Böbrek Taşları Genel

Böbrek Taşları Genel :

B Genelde belirtiler taşların yerinden oynamasıyla ortaya çıkar.
Aralıklarla böbrekten veya böğürden başlayıp yayılan yoğun sancı.
Bulantı, kusma ve karında şişkinlik.
Enfeksiyon varsa, titreme, ateş ve sık idrara çıkma.
Ultrasonla teşhis.

İdrar yollarında taş oluşumu binlerce yıldır bilinmektedir, fakat geçtiğimiz yıllar içinde hastalığın biçimi ve sıklığı değişmiştir.Geçmişte taş oluşumu neredeyse yalnızca idrar kesesinde görülürdü; günümüzde ise taşların çoğu böbreklerde oluşmaktadır. Taş sıklığı çarpıcı bir şekilde artmıştır. Günümüzde ABD'de yaşayan erkeklerin yüzde onunun yaşamlarının en az bir döneminde böbrek taşlan sorunuyla karşılaşacağı düşünülmektedir. Böbrek taşlarının yıllık görülme sıklığının, toplam nüfusun yüzde 0,1- 6,0 arasında olduğu tahmin edilmektedir. ABD'de hastaneye yatırılan her bin kişiden biri, böbrek taşlan nedeniyle yatırılmaktadır. Bu sıklık, Batı tipi diyetle bağdaştırılan kalp hastalığı, yüksek tansiyon ve diyabet gibi diğer hastalıkların sıklığındaki artışa paralel olarak sürekli artmaktadır. ABD'de böbrek taşlan genellikle kalsiyum tuzları (yüzde yetmiş beş ila seksen beş), ürik asit (yüzde beş ila sekiz) veya strüvit (kalsiyum içermeyen kristaller, yüzde on ila on beş) yapılıdır. Sıklık, bölgeden bölgeye çevre etkenleri, beslenme tarzı ve içme suyunun yapısındaki farklılıkları yansıtacak şekilde değişiklik gösterir. Erkekler kadınlara oranla daha fazla etkilenmektedir ve hastaların çoğu otuz yaşın üzerindedir.Kristal oluşumunu engelleyen salgılar ve pH denetimi sayesinde, insan idrarındaki bileşenler normal koşullarda çözelti halinde kalır.

Bununla birlikte, taş bileşenlerinde bir artma veya koruyucu etkenlerde bir azalma olduğunda, böbrek taşlan oluşur. Böbrek taşlanna yol açan birtakım metabolizma hastalıklan vardır; hiperparatiroidizm, sistinüri (idrarda sistin dü zeylerinin artması), D vitamini fazlalığı, süt-alkali sendromu (antiasitlerin aşın kullanılması), yıkıcı kemik hastalıklan, oksalüri (idrarda oksalik asidin artması), Cushing sendromu ve sarkoidoz (sarkoid birikimi ile tanımlanan sistemik bir hastalık) bunlar arasındadır.
TEŞHİS

Uygun tedaviyi belirlemek için taşın türünü teşhis etmek kritik bir öneme sahiptir. Kimyasal analiz için taşın bir örneği elde edilemiyorsa, birtakım kriterlerin (beslenme; altında yatan metabolizma veya hastalık etkenleri; kan serumunda ve idrarda kalsiyum, ürik asit, kreatinin ve elektrolit düzeyleri; idrar tahlili ve idrar kültürü) dikkatli değerlendirilmesi sonucunda genellikle taşın yapısı belirlenebilir.

Taş kristaloitlerinin yoğunluğunu artıran etkenler.
Normal idrar yoğunluğu içinde taş oluşumuna neden olan etkenler.

Birinci grupta, idrar hacminin azalması (dehidrasyon) ve taş bileşenlerinin atılmasında artış yer alır. İkinci grup etkenler, idrar akışının durması (idrar kanalında tıkanma yani üriner staz),pH değişiklikleri, yabancı maddeler ve taş öğelerini eritebilen maddelerde azalmayı kapsar.
TEDAVİ

Zengin toplumlarda kalsiyum içeren taşlara sık rastlanması doğrudan şu beslenme biçimlerine bağlıdır: düşük lifli beslenme, fazla rafine edilmiş karbonhidratlar ve fazla miktarda alkol tüketimi, çok miktarda hayvansal proteinler ve yüksek yağ alımı ve çok miktarda kalsiyumu yüksek, magnezyumu düşük ve D vitamini ile zenginleştirilmiş süt ürünleri tüketilmesi.Çoğu taşların "nedeni bilinmeyen" (idiyopatik) diye sınıflandırılması, taş oluşumuna yol açan beslenme etkenleri konusundaki cehaletin bir yansımasıdır. Böbrek taşı olgularındaki artışa nedeni, hiç kuşkusuz, bu beslenme etkenlerinin birikimli etkisidir.

Grup olarak, vejetaryenlerde taş oluşma riski düşüktür. Araştırmalar, et yiyenler arasında bile, fazla miktarda meyve ve sebze yiyenlerde böbrek taşı olgularına daha seyrek rastlandığını ortaya koymuştur.Kepek takviye ve beyaz ekmekten tam buğday ekmeğine geçiş gibi basit bir değişiklik, idrarda kalsiyum düzeylerinin azalmasına yol açmıştır.
Denetimi ve Şeker Alımı

Fazla kilolar ve insülin duyarsızlığı (bkz. DİYABET) idrarda kalsiyum atılımını artırdığı ve Ufr oluşumu açısından risk etkeni oluşturduğa için, kilo denetimi ve karbonhidrat metabotoması sorunlarının çözümlenmesi önemlidir. Şeker alımının ardından idrarda kalsiyum düzeyleri yükseldiğinden, yüksek şeker içerikli bir yemek özellikle sorun yaratır. Sükroz ve diğer basit şekerlerin yenmesi, yineleyen böbrek taşı sorunu olan kişilerin yaklaşık yüzde yetmişinde, idrarda kalsiyum oksalat miktarının abartılı bir şekilde artmasına neden olmuştur.Yineleyen böbrek taşı sorunu olan kişilerin şekerden uzak durması gerektiği açıktır.
Magnezyum ve B6 Vitamini

Sıçanlarda böbrek taşı oluşmasını sağlamanın en kestirme yollarından biri magnezyumu eksik bir diyet uygulamaktır.Magnezyumun kalsiyum oksalatın eriyebilirliğini artırdığı ve hem kalsiyum fosfat hem kalsiyum oksalat taş oluşumunu önlediği saptanmıştır.İdrarda magnezyumun kalsiyuma oranının düşük olması taş oluşumu için bağımsız bir risk faktörüdür ve tek başına magnezyum takviyesinin böbrek taşı yinelemelerini önlediği saptanmıştır.Bununla birlikte, B6 vitamini ile bir arada kullanıldığında daha büyük etki sağlamıştır.

Yineleyen oksalat taşlan olan hastaların birçoğunda B6 vitamini eksikliğine ilişkin laboratuvar işaretleri saptanmıştır. Magnezyum gibi B6 vitamini eksikliği de böbrek taşlarına yol açar. B6 vitamininin, oksalatların üretilmesini ve idrarda atılmasını azalttığı bilinmektedir. Böbrek taşı yinelemelerini önlemede beslenme programının B6 vitamini ile
desteklenmesi önemlidir.
Glutamik Asit

İdrarda glutamik asit yoğunluğunun artması, kalsiyum oksalatın eriyikte devreden çıkmasına neden olduğundan, glutamik asit düzeylerinin (B6 vitamini eksikliği veya diğer nedenlerle) düşük olması böbrek taşı oluşumunda önemlidir. Glutamik asit takviyesi sıçanlarda böbrek taşı olgulannı önemli ölçüde azaltmaktadır ve aynı etkiyi insanlarda da gösterebilir.Bununla birlikte, B6 vitamini yeterli düzeylere ulaşmışsa glutamik asit takviyesine gerek kalmayabilir.
Kalsiyum

Hekimlerin pek çoğu hastalarına kalsiyum takviyesinden uzak durmalarını söyler; çünkü kalsiyumun sınırlandırılması gerçekte oksalat emilimini güçlendirir. Yani, kalsiyum alımı sınırlandırılınca oksalat emilimi artar ve kalsiyum oksalat taşlan yine de oluşur. Ayrıca yakın zamanlarda yapılan bir araştırma kalsiyum takviyesinin aslında oksalat atılmasını azalttığını ortaya koymuştur.

Araştırmada, kalsiyum takviyesinden ve oksalik asit verilmesinden sonra idrarla atılan oksalat ölçülmüştür. Kalsiyum, kalsiyum karbonat veya kalsiyum sitrat malat şeklinde. 300mg kalsiyum dozunda verilmiştir. Başlangıçtaki değerlendirmelerle karşılaştırıldığında, kalsiyum takviyesi, oksalat emilimini ve atılmasını önemli ölçüde azaltmıştır; bu da günlük (300 ila 1.000 mg) kalsiyum takviyesinin, kalsiyum oksalat böbrek taşlarına karşı etkili bir önlem olabileceğine işaret etmektedir.
Sitrat

Sitrik asidin (sitrat) idrarda kalsiyum oksalat ve kalsiyum fosfat doygunluğunu azaltma ve kalsiyum tuzlarının çekirdeklenmesini ve kristalleşmesini geciktirme yeteneği vardır. Klinik araştırmalarda, yineleyen kalsiyum oksalat taşlan tedavisinde potasyum veya sodyum sitrat kullanılmasının oldukça etkili olduğu ve hastaların yaklaşık yüzde doksanında taş oluşumunu durdurduğu saptanmıştır.Örneğin bir araştırmada, yineleyen taş oluşumu sorunu olan
hastalarda potasyum sitrat takviyesi taş oluşumunu yıllık 0,70'ten 0,13'e düşürmüştür.Bununla birlikte, potasyum veya sodyum sitrat yerine magnezyum sitrat kullanılmasının en fazla yaran sağlayacağı anlaşılmaktadır.
K Vitamini

K vitamini böbrek taşı oluşumunu engelleyen güçlü bir molekülün yapımı için gereklidir.Vejetaryenlerde böbrek taşı olgulanna daha az rastlanmasının nedeni, yeşil yapraklı sebzelerde K vitamini bulunması olabilir.
Ürik Asit Metabolizması

Besinlerle alınan pürin düzeyi idrarla atılan ürik asit miktan ile doğrudan bağlantılıdır.Ürik asidin pürin içeriği, yineleyen kalsiyum oksalat taşlara neden olan bir etken olduğundan, bu gerçek önemlidir. Pürin düzeyi yüksek besinler tümüyle denmelidir. Sakatat, kabuklu deniz ürünleri, maya (bira mayası ve ekmek mayası), ringa, sardalye, uskumru ve
hamsi bu besinler arasındadır. Orta düzeyde protein içeren besinler de azaltılmalıdır. Bu grupta, kuru baklagiller, ıspanak, kuşkonmaz,balık, tavuk ve mantar sayılabilir.

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp