devlik hastalığı belirtileri nelerdir

Akromegali Tedavi : Hastalığın gidişini önemli ölçüde iyi­ leştiren yöntemler cerrahi girişim ile radyasyon (ışın) ve ilaç tedavileridir. Tümör Türk eyeri çukurundan dışa­ rı taşmış ve görme bozukluklan başla­ mışsa cenahi tedavi söz konusu değil­ dir. Öbür olgulann tümünde; yani tü­ mörün henüz Türk eyeri çukuru ile sı­ nırlı olduğu durumlarda (çukur büyü­ müştür ama dışarıya yayılma ve değişik yönlerde tümör yayılımı henüz yoktur) ve tümörün hipofiz içinde olması halin­ de (kafa filminde çukurun büyüdüğünü gösteren belirti yoktur) cerrahi tedavi düşünülür. Günümüzde mikrocenahi yöntemlerinin gelişmesiyle, beyin cer­ rahisi uzmanlarınca gerçekleştirilen cerrahi girişim kolay, güvenilir ve ke­ sin sonuç veren bir tedavi yöntemi ol­ muştur. Cerrahi girişim ile tümörün çı­ karılmasıyla hormon bozuklukları da tedavi edilmiş olur. Tümörün belirti verdiği durumlarda başvurulan cerrahi girişim, tümörün kendiliğinden gerile­ mekte olduğuna ilişkin belirtiler varsa düşünülmez.

Cerrahi tedavide sorun yaratan iki­ lem yalnızca tümörün ya da tüm hipofi­ zin çıkarılması arasındaki seçimdir. Yalnızca tümörün çıkarılması, geride tümör hücrelerinin kalması sonucu hor­ monal bozukluklara ilişkin belirtilerin yinelenmesi tehlikesini taşır. Hipofizin bütünüyle çıkarılması, tümörün yanı sı­ ra sağlıklı hipofiz dokusunun da alın­ ması sonucunda hipofiz yetmezliği tab­ losunun gelişimine yol açar. Uzman el­ lerde cerrahi girişim kusursuz sonuçlar verir; yeni yöntemlerin geliştirilmesiyle bu alanda elde edilen başarılar artmak­ tadır. Kesin iyileşme kandaki büyüme hormonu düzeyinin 1 mililitrede 5 na- nogramı (nanogram [ng]= bir gramın milyarda biri) aşmamasıyla gerçekle­ şir. Olguların yüzde 70'inde kesin iyi­ leşme görülür. Bu olgularda cerrahi gi­ rişim sonrası hormon tedavisi genellik­ le gerekmez. Aşırı büyüme hormonu salgılayan hipofiz tümörlerinde ışın te­ davisi ya geleneksel röntgen ışınlan ya da başka enerji kaynakları ile yapılır. Ayrıca radyoaktif uçlu iğnelerin hipo­ fiz içine uygulanması da yöntemlerden biridir. Hipofiz mikrocerrahisinin ge­ lişmesinden önce ışın tedavisi, ilk teda­ vi seçeneği idi. Bu tedavi hipofiz tü­ mörünün sürekli büyüdüğünü düşündü­ ren belirtiler veren ve/ya da tümörün aşırı çalışmaya başladığı olgularda uy­ gulanıyordu. A ynca tümörün Türk eyeri çukuru dışına yayıldığı olgular­ da cerrahi girişim düşünülmediğinden ışın tedavisi ön planda gelirdi. Yüksek dozda ışın tedavisi kesin olarak daha iyi sonuç verse de, teknik nedenlerle yaygın değildir.

Radyoaktif başlıklı iğ­ ne ile hipofiz içine girerek yapılan ışın tedavisi de işlevsel açıdan başarılı so­ nuçlar verir. Ama olguların önemli bir bölümünde, şekersiz diyabet (diabetes insipidus), likorrea (beyin-omurilik sı­ vısının dışarı akması), görme bozuk­ luklan, beyin zarı iltihabı ya da beyin iltihabı gibi yan etkiler ortaya çıkmak­ tadır. Işın tedavisi (kobalt tedavisi) ağır görme bozukluğu olmayan olgularda, ileri yaşlardaki hastalarda, cerrahi giri­ şimi engelleyen tehlikeli durumlarda ve ameliyat olmayı kabul etmeyen hasta­ larda uygulanır. Işın tedavisinin önemli bir yönü de, bazı istisnalar dışında olumlu yanıtlann 2-6 aylık bir süre gerektirmesi ve teda­ vinin 2 yıldan az sürmemesidir. Akromegalide, tümörün ilaçla teda­ visi son derece etkisiz bir yöntemdir.İlaçla tedavi ancak büyüme hormonu­ nun aşın salgısını denetim altına almak amacıyla kullanılabilir. Bu arada, östro- jen ve daha sonra ek olarak androjen ile yapılan eski tedavinin artık uygulanma­ dığını belirtelim. Günümüzde birçok akromegali has­ tasında iyi sonuçlar veren tek ilaç bro- mokriptindir. Bu tedavi özellikle ışın tedavisine destek olarak uygulanır. Ay­ rıca ışın tedavisinin ve cerrahi girişimin iyi sonuç vermediği olgularda da bro- mokriptin kullanılır.

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp