Çürükler

Çürükler :

Bir çarpma, ezilme, vurma, düşme sonucu ortaya çıkan çürüklerin, eziklerin niteliğine göre sağıltma biçimleri vardır. Bunlar köyden köye, çevreden çevreye değişir.

1- Ağır bir nesnenin altında ezilmek, ormanda devrilen bir ağacın altında kalarak ortaya çıkan çürükler için taze alabalık ortasından uzunlamasına yarılır. Çürüğün olduğu yere sıkıca bastırılır, bir bezle sarılır.

2- çürüyen yere taze buğday ekmeğinin içi ağızda çiğnenerek lapa gibi yapılıp bastırıldıktan sonra üstü sarılır.

3- Nişasta hamuru merhem gibi çürüğün bulunduğu yere sürülüp bezle sarılır.

4- Yeni kesilmiş bir koyun postuna sarılma. Koyun kesilir kesilmez postunun iç yam (tüysüz yüzü) çürüğün bulunduğu yere sarılır. Bu daha çok. gövdenin büyük bir kesiminde ortaya çıkan. önemli çürükler, için uygulanır.

5- Ezilip çürüyen yerin hemen kanatıldığı da olur.Ezilen yüzeyde değil de derinde ise. görünmüyor da ağnsı duyuluyorsa hasta dayanabileceği oranda sıcak ile yıkanır (çürüyen ya da ağrıyan yer). Ağrı gövdenin büyük kesimine yayılmışsa bir çamaşır teknesinin içine sıcak su konur.hasta onun içine yatırılır, ağnyan yerleri yavaş yavaş bir süre oğulur. Bu işlem ağrılar azalmaya başlayıncaya değin yapılır.

Olay

1945-1948 yıllan arasında Maçka'daki evimizde Muhiddin adlı bir genç komşumuz otururdu. Biz ailece İstanbul'da duruyorduk. Çok saygılı. uysal bir gençti. Ailesinin, büyüklerinin sözünden çıkmaz. kendisine verilen h~r işi, gücü ölçüsünde yerine getirirdi. Bir gün ağaç kesmek için ormana gittiğinde baldın ezilmişti. Bir süre ağrırnış, gün geçtikçe ağnsı artmıştı. Ezilen yerde incecik bir çizilti de vardı. Doktora gitmeye kalkınca. ailesi büyüklerinden Kalaycı Ali (Zifli Ali) onu alaya almış, ben savaşta (Rus savaşında) tutsak oldum, bir yığın yara aldım, doktora gitmedim de sen bir çizik için utanmadan doktora gideceksin. yazıklar olsun sana, diyerek ona çıkışmış. Sonra evine çağırarak kendince bir ilaç yapmış, çizilen yere sürmüş. Birkaç gün sonra zavallı Muhiddin kımıldayamaz olmuş. Gövdesi kaskatı kesilmiş, sonra ölmüş. Ölümüne Kalaycı Ali'nin yaptığı ilacın yol açtığı söylentisi yayılınca Kalaycı Ali öfkesinden küplere binmiş. "Onu gavur cinleri çarptı da ondan öldü" demiş. Oysa Muhiddin tetanoz olmuştu.

Olay

1938 yılı yazıydı. Maçka'nın Meryem ana deresindeki Ağralaksa yaylasında, ormanda sığırlarımızı otlatıyordum. Az ötede odun kesen bir komşu kızı vardı. Bir aralık kestiği kuru ağaç kütüğü elinden kayıp bacağımın kalçasına yakın yerini ezmişti. Yaylanın oldukça güzel kızlarından biriydi. Çok mu çok utangaçtı. Bacağın ağrıdığını, ezildiğini söyledi de neresi olduğunu söylemedi. Biraz sonra odunlan yükleyip inleye inleye evine gitti. Ben sığırlar otlaktan döndürüp eve gitti-ğimde onun hastalanıp yattığını söylediler. Durumu anlattım. Hemen yakınımızda olan komşu yayladan bu işleri iyi bildi-ğini söyleyen yaşlı bir ni neyi çağırdılar. Nine geldi, kızı yokladı, durumunun ağır olduğunu söyledi. Hemen kızı yan belden aşağı sıcak şuya soktular, otlar kaynatıp ezilen yerine sardılar. Ertesi günü yağla, buğday unundan yapılmış sıcak hamurla merhemlediler. Birkaç gün sonra kız iyileşti. "Seni cinler çarptı, güzelliğinden dolayı göze geldin" dediler. Eninde sonunda güzel komşu kızım benim göze getirdiğimi söyle yip durdular. Kız bir daha benim sığın beklerneye gittiğim yönde oduna gitmedi. Aradan yıllar geçti, o da büyüdü ben de. Artık birbirimizden kaçmak şöyle dursun gizliden gizliye ormanda, yaylımda buluşur olduk. Günün birinde evlendi gitti, benden birkaç yaş büyüktü. Şimdi Maçka'ya. gene yaylaya giderken, köyünden geçen yolun kıyısındaki evinde onu görürüm arada bir, bir daha gözüm değmiyor ona artık.

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp