ulaşılarak beynin içtepileri düzeltilse, o zaman tedavi daha etkili olacaktır. Temel ses tedavisinin amacı işte budur."

Bu yeni kavramlar Agnes'i çok sevindirmişti, Ona tekniği verdikten sonra, her gün belirli bir süre kullanmasını söyledim; kriz geldiğinde de kullanabilecekti. Dil altına nitrogliserin hapı koymağa da devam edecekti, çünkü bu ilaç herhangi bir ağrıyı birkaç dakika içinde geçiriyordu. İki ay sonra Agnes'ten "Artık ağnm kalmadı" diye başlayan sevinçli bir mektup aldım. Krizleri, temel ses tekniğini aldığı gün durmuş, ve birdaha tekrarlamamıştı. Satırlanndan mutluluk ve iç rahatlığı akıyordu. Artık hareket ederken kendini rahat hissediyordu. (Birçok angina hastalan kendilerini yormaktan çok korkarlar.) Nitrogliserin haplanm çantasında taşımayı bırakmış ve bu y~~ çok cesur bir adım atarak bir üniversiteye kaydolmuştu. Universitenin tarihindeki en yaşlı öğrenci olduğundan övünçle söz ediyordu.

Temel ses tedavisiyle elde edilen iyileşmenin derecesi ki-şiden kişiye değişir. Tedaviyi salık verdiğim üç yıl boyunca kalp hastalığı, kanser, multiple skleroz, hatta AIDS hastalannın ağrı, kaygı ve diğer rahatsız edici belirtilerden kurtulduklarını ifade ettikleri yüzlerce duruma şahit oldum. Tabii bu ifadeler, bilimsel geçerlilik için gereken kontrol gruplan kullanılıp istatistikselolarak incelenmiş değildirler. Bunun için de, bu zihinsel iyileşmenin etkililiği konusunda kanıt olarak gösterilemezler. Bilimsel tıp standartlanna göre kamt sağlayabilmek için daha çok yol gitmek gerekmektedir.

Öte yandan, Maharishi Ayurveda' daki yaklaşımın temelinde binlerce yıllık deneyim yatar ve onu uygulamak standart tıp tedavilerinin yararlarını arttırabilir .

Temel Ses Nasıl Öğrenilir

Temel ses tekniği, yetkili bir Maharishi Ayurveda doktoru tarafından hastamn durumunun tam olarak teşhisinden sonra öğretilen bir tıbbi tedavidir. Aym zamanda, kiliniklerimizde yanın günlük bir seminer olarak verilen özel temel ses programına kaydolarak bu yaklaşımın temelinde yatan kuramı öğrenmek de olasıdır. Temel ses programı ister sağlıklı ister hasta olsun herkese öğretilebilir, ve tıbbi teş-his gerektirmez.

Insan bedeninin temelde bir ses ağı olduğunu farkına varmak, kişiye büyük ilham verir ve uygulandığında da bu kuram olağanüstü sonuçlar verir. Birkaç saat içinde kişinin benlik imgesi tamamen değişir; insanlar sık sık algılama güçlerinde büyük değişiklikler olduğunu ifade ederler. Temel ses, "siz nasılsanız dünya da öyledir" diyen Ayurveda özdeyişinin kusursuz bir örneğidir. Algılamanız "içerde" açıldıkça, herşey de "dışarda" açılır

Nabız Teşhisi - Kuantum Mekanik Bedenden Haberler

Hücrelerinizin, dokulannızın ve orgaIllannızın ötesinde sizin hiç farkına varmadığınız bir etkinlik botluğu bulunur. Bunun oluşturduğu karmaşık desen de varlığınız için, temel ses kadar derin ve önemlidir fakat dokunma duyusu ile algılanabilir. Bu etkinliği parça parça incelemeniz gerekseydi, bu sonu olmayan bir karmaşıklık olurdu. (DNA'ruzın bir tek sarmalında kodlanmış olan üçmilyon genetik parçanın her birini açmak kadar büyük bir karmaşıklık.)

Maharishi Ayurveda ise bütün bu işaretleriri tek bir yerde uygun bir şekilde biraraya getirilmiş olduğunu söyler: Bu yer nabzı.nızdır.

Ayurveda kuramına göre her hücre kendi eşsiz işaretini kalbe kan dolaşımı yoluyla gönderir. Bu ayrı işaretler sonra sıkıştırılarak tek bir 'taşıyıcı frekansı' oluşturulur bu da nabızdır. Burada şifre çözülerek, karaciğerde ya da midede, kalbin sağ karıncığında ya da tiroid'in sol kısmında neler olduğu ortaya çıkarılabilir. Bütün bir senfoniyi yayınlamak için bir radyo dalgası yeterlidir; aynı şekilde doğa da bedenin bütün etkinliklerini nabız yoluyla yayınlamanın yolunu bulmuştur,

Büyük Bir Teşhis Ustası

Demek ki nabzınız kuantum mekanik bedeninize açı-lan bir kapıdır. Kuantum bedeniniz kuantum alanda her yöne uzandığına göre nabız da evrendeki bütün olaylardan etkilenir. Bir Ayurveda doktoru bileğinize dokunarak Vata Pitta ve Kapha dengesizlilderini ortaya çıkarabilir. Nadi Vigyan olarak bilinen bu tekniğin tanınmış bir uzmanı da, üçüncü kısımda adı geçen Dr. B.D.Iriguna'dır. ABD'ye yaptığı ziyaretlerden birinde kendisine Hal Ashley isimli bir müteahhit başvurmuştu. Birkaç yıldır kronik bel ağrılarından şikayet ediyordu ve spazm geldiği zaman bazen günlerce hareket edemez hale geliyordu.

Her zamanki gibi, doktorlan belinde organik bir hasar bulamamışlardı. Kasılmayı rahatlatmak için yüksek dozda adale gevşetici ilaçlar, ağrısını azaltmak için de ağrı kesici ilaçlar alıyordu. Dr. Triguna, henüz bu durum kendisine anlatılmamışken, Hal'in nabzına birkaç saniye dokundu ve belinde birkaç yıl önce bir ineinme meydana geldiğini söyledi. Halde ağrılannın, şantiyede bir merdivenden düştükten kısa süre sonra başladığını itiraf etti. Triguna'ya göre bu incinme adalelere ciddi bir zarar vermemiş, fakat Vata'nın karın bölgesinde bulunan altdoşası Apana Vata'yı yerinden oynatmıştı. Bu, teşhis edilemeyen sırt ve bel ağrı1annın en yaygın nedelerinden birim.

Yerinden oynamı§ olan Apana Vata da bel bölgesine ama çekmiş ve Vata'nın dengesini kaybetmesine yol açarak bedenin o bölgesinde denge sağlamayı zorlaştırmıştı,

Hal'in ağrı1annın daha sık ve şiddetli olmasının nedeni buydu. Trigurıa'ya göre Hal bir Pitta kişisiydi, fakat şimdi uzun süreli Vata artışı nedeniyle bir Vata - Pitta Vikritisine (dengesi bozulmuş beden tipine) sahipti.

Bütün bunların çözümü ise önce bedenin arka tarafındaki adalelerde birikmiş olan toksinleri gidermekiçin Parıçakarma tedavisi görmesi, ardından da düzenli bir program içinde Vata'yı sakinleştirici beslenme, uzun süreli dinlenme, düzenli uyku alışkanlıkları ve günlük susam yağı masajı uygulanmasıydı. Kendisine aynı zamanda kendi durumu için Ayunveda tarafından önerilen bazı otlar da verildi.

Hal, Triguna'nın bütün öğütlerine uydu. Klinikte Pançakarma tedavisinin bittiği gün kronik ağrısının kaybolduğunu sevinçle farketti. Sonraki aylarda spazmIar daha az sıklıkta tekrar etti. Vata sakinleştinci programa devam etti ve iki kez daha Pançakarma tedavisi oldu. Bu bir sene önceydi ve o zamandan beri hiç spazm gelmemişti.

Nabız teşhisi, şaşılacak kadar etraflı bilgi verir. Dr. Triguna, nabız teşhisiyle sadece o kimsenin beden tipini ve herhangi bir doşanın dengesizlik durumunu bildirmekle kalmaz. Bunlar onun için sıradan şeylerdir ve bulguları beraberinde olan doktorlar tarafından defalarca kanıtlanmış-tır. Kendisi aynı zamanda doşaların çeşitli özelliklerini de okuyabilir.(Hızlı, yavaş, sıcak, serin, sert, yağlı vs.) Bu yolla hastalarına kronik ağrılar, kan şekerindeki ve sindirimdeki anormallikler, kalpte üfürüm, karaciğer bozuklukları ve ülser hakkında bilgi verdiğine ve bunu hastayı daha önce tanımadan yaptığına şahit oldum. Teşhis edilmemiş tümörleri hissedip bunların bulunduklan yeri ve büyüklüklerini tanımlayabilmekte ve habis mi yoksa selim mi olduklarını söyleyebilmektedir. Bu önteşhisinde hastalığın ne kadar ciddi olacağı, tedavinin kolay nu, zor"mu yoksa olanaksız nu olduğu hakkında bilgi verebilir. (Ozellikle hayati tehlikesi olan hastalıklar söylenmez, çünkü bunu bilmenin hastanın iyileşme yeteneğini azaltacağı düşünülür.)

Ayurvedik Nabız Okuması

Kuantum mekanik beden görülmez ve dokunulmaz ol duğu için, onun varlığını kanıtlamanın tek yolu ona dayanan bir teknoloji kullanmaktır. Nabız teşhisi de bu teknolojinin bir parçasıdır. Nabzınızı okuyacak kişi bileğinize dokunduğunda genel sağlık durumunuzun derinliklerine iner. Nabız, beden tipiyle sıkı sıkıya ilişkilidir. Tipik bir kapha kişisinin yavaş ve kayan bir nazı olduğu söylenir ve bu tip nabız bir kuğu'ya benzetilir. Pitta nabzı daha çabuktur, güçlü ve hızlı çarpar ve kurbağaya benzetilir.

Vata nabzı ise en hızlı olanıdır, düzensiz ve hatta kararsızdır ve yılana benzetilir. Bu demektir ki, nabız okumayı öğrenmek isteyen bir kimse önce, hastanın beden tipiyle ilgili en önemli bilgi yi veren yılan, kurbağa ve kuğu'yu birbirinden ayırdedebilmelidir. Aslında bu üç değişik Itıbız herkeste vardır, ama beden tipini belirleyen en önde gelenidir. Nabız teşhisi yoluyla bir Pitta-Vata kişisi, Vata-Pitta kişisinden ayırd edilebir; bunu yapmak için birincisinde daha güçlü olanın kurbağa, ikincisinde ise yılan olduğuna dikkat edilmelidir. Resimde de görüldüğü gibi Ayurvelik nabız dinlemek için üç parmak kullanılır ve her parmak radyal arter'in başka bir kısmına hafifçe bastırılır.

Erkekler için sağ kol, kadınlar için ise sol kol kullanılır. Resim, bir erkeğin kendi nabızını dinlemesini gösterdiği için sol el alt taraftan gelmektedir.

Radyal arter'i bulmak için, önce radyal stilus'un yerini bulun. Bu, bileğınizde başparmağınızm altındaki çıkıntıdır. İşaret parmağınızı bunun altına indirirseniz radyal arter'i bulursunuz. Şimdi üçparmağınızı yanyana getirerek üç değişik nabız hissedene kadar bastmn. İşaret parmağınız Vata nabzının üzerinde, orta parmağımz Pitta nabzı üzerinde, yüzük parmağınız da Kapha nabzı üzerinde olacaktır. (Radyal arter bilekten uzaklaştıkça daha derine gittiği için bazı kimseler Kapha nabzım bulmakta zorluk çekerler; bu da

Prakritinizde fazla Kapha olmadığım, ya da o sırada bedeninizde fazla Kapha bulunmadığım gösterir. Genellikle üçüncü parmağı biraz daha bastırarak Kapha nabzım bulabilirsi-.'t niz.)

Nabız okumadaki ustalık, parmak uçlarımza gönderilen içtepileri ne kadar duyarlılıkla yakalayabildiğinize bağlı-dır. Bu ise diğer bazı etkenlere dayanır: eğitim, dikkat ve uygulama. Nabız teşhisini öğrenen kimse önce günde onbeş yirmi kez kendi üzerinde uygulama yaparak nabızının gün boyu nasıl değiştiğini çok yakından öğrenir. Ikinci aşama ise günde 100 kez başkalarının nabzım okumaktır. Bu beceride ustalaştıktan sonra, öğrenilebilecek şeylerin sınırı yoktur. Herkeste bir derin nabız vardır. Bu, parmaklan sıkıca bastırarak farkedilir ve hastanın doğuştan gelen doşa yapı-sı hakkında bilgi verir. Bir de bu derin nabız üzerinde bulunan yüzeysel nabız vardır. Hafif bir dokunuşla farkedilir ve doşaların şimdiki durumunu iletir.

Bildiğimiz gibi doşalar sürekli değişir; bu nedenle, bir nabız okuyucusu birçok farklılığa karşı duyarlı olmalı-dır - yaş, mevsimler ve günün saatlerine ek olarak sağlığı-nızdaki farklılıklar da nabzımzda değişikliğe neden olur. Zatürrie olmuş bir kimsenin nabzı sadece zayıf olmakla kalmaz, hastalığın bütün hikayesini doşalan düzeyinden anlatır.

Hastalığı nabızdan teşhis etmeği öğrenmek doktorlara özgü bir beceridir, ama herkes kendi nabzım tanıyarak do-şalarının zamanla nasıl değiştiği konusunda çok ilginç bilgiler toplayabilir. Nabız sabahlan sakin ve düzenlidir, gün boyunca da Vata Pitta ve Kapha'ya göre iniş çıkışları gösterir.

Pitta nabzı yemek sırasında ve yemekten hemen sonra en yüksek durumdadır. Yemek sindirimi sırasında ise Kapha artar. Mide boşalır boşalmaz da Vata ortaya çıkar. (Vata, bedendeki bütün boşluklara egemendir.) Diğer farklılıklar da etkinliklerinizi değiştirdiğinizde, uyumaya hazırlandığı nızda, derin düşündüğünüzde v.s. ortaya çıkar.

Bu normal desenler bozulursa, doşalarıruzın dengede olmadığına ilişkin ipuçlan elde edersiniz. Bir nabız, fazlasıyla yılan, kurbağa ve kuğu özellikleri gösteriyorsa, ya da bunlardan biri eksikse, size bedeninizi dengelernek yolunda adım atmamzı söylüyor olabilir. Sabah kalktığınızda nabzı-nızdaki sükunet eksikliği, uykunun silemediği birikmiş gerginliklerin belirtisi olabilir. Nabız okumasım öğrenmiş hastalanınıza, kendilerine uyguladıklan nabız okumalannın bir günlüğünü tutmalanın öneriyoruz. Bu bilgiden, kişisel temas sonucu kendi doşalarıyla yakınlık kurabiliyorlar.

Buna ek olarak bir de tedavisel değer vardır. Parmağını-zı nabzımza bastırdığınızda, bir ilmeği kapatarak zihinsel bilinci fiziksel bilinçle temas ettiriyorsunuz; çünkü zihniniz dünyayı parmak udanndan algı1arken (her parmak ucunda beyin kimyasındaki ani değişiklikleri gösteren bin üçyüz sinir ucu vardır) nabzımz yakalanmayı bekleyen yüzlerce işaret gönderir. Bu işaretleriri düzgün olmamasının nedenlerinden biri onların varlığının farkında olmadığınızdır; böylece nabız okuma işlemi bilincinize yeni bilgiler getirir ve zekanın iç akışını dengeleyen derin etkinliği başlatır.

Nabız Teşhisinin Öğrenilmesi

Bir Malraviski Ayurveda doktoruna başvuran her hastaya rutin olarak nabız teşhisi uygularur. Bu, nabzınızın neler söylediği hakkında soru sormak için iyi bir fırsattır; Dr. Triguna ve diğer deneyimli Hint uzmanlarının nabız okumalan eşsiz bir fırsattır, fakat ABD' de usta nabız teşhis çileri çok çabuk yetiştiri1mektedir. Amerikalı nabız okuyucularının en ustalarından olan, Lancaster kliniğimizdeki Dr.- John Douillard tarafından 17 derslik bir kurs hazırlanmış-tır. Bu kursta Nadi Vigyan teorik ve uygulamalı olarak öğ-retildikten sonra, ayrıca uygulamalar yoluyla bu beceride ustalık kazanılır.

Marma Tedavisi- Zihin ve Bedenin Birleştiği Noktalann CanlandınIması hücrede zeka olduğu için, zihin ve beden sadece beyinde değil heryerde birleşir. Aslında, fiziksel maskesi çı-kanldığında, bir hücre, madde ve bilincin birleşme noktası, kuantum mekanik bedenle dış dünyanın kesiştiği bölgedir

. Fakat bazı birleşme noktaları diğerlerinden daha önemlidir. Maharishi Ayurveda deride bulunan çok duyarlı noktalardan yararlanır. "Marma" adı verilen bu noktalar 107 tanedir. Gözle görülemedikleri halde "marma"lar dokunma duyusu ile bulunabilirler ve bedende dengeyi sağlamak için çok önemli kabul edilirler. Marma tedavisi adı verilen bir masaj tekniği bu noktaları canlandırır. Bu teknik kliniklerimizde uygulanmaktadır ve öğrenildikten sonra evde yapılabilir.

Eski Ayurvedik tıbbi yazılarda, doktorlar bir marmayı kesmemeleri konusunda uyarılırlar. Bu marmaların, bulundukları bölge ve işlevlerine göre haritaları çıkarılmıştır. Bu, tamamen aym olmamakla birlikte, Çin akupunktur'undaki meridyenlerin haritasına benzer. Marma tedavisi Akupunkturdan daha eskidir ve büyük bir olasılıkla onun atasıdır.

Marmalara zarar vermekten kaçınmak akıllı bir önlemdir. ünemli kan damarları ve sinirlerle çakışmadıkları halde marmalar da aym derecede önemlidirler, çünkü iç zekanın akış yönünü gösterirler, duyarlılık ve bilincin en fazla oldu-ğu noktaları belirlerler.

Marmaların CanlandınIması

Marmaları canlandırmakla, bilinç ve fizyoloji arasındaki ilişki de canlandırılır. Bir marmayı harekete geçirmenin çeşitli yolları vardır. Bunlardan biri, üçüncü bölümde beden egzersizi kısmında gösterilen yoga hareketleri yoluyla' dır. Beden, bir yoga pozisyonunda hareket ederken belirli marma noktaları hafifçe gerilir. Pançakarma' da kullamlan Shirodhara, (alına yağ damlatılması yöntemi,) de çok rahatlatıcıdır; çünkü ılık yağ doğruca alnın ortasındaki önemli bir marma noktasına damlar. Aynı şekilde, günlük programda öğretilen yağ masajı (abhyanga) da derideki bütün marmalara ulaşır ve sinir sistemine aktarılır. Böylece marma noktaları Vata doşası ile doğrudan "konuşma'mzı ve onu dengede tutmanızı sağlar.

Marmalar yüzeyselolmadıkları ve sistemin derinliklerine indikleri için zihinselolarak da canlandırılabilirler. TM, bütün mamaları canlandırır, fakat özellikle başta, kalpte ve karın altında yerleşmiş olan üç büyük marmayı(mahamarma) canlandırır. Bunlar derinin yüzeyinde değildirler ve doğrudan kuantum mekanik bedene ulaşılarak canlandırılmaları gerekir. Ayın zamanda en fazla bu marmaları canlandırmak isteriz. Çünkü bunların diğer marmalar üzerinde büyük etkileri vardır. Bir de, bundan sonra anlatılack olan mutluluk tekniği de bütün marmaları canlandırmanın bir yoludur; bu tekniği uygulayanlar derilerinde hoş bir ılıklık ya da bir dalgalanma hissi duyduklarım belirtirler.

Klinikte Marma Tedavisi

Bütün Maharishi Ayurveda Kliniklerinde, ev uygulamasının da anlatıldığı özel bir marma tedavisi yapılır. Meslekdaşım Dr. John Douillard, Hindistandaki ileri gelen vaidya1ara da danışarak marmaların uzun zamandır kaybolmuş olan bilgisini yeniden canlandırmıştır. Kendisinin bu yaklaşımının eşi yoktur, çünkü 15 alt doşanın herbiri için marma noktalarının haritası çıkarılmış ve bunlar, onları dengeleyen uygun ilaçlı yağlarla eşleştirilmiştir,

Once, bir hastada hangi belirli dengesizlik durumları duğu teşhis edilir. Diyelim ki kronik bir başağrısı Vata'nın başta bulunan alt doşası Prana Vata'mn dengesizliğine bağ-landı. Eğitilmiş teknisyenler, belirli bir düzen içinde Prana Vata'nın karşılığı olan marrna noktalarıru, bunun için salıkverilen bitkisel bir yağla ovarlar. Yeniden ortaya çıkarılmış bazı Ayurveda tekniklerinde olduğu gibi marma tedavisinin sonuçları üzerinde de henüz bilimsel araştırma yapılmamıştır. Fakat biliyoruz ki hastalar bu tedaviyi son derece ra--natlatıcı bulurlar. Bazıları ağrıların ve diğer kronik belirtilerin ortadan kalktığını ifade ederler ve genelde doşalarun dengelenmesi süreci daha kolay ve çabuk hale gelir.

Evde Marma Uygulaması

Marrnaların yerleri kişiden kişiye az da olsa değişiklik gösterdiği için, bu noktaların eğitilmiş kimseler tarafından bulunmaları gerekmektedir ve bu nedenle klinikte uygulanan tedavi bir kitaptan öğrenilemez. Ama yine de genel olarak marmalardan yararlanabilirsiniz. Onemli noktalardan bir kümesi ayak tabanlarında bulunur. Bunları canlandırmak için hergün 3-5 dakika susam yağıyla hafif bir ayak masajı önerilir. Bunun için en uygun zaman yatmadan öncedir, çünkü sinir sistemi üzerindeki ve özellikle Vata doşarı üzerindeki rahatlatıcı etki uyku için iyi bir başlangıçtır.

Günlük abhyanga uygulaması yaparken de aşağıda gösterilen üç önemli marma'ya özel ilgi göstermelisiniz.

Bu marmalardan biri a1nınızın ortasında, iki kaşıruzın arasında bulunur. Bu bölgeyi gözler kapalı olarak hafifçe ovmak, kaygı, başağrılan. zihinsel gerilim ve diğer üst Vata sorunlarına iyi gelir. Diğer bir nokta, göğüs kafesinin bitti-ği yerdeki sternum'un tam altındadır ve kalbe bağlıdır; alt üst olmuş duyguları yanştırmaya yarar. Alt karın bölgesinde, göbeğin 10 cm aşağısında olan üçüncü marma da, kabızlık, gaz ve diyer alt Vata sorunlarına iyi gelir. Her bölge için birkaç dakika ayırarak dairesel hareketlerle ovun. AlıEv daki marma, geceleri uykuya dalmağa da yardımcı olur.

Yalruz fazla bastırmamağa ve hızlı ovmamağa dikkat edin, çünkü bu vatanızı sakinleştitmek yerine tedirgin eder

Marma Tedavisi Nasıl Öğrenilir

Kliniklerde marma tedavisi doktor denetiminde ayakta, ya da klinikte yatarak uyguıanır. Bu tedaviyi alan bütün hastalara bedenlerindeki dengesizliklerin tam olarak ne olduğu öğretilir ve evde hangi marma noktalarını canlandırmalan gerektiği gösterilir. Aym zamanda kendilerine uyg;tm ilaçlı yağlar da verilerek, tekniği öğrendikten sonra kendi başlarına da rahatça uygulamalan sağlamr.

MUTLULUK TEKNİGİ "Saf Sevinç" Nasıl Duyulur

Size sevinç veren bir deneyim düşünün: bir çocuğun doğumu, görkemli bir güneş batışı manzarası, ya da şafak vakti yüksek dağların eteğindeki bir göl - ve sonra duygularınızı belirli bir amn ötesine taşıyın, "saf sevinç" denen yeni bir duruma erışirsiniz. Sanskritçe bu niteliğe "ananda" adı verilir ve "mutluluk" olarak çevrilebilir. Doğu öğretilerinin batıda yaygmla§masıyla mutluluk sözcüğü birçok olumlu duyguyu anlatmak için kullanılma-ğa başlandı. Kesin olmak gerekirse, mutluluk kendi kendine deneyimlenemeyecek kadar soyuttur. Aynı şekilde, zeki olmak da deneyimlenemez. Zeka gibi mutluluk da son üründür. Kuantum mekanik bedende saf olarak bulunur ve ancak doğru koşullarda kabarcıklar halinde yüzeye yükselir. Mutluluğu yaratabilmek için beden ve beyindeki, aralarında eşgüdüm sağlanması gereken binlerce süreci göremez, onlara dokunamazsıruz. Fakat duyulan belirli bir his vardır - saf sevinç- ve bu da mutluluğun varolduğunu kamtlar.

Ayurveda bilgelerine göre bütün sevinçlerimizin kayna-ğı saf sevinçtir. Bu, doğrudan göremediğimiz, ama küçük sevinçlere yansıyan parlak bir ışıktır. Büyük ışık olmadan bu küçük ışıklar varolamazlar. Para, fiziksel güzellik ve başannın mutlulukla eşit sayıldığı batı toplumunda bile insanlar, ya§amın kusursuz göründüğü ve sevinçle dolu olduğu beklenmedik anlar yaşarlar. Saf sevinç durumunu sürekli olarak yaşayabilseniz, mükemmel sağlığın uygulamalı özüne sahip olabilirdiniz.

Mutluluk Tekniği

Saf sevince erişebilmeleri için hastalara mutluluk tekni-ğini öğretiyoruz. Bu tekniğe önceleri Maharishi Ayurveda Psikofizyolojik Bütünlenme Tekniği adı verilirdi. Bu karma-şık ismin anlamı "zihin ve bedeni biraraya getirmek" tir. Mutluluk tekniğinde belli belirsiz bir zihinsel içtepi, özel bir ses kullanılır. Bu sesin amacı bedendeki her hücrede bulunan mutluluk titreşimleriyle zihnin tekrar temas kurmasım sağlamaktır. Meditasyondan farkı ise bu tekniğin amacının, bedenden kabarcıklar halinde yükselen fiziksel mutluluk hissini duymak olmasındadır. Bu duygu kendi başına da son derece sevklidir, fakat aynı zamanda "kuantum iyileş-me"nin gerçekleşmekte olduğunu ve iç zekanın bozulmuş kanallarının onarılmakta olduğunu gösterir. Bu kanallar kapalıyken mutluluk akamaz. Kanallar açıldığında ise kuantum mekanik beden ile temas yeniden kurulur.

Laura Simons, ilerlemiş göğüs kanseri olan bir kadındı. Gördüğü tedaviye ek olarak mutluluk tekniğini öğrendiğinden beri durumu çok iyi gidiyordu. Sol göğsündeki şüpheli şişliğın habis olduğunu öğrendikten sonra birkaç yıl ameliyat olmayı reddetmişti.Şarısı vardı ki, tümör yayılmamıştı, ve oldukça yava§ büyüyordu. Sonunda ameliyat olmaya karar verdi, ve kemoterapi (ilaç tedavisi) sırasında mutluluk tekniğini kullanınağa başladı. Kanser hastalan çoğunlukla ameliyat ve kemoterapiye, önüne geçemedileri ve dalga dalga kabaran korku ve bunalım duygulan ve çeşitli derecelerde fiziksel dermansızlıkile tepki gösterirler. En iyi durumda bile, tedavi onlar için bir işkencedir.

Laura ise bu deneyimde mutluluk bulmayı bile başara- bilmişti. Tekniği öğrenir öğrenmez kendini daha sakin ve olumlu hislerle dolu hissetmişti. Bazen bir zonklama, sıcaklık, hatta ağrı bile duyuyordu, ama çoğunlukla tekniği kullandığında hasta göğsündeki ağrı kayboluyordu. Kendisi için en heyecan verici sonuç da, hastalığının orta yerinde bulduğu yepyeni mutluluk hissiydi. Laura bu konuda şöyle diyor: "Mutluluk tekniği sırasındaki deneyimler, bir buçuk sene önce bu tekniği öğrendiğim zamanki kadar derin değil. Fakat o zaman o kadar derin korku, keder, çaresizlik ve yoğun kaygı hisleriyle doluydum ki, sevinç ve mutlulu-ğu ya§amağa başlayınca aradaki fark son derece çarpıcı 01-muşttı. O zamanlar bilincimde büyük kara delikler deneyimliyordum. Artık kara delikler görmüyorum ve duydu-ğum sürekli neşe hissi daha kalıcı. Yine de bazı günler o sevinç ve mutluluk hissi o kadar güçlü oluyor ki, onlan zor zaptediyorum. Artık korku duymuyorum, sadece genel bir kaygı duygusu var ve onu da çoğunlukla denetleyebiliyorum. Yukanda anlatılan ile birçok hastanın düştüğü "karadelik" arasındaki çarpıcı zıtlık, mutluluk tekniğinin ne kadar değerli olduğu konusunda yeterli bir ipucu veriyor. Sadece kanser hastalanyla değil, başka birçok hastalarla da aynı sonuçlan aldık.

Mutluluğun Doğallığı

Her doşa, sevincin farklı bir tadını ifade eder ve mükemmel denge durumunda hepsi deneyimlenebilir:

Vata: Canlandıncı, keyif1endirici, çevik, neşeli, iyimser, esnek

Pitta: halinden hoşnut. sevinçli, kibar, hoş, zihni açık

Kapha: sebat1ı, güçlü, bağı§layıcı, cesur, cömert, şefkatli, huzurlu

Vata, burada da diğer doşaların önderidir. Sinir sistemi yoluyla sevinci yayarak bütün hücrelerde değişikliklere yol açar. Ama her üç doşa arasında denge yoksa, fizyolojiniz uzun süre saf sevinci destekleyemez. Maharishi Ayurveda'nın önemli amaçlanndan biri de, iç algılama pencerelerini temizleyerek bu durumu değiştirmektir. Normal uyanıklık halinde kendimizi. algılamamız içimizde ne kadar sevincin varolduğunu anlamak için yeterli değildir. Psikoloji, nevroz ve psikoz gibi anormal durumlara çok ağırlık verdi-ği için sevincin etkileri üzerine çok az şey söylenmiştir, Coş-kun1uk anlanna ozanlar, din adamlan ya da sıradan insanlar tarafından çok değer verilmiştir: fakat psikolog Abraham Maslow' dan önce kimse böyle durumlar ile yüksek sağlık arasındaki ilişkiyi ortaya çıkarmamıştı, Maslow, 1950 ve 6O-larda "kendini gerçekleştirmiş" diye tanımladığı bir grup yüksek başanya yönelimli kimseyi inceledi. Bu gibi kimselerin son derece değişik ve bireysel yaşamlan vardı.

Yüzeyden bakıldığında, başarılı bir iş adamı, meşhur bir yazar ya da büyük bir orkestra şefi arasında belirgin bir benzerlik yoktu. Fakat Maslow bu kimselerin, farklı yaşam şekillerinin altında, yoğun iyilik ve sevinç anları yaşadıklarını mortaya çıkardı ve bu anlara "doruk deneyimleri" adını verdi.

Bu kimseler, bu doruk anlarında kişisel gerçeklerinin tamamen değiştiğini hissediyorlardı. Her zaman çok büyük görünen engeller gülünç geliyor, ezici bir güçlülük duygusu içlerinden sel gibi akıyor ve kendilerini son derece sakin ve yaşamla uyum halinde hissediyorlardı.

En yetenekli sporcular ve değişik sanatçılar da zahmetsizce kendi bilinen yeteneklerinin üzerine çıkabiliyorlardı. Kadın basketbolcu Patsy Neal'e göre "bireyin fiziksel ve duygusal yeteneğinin ötesinde, insanın beklentisinin ötesinde olanzafer anları vardır. Açıklanamayan birşeyolur ve bilinen yaşama, yaşam katar. Sporcu, kendinin ötesine geçer; doğal olanı aşar ve bunu daha önce farkında olmadığı güçleri kullanarak yapar.

Maslow, "doruk deneyimleri"nin son derece tedavi edici özelliği olduğunu görmüştü. Hastaları, yaşamdaki büyük değişiklikleri, doruk anlarmda aniden kendilerine gelen anlayış'a bağlıyorlardı: yeni bulunmuş güven ve yaratı-cılık, şaşırtıcı açmazlara beklenmedik çözümler, ve hiçbir korkunun kendilerini etkileyemeyeceği hissi. Bazı durumlarda uzun süreli bunalım ve kaygı nevrozlan bir gece içinde kaybolmuş ve bir daha geri gelmemişti.

Maslow, bundan son derece etkilerımiş ve insan psikolojisi için olağan sayılan olumlu deneyimlerin çok ötesindekileri de başlangıç çalışması içine almıştı. Yine de, bir kimseye doruk deneyimi yaşatmanın ve yolunu ne de kaynağını biliyordu.

Düşünceyi aşmak için bir teknik olmadan, perdenin açı-lıp psikolojinin doğal uyanıklık düzeyinin ötesini görebildi-ği o ender anlan beklemekten başka yapacak şey yoktu.

Süper Akışkanlık

Son sıralarda klinik psikologlar, yaratıcı kişilerin sık sık deneyimledikleri çaba gerektirmeyen bir durumu ortaya çı-kardılar ve buna "akış" adı verildi. "Akış" süresince iş projeleri kendiliğinden ilerliyor ve en yoğun konsantrasyon bile çaba gerektirmiyordu. "Akış"içinde olduklan sürece, yaratı-cı kişiler olağan yeteneklerinin çok üzerine çıktıklarını hissediyorlardı. "Akış'rn tek sakıncası başkalanna öğretilememesi ve geliştirilememesiydi. Sıradan kişiler arasında yüzde on' dan daha az bir grup bunu deneyimleyebiliyor ve bunu yapabilenler de sadece aralıklı olarak "akış" içinde bulunuyorlardı. Bilim, meditasyonu ciddi olarak araştırmaya başlayınca, bu olguların şaşırtıcı tarafı tam olarak açıklanabildi.

Buna göre "doruk deneyimi" ya da "akış"ta olmak hissi, TM araştırmacılannın süper akışkanlık adını verdiği bir durum. Süper akışkanlık. bir etkinlikte daha az çaba gerektirdiği için "akış'a benzer fakat çaba en aza indirilmiştir. Bu durumda hareket tamamen kendiliğinden olur; iş yapan kimse işine, düşünen kimse düşüncelerine ve sanatçı sanatına gömülür.

İste 1970'lerde bir meditatör' ün bu durumu tanımlaması: "Yumuşak fakat güçlü bir mutluluk ve sakinlik hissi ço-ğunlukla hem bedende hem de zihinde bulunur. Bu, fizikselolarak bütün bedende son derece zevkli bir canlılık olarak duyumsanır. Bu sakinlik o kadar derin ve kalıcıdır ki, en büyük olaylar karşısında bile devam eder- bozulmalara karşı bir tampon görevi yapar ve bütün etkinlikleri kolay ve zevkli hale getirir."

Süper akışkanlık deyimi, 50 yıl önce fizik'te keşfedilen ve süper akışkan adı verilen bir grup maddeden gelir. Örne-ğin sıvı helyum - 273 dereceye kadar soğutulduğunda bir kabm kenarlarından yukarı akma, çok küçük deliklerden geçme ve hareketlendirildiğinde sonsuza kadar akma yeteneğine sahip olur. Bu gizemli değişikliğin nedeni soğutucu etkinin kendisidir. Yeterince düşük bir derecede, Helyum atomlan gelişigüzel hareket etmeyi bırakıp tam bir düzene girerler. Süper akışkan Helyum atomlan o kadar düzenli olurlar ki, süper akışkanlığın sürtünmesiz durumuna erişirler. Çok soğutulmuş maddelerinin benzer bir özelliği de süper iletkenlik, yani elektriği sürtünmesiz iletebilme yeteneğidir. Süper iletkenlik de normal doğa yasalanna meydan okur gibi görünür, fakat aslında bu belli koşullar gerçekleş-tiğinde ortaya çıkan özel niteliktir.

Aynı şekilde, meditasyon düşünce sürecini "soğutunca" bilinçte süper akışkanlık ortaya çıkar. zihin düşünce Süreci'nin daha sakin düzeylerinde daha fazla düzen olduğunu görür ve saf sessizliğin tam düzenine yaklaşır. İşte bu noktada, zihnin kuantum sınırında, değişik kuralları izleyerek düşünmek ve hareket etmek olasıdır. Kişi, çabasız geliş-meyi ve uyanıklık durumunda görülemeyen bir tür "sürtünmesiz" yaratıcılığı deneyimler.

Mutluluk Tekniği Nasıl Öğrenilir

Mutluluk tekniği hem sağlıklı hem de hasta kimselere öğretilebilir. Teknik, aynı zamanda Maharishi Ayurveda doktoru olan yetkili bir öğretmen tarafından verilir, ve öğretim bir saat kadar sürer. Öğretimden önce ayrıntılı bir tıbbi değerlendirme yapılır. Kişi tekniği değişik durumlarda kullanmayı, yani ağrı, kaygı, bunalım belirtileri, ya da hastalık belirtilerinin olup olmamasına göre ne şekilde kullanacağı-nı öğrenir. Her durumda, mutluluğun yayılması, kendini tanıma yolunda büyük bir adımdır ve saf sevincin bir gerçek olduğunu en iyi şekilde gösterir.

KOKU TEDAVİSİ - Koklama Duygusu

Yoluyla Denge Beş duyunuzdan herbiri, kuantum mekanik bedeninizdeki değişik titreşimlerden oluşmuştur. Retina tabakasına gelen ışık titreşimlerinin oluşturduğu tepki, parmağınızdaki dokunma titreşimIerinden tamamen farklıdır. Evrenin "e_ nerji çorbası" böylece belirgin görüntü, ses koku V.s. halinde ayrılır. Üç doşa da doğaya son derece uyumludur. Herbiri beş duyudan birine veya birkaçma cevap vermek ister.

Vata: işitme ve dokunma

Pitta: görme

Kapha: tatma ve koklam Bu seçim, beden tiplerinde tek doşarun egemen olduğu kimselerde çok kolay görülür. Saf Vata'lar yüksek sese kar-şı çok hassastırlar ve en hafif dokunmayı hissederler. Pittalar, özellikle açık renk saçlı ve beyaz tenli iseler uzun süre güneşe dayanamazlar ve aynı zamanda görsel güzelliklere çok duyarlıdırlar. Kapha'lar için mutfaktaki tatlar ve kokular çok doyurucudur.

Hepimizde Vata, Pitta ve Kapha bulunduğu için bu seçimler çok nesneldir. Örneğin, marma tedavisine herhangi bir beden tipi cevap verebilir, yani bu sadece Vata'lara özgü değildir. Eski Ayurveda metinleri, dolunaya bakmak ve su kenarında yürümekten (Pitta için) ağaçların dallarındaki rüzgar sesini dinlemeye (Vata için) kadar çeşitli duyusal uyarıcıların listesini verir.

Koku tedavisi bu bilgilerden geliştirilmiştir ve hastaları-rnız bu tedaviyi zevkle alırlar.

Kokuların Dili

Her doşa, kendine uygun olan kokuyla dengelenebilir. Bu uygunluk rasa'lar yani yiyeceklerdeki tat yoluyla olur. lll. bölümde bundan epeyce söz edeceğim. Şimdilik, Ayurveda da altı tat olduğunu bilelim. Bunlar, bilinen dört tat yani tatlı, ekşi, tuzlu, acı ve ayrıca buruk (fasulye, nar ve zerdeçalda bulunan ağzı buzüştüren tat) ve keskin (baharatlı) tatlardır. Tatlı yiyecekler hem Vata hem de Pitta'yı dengeler. Gül'ün tatlı kokusu da öyledir. Ekşi tatlar Pitta'yı arttırır; kötü ve ekşi kokular da öyledir. Nemli, topraksı kokular Kapha'yı arttırır; acı ve buruk kokuları da özellikle Vata'yı arttırır.

Tatların dili tatlı, ekşi, tuzlu acı, buruk ve keskin ile sı-nırlıdır. Burun ise onbin değişik kokuyu alabilir. Koku, önce burun dokusunda bulunan nem içinde erir, sonra özel koku hücreleri ile doğrudan beyindeki hipotalamus'u gider. (Bu hücreler aslında sinirdirler. İnce bir mukozayla kaplıdırlar ve bütün bedende sadece bunlar hava ile temas eder. Aym zamanda kendisini yenileyen tek sinir de budur - her üç haftada bir yenilenir)

Kokuların doğrudan hipotalamus' a gitmesi çok önemli-.,dir, çünkü bu küçük organ birçok bedensel işlevi düzenler. Bunlann içinde bedenısısı, açlık, susuzluk, kan şekeri düzeyi, büyüme, uyuma, uyanma, cinsel uyarım, ve öfke, mutluluk gibi duygular bulunur. Birşeyi koklamak, "beynin beynine", oradan da bütün bedene doğrudan bir mesaj yollamak demektir.

Aynı zamanda bir kokunun mesajı, beynin duyguları düzenleyen limbik sistemine ve hippokampus denilen ve bellekle ilgili olan bölgeye gider. Kokunun eski anıları canlandırmasının nedeni budur.

Koku Tedavisinin Kullanılması

Maharishi Ayunveda'da kokular, üç doşayı dengeleyen özel işaretler göndermek amacıyla kullanılar. Genelolarak: Vata - ılık, tatlı ve ekşi kokulann karışımı ile dengelenir: fesleğen, portakal, gül kokulu yasemin, karanfil ve di-ğer baharatlar gibi. Pitta - tatlı ve serin kokulann karışırru ile dengelenir: sandal ağacı, gül, nane, tarçın ve yasemin gibi.

Kapha - da Vata gibi ılık kokulann karışımı ile dengelenir, yalnız baharatlı tonlar ağır basar: ardıç, okaliptus, katur, karanfil ve mercanköşk gib On damla kadar kokulu yağı sıcak suya damlatıp odayı yarım saat kadar bu hafif kokuyla doldurun; bu süreyi istediğiniz kadar uzatabilirsiniz. (Mumla ısıtılan özel koku kapları kullanılabilir, fakat bir çay fincanı ve ufak bir kahve ısıtıcısı da yeterlidir.)

Kokuyu gece yakından koklamak uygun olur, çünkü günün çeşitli görüntüleri ve sesleri, kokuları örterek etkilerini engeller. Koku, birçok kimsenin uykuya dalmasına yardımcı olur, ve bütün gece odada kalabilir

Koku tedavisinin tıbbi bir yönü de vardır. Bedenlerinde belirli dengesizlikler teşhis edilen has talara, dengesi bozulan alt doşa için yağlar verilir. Hangi alt doşayı dengeleyeceğinizi ve buna uygun kokuyu bilirseniz bir ağrıyı koku ile de tedavi etmek olasıdır. Şubat ayında Betsy AlIen göğsünü kötü bir şekilde üşüttü. Bu onu bir hafta yatakta tuttu fakat bir türlü geçmedi, ve ayağa kalktığında da kuru bir öksürük onu rahat SIZ etmeğe devam etti. Bu iki ay sürdü, ve üçüncü ay girdi-ğinde Ayunveda değerlendirmesi için kliniğe geldi. Betsy bir Vata -Pittan tipi olarak teşhis edildi ve ciğer zannda bölgesel bir Vata dengesizliği bulundu. Bu, çeşitli yollardan tedavi edilebilirdi. Doktoru koku tedavisini seçti ve kendisine geceleri koklayacağı özel bir Vata yağı salık verdi. Betsy, ne gibi bir durumla karşılaşacağını bilmeyerek eve gitti. Ge-.?isini şöyle anlatıyor: "Yatma vaktine kadar bekleyernedim, çünkü çok merak ediyordum. Bir çay fincanı su kaynatarak içine birkaç damla o tatlı kokulu yağdan damlattım ve koklamakiçin fincanın üzerine eğildirn. Bedenimin gösterdi-ği tepkiyi hiç beklemiyordum. Sanki tepeden tırnağa bütün hücrelerini birdenbire canlarumştı. Orada durup birbiri ardından derin nefesler alıyordum - sanki kokuya doyamı-yordum. O gece kokuyu doğru şekilde, yatağa yatarak kullandım ve aynı canlandıncı enerji geri geldi. zihnim bunun bir ko ku' dan alınacak bir sonuç için çok a§ırı olduğunu söylüyordu, fakat bedenim ikna olmuştu."

Kısa süre sonra Betsy'nin öksürüğü geçti ve aylardır olmadığı kadar rahat uyumağa başladı, Kesin teşhis olmadığı zaman koku tedavisi çok geneldir. Belki bir iki belirtiyi tedavi edebilir ya da sadece bedeni hoş bir şekilde gevşetir. Diğer tedavilere uzun süre karşı koymuş olan migren başağrısı. bel ağnsı, deri allerjisi ve uykusuzluk gibi rahatsızlıkların kokulara cevap vermesi bazen bizi de şaşırtmıştır. Bu da bir Ayurveda ilkesinin doğruluğunu kanıtlar: hastayı iyi tanıyorsanız, herhangi bir şey ilaç olarak kullanılabilir.

Koku Tedavisi Nasıl Öğrenilir

Bu teknik, hangi kokulu yağın kullanılacağı dışında bir öğretim gerektirmez. Tıbbi değerlendirmeye gelemeyenler ise en egemen doşalarıru izlerler - genellikle sakinleştirrnek istenilen doşa budur.

GANDHARVA MÜZİK TEDAVİSİ - Doğayı Dengeleyen Melodiler

Geçtiğimiz birkaç yılda Maharishi Ayurveda bize müzik kullanılarak yapılan ilk incelikli tedaviyi sunmuştur. Kliniklerimizdeki hastalar hergün bir süre Gandharva Veda melodileri dinlerler. (Gandharva Veda, geniş Veda edebiyatının bir koludur ve "müzik tonlanmn bilgisi" olarak çevrilebilir.) Gandharva müziği birçok asır önce Hindistanda ortaya çıkmıştır; ve kurallan, bugün de Hintli müzisyenlerin çaldıklan o uzun güzel ve doğaçtan ragalann temelini oluş-turur.

Gandhavra Veda'nın, fizyolojiyi değiştirmek için bazı incelikli teknikleri vardır. Müzik .. "rahatlatıcı" ya da "canlandıncı" olmaktan öte bir şeydir. Once, niçin müzik dinleriz? Zevk için tabii, ama bütün zevkler bedeni bir şekilde değiştirir. Normal olarak Bach ya da Mozart'ın nasıl etkilediğini görmek için bir kimsenin tansiyonunu ölçmeyiz, ama tansiyonunuzu düşürmek isterseniz, hafif ya da klasik müzik iyi bir ilaç olarak kabul edilir.

İlaç Olarak Müzik

Müziğin bir tedavi yolu olabileceği gerçeğini, Yeni Delhi' de Gandharv müziğinin klinikte kullanılması hakkında doktorlara verilen bir konferansta anladım. Bir ara bir kadın Voidya ayağa kalkıp, konuşmak yerine Gandharvanın ne olduğunu göstereceğini söyledi. Kendisi, Vatayı dengeleyen bazı melodiler söylerken bizden dinlememizi istedi. Gözlerimizi. kapayarak dinlerne-ğe başladık. Sonra, yanımızda oturan kimsenin nabzını ölç memizi. istedi. Herkes, dinlediği nabzın, dakikada 70-80 olan normal durumdan oldukça aşağı olduğunu belirtti.

Bu sefer başka bir raga'ya (tonlar sıralamasına) dayanan daha hızlı bir melodi söyledi. Yine birkaç dakika dinledikten sonra yanırruzdaki kimsenin nabzım ölçtük. Herkesin nabzı normal düzeyin üzerine sıçramıştı. Yani doktor, bedenimizi. seslerin yardımıyla istediği yöne çekiyordu. Bedenin değişik bölgelerine göre çeşitli değişimleri olan bu temel teknik, Gandhavra Veda'nın tıbbi bilgisini oluşturuyordu. Bunun temelinde yatan, dengeli ses ilkesi, yani doşaları sakinleştiren titreşimlerdir.

Tat, renk ve kokularda olduğu gibi bazı tonlar bir do-şa'yı dengeler, bazılan ise rahatsız eder. Yavaş ya da hızlı çalınış, aletlerin akort ediliş şekli, ve karmaşık ritmik örüntülerin tasarlaruşı hep dinleyicinin tepkisini değiştiren tekniklerdir. Gandharva metinleri sabah, öğlen, akşam ve günün diğer zamanları için hangi raga'lann uygun olduğunu belirlemişlerdir. Örneğin, öğleden sonra saat 4'te işin çoklu-ğu nedeniyle Vata fırlamışsa, müziğin yardımıyla akşamın daha dinlendirici etkinlilderine geçiş sağlanır.

Düzgün olarak çalındığında, Gandharva melodilerinin evrensel etkileri olduğu söylenir. Bedenimiz, buna doğanın değişen ritmlerini yansıtan değişikliklerle karşılık verir. Ak-şam üzeri sakinleşeri sadece nabzınız değildir: her bitki ve hayvan da kendi akşam döngüsüne göre tepki gösterir. Gandharva müziği, her an doğadan gelen temel titreşimleri içerir.

Gandharva Müziğinin Kullanımı

Gandharva tedavisi kliniklerimizdeki programın değiş-mez bir parçasım oluşturur, Evde kullanılmak üzere Gandharva kasetleri ya da diskleri ısmarlanabilir ve gün boyu, üç saatlik bölümler halinde çalmabilir. Her bölüm, zamanın 'sandhya' denilen bir kısrnım gösterir ve bunlar da hangi raga'nın ne zaman ça1ınrnası gerektiğini belirler. Sandhya1ar bir pusulanın noktalan gibi birbiriyle ilgilidir.

Gün doğumu, öğlen, günbatımı ve gece ile belirlenen dört temel sandhya, günlük döngünün ana noktalarıdır: doğanın ritmlerinde bu zamanlarda meydana gelen değişiklikleri gösterirler. Diğer dört geçiş noktası da, öğleden önce, öğleden sonra, gece ve şafak öncesi' dir. Başladıkları zamana göre adlandınlan üç saatlik bölümler şunlardır: Bu verilen zamanlar ortalamadır ve mevsimlere uyacak şekilde düzenlenmelidir. Genel kurallara göre saat kaçta başlarsa başlasın, şafağın ilk saati ilk sandhyayı belirler.

Mevsimlerin değiştiği noktalar nasıl doşalarıruzı dengesizliğe karşı duyarlı ve savunmasız kılarsa, bedeniniz de aym şekilde günün değişme noktalarına karşı duyarlıdır. Be-__ ." densel işlevlerin hepsi belirli zamanlarda en üst düzeydedirler. Belirli zamanlarda ise en düşük düzeydedirler.Gandharva Müziği, fazla iniş çıkışları ve sert geçişleri ortadan kaldı-rarak bunlan sürekli bir etkinlikırmağı oluşturacak şekilde dengeler. Eger zihniniz gündüz bitiremediniz işle meşgul olduğu için uyuyamıyorsanız, rahat geçişin eksikliğine şahit oluyorsunuz demektir. Gandharva bunu düzeltebilir. On dakikalık Gandharva Müziğinden şu şekilde yararlanabilirsiniz:

- Sabahleyin, kolay uyanmak için

- Yemekten sonra, sindirim için

- Yatmadan önce, uykuya yardımcı olması için

- Hastayken, iyileşme süresinde

Bu müzik, oturarak gözler kapalı dinlenir. Dikkatiniz rahatça melodi üzerinde olsun. Eğer dalgınlaşırsanız, tekrar müziğe dönün. Kalkmağa hazır olduğunuzda, teybi kapatıp bir iki dakika sessiz oturun.

Eğer zayıflamağa çalışıyorsanız, yemekten önce 5 dakika Gandharva dinlemek bilincinizi sakinleştirir ve gerçekte ne kadar acıkmış olduğunuzu farketmenizi kolaylaştırır.

Vata dengesizliği nedeniyle kendinizi kaygılı ya da huzursuz hissettiğinizde de yararlıdır. Dikkatinizi kolayca ve rahatça müziğe vermeniz bu doşayı sakinleştitir.

Aslında, odada olmadığınız zaman bile Gandharva müziğini sürekli çalmanın yaran olduğu söylenir. Raga'ların dengeleyici etkisi bir dinleyici olmadığı zaman da vardır. Bu etkinin babda açıklaması yoktur, ama tanımadığınız bir eve girip orada yaşayanların mutlu mu yoksa mutsuz mu 01-duklanm bir şekilde anlamaya benzer. Gandharva da aynı şekilde mutlu titreşimlerle atmosferi değiştirir. Birkaç gün siz evde yokken Gandharva kasetlerini sürekli olarak çalmayı deneyip, kapıdan girdiğinizde evin havasının daha uyumlu olup olmadığım gerebilirsiniz.

Raga'lar, batının müzik gamlarına dayanmadığı için bu kasetlerdeki sesler kulak1arınıza yabancı gelebilir. Bazı kimseler melodiler hamen beğenirler, bazılan ise yava§ yavaş alışırlar. Fakat bedendeki etkiyi değerlendirmek de gerekir. Eğer kendinizi canlı, hafif ve taze hissediyorsanız, müzik etkisini gösteriyor demektir.

Gandharva Tedavisi Nasıl Öğrenilir

Gandharva Müziğini evde tedavi amacıyla kullanmak onu teypte çalmanız yeterlidir. Aynı zamanda Gandharva müzisyeni olmayı da öğrenebilirsiniz. ABD, Avrupa ve Hindistandaki Maharishi Ayurveda okullarında Klasik Hint müziğinin tanınmış ustalan tarafından dersler verilmektedir. Sitar ve tabla, hint flütü ve veena adlı üç telli çalgıyı çalmak öğrenilebilir.

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp