Hipoglisemi Sebebi

Hipoglisemi Sebebi: Hipogliseminin birçok sebebi var. Küçük bir kısmından insülin fazlalığı, yani erişkin tipi şeker hastalığının erken dönemlerinde belirlenen aşırı insülin cevapları sorumlu.

Erişkin tipi şeker hastalığına yakalanan hastaların bazılarında erken dönemde pankreas bezi gereğinden fazla insülin üretiyor. Bu, özellikle kana hızla karışan şekerli bazı yiyecekler yendiğinde kolaylaşıyor. Meydana gelen yoğun insülin cevabı da kan şekerinin birden bire düşmesine neden oluyor.

Bu hastalarda kilo kaybı sağlanmaz, beslenme hataları düzeltilmez ve aktivite artırılmazsa bir süre sonra şeker hastalığının ortaya çıkması söz konusu olabiliyor. Ama hikayesi bu şekilde olan hipoglisemililerin sayısı parmakla gösterilecek kadar az.

Yanlış teşhise dikkat

Aslında hipoglisemi tanısı alanların çoğu gerçekte hipoglisemili bile değil! Yanlışlıkla hipoglisemi tanısı konan hastalara son yıllarda daha sık rastlıyoruz. Herhangi bir nedenle izah edilemeyen baş dönmesi, yorgunluk, çarpıntı, sinirlilik atakları, uykusuzluk, odaklanma güçlüğü, yemeklerden sonra uyku basmaları, ani öfke nöbetleri veya açlık krizleri, çikolata veya tatlı yeme atakları hemen hipoglisemi ile irtibatlandırılabilmektedir.

Bu belirtilerin hipoglisemi nedeniyle de ortaya çıkabilmesi mümkündür ama hipoglisemi teşhisi için açlık şekerinin ya da şeker yükleme testinden elde edilen kan şekeri değerlerinin en azından 60, hatta 50 mg‘ın altına düşmesi gerekmektedir. Kan şekerinin 80-90 mg değerlerinde seyrettiği örneklerde hipoglisemi teşhisi koymak yanlıştır. 20 yıl kadar önce yanında çalıştığım isviçreli metabolizma profesörü hocam böyle rastgele hipoglisemi teşhisi koyan, hastalarının her sorununu hipoglisemi ile izah etmeye çalışan doktorlar için "hipoglisemi doktorları" yakıştırmasını yapardı! Son yıllarda hipoglisemi doktorlarının sayısı artmış gibi görünüyor...

Birden çok sebebi var

Şeker hastalığı dışında hipoglisemiye neden olabilen birçok sorun var. Örneğin organ yetmezliklerinin çoğunda hipoglisemi ortaya çıkabiliyor. Karaciğer yetmezliğinde, böbrek yetmezliğinde hipoglisemi görülebiliyor. Ayrıca böbrek üstü bezi yetmezliği, hipofiz bezi yetmezliği gibi sağlık sorunlarında da hipoglisemi oluşabiliyor. Hipoglisemi bazen ilaçlar nedeniyle de ortaya çıkıyor. Yan etki olarak kan şekerinde düşmelere yol açan ilaçları kullananlarda hipoglisemi nöbetleri bile görülebiliyor. Alkol kullananlarda alkole bağlı hipoglisemilere rastlanabiliyor. Bu duruma özellikle alkol fazla miktarda ve aç karınla alındığında rastlanıyor. Her zamankinden daha yoğun egzersiz yapmak, özellikle egzersizi aç karınla yapmak hipoglisemi ile neticelenebiliyor. Bazı mide ameliyatlarından sonra da hipoglisemi görülebiliyor. Bunun nedeni ameliyat sonrasında şekerin kana karışma hızında meydana gelen değişmeler.

Hipoglisemi yapan tümörler, ameliyatlar

Çok nadir de olsa, bazı tümörlerde tümörün insülin salgılaması veya başka nedenlerle hipoglisemi ortaya çıkabiliyor. Bazı hipoglisemi olgularında ise herhangi bir hormonal veya metabolik bir neden belirlenemiyor. Bu hastalarda özellikle şeker ve unlu mamullerden zengin bir yemek yendikten 2-3 saat sonra ya da uzun süre açlıkları takiben çarpıntı, sinirlilik, aşırı acıkma hissi, aşırı terleme, ellerde titreme, konsantrasyon kaybı gibi belirtilerle bir hipoglisemi tablosu görülebiliyor. Bu hastalıkların az bir kısmında genetik olarak diyabet hikayesi belirlenebiliyor. Ama incelemelerde ciddi bir neden de ortaya konamıyor. Kısacası, her hipoglisemi şeker hastalığı anlamına gelmiyor veya her hipoglisemilinin ileride şeker hastası olması gerekmiyor.

Damar sertliği beyin damarlarını da etkiler mi

Çoğumuz damar sertliği olarak adlandırdığımız ateroskleroz‘un kalp damarlarını etkilediğini biliriz. Ateroskleroz geliştiğinde, damarlarda "plak" dediğimiz yapılar oluşturmaktadır. Yağdan zengin bir yapıdan oluşan bu plakların yalnızca kalp damarlarında değil, beyin damarlarında da gelişebileceği bilinmeli ve hatırlanmalıdır. Beyne giden kanı sağlayan damarlarımız boynumuzun iki yanında uzanan "karotis" adını verdiğimiz arterlerimizdir. Eğer aterosklerozun yol açtığı plaklar bu damarlarımızda ortaya çıkarsa, beyne gidecek kan miktarında azalma ortaya çıkacaktır. Karotis arterlerimiz oksijen ve tüm beynin ihtiyacı olan beslenme gereksinimlerini ve yaşamsal gereksinimleri beyne taşırlar, ulaştırırlar. Böylece de beynimiz fonksiyonlarını uygun bir biçimde yerine getirebilir.

Damar sertliği sonucunda karotis arterlerinde plaklar oluşmakta ve zaman içinde bunlar giderek artış göstererek damarlarda daralmaya yol açmaktadır. Daralan damarlar nedeniyle beyne giden kanın azalması ise, hastada ileri dönemde felç (inme) gelişmesine neden olabilmektedir.

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp