Meme Hastalıklarında Semptomların Ve Fizik Bulguların Değerlendirilmesi

Meme Hastalıklarında Semptomların Ve Fizik Bulguların Değerlendirilmesi : Meme hastalarında en sık rastlanan şikâyet konusu ağrıdır. Ağrıdan sonra sıklık sırasıyla şikâyet konusu kitle, spontan me- mebaşı akıntısı, meme derisinde yada meme- başında retraksiyon, meme derisinde ödem, ülserasyon, eriteni ve kol ödemidir.

Ağrı Ağrı hastanın sübjektif bir şikayetidir. Muayene sırasında memenin bazı yerlerinde hassasiyet bulunabilir. Diğerleri ise objektif bulgulardır. Bunlar hastanın şikayet konusu olabildiği gibi başka bir nedenle doktora gelen hastanın muayenesi sırasında tesadüfen ya da ağrı şikayetiyle gelen hastanın muayenesinde ortaya çıkarılabilir. Bazı durumlarda hastanın şikayeti memelerin gelişme bozukluğu ya da malformasyonudur.Memede ağrı genellikle fizyolojik bir durumdur. Başka bir bulgu ile birlikte değilse herhangi bir hastalığı tanımlamaz. Fakat ağrının yokluğu da başka bir hastalığın yokluğu anlamına gelemez. Bu nedenle ağrı olup olmaması herhangi bir hastalığı düşünme yoluna yöneltmemelidir.Meme hastalıkları genellikle ağrısız olur. Yalnız meme inflamasyonu ve meme apsesi ile ilerlemiş meme kanserinde ağrı hastalıkla birlikte olabilir. Memede hastalıklara bağlı olarak ağrı olabilir. Bunun dışında memede herhangi bir kitle ile beraber bulunan ağrı o kitleye bağlı değildir ve tesadüfen ikisi beraber bulunmaktadır.

Memelerin hiçbir hastalığa bağlı olmayan bu fizyolojik ağrısına mas-todini adı verilir. Mastodini genellikle hastanın menstural siklusu ile ilgilidir. Siklusun ikinci yarısında mensturasyona yaklaşırken yani progesteron döneminde memede gerginlik ve ağrılar belirir. Bu ağrı çoğunlukla memenin dış yukarı kadranında bulunur. Ağrının her iki memede aynı şiddette olmaması ve memenin bir lokalizasyonunda bulunması meme epitelinin çoğunlukla o bölgede olmasına bağlıdır. Çünkü menstural siklusa cevap verecek olan memenin elemanları bu epiteli- yal elemanlardır. Mensturasyona yaklaştıkça memede bazı değişiklikler de olur. Bu değişiklikler bazen gerginlik bazen de nodülarite halindedir. Gerçekten memenin ağrılı olan bölgesinde bir nodülaritenin ortaya çıkması hastayı endişeye düşürür ve kendisinde ciddi bir hastalık olduğu kanısını uyandırır. Gerçekte bu fizyolojik bir değişiklikten ibarettir. Ağrı bazı durumlarda çok şiddetlidir ve meme son derece hassastır. Hasta üzerine dokunamaz, hatta çamaşırı bile kendisini rahatsız eder. Bazen aksillaya, omuza, kolda parmaklara kadar, arkada skapulaya ve yukarda boyuna mastoide doğru yayılma gösterir. Ağrı gerçekte dayanılmayacak ölçüde şiddetli bir ağrı olmamakla birlikte memede başlamış olması ve hastanın normal fizyolojik nodülari- teyi bir kitle sanması onu endişeye düşürür ve kendisinde kanser olduğu inanışı ile paniğe uğrar.

Hastada bunun dışında bir fizik bulgu yoksa kendisine ağrının nedeni ve şekli iyice anlatılır. Bazı durumlarda yalnız bu bile tedavi yerine geçer ve hasta rahat eder. Eğer ağrı sürekli oluyor ve hastayı rahatsız ediyorsa yalnız analjeziklerin verilmesi yeterlidir. Bu gibi durumlarda bunun endokrin bozukluklarına bağlı olduğu düşünüşü ile hastaya hormon tedavisi yapmanın bir yararı olmadığı gibi, bazan epitelial proliferasyonu malign yönde geliştirerek çok zararı da dokunabilir. Bu nedenden dolayı meme hastalarında hormon tedavisinden kesinlikle sakınmak gerekir. Esasen mastodini bir hastalık olmayıp memenin fizyolojik değişikliği olduğundan tedavisine de gerek yoktur. Aksine bunun bir sağlık belirtisi olduğu, hastanın endokrin sisteminin dengede bulunduğu ve meme epitelinin bu normal fizyolojik değişikliğe iyi cevap verdiği kendisine anlatılırsa rahatlaması mümkün olur.Memede ağrı ile kendini gösteren meme hastalıklarının başında memenin inflamasyo-nu gelir. Meme inflamasyonu çoğunlukla lak- tasyon sırasında meydana gelir. Laktasyon- daki kadının memebaşındaki çatlaklardan giren mikroorganizmalar duktuslar içerisinde ilerleyerek bir yerde yerleşir ve bu bölgede bir infeksiyona neden olur.

Önce kızarıklık ve ağrı ile kendini gösteren bu durum, yapılan tedavinin yeterli olup olmadığına göre ya re- zolüsyona uğrar ya da apseleşir. Laktasyon- daki bir kadında meme infeksiyonunun tanısı çok kolay olmakla birlikte meme kanserinin seyrek bir biçimi olan inflamatuar tipin lak- tasyon sırasında görülebileceği ve inflamas- yondan ayrılmasının güç olacağı unutulmamalıdır. Meme infeksiyonu yapılan tedaviye karşılık iyileşmez ya da apseleşmezse kesin tanı için mutlaka biyopsi yapılmalıdır.Memenin laktasyona bağlı olmayan infek- siyonları da ağrılı olabilir. Kadın memesi hele büyük ise oldukça sık travmaya uğrar ve kadın bazan bu travmanın farkına dahi varmaz. Bu ufak gibi görülen ve çarpma şeklinde olan travmalardan sonra da gene memede bu travmaya bağlı ekimozlar ve hematom meydana gelebilir.Gerek karsinoma gerekse sarkoma olsun meme malignitelerinin memede lokal olarak ilerlediği durumlarda memede ağrı bazan çok şiddetli olabilir.Bu yukarda belirtilen durumların dışında memenin bütün diğer hastalıklarında bu hastalığa bağlı olmayarak ve yukarda anlattığımız memenin fizyolojik ağrılı durumu o hastalıkla tesadüfen aynı zamanda bulunabilir, ve bazı durumlarda da hastanın dikkati bu ağrı nedeniyle memesinin üzerine çekilir ya kendisi tarafından ya da muayene sırasında o zamana kadar bilinmeyen başka bir meme hastalığı ortaya çıkarılmış olur.

Kitle: Memede kitle hemen bütün meme hastalıklarının ortak belirtisidir. Başka bir deyimle memede bir kitle palpe edildiği zaman bütün meme hastalıkları akla gelmelidir. Buna karşılık bazan memedeki normal oluşumlar bir patolojik kitle gibi ele gelebilir. Bunların başında memenin normal nodüler durumu söylenebilir. Gerçekte özellikle bazı gevşek memelerde memenin meme epitelin- den zengin olan bölgeleri bir nodülarite gibi ele gelebilir. Bu, sınırları belirli olmayan yumuşak lastik kıvamında pirinç taneleri gibi bir his verir. Gerçekte hiçbir hastalıkla ilgisi yoktur ve memenin normal bir durumundanve çoğunlukla mensturasyona yaklaşırken, -progesteron döneminde belirir ve mensturas- yondan sonra ya yumuşar ya da tümüyle kaybolabilir. Bu fizyolojik nodülarite bölgesinden biyopsi yapılacak olursa zengin bir fibröz stroma içinde, yer yer adenozis odakları ve hafif derecede epitel hiperplazisi gösteren duktal sistem görülebilir. Bu nedenle de çoğu kez yanlış olarak memenin kistik hastalığı tanısını olabilir. Hiçbir hastalık olmadan da, ek bir kitle imiş gibi gelen memenin iki normal oluşumu, areola kıyısı ve memenin alt köntürüdür. Yağ ve meme lobülerinden oluşan meme yapısı areola kıyısında gevşek bir bağ dokusuna dönüşür.

Bu bölgede, bu gevşek bağ dokusu içinde sadece laktofer duktus- lar vardır. Bu nedenle büyük memelerde bu meme dokusunun areolada bağ dokusuna dönüştüğü kıyı sert bir kitleymiş gibi ele gelir. Bu özellikle areolanm alt kıyısında daha belirgindir. Bu kitlenin yalnız areola kesimindeki kıyısı palpe edilebilir ve diğer kıyısı meme yapısı içinde kaybolur gider. Bu nedenle bir patolojik kitle olmadığı anlaşılabilir. Gene büyük ve sarkık memelerde memenin sürekli olarak basıncı nedeniyle göğüs duvarı ile hemen birleştiği yerde memenin alt kontüründe 1 cm. genişlikte kordon gibi bir kitle ele gelebilir. Bu da gene normal fibrotik bir değişikliktir, hiçbir hastalık anlamı taşımaz.Laktasyondaki bir kadında meme tümüyle boşaldıktan sonra meme lobülleri yumuşak hamur gibi kitleler halinde ele gelebilir. Bu görünüş de, gene tecrübesi olmayan bir eli aldatabilir. Fakat hastanın laktasyonda olduğu düşünülürse gene bunların da patolojik bir anlam taşımadığı kolaylıkla anlaşılır.Memenin kitle olarak kendisini gösteren iki fizyolojik değişikliği vardır. Fizyolojik değişikliğe bağlı olduğu için bunlara Fizyolojik Hastalık adı da verilir. Bu deyim hem fizyolojik hem de hastalık olarak yan yana gelmemesi gereken iki sözcükten oluşuyorsa da gerçekte doğru bir anlam taşımaktadır.

Bu iki fizyolojik hastalık adenozis ve memenin fibröz hastalığıdır. Adenozis memenin epiteli- yal elemanlarının çoğalmasına bağlıdır. Bu epiteliyal çoğalma ya duktal ya da asiner epi- tellerin çoğalması ile kendini gösterir. Klinikte sınırları belirli ve keskin olmayan lastik kıvamında bir nodülarite gibidir. Fibröz hastalık da memenin bir lokalizasyonunda fibrözstromanm artımıdır. İçinde tek tük duktal elemanlar vardır. Klinikte bu da sınırları oldukça belirli lastik kıvamında düz bir kitle olarak kendisini gösterir. Gerek adenozis gerekse fibröz hastalık zamanla ya küçülür ya da tümüyle kaybolur ve yeniden meydana gelebilir.Memenin bu fizyolojik ve normal değişiklikleri dışında kitle ile kendini gösteren hastalıklar kistik hastalık, adenofibroma, cysoto- sarcoma phyllodes, yağ nekrozu, lipom, ga- laktosel, tüberküloz, inflamasyon, karsinom ve sarkomdur.

Juvenil Hipertrofi Buna prekos pube- ral hipertrofi adı da verilir. Puberte yaşma gelmemiş kız çocuklarında bir memede areola altında 1 cm'ye yakın çapta düğme gibi bir sertlik olarak kendisini gösterir. Annesi çocuğu yıkarken bunu tesadüfen bulur, puberte çağına da gelmediği için çok endişe duyar. Eğer beklenecek olursa diğer puberte belirtileri ortaya çıkmadan bir süre sonra diğer memede de aynı sertlik meydana gelir. Bu da mobil, lastik kıvamında diskoid bir sertliktir ve pubertenin erken bir belirtisidir. En çok görüldüğü yaşlar 9-10 yaşlarıdır. Fakat daha küçük yaşlarda, 6 yaşında da görülebilir. Hiçbir hastalık anlamı taşımaz. Fakat bu konuda tecrübesi olmayan bir kimse malignité endişesi ile biyopsi yapacak olursa ilerde bütün memeyi meydana getirecek olan bu oluşumu ortadan kaldırmış olur ve çocuğun memesi oluşamaz.Asıl konumuz kadın memesi olmakla beraber burada erkeklerde görülen 3 durumdan sözetmek istiyoruz. Bunlardan biri puberte yaşında önce bir areola altında sonra da öbür areolada olmak üzere bilateral meydana gelen 1-1.5 cm. çapında hassas sertliktir. Buna pubertal hipertrofi adı verilir. Bir de yaşlı erkeklerde andropozda veya andropoza girerken genellikle tek taraflı olmak üzere areola altında mobil, sert, hassas bir kitle meydana gelebilir. Bu yaşlı erkeklerde meydana gelen ve senil hipertrofi adı verilen bu kitlenin kar- sinomadan ayrılması her zaman kolay olmaz. Çoğunlukla genç erkeklerde meydana gelen jinekomasti de gene bir kitle gibi kendisini gösterir. Jinekomasti normal bir meme dokusundan ibarettir ve genellikle tek taraflıdır.

Memebaşı Akıntısı Memebaşı akıntısı ancak spontan olduğu zaman bir patolojik anlamtaşır. Bunun dışında meme sıkıldığında memebaşmdan herhangi bir özellikte sıvı gelmesinin patolojik bir anlamı yoktur.Laktasyon memenin fizyolojik fonksiyonu olan süt salgılanmasıdır. Genellikle ancak bebek emdiği zaman yada sağıldığı zaman memeden süt gelir. Fakat bunun dışında bazan sütün çok olduğu ve memebaşmdan kendiliğinden aktığı görülebilir. Buna karşılık laktasyon fizyolojik bir durum olduğu için bu da fizyolojik olarak kabul edilir. Memebaşının emilmesi uyarımı ortadan kalktığı zaman laktasyon da kendiliğinden son bulur. Buna karşılık memebaşının emilme uyarımı ortadan kalktığı yani çocuğun emzirilmesine son verildiğinde memenin laktasyonunun kesilmediği ve memebaşmdan kendiliğinden uzun süre, hatta yıllarca kesilmeksizin süt aktığı olur. Bu durum uterusun atrofisi ile birlikte olup Chiari-Frommel sendromu adını alır.Burada söz konusu olan spontan memeba- şı akıntısında memebaşmdan gelen sıvı süt değildir. Bu sıvı açık sarı bulanık, gri, yeşil, kahverengi tonları arasında değişen renklerde bir sıvıdır ve intraduktal papillom, duktus ektazisi, kistik hastalık, karsinoma ve meme- başı dermatitinde görülür.

Retraksiyon Retraksiyon meme içinde fibrozis yapan bir süreç nedeniyle deri yada memebaşının çöküntüsü ve memebaşının bir yana çekilmesidir. Otururken, istirahat halindeyken görülebildiği gibi bazan retraksiyon testlerinin uygulanması ile daha belirli bir durum alır, yada dinlenme durumunda iken görünmeyen bir retraksiyon görünür duruma gelir.Bazı normal durumlarda özellikle şişmanken zayıflamış olan kadınlarda her iki meme areola alt kıyısına paralel olarak eller yukarıya kaldırıldığı zaman hafif bir çekinti görülebilir. Bu deri çekintisi patolojik hiçbir anlam taşımaz ve her iki memede tam simetrik olmasıyla patolojik retraksiyonlardan kolaylıkla ayırt edilebilir. Patolojik olarak yağ nekrozu, duktus ektazisi, Mondor hastalığı ve kar- sinomada deri retraksiyonu vardır. Retraksiyon testleri ile ortaya çıkarılabilir.Yağ nekrozunun fibrozis döneminde deride oldukça belirli bir deri retraksiyonu meydana gelebilir. Bu sırada yağ nekrozunun kitlesi de tam karsinomaya benzediğinden bu her iki fizik belirti ile yağ nekrozunu karsino-madan klinik olarak ayırmak mümkün değildir.Duktus ektazisi adı verilen klinikopatolo- jik antite genişlemiş duktus duvarının ileri ölçüde fibrozisi ile birlikte olduğundan bu hastalıkta memebaşı düzleşmiş ya da tümüyle içeri çökmüş olabilir.

Bu gibi durumlarda inverte memebaşı derisinin maserasyonu sonucu sulanma olur ve bunu hasta memebaşı akıntısı olarak tanımlayabilir.Mondor hastalığı göğüs duvarı venlerinin flebitidir. Tıkanma olduğunda göğüs duvarı venlerinin memenin lateralinde, deri altında gitmesi nedeniyle tromboflebit bu bölgeye yayılır ve memenin dış yarısında vertikal sul- kus biçiminde deri çöküntülerine neden olur. Oturan hastada memenin hemen altındaki göğüs derisi aşağıya doğru çekilecek olursa memede meydana gelecek olan gerginlik bu sulkus biçiminde bir ya da birkaç deri çöküntüsünü daha da derinleştirir. Deri çöküntüsünün vertikal olması ve bu çöküntünün derininde kordon biçiminde tromboflebitik vena- mn palpe edilmesi hastalığın kesin tanısı için yeterlidir.Meme kanseri fibrozisle birlikte giden bir malign süreç olduğundan kanserin bu fibro- tik komponenti oranında tümörün hemen üzerindeki deride yada yakınındaki deride hasta dinlenme durumundayken görülebilen deri çekintileri olabilir. Bu çöküntüler, dinlenme durumunda görülmüyorken retraksiyon testleri uygulandığında görülür duruma gelirler.

Deri Ödemi Memede deri ödemi derinin lenfatik drenajının bir tıkanıklığı sonucu ortaya çıkar. Meme lenfatiği lateralde aksillaya medialde mammaria interna lenf gruplarına drene olmaktadır. Bu lenf gruplarından birindeki blokaj memenin o lenf nodlarına drene olan bölgesinde deri ödemine neden olur.Bazı normal durumlarda özellikle çok büyük ve sarkık memelerde yukarıda adı geçen lenf nodlarında hiçbir blokaj olmadan da yalnız memenin kendi ağırlığı nedeniyle alt yüzünde ve göğüs duvarına birleşen kısımlarında deri ödemi görülebilir. Bu durumda deri ödemi her iki memede tam simetriktir.

Biyopsi Travması Memede yapılşn bir biyopsi hele ince metotlar uygulanmadan yapılmışsa meme derisinde, biopsi insizyonu çevresinde deri ödemine neden olur. Eğerhastada karsinoma varsa deri ödeminin gerek opérabilité gerekse prognoz tayinindeki önemi hatırda tutularak bu deri ödeminin biyopsiden önce olup olmadığı kesinlikle araştırılmalıdır. Biyopsiye bağlı olan bu deri ödemi biyopsinin büyüklüğü ile de orantılı olarak bir iki hafta içinde kaybolmaktadır. Eğer bundan daha uzun bir süre geçtiyse bu ödemin geçirilen biyopsiye değil o bölge drenaj sahası lenf nodülllerindeki blokaja bağlı olduğunu düşünmek pek yanlış olmazMemenin inflamatuar hastalıklarında inf- lamasyonun büyüklüğüne ve şiddetine göre meme derisinde ödem olabilir. Bu ödem genellikle bir eritemle birlikte olur.Jigantomasti memelerin gebelik sırasında bilateral olarak normalin 15-20 katma varacak derecede hipertrofisi ile kendini gösteren bir sendroma verilen isimdir. Jigantomastide memeler o kadar büyümüşlerdir ki bu gerginlik ve sarkıklık nedeniyle memenin lenf drenajı olamaz ve bu nedenle memede ileri derecede ödem meydana gelir. Böylece hipertrofi- ye olmuş olan meme daha da büyümüş olur.Meme kanserinde memenin drenaj alanındaki yani aksilla ve mamaria interna lenf no- düllerinin metastatik olarak tümörle ileri ölçüde tutulması sonucu bu lenf nodlarındaki blokaj memenin o bölgeye olan drenaj alanında deri ödemine ve interstisiyel ödeme neden olur.

Bu ödem drenaj alanındaki lenf nodülle- rinin tümörle tutulması ölçüsüne göre memenin ufak bir bölgesinde sınırlanacağı gibi ba- zan bütün meme derisine de yayılabilir.Meme derisi ödeminin pek belirli olmadığı durumlarda hasta sırt üstü muayene pozisyonunda yatarken memenin o bölgesine parmakla hafifçe basılması meme derisindeki ödemi daha belirli hale getirir ve klasik portakal kabuğu görünümünü ortaya koyar.Meme lenfatik drenajı lenf nodüllerinin meme ile ilgili olmayan bir hastalıkla bloke olmasıyla da meme derisinde ödem olabilecektir. Eğer bu aksilla lenf nodlarındaki bir hastalığa bağlı ise aksillanm palpasyonu ile ortaya çıkarılabilir. Fakat mammaria interna lenf nodüllerinin ya da lenfatiğinin herhangi bir nedenle bloke olması yada tıkanması klinik bir muayene ile ortaya çıkarılamıyacağın- dan, memenin parasternal bölgesi derisinde meydana gelebilen deri ödeminin, memede eğer kesinlikle hiçbir hastalık bulunamıyorsamammaria interna lenf nodüllerinin başka nedenle blokajına bağlanması yanlış olmaz.Ülserasyon: Ülserasyon derinin yüzeyden derine doğru çeşitli katlarının zedelenmesidir. Daha ileri durumlarda bütün deri ve deri altı dokusu bu sürece katılarak derin bir ülserasyon oluşur. Sadece epidermisin zedelenmesine erozyon denir.

Memede inflamatuar ve tümöral nedenlerle değişik derinlikte ülserasyonlar meydana gelir.Memede ülserasyon yapan inflamatuar hastalıklardan biri doğrudan doğruya derinin inflamasyonudur. Buna dermatitis ismi verilir. Organizmanın herhangi bir yerinde olduğu gibi meme derisinde de çeşitli nedenlerle dermatitis ve buna bağlı olarak erozyon olabilir.Memeye özel olarak laktasyon sırasında menıebaşmda ve bazen areolaya yayılan der- matitisler meydana gelir. Hastanın o sırada laktasyonda olması bu tip dermatitislerin tanısında yardımcıdır.Memebaşımn herhangi bir nedenle içeri çökük olduğu durumlarda bu çökük bölgedeki deri maserasyonu bazan daha ilerleyerek ül- serasyona dönüşebilir.

Derinin kıl follikülü olan her yerinde olduğu gibi meme derisinde de özellikle areola etrafında kıl bulunan kadınlarda follikülitis (fronkül) olabilir ve bu ilerleyerek küçük bir ülserasyona yol açar.Jigantomasti de çok büyümüş olan memelerin alt yüzünde trofik bozukluklar nedeniyle deride yüzeyel ve geniş ülserasyonlar olabilir. Bu ülserasyonlardan sürekli bir sızıntı dikkati çeker.Memedeki malign tümöral süreçler lokal olarak ilerliyerek deriyi infiltre ettiğinde önce deride bir beslenme bozukluğu sonra da ülserasyon olur. Bu nedenle memedeki ülseras- yonlarm sebebinin malign sürece, özellikle en sık görülen malignité olan karsinoma bağlı olup olmadığı akla gelmeli ve bu yönde araştırmalar yapılmalıdır. Meme kanserinde ülserasyon çoğu zaman tek olmakla birlikte bazan çevredeki satellit deri nodüllerinin de ülsere olmasıyla multipl olurlar. Meme kanserine bağlı ülserasyon kolaylıkla kanar, üzeri yer yer nekrotik materyalle örtülüdür, sürekli seröz, kanlı ve pis kokulu salgı yaradan sızar. Yaranın çevresinde ülsere olmayan deriden perifere doğru, derinin sertleşmesiylekendini gösteren tümöral bir infiltrasyon tespit edilebilir.Burada meme kanserinin özel bir şekli olan Paget hastalığından sözetmek gerekir.

Paget hastalığı memebaşında ve areolada erozyon ya da ülserasyonla kendini gösteren özel bir meme kanseridir. Bu gerçekte bir int- raduktal karsinomadır. Özelliği memebaşı ve areola derisine direkt invazyon sonucu ülsere olmayıp Paget hücresi dediğimiz malign meme kanseri hücrelerinin epidermis içine bilmediğimiz bir yoldan gelmesi ve epidermiste erozyon ve ülserasyonlara yol açmasıdır. Memenin mezenkimal tümörleri de kısa zamanda meme derisini tutarak ülserasyonlara yol açarlar. Bu arada malign hemanjioendotelio- ma da kısa zamanda ülserasyona neden olur. Malign cyctosarcoma phylloides de gene kısa sürede ülserasyona neden olur. Memenin malign mezankimal tümörlerinin yani sarkomlarının ülserleri çok çabuk büyüyen ülserlerdir ve üzeri yer yer çok pis kokan nekrotik materyal ile örtülü vejetan kitlelerden oluşurlar.

Eritem Eritem meme derisindeki kızarıklıktır. İnflamatuar ya da tümöral süreçlerin sonucu olur. Doğrudan doğruya meme derisinin bir hastalığı olarak yani dermatitis sonucu eritem ortaya çıkabilir.Memenin kendi inflamasyonlarında da gene meme derisinde eritem olur. Laktasyon apsesinde ve laktasyona bağlı olmayarak meydana gelen subareolar inflamasyonlarda gene inflamasyonun büyüklüğüne ve şiddetine göre meme derisinde eritem görülür.

Memede çok seyrek olarak hematojen inflamas- yonlar da olabilir. Bu hematojen inflamas- yonlar özellikle yukarı solunum yolları infek- siyonlarından birkaç gün sonra olmakta ve meme derisinde geniş, oldukça yaygın eritem ile kendisini göstermektedir. Bunlar hiçbir zaman apseleşmeye gitmemekte ve konserva- tif tedavi ile kendiliğinden kaybolmaktadır. Meme kanserine bağlı eritem iki biçimde kendisini gösterir. Birincisi ve en sık görüleni tümörün hemen üzerindeki deriye yaklaştıkça venöz engorjmana neden olarak üzerindeki deride eritem yapmasıdır. Eritem tümörün hemen üzerindeki deride görülür ve küçük bir alana sınırlanmıştır. Diğer inflamasyon şekli özel tipteki meme kanserinin özgül klinik belirtisidir. Bu özel tip meme kanserine inflamatuar tip meme kanseri ismi verilir.İnflamatuar tip meme kanserini gerçek bir inflamasyondan ayırmak çok zordur. Meme derisinde yaygın, geniş bir alanda eritem vardır. Meme derisi ayrıca gergin ve parlaktır. Meme içinde bazan karsinoma kitlesini palpe etmek çok zor olabilir. İnflamatuar tip meme kanserine inflamasyona çok benzemesinden dolayı apse sanılarak birkaç kez insizyon yapıldığı da olur.

Satellit Deri Nodülleri: Satellit deri no- dülleri meme kanserinin ilerlemiş döneminde görülen klinik bir belirtidir. Memede tümör çevresindeki deride serpili olarak birkaç mm.den 1 cm.ye değin değişik büyüklüklerde nodüller olarak kendisini gösterir. Başlangıçta yalnız bir nodül vardır. Giderek üzeri kızarır ve daha ileri dönemde ülsere olabilir. Meme derisi sınırları dışında medialde orta çizgiye, lateralde göğüs duvarına yayıldığı olur. Memedeki primer tümörü merkez olarak kabul edersek bunun çevresinde dönen uydulara benzetildiği için bu lezyonlara bu ad verilmiştir.

Parasternal Kitle: Meme kanserinin mammaria interna lenf nodüllerinde yaptığı metastazlar ilerleyerek kaburga aralıklarından dışarıya çıkar ve kıkırdak kaburgaları ileriye doğru iterek sternumun hemen kenarında bir kitle ortaya çıkabilir. Bu meme kanserinin çok ilerlemiş dönemlerinde klinik bir belirtidir. Bölgedeki kıkırdak kaburgaların kondromları ile karışabilirse de, kondromla- rın uzun ekseni transvers olmasına karşılık, meme kanserine bağlı parasternal kitlenin uzun ekseni vertikal yani sternum kenarına paraleldir.

Kol Ödemi: Aksilla lenf nodüllerinin ileri derecede blokajı memede ödemin yanında kolda lenf drenajını engelleyerek kolda ödem yapar. Meme kanserinde kol ödemi olduğunda memede diğer lokal belirtiler de dikkati çekecek biçimde ilerlemiştir.Meme muayenesinde bulunan fizik bulgular yukarda görüldüğü gibi birçok meme hastalıklarında ortak olarak bulunur. Dikkati çekmesi gereken şey fizik bulgulardan her birinin ayrı ayrı meme kanserinde bulunacağıdır. Başka bir deyimle meme muayenesinde bulunan her patolojik bulgu meme kanserine delalet edebilir. Bu nedenle meme hastalıklarının fizik muayene ile tanısı hem olanaksız hem de çok tehlikelidir.

Çünkü fizik muayeneile tanı konamadığma göre uygun tedavisi de yapılamaz ve her patolojik bulgu kanser olabileceğinden yapılan konservatif tedavilerle çok kıymetli zaman kaybolmuş olur.Meme hastalıklarının tanısı yalnız biyopsi ile konur ve biyopsiden başka kesin tanıya varan hiçbir yöntem yoktur. Sadece juvenilya da prekos puberal meme hipertrofisinde biyopsi yapılmaz. Yukarda ilgili bölümde anlattığımız gibi küçük bir çocukta bir meme areolası altında olan kitle, prekos puberal hi- pertrofiye bağlıdır ve bunun biyops

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp