Kısırlık Genel

Kısırlık Genel :

Güncel tahminlere göre, on beş ila elli yaş arasındaki erkeklerin yaklaşık yüzde altısı kısırdır.

Erkekte kısırlık nedenlerinin çoğu, bozuk sperm sayısı veya kalitesine bağlıdır. Yumurtayı döllemek için bir sperm gerekirken, ortalama bir boşalmada erkek yaklaşık iki yüz milyon sperm boşaltır.

Bununla birlikte, kadın üreme sistemindeki doğal engeller nedeniyle, yumurtaya yaklaşık kırk sperm ulaşabilir.

Fertilité ve boşalmadaki sperm sayısı arasında bağıntı vardır

Düşük sperm sayısı olgularının yaklaşık yüzde doksanının nedeni; yetersiz sperm üretimidir.

Ne yazık ki, bu olguların yaklaşık yüzde doksanında sperm üretimindeki azalmanın nedeni saptanamamakta, durum idiyopatik oligospermi veya azospermi olarak adlandırılmaktadır.

Oligospermi sperm sayısının az olması, azospermi ise menide hiç canlı sperm bulunmaması demektir.

UYARI: Kendi kendinize teşhis koymayınız. İktidarsızlık ile ilişkili kimi belirtilere sahip olduğunuzu düşünüyorsanız, doğru teşhis için hemen bir hekime görününüz.

Kısırlığın Nedenleri

  • Yetersiz sperm üretimi Kanal tıkanması
  • Doğuştan gelen kusurlar
  • Enfeksiyon sonrası tıkanma
  • Kistik fibroz
  • Vazektomi Boşalma bozukluğu
  • Erken boşalma
  • İçe boşalma Yardımcı bezlerde bozukluk
  • Enfeksiyon
  • İltihaplanma
  • Antisperm antikorlar
  • Birleşme kusurları
  • Birleşme tekniği hataları
  • Erken çekme
  • Sertleşme yetersizliği

Erkeklerde kısırlığın çok büyük çoğunluğu yetersiz sperm yapımından kaynaklandığından, bu bölümde ağırlıklı olarak bu konu üzerinde durulacaktır.

TEŞHİSİ

Erkekte üreme potansiyelini saptamak için en yaygın olarak kullanılan test meni analizidir.

Meni, sperm yoğunluğu ve spermlerin niteliği açısından incelenir.

Genel erkek nüfusunda son yıllarda sperm sayısı ve kalitesi giderek bozulmuştur.

1940 yılında ortalama sperm sayısı 113 milyon/ml iken, 1990 yılında bu değer 66 milyon/ml düzeyine düşmüştür

.3 Bu soruna ek olarak, meni hacmi de yaklaşık yüzde yirmi azalarak 3,4 ml'den 2,75 ml'ye düşmüştür.

Tüm bu değerler ele alındığında, erkeklerin bir boşalmada 1940 yılındakinin yaklaşık yüzde kırkı kadar sperm sağlayabildiği sonucuna varılabilir.

Sperm sayısındaki bu düşüş eğilimi, son yarım yüzyıl boyunca çevresel, beslenme düzeninde ve yaşam tarzındaki değişikliklerin, erkeklerin sperm üretme yeteneği ile çeliştiği yolunda spekülasyonlara yol açmıştır.

Tartışmalı olmakla birlikte, bu görüşü destekleyen önemli miktarda kanıt vardır.

SPERM SAYISINDAKİ DÜŞÜŞÜN OLASI NEDENLERİ

  • Skrotum sıcaklığında artış Dar pantolon ve iç giyim
  • Varikosel (testisi saran damarlarda varis) olgularının artışı
  • Çevresel etkenler Çevre kirliliği
  • Ağır metaller (kurşun, cıva, arsenik vb.)
  • Oganik çözücüler
  • Böcek ilaçları (DDT, PCB, DBCP vb.)
  • Beslenme
  • Doymuş yağların fazla tüketimi
  • Meyve, sebze ve tam tahılların az tüketimi
  • Besin liflerinin az tüketimi
  • Sentetik östrojenlere fazla maruz kalma

Erkekte kısırlığı sperm yoğunluğu bazında teşhis ederken, sperm sayısmda toplum genelinde bir azalma olduğunu, kısır olan ve olmayan erkeği birbirinden ayırdığı kabul edilen çizginin de, buna paralel olarak düşüş gösterdiğini önemle belirtmek gerekir.

Sperm sayısınca bu ayırıcı çizgi 40 milyon/ml'den 20 milyon/ml'ye, ardından 10 milyon/ml'ye ve 5 milyon/ml'ye düşmüştür.

Bu değerlerde büyük ölçüde ayarlamaya gidilmesinin ana nedenlerinden biri, araştırmacıların sperm kalitesinin, miktardan daha önemli olduğunu öğrenmeleridir. Sağlıklı sperm oram yüksek değilse, sperm sayısının çok olması hiç bir anlam ifade etmez.

Spermlerin çoğunluğu anormal biçimde, tümüyle ya da göreceli olarak hareketsizse, sperm yoğunluğu normal olmasına rağmen o erkek kısır olabilir. Bunun aksine, sperm sayısının az olması her zaman o erkeğin kısır olduğu anlamına gelmez.

Sperm sayısı oldukça az düzeylerdeki erkekler pek çok hamilelik denemesinde başarılı olmuştur.

Örneğin, fertilite kliniklerinde yapılan araştırmalarda, sperm sayısı 10 milyon/ml'nin altında olan çiftlerin yüzde elli ikisi; sperm sayısı 5 milyon/ml gibi düşük düzeylerde olan çiftlerin ise yüzde kırkı çocuk yapmayı başarmaktadır.

Bu kanıtlanmış sonuçlar nedeniyle sperm sayısı düşük düzeylerdeki erkeklerin geleneksel meni analizi sonuçlan, hamilelik olasılığını göz önünde bulundurarak dikkatle yorumlan-malıdır.

Özellikle in vitro dölleme için çiftler incelenirken, daha kapsamlı işlevsel testler kullanılmalıdır.

SPERM SAYISINDA GEÇİCİ DÜŞÜŞ NEDENLERİ

  • Skrotum sıcaklığında artış
  • Enfeksiyonlar, nezle, grip vb.
  • Artan stres
  • Uykusuzluk
  • Aşırı alkol, tütün veya marihuana kullanımı
  • Reçeteli birçok ilaç
  • Radyasyona maruz kalma
  • Çözücüler, böcek ilaçları ve diğer zehirlere maruz kalma

Yalan zamanlara kadar, spermin dölleme yeteneğinin tek kanıtı hamilelikti.

Artık birçok işlev testi kullanılmaktadır. İlişki sonrası testi, spermin ilişkiden sonra rahim ağzı mukusuna penetrasyon yeteneğini ölçer.

Bu testin in vitro çeşitleri de vardır. En ümit vaat eden testlerden biri, insan sperminin uygun koşullar sağlandığında, hamster yumurtasına penetrasyon sağlayabilmesine dayanır.

Yüzde on ila yüzde yüz arasındaki penetrasyon erkeğin üretken olduğunu kanıtlarken, yüzde onun altındaki penetrasyon, kısırlık göstergesi olarak belirlenmiştir.

Hamster yumurtasına penetrasyon testinin, olguların yüzde altmış altısında fertilité hakkında doğru verilere ulaştığı kabul edilmiştir. Geleneksel meni analizinde bu oran yaklaşık yüzde otuzdur.

Kısırlığın teşhisinde bir diğer önemli test antisperm antikorları saptamaktır.

Bu antikorlar erkek tarafından üretildiği zaman, genellikle spermin kuyruğuna saldırır ve böylece spermin rahim ağzı mukusunda ilerleme yeteneğini köreltir. Bunun aksine, antisperm antikorlar kadın tarafından üretilmişse, tipik olarak spermin basma yönelir.

Meni analizinde antisperm antikorlar saptanmışsa, bu genellikle erkek üreme kanalında geçmişte veya halen var olan bir enfeksiyonun işaretidir.

TEDAVİ

Oligosperminin standart tıbbi tedavisi, örneğin skrotum sıcaklığında artış, erkek cinsiyet bezlerinin kronik enfeksiyonu, reçeteli ilaçlar, hiponogonadizm ve hipotiroidizm gibi endokrin sistemi rahatsızlıkları saptanmışsa, oldukça etkili olabilir.

Ancak, yukarıda belirtildiği gibi, sjospermi olgularının yaklaşık yüzde doksanın nedeni bilinmemektedir (idiyopatik olispermi). Azospermi durumunda, sebep kanal tıkanması ise, yeni cerrahi teknikler iyi sonuçlar vermektedir.

İdiyopatik oligospermi veya azosperminin davisinde rasyonel yaklaşım, sperm oluşumunu geliştirecek etkenleri güçlendirmeye odaklanmaktır. Sperm oluşumu, Skrotum sıcaklığının yanı sıra, beslenme durumu ile de yakın bağlantılıdır.

Bu nedenle, sperm sayısı düşük olan erkeklerin en uygun şekilde beslenmesi kritik öneme sahiptir.

Sağlıklı beslenmenin yanı sıra, özellikle belirtilmesi gereken birkaç besinsel etken vardır: C vitamini ve diğer antioksidanlar, yağlar, çinko, folat. B12 vitamini, arginin ve karnitin.

Öte yandan, sperm sayısı düşük olan erkeklerin, östrojen içeren besinlerden uzak durması gerektiği anlaşılmaktadır.Bazı bitkilerin, özellikle Panax ginseng Eleutherococcus senticosus'un, sperm sayısını artırdığı bilinmektedir.

Son olarak, erkek kısırlığında popüler bir diğer doğal tedavi yöntemi de, salgı bezleri tedavisi kullanılmasıdır.

Bu tedavinin ardındaki anlayış, aşağıda Salgı Bezleri Terapisi başlığı altında ele alınmaktadır.

Sperme Zarar Veren Etkenlerin Denetimi

Skrotum Sıcaklığı

Skrotum, normal olarak teslislerin sıcaklığını i4°C ila 35,6°C arasında tutar. 2 35,6°C aşan sıcaklıklarda sperm üretimi büyük çapta engellenir veya tümüyle durur.

Genel olarak, kısır erkeklerde ortalama Skrotum sıcaklığı, üretken erkeklere göre önemli ölçüde daha yüksektìr.

Skrotum sıcaklığının düşürülmesi çoğu zaman kısır erkeklerde fertiliteyi sağlar.

Sıcaklığı düşürmenin en kolay ve etkili yolu vücudu sıkıca saran pantolon veya iç çamaşırı giymemek ve sıcak su içinde durmamaktır.

Özellikle sentetik elyaftan üretilmiş giyecekler, çok sıkı şortlar veya dar iç çamaşırı giyilmişse, hafif tempoda koşmak, kürek çekme egzersiz aleti ya da yürüme bandı gibi aletler kullanmak, skrotumun sıcaklığını yükseltebilir.

Bu nedenle erkekler, egzersizden sonra testislerin gevşek durmasına olanak sağlayarak, sıcaklığın düşmesine fırsat vermelidirler.

Kısır erkekler, boxer tipi iç çamaşırı giymeli ve düzenli aralıklarla skrotuma soğuk duş veya buz uygulamalıdırlar.

Skrotumun sıcaklığını düşürmek için testiküler hipotermi cihazı veya "testis soğutucu" adı verilen bir cihaz da kullanabilirler.

Henüz ilkel bir aşamada olan ve adı "testis soğutucu" olan bu cihaz, üzerinden uzun ince hortumlar çıkan bir suspansuvara benzemektedir.

Hortumlar, bele takılan bir kemer üzerinde bulunan ve içine soğuk su konulan küçük bir sıvı deposuna bağlıdır.

Sıvı deposu aynı zamanda, suyun dolaşımını sağlayan bir pompadır. Su, skrotumun yüzeyine ulaştığında buharlaşır ve skrotumu serinletir

. Buharlaşma nedeniyle, deponun yaklaşık altı saatte bir doldurulması gerekir.

Testis soğutucunun her gün uyanıkken takılması önerilir. Kullanıcıların çoğu, bu cihazı kullanmanın rahat ve saklamanın da kolay olduğunu söylemektedirler. Skrotumun sıcaklığı, varikosel (testisi saran damarlarda varis) nedeniyle de artabilir.

Büyük bir varikosel, skrotumun sıcaklığını, sperm üretimini ve hareketliliğini engelleyecek yüksekliğe çıkarabilir.

Cerrahi müdahale ile tedavi gerekebilir. Ama önce skrotumun serinletilmesi denenmelidir.

Enfeksiyonlar ve Kısırlık

Birçok kısırlık olgusunda, epididimis, sperm kesesi, prostat, idrar kesesi ve idrar yolu eneksiyonları da dahil, erkek ürogenital sistemindeki enfeksiyonların önemli rol oynadığı düşünülmektedir. Uygun teşhis kriterlerinin olmaması ve birçok enfeksiyonun asemptomatik (belirti vermeyen) nitelikte olması nedenleriyle, bu rolün boyutları tam olarak bilinememektedir.

Diğer klinik bulguların yokluğunda, antisperm antikorların varlığı kronik enfeksiyonların iyi bir göstergesi olarak değerlendirilmektedir.

Erkek urogenital sisteminde, enfeksiyona neden olan çok sayıda bakteri, virüs ve başka organizmalar vardır.

Tüm enfeksiyon türlerine yer vermek bu bölümün kapsamı dışına çıktığından, burada sadece Chlamydia trachomatis ele alınacaktır

. Klamidiyoz, halen erkek urogenital sistemindeki en yaygın ve en ciddi enfeksiyon olarak tanınmaktadır.

Klamidiyoz, cinsel yolla bulaşan bir hastalık olarak görülmektedir. Kadında, klamidya enfeksiyonu pelvik iltihabi hastalık (PIH) ve fallop tüplerinde yaralara yol açabilir.

Pek çok kadın etkenli kısırlık olgusunun nedeni, daha önce yaşanmış klamidya enfeksiyonudur.

Erkekte klamidiyoz benzer sorunlara yol açabilir. Bakteriyel olmayan akut prostatit ve üretritin ana nedeni klamidyadır.

Tipik olarak belirtileri, işeme veya boşalma sırasında hissedilen ağrı veya yanmadır. Epididimis ve vas deferens klamidiyozu daha ciddidir

Sonucunda bu organlara verdiği hasar, kadında fallop tüplerine verdiği hasara paraleldir.

Ciddi yaralar ve tıkanmalar olabilir. Akut klamidiyoz sırasında antibiyotik kullanma zorunluluğu vardır.

Klamidya, tetrasiklinlere ve eritromisine duyarlıdır.

Ne yazık ki, klamidya insan hücrelerinin içinde yaşadığından, yalnız antibiyotiklerle bu organizmaların kökünü tümüyle kazımak zor olabilir.


Akut klamidiyoz genellikle şiddetli ağrı ile kendini gösterirken, idrar yolu, torbacık bezi veya prostatta kronik klamidiyoz, çok az belirtiyle veya hiç belirtisiz sürebilir. Kısır erkeklerin yüzde yirmi sekizi ila yetmiş birinin klamidya enfeksiyonunun bir belirtisini gösterdiği tahmin edilmektedir. Klamidya enfeksiyonu ile düşük sperm sayısı arasında bir bağlantı < siliği nedeniyle, antibiyotiklerin sperm sayısı üzerindeki etkileri konusunda birkaç çift kör araştırma yapılmıştır. Bu araştırmalarda, sperm sayısında ve sperm kalitesinde sınırlı bir iyileşme elde edilebilmiştir.

Bununla birlikte, antibiyotik tedavisinden sonra sperm sayısında sperm kalitesinde olağanüstü artış sağlanan bireysel olgulara rastlanmıştır. Bu tür bir tedavi benimsenmişse, antibiyotiği eşlerin her ikiside almalıdır.

Antibiyotik, ancak kronik bir enfeksiyonun varlığını düşündürecek bir nedeni varsa kullanılmalıdır. Antisperm antikorların var olması, kronik klamidiyoz göstergesi olabilir. Pozitif kültür yokluğunda, rektal ultrasonografi ve klamidyaya karşı yönelmiş antikorların tespit edilmesi, teşhisi doğrulayabilir.

Yağlar

Yağların kümeleşme ve hücre zan işlevi üzerindeki etkileri dikkate alındığında, kısır erkeklerin belirli yağlardan uzak durması, diğer yağlardan ise daha fazla alması gerektiği ortaya çıkmaktadır.

Doymuş yağlar, hidrojene yağlar, trans yağ asitleri ve pamukyağı, hindistancevizi yağı ve palmiye yağı kaçınılması gereken yağlardır. Hindistancevizi yağı ve palmiye yağı esas itibariyle doymuş yağlardır. Pamukyağı ise ilaçlama nedeniyle toksik artıklar içerebilir ve sperm işlevim engellediği bilinen gossipol maddesinden yüksek düzeyde içerir.

Gerçekte de gossipol, "erkek doğum kontrol hapı" olarak incelenmektedir.

Gossipolün fertilite önleyici bir etken olarak kullanılmasına, araştırmaların, yemeklerinde ham pamukyağı kullanan erkeklerde sperm sayısının azaldığım ve aramdan testis işlevinin tümüyle bittiğini ortaya koymasından sonra başlanmıştır.

Doymuş yağların fazla tüketilmesi ve esansi-yel yağ asitlerinin yetersiz alınması bir araya geldiğinde, sperm hücresi zarının yağ asidi kompozisyonu değişir. Böylece spermlerin akıcılığı azalır ve sperm hareketliliği bozulur.

Besin etiketlerini dikkatle okuyunuz ve bütün pamukyağı kaynaklarından ve diğer hasar verici yağlardan kaçınınız. Toksik artıklar içerebilir ve sperm işlevim engellediği bilinen gossipol maddesinden yüksek düzeyde içerir.

Gerçekte de gossipol, "erkek doğum kontrol hapı" olarak incelenmektedir.

Gossipolün fertilite önleyici bir etken olarak kullanılmasına, araştırmaların, yemeklerinde ham pamukyağı kullanan erkeklerde sperm sayısının azaldığım ve aramdan testis işlevinin tümüyle bittiğini ortaya koymasından sonra başlanmıştır.

Doymuş yağların fazla tüketilmesi ve esansiyel yağ asitlerinin yetersiz alınması bir araya geldiğinde, sperm hücresi zarının yağ asidi kompozisyonu değişir.

Böylece spermlerin akıcılığı azalır ve sperm hareketliliği bozulur.

Besin etiketlerini dikkatle okuyunuz ve bütün pamukyağı kaynaklarından ve diğer hasar verici yağlardan kaçınınız.

Bir yandan doymuş yağlar ve hidrojene yağlar tüketilmezken, diğer yandan esansiyel çoklu doymamış yağların alınması artırılmalıdır. Bu yağlar, sperm oluşumu ve aktivitesi dahil, cinsel işlevin tüm alanlarında yararlı işler görür.

Çinko

Erkek cinsel işlevi için çinko belki de en kritik eser mineraldir.

Çinko, hormon metabolizması, sperm oluşumu ve sperm hareketliliği dahil, erkek üreme sisteminin hemen hemen her bölümünde gereklidir. Çinko yetersizliği, birçok diğer sorun arasında, testosteron düzeylerinde ve sperm sayısında azalma ile kendini gösterir.

Sperm sayısı düşük olan kısır erkeklerde, genel olarak çinko düzeyleri çok daha düşüktür ve bu bulgu kısırlığa düşük çinko durumunun neden olabileceğinin bir göstergesidir.

Birkaç araştırmada, çinko desteğinin sperm sayısı ve hareketliliği üzerindeki etkisi değerlendirilmiştir. Bütün bu araştırmaların sonuçlan, ougosperminin tedavisinde, özellikle testosteron düzeylerinin düşüklüğü söz konusu olduğunda, çinko desteği yapılmasını önermektedir.

Beş yıldan uzun bir süredir, kısır ve sperm sayısı 25 milyon/ml'nin altında olan otuz yedi erkeği kapsayan bir araştırma, çinkonun etkinliğini en iyi şekilde ortaya koymaktadır. Kanda testosteron düzeyleri de ölçülmüştür.

Hastalara kırk beş ila elli gün süreyle çinko sülfat (günde 60 mg elemental çinko) verilmiştir.

Başlangıçta testosteron düzeyleri düşük olan yirmi iki hastada, ortalama sperm sayısı önemli bir artışla 8 milyon/ml'den 20 mil-yon/ml'ye yükselmiştir.

estosteron düzeyleri de artmış ve bu yirmi iki hastanın dokuzunun eşi araştırma sırasında hamile kalmıştır. Kısırlığın uzun süredir devam ediyor olması ve sonuç alınmasındaki hız değerlendirildiğinde bu sonuçlar oldukça etkileyicidir.

Bunun aksine, testosteron düzeyleri normal olan on beş erkekte, sperm sayılannda az bir artış olmasına rağmen, testosteron düzeylerinde herhangi b değişiklik görülmemiş ve hiçbir hamilelik gerçekleşmemiştir.

Bu sonuçlar, çinkonun, sadece testosteron düzeyleri düşükse fertiliteyi artırdığı anlamına gelmektedir.

Erkekte en iyi düzeyde cinsel işlev arzu edi liyorsa, en uygun çinko düzeylerinin sağlanma sı gerekir.

ABD'de ciddi çinko yetersizliğine pek rastlanmasa da, çoğu erkeğin beslenme tarzı, çinko RDA olarak öngörülen (15 mg) değerin altındadır.

Çinko tam tahıllarda, baklagillerde, sert kabuklu yemişlerde ve çekirdeklerde bulunur.

Çinko içeren bu besinleri yemenin yanı sıra, çinko desteği (günde 45 ila 60 mg) önerilir.

B12 Vitamini

B12 vitamini hücre çoğalmasında görev yapar. B12 vitamini yetersizliği, sperm sayısında ve sperm hareketliliğinde azalmaya yol açar.

Sperm sayısı 20 milyon/ml'nin altında ve sperm hareketlilik oranı yüzde elliden az olan erkeklerde, Bl2 vitamini yetersizliği olmasa da desteğin yararlı olacağı anlaşılmaktadır.

Bir araştırmada, sperm sayısı 20 milyon/ml'nin altında olan erkeklerin yüzde yirmi yedisine günde 1000 mcg B12 vitamini verilmiştir. Sonuç olarak toplam sayı 100 milyon/ml'nin üstüne çıkmıştır.

25 Bir başka araştırmada sperm sayısı düşük erkeklerin yüzde elli yedisi, günde 6.000 mcg B12 vitamini alarak iyileşme göstermişlerdir.

Arginin

Arginin aminoasidi hücre çoğalması için gereklidir ve bu bakımdan sperm oluşumu için vazgeçilmezdir.

Arginin desteği her zaman olmamakla birlikte çoğu zaman, erkekte kısırlık için etkili bir tedavidir

Burada belirleyici kritik unsur, oligospermi düzeyi gibi görünmektedir. Sperm sayısı 20 milyon/ml'nin altında ise, arginin desteğinin yarar sağlama olasılığı azdır.

Arginin desteğinin etkili olabilmesi için, dozun üç ay süreyle günde en az 4 gram gerektiği anlaşılmaktadır.

Argininin yararının belki de en iyi görüldüğü araştırmada, sprem sayısı düşük 178 erkeğe, yüksek dozda (günde 4 gram) arginin tedavisi uygulanmış ve bu erkeklerin yüzde yetmiş dördünün sperm sayılarında ve hareketliliklerinde önemli iyileşmeler elde edilmiştir. Arginin isine, diğer beslenme önlemleri denenip fayda etmezse başvurulabilir.

Karnitin

Karnitin yağ asitlerinin mitokondrilere taşınması için kesin olarak gereklidir. Karnitin yetersizliği, mitokondrilerde yağ asidi yoğunluğunun düşmesine ve enerji üretiminin azalmasına yol açar. Epididimiste ve spermde, karnitin voğunluğu son derece yüksektir.

Bu durum karnitin, erkek üreme işlevinde rolü olduğuna işaret eder. Epididimis, enerji ihtiyacının. büyük bir bölümünü, spermlerin yaptığı gibi taşınma sırasında buradan geçen yağ asitlerinden karşılar.

Ejakülasyon sonra spermlerin hareketliliği karnitin içeriği ile doğrudan bağlantılıdır.

Karnitin içeriği ne kadar yüksekse sperm o kadar hareketlidir. Bunun aksine, karnitin düzeyleri düşükse, spermlerin gelişmesi, işlev görmesi ve hareketliliği büyük ölçüde azalır.

Bir klinik araştırmada, karnitin desteğinin (günde üç defa 1.000 mg) sperm hareketliliği anormal olan kırk yedi erkekten otuz yedisinde, sperm sayısının ve hareketliliğinin artışına yol açtığı saptanmıştır.

Beslenme programını L-karnitin ile desteklemek, bazı olgularda erkekte fertilitenin yeniden kazanılmasına yardımcı olabilir.

En uygun ;doz. günde üç defa 300 ila 1.000 mg L-karnitindir. Bununla birlikte, L-karnitinin görece pahalı olması nedeniyle, önce diğer beslenme önlemleri denenmelidir.

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp