Kısırlık

KISIRLIK (akîm, nulliparith)

Dişi canlının çeşitli sebeplerden dolayı yavru yapamamasına verilen isimdir. Kısırlık terimi her ne kadar dişiler için kullanalmakta ise de, bazı kere çocuğu olmayan erkekler için dahi kullanılmıştır. Nitekim Kur'ân-ı Kerim'de Yüce Allah şöyle buyurmaktadır: "Göklerin ve yerin hükümranlığı Allah'ındır. Dilediği şeyi yaratır. Dilediğine kız çocuk, dilediğine de erkek çocuk verir. Yahud hem kız, hem erkek çocuk verir, dilediğini de kısır bırakır. O her şeyi bilendir ve her şeye gücü yetendir" (Şüra 49-so)

Sebepleri:
Erkeğin veya kadının menisi (sper-ma)'nin azlığı, zayıflığı yahut da bozulmuş olması, kadın ve erkeğin hasta olması, sarhoşluk, ihtiyarlık, daha buluğ çağına gelmemiş olmaları, kişinin cinsel ilişkiyi çokyapması sebebiyle meninin kıvamının bozulmuş olması, işte bu sebepler çocuk olmasını engelleyebilir.

* Bazan da kadının rahminin hastaolması, rahim kanalının kapalı bulunması. Rahmin normal konumunda olmaması, rahim ağzının birbirine kavuşup bitişmesi, kanal içinde şişlik bulunması, rahmin aşırı derecede rutubetli olması, kadının aşırı derecede şişman olması.

Erkeğe gelince:
KISIRLAŞTIRMAK bak. İğdiş Yapmak.

Kamışının kısa olması, aşırı derecede şişman olması, bu durumlarda erkeğin menisi, kadının rahmine pek az ulaşır. Kamışın normalden uzun olması sebebiyle de meni bu uzun mesafede hararetini kaybederek rahme ulaşır, dolayısıyla gücünü azaltmış olur.

Diğer Sebepler: Beynin, kalbin, mide ve karaciğerin zayıf olması da kısırlığın sebeplerindendir. Kadın ve erkeğin cinsel temas zamanında, herbirinin menisinin inzali, diğerininkinden önce veya sonra olması. Kadının inzal (orgazm)'den sonra aşırı hareketlerde bulunması, doğrulması, ayağa kalkması veya inzal sırasında korku ve üzüntü gibi bir hâl meydana gelmesi de gebeliği önleyici sebeplerden sayılmıştır.(/.-Nefis s. 400-402)

* İhtiyarlık ve bazan da manevî (İlâhî) sebeplerden meydana gelmektedir.

Gebe Bırakabilecek Meninin Özellikleri:
Erkeğin menisi kalın, beyaz, yapışkan, berrak, üzerine sinek konduğu zaman, tatlı olması sebebiyle onu yer. Çünkü meni keseciklerinden, olgunlaşmış olarak çıkmaktadır. Kokusu ise çiçek veya yasemin kokusunu andırmaktadır. Hamur kokusuna benzetenler de olmuştur. Kadınınki ise ince ve sarıya meyillidir. (ibnün-Nefis s. 405)
MENİ mad. de bak.

Kısırlık Bir Özürdür:
Sahâbe'den Ma'kıl b. Yesâr (r.a.) demiştir ki: "Bir kimse Peygamber Aleyhis-Selâm'agelerek: "Yâ Rasûlallah! Ben asil bir aileden zengin bir hanım buldum, fakat kadın doğurmuyor (kısır), bu kadınla evleneyim mi? diye sordu. Peygamber Aleyhis-Selâm; doğurmayan bu kadınla evlenmesini tasvip etmedi. Adamcağız ikinci defa geldi, yine sordu; yine evlenmesini tavsiye etmedi, adamcağız üçüncü kez geldiğinde yine aynısını söyledi ve şöyle buyurdu: "Doğurgan ve size bağlı kadınlarla evleniniz! Zira ben, kıyamet gününde sizin çokluğunuzla, diğer ümmetlere karşı iftihar ederim"."1

* Hz. Ömer (r.a.) de şöyle demiştir: "Çirkin fakat doğurgan bir kadın; güzel fakat doğurmayan bir kadından daha iyidir"."2

* Hz. Ömer, çocuğu olmayan bir kimseyi zekat ve öşür toplama memuru olarak görevlendirmişti. Adamcağız gittiği yerden dönüp geldiğinde: "Bir kadınla evlendim" dedi. Bunu duyan Hz. Ömer: "Çocuğu olmayan kısır bir erkek olduğunu, evlendiğin o kadına söyledin mi?" diye sordu. Adamcağız: "Hayır" deyince, Hz. Ömer: "Kadına haber ver ve onu serbest bırak! İsterse evliliği devam ettirsin, isterse ayrılsın bu onun hakkıdır" dedi."3

Şişmanlık ve Yağlılık:
Şişman ve yağlı olan kadınlar ve bütün canlılar, zayıf olanlara nisbetle daha zor hâmile kalırlar. Şişman ve yağlı olanlar, kısır olmasalar bile, kolay kolay hâmile kalmazlar."4

Bazı Mânevi Sebepler:
"Câbir b. Abdullah (r.a.) demiştir ki: "Ensâr'dan bir kimse Peygamber Aleyhis-Selâm'a gelerek: "Ey Allah'ın Rasûlü! Yüce Allah bana hiç çocuk vermedi, hatta düşük dahi olmadı" dedi. Bunun üzerine Peygamber Aleyhis-Selâm: "Çok istiğfar etmek ve çok sadaka vermekle nasılsın? Bunlarla rızıklanırsın!" buyurdu. Hadisin râvisi Câbir (r.a.) der ki: "Bu soru ve cevaptan sonra adamcağız sadaka vermeyi istiğfar etmeyi çoğalttı, hatta bu kimsenin dokuz oğlan çocuğu oldu"."5

* Peygamber Aleyhis-Selâm, bu kimseye verdiği cevapla Kur'ân-ı Kerim'deki şu âyete işaret etmişti: "Rabbinizden bağışlanmanızı dileyiniz! İstiğfar ediniz, doğrusu o, çok bağışlayıcıdır. Size gökten bol bol yağmur indirsin,size mallar ve oğullar vererek yardım etsin. Sizin için bahçeler-bağlar var etsin, ırmaklar akıtsın"
(Nuh 10-12).

İhtiyarlık, Yaşlılık:
Melekler, İbrahim Aleyhis-Selâm'a; ilim sahibi bir oğlu olacağını haber verip müjdelediklerinde, Hz. İbrahim-'in eşi Hz. Sâre 90 yaşında olması sebebiyle, hayret ve dehşete düşmüştü, elleriyle yüzlerini kapatarak: "Ben kısır bir kocakarıyım, benden nasıl çocuk olur?" dedi. Melekler dediler ki: "Bu böyledir, Rabbin böyle emretmiştir. Doğrusu O, hikmet sahibidir, her şeyi bilendir" (Zânyât 29-30).

* Başka bir âyet-i Kerimede ise: "Andolsun ki elçi meleklerimiz İbrahim'e müjde getirdiler de; Selam sana" dediler. O da "Size de Selam" dedi ve hiç beklemeden (misafirlere) kızartılmış bir buzağı getirdi. Ellerini yemeğe uzatmadıklarını görünce, onları yadırgadı ve onlardan korkmaya başladı. Dediler ki: "Korkma, çünkü biz Lut kavmine gönderilmiş melekleriz" O esnada İbrahim'in eşi ayakta duruyordu ve bu sözleri duyunca güldü. Ona da İshak'ı, İshak'ın ardından da Yakub'u müjdeledik. Bu müjde üzerine İbrahim'in eşi: "Vay hâlime, ben bir kocakarıyım, bu kocam da bir ihtiyar iken çocukmu doğuracağım? Bu gerçekten şaşılacak bir şey!" dedi. Melekler dediler ki: "Allah'ın emrine şaşıyor musun? Ey ev halkı! Allah'ın rahmeti ve bereketleri sizin üzerinizdedir.Şüphesiz ki O, övgüye lâyık, ihsanı da boldur"
(Hud 69-73).

* Tefsircilerin açıklamasına göre bu esnada Hz. İbrahim 120, eşi ise 90 yaşında idi. Hz. Sâre, meleklerin bu müjdesi karşısında heyecanlanıp güldü, bu sırada âdet kanaması meydanageldi. Bu suretle rahi mdeki olu msuzlu k çocuk yapabi İme yönünde değişti ve oğlu İshak'a hâmile kaldı."5

* Hz. Zekeriyya ve eşinin de yaşlı ve kısır olmalarına rağmen çocuklarının olduğunu yine Kur'ân-ı Kerim haber vermektedir: "Hani Zekeriyya gizli bir sesle Rabbisine şöyle bir niyazda bulunmuştu: "Ey Rabbim! Gerçekten yaşlılık sebebiyle kemiklerim zayıfladı, başımın saçı ise bembeyaz alev gibi oldu. Ey Rabbim! Sana duâ etmekle de hiç bir zaman mahrum kalmadım. Gerçekten ben, arkamdan işbaşına gelecek olanlardan endişe ediyorum. Karım da kısır bulunuyor. Bu sebeble bana bir çocuk ihsan eyle ki, o bana mirasçı olsun. Yakub ailesine de mirasçı olsun: Ey Rabbim! Bağışlayacağın o çocuğu, sen rızana lâyık kıl. (Bu duâ üzerine yüce) Allah şöyle buyurdu: "Ey Zekeriyya! Biz sana bir oğul müjdeleriz ki, onun adı Yahya'dır. Daha önce ona kimseyi adaş yapmadık" (Bu müjde karşısında) Zekeriyya şöyle dedi: "Ey Rabbim! Karım kısır olduğu ve ben de ihtiyarlığın son sınırına vardığım halde benim nasıl oğlum olabilir? (Cebrail ona şöyle) dedi: "dediğin doğrudur, fakat Rabbin buyurdu ki: Bu işi yapmak bana kolaydır. Daha önce sen hiç bir şey değilken seni de ben yaratmıştım"
(Meryem 3-9: ayrıca bak. Al-i imran. 38-40).

Kaynaklar:
[1]- Abdürrezzak 61160-161; S. Kübrâ 7/81-82; Hâkim nikah 2/162: Nihâye 31273; E. Davud nikah H. 2050; Nesâî nikah 6/65-66: i. Kayyim s. 308-9 [2]- Nihâye 2/4 / 6: ayrıca bak. Abdürrezzak 6/160: Faik 2/205; C Sağır 2/16. [3]-Sünenû Saîd ibni Mansûr 3/2/55; Abdürrezzak 61 i 62. [4]-Nihâye 4/341. [5]- Râgıb el-lsfehânî. Müfredat "dahıke" maddesi vr. I20ab: Mâtürîdi. Te'vîlâtü'l-Kur'ân vr. 265ab; Kayseri Roşid Efendi Kütüphanesi No: 47: Halkûl-insân s. 84.

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp