Kolesterolün Gerekliliği Ve Karmaşık Yapısı

KOLESTEROLÜN GEREKLİLİĞİ VE KARMAŞIK YAPISI

Hücrelerimizden her biri, büyük bir kısmı kolesterolden oluşan bir zarla kaplıdır. Sinir hücrelerimiz, hormonlarımızın büyük sayıda üretilmesi için gereken kolesterol bakımından zengindir. Demek ki kolesterol yaşamımız için mutlaka gereklidir ve kanımızda bulunan kısmı, ihtiyaçlarımıza göre, organizmamızın bir yerinden diğerine taşınır.Yetişkin bir insan organizmasının, günde yaklaşık olarak bir buçuk gram kolesterole ihtiyacı vardır. Bunun üçte biri yiyeceklerin kapsadığı, üçte ikisi ise karaciğerin ürettiği kolesterol ile temin edilir. Kolesterol içeren yiyecekler hayvansal besinlerdir. Beyin, yumurta sarısı, havyar, kabuklu deniz ürünleri, karaciğer, sütlü maddeler, kolesterol açısından en zenginleridir.Kolesterol lipit türünde bir madde olduğundan suda değil ancak yağlarda çözülür. încebağırsak tarafından emildikten sonra, orada "chylomicron" (kilomikron) adı verilen bir yapıyla birleşir. "Chylomicron", dış yüzeyi suyu emen bir protein tabakasıyla kaplıdır. Biri kolesterol olan lipit türleri bakımından zengindir. Katışık bir damla halinde bulunan "lipoprotein" çeşididir. Bu şekilde kaplanmış olan kolesterol, kandan ve lenften geçer. Yağlı ve kolesterol bakımından zengin bir yemek yenildiğinde, kilomikronların kandaki oranı artar. 
 
Bunlar, sekiz saat sonra yok olacak şekilde karaciğer tarafından emilir. Bir enzim olan "lipoprotein-lipaz" kilomikronların katabolizmasına1 yardımcı olur. Lipoprotein-lipaz, kılcal damarlar (çok ince kan damarları) içinde gizlenmiştir. Kilomikronların taşıdığı ve yerlerinde yanacak olan yağlı asitleri kopartır.Ancak lipoprotein-lipaz eksikliği veya yetersizliği ile belirginleşen ve kalıtım yoluyla geçen bir hastalık söz konusu olduğunda, kilo-mikronlar metabolizma tarafından çok ağır özümlenir. İçlerinden büyük bir kısmı ise kanda sekiz saatten daha fazla kalır. Böyle bir rahatsızlığa yakalanıldığında ve devamında birçok yağlı yemek yendiğinde, aç karnma bir litrede altı ile sekiz gram arasında bulunan lipit oranı derece derece yükselir. Bu tür durumlarda, şiddetli pankreas iltihaplanmaları gibi tehlikeler belirebilir. Ayrıca kolesterol oranı da yükselir fakat ana damarlarda bir tehlikeye yol açmaz.Şimdi normal metabolizmalar üzerindeki açıklamalarımıza tekrar geri dönelim. Bir kısmı besinlerle sağlanan, arta kalanı kilomik- ronlarla bağırsaktan taşman ve karaciğerden başlayarak vücudun çeşitli yerlerinde üretilen kolesterol, başka bir lipoprotein türü ile birleşir; LDL (Low density lipoprotein veya hafif lipoprotein)Böylece LDL’ler lipitlerden sayılan kolesterolü karaciğerden bütün organlara taşırlar. Hücre zarları LDL alıcıları ile donanmıştır. LDL lipoproteini, hücre zarına yapışır. 
 

Kolesterolün kullanılmak üzere hücrelerin iç kısımlarına kadar taşınmasını sağlar.

Sık rastlanan kalıtımsal bir hastalık, (daha doğrusu bir hastalık grubu) bu alıcılardaki sayının azalmasından veya bunların etkilerini gösterememesinden ileri gelir. Buna irsi "hypercholestérolémie" (hi- perkolesterolemi) adı verilir. Ebeveynlerinden biri taşıyıcı ise, hastalığın iki çocuktan birine kalıtım yoluyla geçme riski vardır. Böyle bir tehlike ile karşı karşıya bulunabilecek çocukların saptanması için, bunun bilinmesi şarttır. Durumlarının izlenmesi ve tedavilerinin sağlanması gerekir. Hiperkolesterolemiye yakalanmayan erkek veya kız kardeşler taşıyıcı değildirler ve hiçbir tedaviye ihtiyaçları yoktur. Ebe- yevnlerden ikisi de hastalığı geçirmişse, her biri ya genlerindeki bozukluğu doğacak çocuklara bulaştırır ya da onlara sağlıklı genlerini iletir. Dört çocuktan biri, hastalıklı genlerden iki kat etkilenecektir. Söz konusu olan aynı hastalıktır ancak "homozygote" (homozigot: iki kez aynı gen) haliyle ortaya çıkar. Kolesterol oranı, dört katına yani sekiz veya on grama kadar çıkar. Neyse ki bu tür belirtilere çok az rastlanır. 
 
Fransa’da benzer vakalar yüzün altındadır.Her iki şekilde de, irsi hiperkolesterolemi saptanmalıdır, çünkü koroner rahatsızlıklarına sebep olacağı kesindir ve etkili tedavileri vardır.Hastalıklar üzerindeki sohbetimize ara verelim. Hücrelerde LDL tarafından taşman ve yerel katabolizmadan meydana gelen kolesterol üzerindeki açıklamalarımıza devam edelim. Kolesterol gerçekten yok edilemeyen bir maddedir. Ve ister vücut tarafından, ister besinler yoluyla üretilmiş olsun, her molekülü karaciğere taşınmalıdır. Kolesterolün bu geri dönüşü veya ters dolaşımı, HDL’ler (high density lipoproteins veya ağır lipoprotein veya "lipoprotéines-éboueurs [lipoprotein-ebuör] yardımıyla yapılacaktır. "Yan kısımlarda" biriken kolesterol oranı, doğal olarak, gidiş gelişi sağlayan iki taşıyıcı arasındaki dengeye bağlıdır: LDL bölü HDL kolesterol oranı ikiden düşükse, ilerki yaşlara kadar, hiçbir koroner rahatsızlığı riski yoktur. Beşten yüksek olan oranlarda ise, toplam kolesterol yani LDL (ZARARLI) ve HDL (YARARLI) toplamı normal bile olsa, birikme tehlikesi vardır. HDL kolesterol oranı yüksek olan veya olmuş büyük anne ve büyük babalara sahip olmaktır. (Zaten onlar çok uzun yıllar yaşamışlarsa, kolesterol konusunda kaygılanmayın ve bu kitabı kapatın.)Karaciğere geldiğinde, yan kısımlardan ve sindirim yollarından taşınan kolesterolle, vücudun çeşitli yerlerinde üretilen kolesterol bir- biriyle karışır ve kollara ayrılır: 
 
Bir kısmı yeni LDL’lerle sürüklenir ve yan kısımlarda dolaşır.
Fazlalık olduğu düşünülen diğer bir kısmı ise, safra tuzlarına dönüşerek safraya girer. Daha sonra, incebağırsa- ğın üst kısmına dökülür. Safra tuzlarının bir kısmı, yemeklerle vücudumuza giren lipitlerle karışır ve emildikten sonra karaciğere geri döner. Kalan ise dışkı yoluyla vücuttan atılır.Demek ki vücudumuzdaki kolesterolün iki kaynağı vardır: Üçte biri yiyeceklerden, diğer üçte ikisi ise karaciğerden sağlanır. Karaciğere yönelen kilomikronlarla bağırsaktan çıkar. Karaciğere geldiğinde, ya safra yoluyla tekrar bağırsağa yönelir ya da LDL’lerle yan kısımlara geri döner. Burada HDL’lerle birleşerek tekrar karaciğere gönderilir. Bütün bu sistem, öyle bir şekilde düzenlenmiştir ki bir yerde meydana gelen bir eksikliği veya fazlalığı gidermeye yönelik tepkimeler doğurabilir. Kalıtım bu düzenin etki gücünü belirler. Bu etki gücü, diğer işlevler gibi yaşla birlikte zayıflar. Alınan tedbirler, HDL oranını düşürüyorsa, etkisiz ve hatta zararlı olur. İyi tasarlanmamış perhizlerin başlıca tehlikesi de HDL oranını düşürmesidir.

Kolesterol

Kolesterol, hayvanların vücut dokularındaki hücre zarlarında bulunan ve kan plazmasında taşınan bir sterol, yani bir steroid ve alkol birleşimidir. Daha düşük miktarlarda bitkilerde de bulunur. İlk defa 1754''te safra taşlarında kolesterol bulunduğu için bu maddenin ismi Yunanca chole- (safra) ve steros (katı) sözcükleri ile kimyadaki -ol ekinden türetilmiştir.

Kolesterol, özellikle hayvansal gıdalarda bulunur ama vücuttaki kolesterolun ancak ufak bir kısmı gıda kaynaklıdır; çoğu vücut tarafından sentezlenir. Vücudun her hücresinde bulunmakla beraber, onun sentezlendiği veya hücre zarlarının daha çok olduğu organ ve dokularda, örneğin karaciğer, omurilik ve beyinde, ayrıca ateromlarda, kolesterolun yoğunluğu daha yüksektir. Kolesterol kanda normalden fazla bulunması halinde damarlarda birikerek damar sertleşmesine (ateroskleroz) yol açar. Bazen de safra pigmentleri ile birleşerek safra taşlarının oluşumunda rol oynar.

Kolesterol pek çok biyokimyasal reaksiyonda yer almasına rağmen özellikle lipoproteinlerin kolesterolü taşıma biçimleri ve kandaki kolesterol düzeyleriyle kalp hastalıkları arasındaki bağlantıdan dolayı bilinir. Vücut, kolesterolü kullanarak hormonlar (kortizol, üreme hormonları), D vitamini ve yağları sindiren safra asitlerini üretir. Bu işlemler için kanda çok az miktarda kolesterol bulunması yeterlidir.

Eğer kanda fazla miktarda kolesterol varsa kan damarlarında birikir ve sertleşmeye ve daralmaya (ateroskleroz veya arteriyoskleroz) yol açar. Aterosklerozda damar duvarında biriken tek madde kolesterol değildir; akyuvarlar, kan pıhtısı, kalsiyum gibi maddeler de birikir. Ateroskleroza halk arasında damar sertliği, damar kireçlenmesi de denir. Yüksek kan kolesterolünün zararlarından bahsedilirken söz konusu olan "kötü kolesterol", yani düşük yoğunluklu lipoprotein (İngilizce low density lipoproteins LDL) tarafından taşınan kolesterol düzeyidir. Yüksek yoğunluklu lipoprotein (İngilizce high density lipoproteins HDL) tarafından taşınan kolesterole "iyi kolesterol" denir.

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp