Malum Şey

Malum Şey

Hiçbir şey bedensel atıklar kadar tabu olmamıştır. "Pis" fıkralar bile, cinsel tabularla ilgilidir ve idrar veya dışkılamaya dair imalara pek seyrek rastlanır. Pek çok kimse, kan görmekten ve yaraya bakmaktan değil, pisliğe bakmaktan fenalaşır. Aslında karı da, idrar da, pek çok memba suyundan daha sterildir. Normal halde patojenlerden arınmıştır. Fakat insanlar bir ölüm tehlikesi ile karşı la-şıp, kan veya idrar içmek arasında tercih yapmak durumunda kalınca, kanı seçmişlerdir. Demek ki, bedensel atıklarımızdan hoşlanmayışımız hijyenik sebeplerden ileri gelmiyor. Memeli hayvanlara baktığımızda, vücut atıklarına karşı, onların da aynı tavrı sergilediklerini görürüz. Oysa türlerinin kirlenmesi durumu dışında, kuşlar için bu geçerli değildir.

Peki dışkılara karşı, bizdeki ve memeli hayvanlardaki bu duyarlılık nereden geliyor? ... Bana kalırsa bunun sebebi, biz memelilerde, ruh ile mesane, yani idrar yolları adaleleri arasında var olduğu düşünülen, kalıtım yoluyla gelmiş özerk bir etkileşim sistemidir. Heyecan ve gerilim "mesane üzerinde baskı oluşturur", çünkü bizde de, tıpkı yabancı bir koku almış köpekte görüldüğü gibi, işeme hissine yol açar. Büromuzda, özellikle çok yoğun iş günlerinde, daha sık tuvalete gitmek isteğini duyarız (ellerimizi yıkamak için değil elbet). Buna karşın yabancı bir yerde (örneğin korkunç kokuların yayıldığı kliniklerde) işemek zordur. Bizdeki memeli hayvan kalıtımı, yabancı ortamları bir anlamda kendi idrarımızla işaretlememizi engeller.

Bizde de, ruhla mesane arasında görülen bu tür karşılıklı etkileşimlere rağmen, bunun sonucu olarak ortaya çıkan davranışlarımızı körelmiş olarak niteleyebiliriz. Bunu, bambaşka işlevlere sahip diğer bağırsak sendromlarında da görürüz. Fakat bazı durumlarda hayvansal tavır açıkça belli olur. Özellikle ruhsal hastalıklarda, dışkılamanın denetim dışı olması çok dikkat çekicidir.

Aynı biçimde dışkımıza da, hoş bir koku katabilen özel bir hormonumuz yoktur; amonyağın yakıcı kokusu ve dışkı içine karışan bakteriyel parçacıkların çıkardığı koku bizi fena halde tiksindirir. Tıpkı tutulamayan dışkılama gibi, yellenmek de iğrenç sayılır. Kurtlar ve yabani hayvanlar gibi, insanların da cinsiyetlerine bağlı işeme biçimleri vardır. Küçük oğlan çocukların başlarda, kızlar gibi, kaka yapar pozda çiş yapmaları ilginçtir. Ayakta yapmayı öğrendikten sonra, ayaklarını ıslatmamak için, abartılı bir dikkat sarf eder. Bacaklar geri doğru kaykılır, karın ve bacak arası öne çıkarılır, omuzlar geri çekilip baş öne doğru eğilir; her şeyi iyi izleyebilmek için.

Güney Amerika'da yaşayan bir kemirgen türü olan Mara, kendi cinsinin daha alt kademesindekilere karşı, idrarını bir tehdit durumunda yapar. Birçok tavşan cinsi de aynı tavrı gösterir. Başka bir insanı hedef alarak işemek, çok büyük bir hakarettir. Tükürmek de buna benzer bir hakaret sayılabilir. Bazı küfür değimleri de bunlarla ilgili olarak hakaret için kullanılır: "Ağzına sıçarım," vs ....

Bedensel ifrazat ve bu sürecin ürünleri karşısında alınan tavır daha çok bir kültür sorunudur. Bazı kültürlerde bu konu tam bir tabudur; bazılarındaysa konuya daha gevşek yaklaşılır. Bu konuda genel bir doğrultu olduğundan emin değilim. Bizim toplumumuzda da kırsal kesim insanlarının, kentlilere oranla daha az çekingen ve daha az hassas olduğunu sanıyorum. Daha sınırlı bir alanda, daha çok insanın yaşamak zorunda olduğu bölgelerde, yasaklar daha sıkı tutulmuş olabilir ...

Bu kitabın birçok tabuya, şu beden dilimizde kullandığımız organlarımıza ilişkin sırlara değineceğini başta söylemiştim. Önemli tabuların çoğu, toplumsal etkileşimlerimizi düzenler ve biyolojik mirasımızla sıkı bir bağlantı içindedir. Dahası, cinsellikle toplumsal konumun iç içe geçmesi, yeni tabular doğurdu ve cinsel organlar ve idrara karşı alınan mantıksız, abartılı tavır, milyonlarca yıl önce, hemen tüm memelilerde görülen cinsel sinyalleri ve bedensel atıkları sahiplenmenin bir aracı gibi kullanmasını akla getiriyor.

Belli tabuları yıkmak gibi bir niyetim yok, incelikle yaklaşılması gereken konuları çamura batırmayı veya estetik değer yargılarımızı alt üst etmeyi de asla istemem. Tabularımızı koruyabiliriz ve koruyalım. Fakat bir an için zamanı durdurmak hoş oluyor hani çocukken oynadığımız oyunlarda, bir şeyi hemen elde etmek için yaptığımız gibi- böylece tabuların gerçek anlamının bilincine varıyoruz. Son olarak biz gene zırhımıza bürünelim ve örtünme stratejimizle ve tabu sistemimizle başb aşakalalım. Ama bu kısa gezinin, bilincimizi genişlettiğini umut edelim ... R. Dale Guthrie: "Malum şey".

Vücudun Verdiği Sinyaller: Canımı; Neyi Çeker, Nelerden İğreniriz? Kindler Yayınevi, Münih. Wolfgank K'nin, Bielefeld'ten gönderdiği makaleye bakılırsa, Hintli sağlıkçıların pek çoğu, idrara karşı bambaşka bir tutum' içindeler:

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp