Beyin Rezervi Hipotezi

Otopsi çalışmalarında Alzheimer hastalığının patolojik bulgularına sahip kişilerin %40’ına yakınında neden bunamaya rastlanmadığı sorusunun yanıtı tam anlamıyla verilemiyorsa da beyin rezervi hipoteziyle açıklanmaya çalışılmakta. Bu hipoteze göre beynin patolojik değişiklerle başa çıkma yeteneği kişiden kişiye farklılık gösteriyor ve hasarın büyüklüğüyle klinik belirtilerin ortaya çıkması arasında sıkı bir bağ yok. Büyük beyin rezervi, sinir hücresi (nöron) ve sinir hücreleri arasındaki bağlantıların (sinaps) sayısı ve beynin bu bağlantı ağını iyi kullanabilme yeteneğiyle ilgili. Büyük rezerv, beyinde oluşan bozukluklara karşı duruyor ve normalde meydana gelmesi gereken belirtilerle baş ediyor.

Sonuçta beyin işlevlerinde görünür bir bozukluk olmuyor; bir başka deyişle hastalık belirtilerinin ortaya çıkması bir süre erteleniyor. Doğal olarak da beyin rezervi büyük kişilerde bunama bulguları daha geç ortaya çıkıyor. Küçük rezerve sahip kişilerde ise beyindeki az miktarda patolojik değişiklik bile olduğunda klinik belirtiler erken ortaya çıkıyor ve erken yaşta (60-65) bunama görülüyor. Genetik ve çevresel faktörler beyin rezervini etkileyen unsurlar. Beyin rezerv hipotezine göre eğitim, entelektüel kapasite, mesleki faaliyet, IQ derecesi ve zihinsel uyarıcı etkisi olan hobiler beyindeki yıkıma karşı yedek bir kapasite oluşturuyor. Buna bağlı olarak yüksek beyin rezervine sahip kişilerde bunama riski %46 oranında daha düşük oluyor.

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp