mide kanseri tedavisi var mıdır

Mide Kanseri dünyada AKCİĞER kanserinden sonra 2. sıklıkta kanser ölümlerine yol açan kanser türüdür.Sindirim sistemi kanserleri arasında da kolon kanserlerinden sonra 2. sıklıkta izlenen kanser türüdür.(Yemek borusu ve mide kanserleri tüm sindirim sistemi kanserlerinin %40‘ını oluşturur.)

KKTC için sağlıklı istatistiki veriler henüz oluşturulamamıştır.Bizim kendi çalışmamızda endoskopi yapılmış 1665 vakada mide kanseri saptadığımız vaka sayısı 11‘dir.(Yaklaşık %0.7).Dünyada mide kanserinin en sık görüldüğü bölgeler Rusya ,Çin,Latin Amerika ve Japonya‘dır.Ancak son yıllarda ABD ve Japonya‘da sıklığı giderek azalmaktadır.Yine hayat boyunca bir kişinin mide kanseri ile karşılaşma riski %6-7 olarak belirlenmiştir. Erkeklerde daha sık olup, genellikle 50 yaşın üzerinde tespit edilir.Türkiye‘de de en sık doğu Anadolu bölgesinde görülür.

Mide kanserine yol açabilen etiyolojik nedenler nelerdir?

Mide kanserine yol açabilen etiyolojik faktörlerin başında kötü diyet alışkanlıkları gelmekle birlikte , pek çok etiyolojik faktörün mide kanseri gelişiminde rol oynadığı düşünülmektedir.Özellikle tütsülü, yanık, tuzlu, hayvani yağlı, yüksek nitrat, nitrit ve benzipiren ile beslenenlerle, yetersiz sebze ve meyve tüketenlerde mide kanseri daha sık görülmektedir.Yine Helikobacter pilori enfeksiyonu, sigara, alkol kullanımı ve sosyoekonomik, kültürel düzeyin düşük olması mide kanserinde önemli risk faktörleridir.Yine son yıllarda mide kanserlerinin etiolojisinde GENETİK FAKTÖRLER üzerinde durulmaktadır.

Mide kanseri hastalarda ne gibi şikayetlere yol açar ?

Mide kanseri hastaları genellikle 45 yaşın üzerindedir.Midede hafif yanmalar ve kazınma hissinden tutun da ciddi bir mide kanamasına kadar çok geniş yelpazede semptomlara yol açar. Ancak son zamanlarda ciddi kilo kaybı, kansızlık ve özellikle yemeklerden sonra oluşan ağrı ve dolgunluğu olan hastalarda mide kanseri düşünülmelidir. Sonuç olarak mide kanseri çok sık rastladığımız ve genellikle antiasit grubu ilaçlarla geçiştirdiğimiz mide ekşime yanmasından tutun da,çabuk doyma,yemekle birlikte veya hemen sonrasında kusma, mide üzerinde ağrı, kansızlık ve kilo kaybına yol açabilir.

Mide kanserinde teşhis nasıl konur?

Mide kanserinde teşhis özellikle 21. yüzyılda hasta başvurduğu 1. günde rahatlıkla konulabilir.Bu imkanı da bizlere sunan ENDOSKOPİ cihazlarıdır.Yapılacak bir endoskopi ile hem ayrıcı tanı yapılıp, hem de hemen teşhis konabilmektedir.Bu nedenle mide yakınması olan herkese endoskopi yapılmalıdır. Midede elle muayene ile ülser , kanser veya gastrit olup olmadığı anlaşılamaz. Anlarım diyen yalan söylemiş olur. Midenin muayenesi ENDOSKOPİ‘dir.Endoskopi ile mide kanseri tanınır ve oradan alınan biyopsiler ile tanı kesinleştirilir.Bu nedenle en küçük mide yakınmalarında endoskopi yapılması şarttır. Çünkü mide kanseri çok müphem mide şikayetleri ile başlangıç aşamasında yakalanabilir.Bu aşamada yapılacak tedavi de hastaya kür (Tam tedavi) şansı verir. Endoskopi ile tanı %100 konulmakla birlikte daha düşük yüzdelikle, mide filmleri, tomografi ve endoskopik ultrasound da tanı ve evrelemede yardımcı tetkiklerdir.

MİDE KANSERİNE YOL AÇAN FAKTÖRLER

-Mide içindeki adenomlar (mantar şeklindeki oluşumlar)
-Atrofik gastrit (gastritin ileri aşaması)
-Polipler,
-Kronik mide ülserleri,
-Pernisiöz anemi (B12 vitamini ve folik asit eksikliği sonucu oluşan anemi)
-Bağırsak hücrelerinin midede bulunması (intestinal metaplazi)
-Yanlış beslenme (Tuzlu, tütsülenmiş, dondurulmuş yiyeceklerin yanı sıra ızgarada pişirilmek suretiyle kömürleşen etleri tüketmeyi beslenme alışkanlığı haline getirmek)
-A, C ve E vitamini eksikliği,
-Daha önce bir mide ameliyatı geçirilmesi,
-A grubu kana sahip olmak,
-Genetik geçiş,
-Helikobakter pilori bulunan kişiler,
-Radyasyon,
-Aflatoksin,
-Bazı virüsler,
-Sosyo-ekonomik yaşam.

Nedenleri

Mideniz karın bölgesinin sol tarafında kaburga kemiğinin hemen altında yer alan müsküler bir kesedir. Yetişkinlerde, yaklaşık olarak küçük bir kavun büyüklüğündedir ve yan kısımlarından esneyerek yaklaşık 3,5 litre gıda veya sıvıyı içinde tutabilir. Mideniz boş olduğunda kendini büzer, bir şey yiyip içtiğinizde genişler.

Midenin iç çeperleri, besinleri midenin iç kaplamasındaki bezlerce üretilen enzimler ve asitlerle karıştıran üç güçlü kas tabakası ile çevrilidir. Normal koşullar altında, midenizde her gün 3,5-5 litre mide suyu üretilmektedir. Bu sulardan biri olan hidroklorik asit, demir çivileri eritecek aşındırıcı özelliğe sahiptir. Midedeki hassas dokular bu kuvvetli asitten mideyi kaplayan kalın, jölemsi mukoza dokusu ile korunur.

Besin midenize ulaştıktan sonra tamamen parçalanır ve karıştırılır, kas hareketleri ile pilor kapakçığına doğru itilerek ince bağırsağın üst kısmına (duodenum) ulaşır. Kapakçık açılır ve bir onsun sekizde biri (1/8) miktarında besin bir defada serbest bırakılır. Besin türlerine bağlı olarak yedikten sonra 3 veya 4 saat içinde mideniz boşalır. Yağ oranı yüksek besinlerde midenin boşalma süresi artar.

Mide kanseri türleri

Mide kanserlerinin büyük çoğunluğu, midenin en içteki katmanı olan mukozadaki glandüler hücrelerde baş gösteren adenokarsinomlardır. Adenokarsinomlar zaman zaman 1. ve 2. tip olarak ayrılır:

1. Tip. Bu tip genellikle, midenin, ince bağırsağın ilk kısmına (on iki parmak bağırsağı) en yakın bölümü olan distal midede meydana gelir ve genellikle H. Pylori bakterileriyle olan kronik enfeksiyondan ya da belirli besinlerin yüksek oranda bulunduğu bir beslenme düzeni izlenmesinden ileri gelir.

2. Tip. Bu tip midenizin her yanında kendini gösterebilir ve nedeni çoğu zaman genetik faktörlerdir. 2. tip adenokarsinom agresif olduğundan ötürü, yayılma olasılığı 1. tipe göre daha fazladır ve mide çeperi içerisinden, yakındaki lenf düğümlerine uzanabilir, nihai olarak da pankreas, karaciğer ve kolon gibi başka organlara yayılabilir.

Adenokarsinomlar tüm mide kanserlerinin yüzde 95‘inden daha fazlasının nedeni olsa da, hastalığın, aşağıdakileri içeren başka türleri de zaman zaman meydana gelebilir:

Lenfomalar. Bunlar mide çeperindeki bağışıklık sistemi dokusunda oluşan kanserlerdir. Bazı lenfomalar agresif iken, bazıları çok daha yavaş ilerleme gösterebilir. Tıbbi olarak mukoza ile bağlantılı lenf dokusu (MALT) lenfomaları olarak bilinen ikincisi genellikle H. pylori enfeksiyonundan ileri gelir ve çoğu zaman erken evrelerde bulunması halinde tedavi edilebilir.

Karsinoid tümörler. Mide kanserlerinin küçük bir yüzdesi, midenin hormon üreten hücrelerinde baş gösteren karsinoid tümörlerdir. Karsinoid tümörler genellikle daha yaygın mide kanserlerine oranla daha düşük bir hızda büyür ve daha az sıklıkla metastaz evresine gelir.

Gastrointestinal stromal tümörler (GISTler). Doktorlar bir zamanlar, bu ender görülen tümörlerin sindirim yolundaki sinir veya kas hücrelerinde oluştuğunu düşünmekte idiler. Ancak artık bunların otonom sinir sisteminin bir parçası olan, interstisyal Cajal hücreleri adındaki hücrelerden geliştiği kanısındadırlar. GISTler yemek borusundan rektuma kadar her yerde bulunabilecek olsa da, çoğunluğu midede kendini gösterir. Yine de, GISTler diğer mide kanserleri ile aynı değildir, sadece baş gösterdikleri hücreler açısından değil, aynı zamanda prognoz ve tedavileri açısından da farklılık gösterirler. GISTler daha hızla yayılırlar, görece kısa bir süre içerisinde ölümcül oldukları ortaya çıkar ve çoğu yaygın kanser terapilerinde tedaviye yanıt vermezler.

Mide kanseri geliştiği zaman

Sağlıklı hücreler düzenli bir şekilde büyür ve çoğalır. Bu süreç DNA (vücudunuzdaki tüm kimyasal süreçler için talimatlar içeren genetik materyal) tarafından kontrol edilir. DNA içindeki bazı genler hücrenin bölünmesini teşvik eder, bazıları hücrenin bölünmesini yavaşlatır veya hücreleri doğru zamanda ölmeye programlar. Diğer genler de DNA‘nın onarımına yardımcı olan süreçleri kontrol eder. DNA zarar gördüğünde bu genler görevlerini hatalı yaparak hücrelerin kontrol dışında büyümesine ve sonuçta kötü huylu hücrelerden oluşan tümör kitlelerinin oluşmasına neden olur.

Birçok kanser türünün nedenleri bilinmemekle birlikte araştırmacılar mide hücreleri içindeki DNA‘nın zarar görmesine neden olan faktörleri belirlemekte ve bu zararın ne şekilde kansere dönüştüğünü anlamakta büyük aşamalar kaydetmiştir. Bu faktörler:

H. pylori Enfeksiyonu. Dünya nüfusunun çoğunluğunda, midenin iç çeperini saran mukoza tabakasında yaşayan, Helicobacter pylori (H. pylori) adındaki, tornavida şeklindeki bakterilerin neden olduğu enfeksiyon bulunmaktadır. Bu bakterilerin bulaşma şekli tam olarak açıklanmış olmasa da insandan insana geçişin oral-fekal yolla veya içme suyuna bulaşan maddelerin alınması yolu ile gerçekleşmesi olasıdır. H.pilori enfeksiyonu çoğunlukla çocuklukta görülür ve tedavi edilmediğinde tüm yaşam süresince devam eder. . Mide kanserinin de ana nedeni olabilir.

Dünya Sağlık Örgütü‘ne göre yıl içindeki yeni mide kanseri vakalarının yarısı H.pilori enfeksiyonuna bağlanabilir. Ülser vakaları, mide kanseri riskini yükseltmez; ancak H.pilori enfeksiyonu bu riski yükseltir. Bunun nedeni uzun süreli enfeksiyonun mide dokusu içinde prekanseröz değişikliklere neden olabilen iltihaplanmalara yol açmasıdır. Bu değişikliklerden biri, asit üreten bezlerin yavaş yavaş ortadan kalkması durumu olan atrofik gastrittir. Düşük asit seviyelerinin kanser oluşturucu toksinlerin düzgün şekilde parçalanmasını veya midenizden atılmasını önlediği söylenebilir. Çocukların çoğunluğunda H. Pylori enfeksiyonu bulunan Çin ve Kolombiya gibi ülkelerde mide kanserinin görülme sıklığı buna mukabil olarak yüksektir.

Nitrat ve nitritler Bunlar belirli gıdalara, özellikle de hamburger köftesi ve jambon, sosis ve şarküteri etleri gibi işlenmiş etlere eklenen, azot bazlı kimyasallardır. Hem nitratlar hem de nitritler midenizdeki, azot içeren başka maddeler ile bileşerek, mide kanserine neden olduğu bilinen kanserojen maddeler olan N-nitrozo bileşiklerini meydana getirirler.

Tuzlanmış, tütsülenmiş veya salamura yapılmış gıdalar ve kırmızı et. Dondurma işleminin kullanılmaya başlamasından önce, insanlar besinleri yaygın biçimde tuzlayarak, tütsüleyerek veya salamura yaparak saklarlardı. Ancak bu besinler çoğu zaman midenizde kansere yol açan bileşiklere dönüşebilecek olan nitritler ve nitratları büyük oranlarda içermektedir. Tuzlanmış et ve balık ile salamura yapılan sebzelerin yüksek oranda tüketildiği ülkelerde (Japonya ve Kore bunun kayda değer örnekleridir), mide kanseri oranları da buna mukabil olarak genellikle yüksektir. Kırmızı et oranı yüksek olan besinlerin tercih edilmesi ve özellikle etin barbeküde veya diğer bir şekilde iyice pişirilmesi mide kanseri ile bağlantılıdır.

Sigara ve alkol kullanımı. Her ikisi de mide dokusunu tahriş edebilir ve özellikle midenin üst kısmında yemek borusuna yakın bölgede kansere neden olabilir.

Düşük sosyoekonomik seviye. Düşük gelir grubundaki çocuk ve yaşlılarda mide kanseri görülme oranı, yüksek gelir grubundakilere oranla daha yüksek olabilmektedir. Araştırmacılar bu durumun kalabalık yaşam koşulları içinde H. pilori bakterisinin hızla yayılmasına bağlı olduğuna inanmaktadır. Ayrıca, anne sütü ile beslenen bebekler H.pilori bakterisine karşı korunabilmektedir; ancak düşük gelir grubundaki anneler bebeklerini biberon ile beslemektedir.

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp