Memenin Benign Neoplazik Hastalıkları

Memenin Benign Neoplazik Hastalıkları : Organizmada görülen bütün benign yumuşak doku tümörleri memede de oluşabilir. Bu kısımda memeye özgü, benign neoplazma- ların pratikte en önemli olanları gözden geçirilecektir.

Adenozis Adenozis memenin epitelyal elemanlarının yani meme lobüllerinin duktus ve asinisi- nin çoğalması ile meydana gelen benign neoplazik bir oluşumdur. Memenin herhangi bir yerinde olabilir ancak çoğunlukla dış-üst kadranda yerleşir. Klinikte sınırları keskin olmayan, lastik kıvamında, bir nodülarite olarak ele gelir. Zamanla kendiliğinden yumuşayıp kaybolabilirse de kesin tanı için biyopsi yapılması gerekir. Bu biyopsi sadece histolojik tanıya yetecek kadar küçük bir parça alınmasından ibaret olmalıdır. Bütün kitlenin çıkarılması gerekmez. Zaten böyle bir yönteme gi- rişilse bile düzensiz olarak dağıldığı için gereksiz yere çok büyük meme dokusu alınmasına neden olur.Oldukça sert kitleler şeklinde olan meme dokusunun kesit yüzeyinde prolifere olan asini alanlarına uyan bölgelerde ufak granüler kahverengimsi sahalar vardır. Mikroskopik olarak ilk bakışta kanseri andırabilir. Bu önemli bulgu asini epitelindeki odaksal özellikteki proliferasyondur. Asiner yapılarda meme stromasma doğru infiltrasyon oluyormuş gibi bir görünüm vardır. Fakat lobüler yapı düzeni korunmuştur. Lezyon yaşlandıkça fibrozis gelişir.

Kistik hastalık Kistik hastalık adından da anlaşıldığı gibi tek bir kistin ya da birçok küçük kistlerin meydana getirdiği palpabl bir kitledir. Gerek klinik gerekse anatomopatolojik olarak kistik hastalık iki türe ayrılır: Bunlardan birincisi "mikroskopik kistik" hastalıktır. Mikroskopik kistik hastalıkta birkaç milimetre büyüklüğe kadar varan birçok kist bulunur. Sınırlarıkeskin değildir. Başka bir deyimle etrafında- ki meme dokusu içinde dağılır. Memenin herhangi bir yerinde olabilirse de çoğunlukla dı- şüst kadranda görülür. Klinikte adenozis gibi sınırları keskin olmayan, lastik kıvamında bir nodülarite olarak ele gelir. Adenozisten farkı küçük kistlerin yer yer daha belirli ve sertçe nodüller olarak ele gelmesidir. Kimi kez bütün memeyi, hatta her iki taraf memeyi de tümüyle tutabilir. Cerrahi olarak uygulanacak yöntem doku tanısı için yapılacak ufak bir insizyonel biyopsiden ibarettir. Mik- roskopik kistik hastalıkta da adenoziste olduğu gibi bütün hastalığı çıkarmağa ne olanak ne de gerek vardır.Kistik hastalığın ikinci türü "soliter kist" ya da "makroskopik kistik hastalık"dır.

Burada birkaç santimetreden 5-6 cm. çapma varan, bir memede ya da her iki memede bir ya da birden çok kistler bulunur. Palpasyonda sınırları keskin, mobil sertçe bir kitle olarak ele gelir. İçindeki sıvı nedeniyle duvarı çok gerilmiş olan kistleri soliter tümörlerden ayırmak olanağı yoktur. Her bir kistin içinde büyüklüğüne göre birkaç ml’den 15-20 ml.ye kadar varan sıvı bulunur. Bu sıvı kimi kez saydam, kimi kez bulanıktır. Rengi seröz, sarı, krem rengi, yeşil, kahverengi olabilir. Miktarının ya da renginin değişikliği bir anlam taşımaz. Yalnız koyu kahverengi olduğu zaman kistin içine kanama olasılığı akla gelebilir.Makroskopik kistin duvarında ve etrafındaki meme dokusunda çoğu kez mikroskopik kistik hastalık bulunur. Nadir de olsa bir soliter kistin içinde karsinoma gelişebilir.Makroskopik kistin ilk tedavisi kistin as- pirasyonudur. İntradermik anesteziden sonra 18 numara bir iğne ile aspirasyon denenir. Eğer sıvı gelir ve kitle tümüyle kaybolursa hasta bir süre sonra kontrola çağırılır. Eğer sıvı gelmez ya da sıvı geldiği halde geride bir kitle kalır ya da hasta kontrola geldiği zaman kısa süre sonra tekrar sıvı toplandığı görülürse biyopsi yapılması gerekir.

Daha ilk aspi- rasyonda sıvının kanlı gelmesi de intrakistik bir karsinoma olasılığını akla getirmeli, ve bu olasılık biyopsi ile incelenmelidir.Memenin kistik hastalığı ile meme karsi- noması arasında doğrudan bir ilişki olduğu kesin olarak gösterilmiş değildir. Yalnız soliter kisti olan kadınlarda meme karsinoması raslantı oranı bu tip kistik hastalığı olmayankadınlara göre daha yüksek bulunmuştur. Şunu açıklıyalım ki bu hastalarda karsino- manın oluş yeri ile kistin oluş yeri arasında doğrudan bir bağlantı yoktur. Karsinoma« kistten uzak bir bölgede hatta kist olmayan memede oluşabilir. Bunun anlamı, memede makroskopik kist oluşumuna eğilimi olan kadının, meme karsinoması oluşumuna da eğilimi olduğu yorumu ile açıklanabilir.Kistik hastalık memede en sık rastlanan hastalıktır. Geniş otopsi serilerinde kadınların %60'mdan çoğunda kistik hastalık bulunmuştur.

Klinikte de meme hastalıklarının başında kistik hastalık görülür. Kistik hastalık daha çok bir orta yaş hastalığıdır. En çok 30 yaşla menapoz yaşı arasında görülür.Makroskopik ve mikroskopik seviyede gelişebilen kistik hastalıkta kistler nadiren soliter bir kist şeklinde gelişir. Ama genellikle rastlanan makroskopik görünüm büyük kist ve onun etrafında yer alan birtakım küçük kistlerdir. Bu kistik yapılar bazen meme dokusunun tümüne yayılabilirler. Kistin içindeki sıvı saman sarısı rengindedir, eskidikçe rengi koyulaşabilir. Mikroskopik incelemede bu kistleri döşeyen yassılaşmış bir epitel vardır. Hatta bu bazen görülmeyebilir. Bu ana kistin çevresinde meme duktuslarının veya asinilerinin genişlemesinden oluşan mikro- kistler meydana gelir. Adenozis yapısı görülür. Duktus epitellerinde proliferasyon vardır. Ayrıca duktus epitelinde apokrin metap- lazi görülebilir.

Adenofibroma (Fibroadenoma) Adenofibroma kistik hastalıktan sonra en sık görülen meme hastalığıdır. O kadar ki kistik hastalıkla adenofibroma meme patolojisinin yarısından çok fazlasını oluşturur. Yalnız palpabl kitleleri göz önüne alacak olursak kistik hastalıkla adenofibroma memedeki bütün palpabl kitlelerin %80'ini oluşturur denebilir. Adenofibroma çoğunlukla genç kızlarda ve genç kadınlarda bulunur. Seyrek olmayarak bir memede birden fazla ya da her iki memede birer tane veya birden fazla olabilir. Klinikte sınırlan keskin, mobil, sert bir kitle olarak ele gelir. Bazan hafif lo- büllüdür. Genç bir kadında bilateral ya da bir memede birden fazla sert, küçük nodüllerin bulunması adenofibroma klinik tanısına ye- terlidir.

Adenofibromalar genellikle küçük tümörlerdir. Çapları 2-3 cm.yi bulur. Fakat kimi kez büyüklüğü 5-6 ve 7 cm.yi bulan ve me-meyi de büyüterek asimetri meydana getiren adenofibromalar vardır. Bunlara bu büyüklükleri nedeniyle "dev adenoiîbroma" adı verilir.Adenofibromamn makroskopik görünümü tipiktir. Tümör çevredeki meme dokusundan keskin şekilde adeta bir kapsülle ayrılmış gibidir. Kesit yüzü, normal meme dokusunu andırır şekilde beyazımsıdır. Tümördeki epi- telyal komponent çoğaldıkça, renk daha kahverengimsi görünür. Kesit yüzeyi çoğunlukla kabarır ve parlak görünür. Tümördeki yarıklar koyu çizgiler halinde izlenebilir. Mikros- kopik olarak adenofibromalar iki komponent- ten meydana gelir. Biri konektif dokudan oluşan stroma, diğeri ise asini ve duktuslarm proliferasyonudur.Adenofibromamn tedavisi eksizyondan ibarettir. Eğer birden fazla ise herbiri ayrı ayrı çıkarılır.

Cystosarcoma Phylloides Cystosarcoma phyloides adenofibromamn bir türü olarak kabul edilir. Hızla büyüdüğü için hekime ilk başvuruşta bile büyüklüğü adenofibromalardaki mutat büyüklükten daha fazladır. Her ne kadar cystosarcoma adı içinde "Sarcoma" deyimi geçmekteyse de bu tümör genellikle benign bir tümördür. Çok nadir olarak malign cystosarcoma phylloides- lere rastlanmıştır.Klinikte sert, mobil, lobüllü bir kitle olarak ele gelir. Büyüklüğü 3-4 cm.nin üzerindedir.Cystosarcoma phylloides'in tedavisi etrafında az miktarda meme dokusu ile birlikte tüm kitlenin çıkarılmasıdır.Makroskopik olarak bu tümör adeta kar- nıbahar görünümünde olup, kesit yüzünde kistik boşluklara doğru gelişen polipoid kitleler, yaprak tarzında yapılar oluştururlar.Mikroskopi olarak tümör stromasında mikzomatö bir görünüm mevcut olup bir sarkomu andıracak tarzda sellüler yapı vardır. Kistik sahalara doğru ilerleyen polipoid yapıların yüzeyi epitelle örtülüdür.

İntraduktal Papilloma İntraduktal papilloma klinikte genellikle memebaşı akıntısı ile kendini gösterir. Çok küçük olduğu için palpasyonla ele gelme olasılığı çok azdır. Memebaşı akıntısına neden olan meme hastalıklarının başında intraduktal papilloma gelir. İntraduktal papilloma areolamn hemen altındaki laktofer duktusla-rın içinde oluşur. Devamlı ve çok miktarda salgı yaptığı için memebaşı akıntısına neden olur. Bu akıntı bazan seröz bir akıntıdır, ba- zan yeşilimsi kahverengi, sarı, bulanık ya da kanlı olabilir.Klinikte memebaşı akıntısı yakınması ile gelen hastada areolamn kenarlarına basılarak akıntının hangi bölgeden geldiği saptanır ve buradan yapılan cerrahi bir girişimle pa- pillomun bulunup çıkarılması bu hastalığın cerrahi tedavisini oluşturur.Histolojik olarak, memebaşma yakın olan duktus lümenine doğru uzanan bağ dokusundan ibaret bir stromaya dayanan papiller epi- telyal yapı lümeni dikkati çeker. Mikroskopik incelemesinde dilate olmuş duktus içerisinde dallanmalar gösteren bağ dokusunun üzerini örten epitelyal hücreler yer yer kaynaşmalar göstererek psödoglandüler yapılar oluştururlar. Genişleyen kistik boşluğun içerisinde he- morajik sıvı bulunur.

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp