Tansiyon

Tansiyon : Kan Basıncı

Dolaşım sisteminin merkezi olan kalp büyük bir güçle kasılarak kanın damarlar içinde dolaşmasını sağlamaktadır. Kalp tarafından pompalanan kan esnek olan atardamar duvarlarını germekte yani bir basınç yapmakta ve kanı ileriye doğru itmektedir. Tansiyon denilen bu kan basıncı dalgalar halinde (nabız dalgaları) bütün vücuda yayılır. Damarlar, daralıp genişleyebilme yetenekleri sayesinde organlara taşınan kan miktarını ayarlayabilirler. Bu düzenleme sinir sisteminin ve hormonların da rol oynadığı karmaşık bir mekanizma ile sağlanmaktadır. Kan basıncı toplardamarlarda ve kılcal damarlarda düşük, atardamarlarda ise yüksektir.

Büyük dolaşımda, akciğer dolaşımındakinden yani küçük dolaşımdakinden çok daha yüksektir. Kan basıncı denince esas olarak kol atardamarında (arteria brakialis) ölçülen kan basıncı anlaşılır. Kalbin kanı pompaladığı sıradaki basınç yani sistolik basınç, tansiyonun üst hududunu (büyük tansiyon), kalbin dinlendiği sırada ölçülen basınç ise alt hududunu yani diastolik basıncı (küçük tansiyon) gösterir. Sistolik kan basıncının derecesi esas olarak atardamar duvarının esnekliğine bağlı olduğundan yaşlandıkça ve damar sertleştikçe (arterioskleroz) artar.

Diastolik basınç ise büyük ölçüde çevredeki dirence bağlıdır. Kan basıncı sfigmometer denilen monometrelerle yani tansi-yon aleti ile ve milimetre/cıva (mm/Hg) cinsinden ölçülür. Normalde kan basıncı sistolde 120, diastolde 80 kadardır.Sistolik basıncın artması halinde hipertansiyondan, azalması halinde ise hipotansiyondan söz edilir.Yüksek Tansiyon: Yüksek tansiyon birçok nedene bağlı olarak ortaya çıkabilen bir sağlık sorunudur.

Bu nedenler arasında, böbrek hastalıkları ve bazı kalp, damar hastalıkları ön plana geçer. Bir hastalığın belirtisi olarak ortaya çıkan yüksek tansiyonun yanı sıra, herhangi bir hastalık olmaksızın beliren tansiyon yükseklikleri de vardır. Esansiyel hipertansiyon olarak adlandırılan bu tabloda, yapılan bütün tetkiklere rağmen, yüksek tansiyona yol açan bir hastalık belirlenemez. Bu gibi durumlarda yüksek tansiyonunbaşlama yaşı kişiden kişiye farklılık gösterir.

Bazen 18-20 gibi çok erken yaşlarda başlarken, genellikle orta yaşı geçtikten sonra belirir.Kan basıncının normalden yüksek bulunduğu hallerde hipertansiyondan söz edilir. Bazı kimselerde belirli bir sebep bulunmadığı halde tansiyon yüksektir, yani esansiyel bir hipertansiyon vardır (Primer hipertansiyon). Kan basıncının yükselmesi, böbrek hastalığı, hormon bozukluğu veya gebelik toksemisi denilen bazı hastalıklar sonucu da meydana gelebilir (Sekonder hipertansiyon). Vakaların çoğu primer hipertansiyon şeklindedir ve bazılarının soy geçmişlerinde yani ailesinde de hipertansiyonlu kimselere rastlanır.Hipertansiyon her zaman hastalıkmeydana getirmez ve şikâyete neden olmaz.

Bazı kimselerde şiddetli baş ağrıları ve kusma görülebilir. Çok kere sinirsel sebeplere bağlı tansiyon yükselmeleri görülür ve halk arasında asabi tansiyon diye isimlendirilir. Gerçekten bu gibi vakalar sedatif denilen, sinir sistemini teskin eden ilaçlarda fayda görürler. Hipertansiyonun tedavisi özellikle sekonder tipte olanlarda gereklidir. Tansiyonu yükselten asıl hastalığın tedavisi şeklinde yapılmalıdır.Hipertansiyonlulara genellikle endişeden uzak kalmaları, fazla tuzlu yememeleri, şişmanlamaktan kaçınmaları tavsiye edilir.

Günümüzde değişik etki gösteren çok çeşitli tansiyon ilaçları (hipo- tansif ilaçlar) vardır. Kan basıncının aşırı yükselmesi halinde beyindekanama veya tromboz, he- mipleji, kalp yetmezliği, angina pektoris, hipertansif ensefalopati gibi komplikasyonlar görülebilir. Gelişigüzel tansiyon ilacı almak da doğru değildir. Çünkü ani tansiyon düşmeleri de beyin, kalp ve böbrekdamarlarında istenmeyen etkiler yaratabilir.Tansiyonun düşük olması tabii olabileceği gibi, ender olarak hastalık durumlarında da görülebilir. Genellikle düşük tansiyon önemsenmez. Böyle bir kimseye, uzun süre ayakta kalırsa ya da çok sıkı elbise giyerse bayılabile- ceği söylenerek ikaz edilir.

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp