Serbest Radikal Nedir?

Serbest Radikal Nedir? : Serbest Radikallerin Etkileri

20. yüzyılın başlarında, depolanan yağların bozulma nedenleri araştırılırken serbest radikal adı verilen bileşiklerin varlığı fark edilmiştir. 1900 yılında Michigan Üniversitesi’nde organik kimya profesörü olarak çalışan Moses Gomberg (1866-1947) tarafından organik serbest radikal yapısındaki trifenilmetil radikalinin keşfi, serbest radikallerle ilgili araştırmaların başlamasına yol açmıştır. II. Dünya Savaşı sırasında (1939-1945) iki atom bombasının (6 Ağustos 1945’te, Hiroşima ve 9 Ağustos 1945’te, Nagasaki) patlamasının yol açtığı toplu ölümler ve hayatta kalanların kısa yaşam süreleri, direkt olarak serbest radikal biyokimyasının ortaya çıkmasına neden olmuştur.
 
Serbest radikallerin toksik ajanlar olduğu düşüncesi ilk defa Rebecca Gerschman tarafından 1954 yılında ortaya atılmıştır. Yaşlanmanın serbest radikal teorisi ise Denham Harman tarafından 1956 yılında öne sürülmüştür.Yapılan araştırmalar sonucunda serbest radikallerin dış yörüngelerinde bir veya birden fazla eşleşmemiş elektron taşıdıkları gösterilmiştir. Bu durum serbest radikallerin dengesiz, çok kısa yarı ömürlü, çok reaktif ve hücrenin tüm bileşenleri ile kolayca etkileşebilme özelliğine sahip bileşikler olmasına yol açmaktadır. Bu moleküller ekstra bir enerjiye sahiptir ve vücutta bu enerjiyi hücrelere boşaltarak onların normal fonksiyonlarını değiştirmektedirler. 
 
Normal hücrelere saldırarak, onları harap ederek ya da mutasyona uğratarak çeşitli zararlı etkilere neden olmasının en önemli nedeni, en dış yörüngelerindeki elektron açığını kapatabilmek için başka atomların elektronlarını paylaşmaya çalışmalarıdır. Özetle serbest radikalleri komşu moleküllerin elektronlarına hırslı bir şekilde göz diken ve onlardan elektron çalmak suretiyle “bedende faaliyet gösteren teröristler” olarak da tanımlayabiliriz. Serbest radikaller bir dokunun herhangi bir molekülünü etkilerse bu dokunun işlevini yerine getirememesine neden olur. Etkilenen maddenin biyolojik önemine bağlı olarak önemli veya önemsiz çeşitli rahatsızlıklara neden olurlar.Serbest radikallerin olumsuz etkileri şöyledir:
 
• Serbest radikaller DNA’ya hücum ederlerse DNA’da fonksiyon bozukluğu, kırılmalar, mutasyon ile sonuçta kansere yol açarlar.
 
• Enzimlere ve proteinlere saldırarak normal hücresel faaliyetleri bozabilirler. Kan damarlarımızı döşeyen hücrelerin zarlarında meydana gelen bu tür bir tahribat, atardamarların sertleşmesine, kalınlaşmasına ve nihayet kalp krizi ve felçlere yol açabilir.
 
• Serbest radikallerin kollajendeki proteine saldırması, protein molekülleri arasında çapraz bağlar oluşmasına ve dokularda sertliklere neden olur.
 
• Serbest radikallerin hemen hemen tüm hastalıklarda vücudun yıpranarak yaşlanmasına, saçın beyazlamasına, kemiklerin zayıflamasına, derininburuşmasına, kronik dejeneratif hastalıklara, kalp hastalıklarına ve çeşitli organ kanserlerine sebep oldukları tespit edilmiştir.

SERBEST RADİKAL NEDİR?

İnsan vücudundaki her hücre günde ortalama 10 bin serbest radikalin saldırısına maruz kalıyor. Yaşam tarzınızı değiştirseniz ya da çevreden maruz kaldığınız toksinleri, kirleticileri, ağır metalleri ve diğer tehlikeli maddeleri tümüyle ortadan kaldırsanız bile, serbest radikallerden tümüyle kaçmanız olanaksız. Antioksidan savunma sisteminiz yeterince iyi çalışmaz ve antioksidan besinleri yeterince tüketmezseniz ya da antioksidan etkili ek desteklerden yararlanmazsanız serbest radikaller hücrelere zarar verir ve birçok hastalığın başlangıcına zemin hazırlar. Serbest radikaller nefes aldığınızda ve yemek yediğinizde bile meydana gelir. Sigara içerken, hava kirliliğinden, egzoz gazlarından ve sulardan bedeninize girer.

SERBEST RADİKALLERİN ZARARLARI

Vücutta metabolik işlemler sonucunda oluşan hidrojen peroksit veya yağlı besinlerin yüksek sıcaklıkta işlenmeleri, pişirilmeleri sonucu oluşan lipit peroksit en zararlı serbest radikallerdir. Bu bileşikler oksidatif stres adlı kimyasal işlemlerle genetik materyal DNA'yı hasara uğratarak hücre ölümünü artırır. Bu durumu en güzel cilt yaşlanmasında görebiliriz. Bu durumu engellemek, dejeneratif hastalıklara erken yaşlarda yakalanmamak ve hücre hasarını aza indirmek için yaşla birlikte güçsüzleşen antioksidan savunma sisteminizi güçlendirmelisiniz.

ANTİOKSİDAN BESİNLER YAŞLANMAYI GECİKTİREBİLİR


Serbest radikaller bedeninizin antioksidan aktivitesinden daha yoğun olduklarında bir dengesizlik oluşmakta ve hücrelerinizde oksidatif hasar meydana gelir. Yani serbest radikallerin üstün gücü antioksidan potansiyelinizden fazlaysa hücreler yaşlanır. Yaşla birlikte vücut daha fazla serbest radikale maruz kalır ve daha fazla üretir. Diğer taraftan bedeninizin doğal antioksidan üretimi yaşlandıkça azalır. Bazı uzmanlara göre antioksidan üretimi 25 yaşından itibaren yavaşlar.

Antioksidanların serbest radikallerle savaşma yetenekleri farklıdır. Ne kadar güçlü ve etkili olurlarsa antioksidan kapasite güçleri de o kadar fazladır. Bu nedenle her besin aynı güçte antioksidan etki göstermez. Tufts Üniversitesi'nde yapılan çalışmalarda hemen hemen her besinin ORAC değeri araştırılmış ve sebze ve meyvelerin en yüksek antioksidan içeriğine ve ORAC değerine sahip oldukları bulunmuş. Ancak henüz çoğu kişi günlük önerilen beş porsiyon sebze ve meyveyi tüketmedikleri için bu doğal antioksidanların gücünden mahrum kalıyor.

DOĞA ANTİOKSİDAN GÜÇLER

Brokoli, marul, ıspanak, domates, lahana, kayısı, havuç, kırmızı ve yeşil biber, kırmızı şarap üzüm çekirdeği, soğan, pırasa, kuşkonmaz, erik, ıspanak, çilek, vişne, kırmızı üzüm, yeşil ve siyah çay ve kırmızı şarap...

NE KADAR ORAC DEĞERİNE İHTİYACINIZ VAR?

Yapılan çalışmalarda günde yaklaşık üç-beş bin ORAC değerine sahip besin tüketildiğinde antioksidan bedenin kapasitesinin güçleneceği ve serbest radikal hasarından yeterince korunacağı belirtiliyor. Ne yazık ki, fast-food diyetlerle sadece bin 200 ORAC değeri tüketiliyor. Bu da yaklaşık günde üç porsiyon sebze ve meyve anlamına geliyor. Bu nedenle daha sağlıklı beslenmek, daha dinç olmak, serbest radikallerin dejeneratif hastalıklara yol açan etkilerinden kurtulmak, daha genç ve sağlıklı yaşlanmak için mutlaka ORAC değeri yüksek sebze ve meyvelere diyetinizde yer verin.

HER ZAMAN TAZESİ DEĞİL

Antioksidan güce sahip olan ve ORAC içeriği yüksek olan besinler sadece taze sebze ve meyveler değildir. Örneğin; taze eriğin ORAC değeri 9,49 iken, kuru erikte bu değer 57,7'dir. Yine taze üzümün ORAC değeri 4,46 iken, kuru üzümünki 28,3'tür.

ORAC KAPASİTESİ YÜKSEK OLAN BESİNLER

MEYVELER

Ispanak 1260

Brüksel lahanası 980

Alfaalfa filizi 930

Brokoli 890

Pancar 840

Kırmızı biber 710

Soğan 450

Mısır 400

Patlıcan 390

SEBZELER

Kara lahana 1770

Kuru erik 5770

Kuru üzüm 2830

Çay üzümü 2400

Böğürtlen 2036

Çilek 1540

Ahududu 1220

Erik 949

Portakal 750

Kırmızı üzüm 739

Kiraz 670

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp