Astım Türleri

ASTıM TURLERI

Bu bölümde özel astım türlerini ve bunların özelliklerini anlatacağım: • Yaşlılarda astım • Gece astımı • İlaçlara bağlı astım • Kortizona dirençli astım • Kortizona bağımlı astım • Egzersiz astımı • Kardiyak astım • Dengesiz astım • Kronik astım YAŞLıLARDA ASTıM Astım, daha çok bir çocukluk ve gençlik çağı hastalığı olmakla birlikte, bazen ilk belirtilerini ileri yaşlarda da verebilmektedir. Bir araştırmaya göre, astırnın başlangıç yaşı hastaların %3'ünde 60 yaşın ve % 1'inde ise 70 yaşın üzerinde bulunmuştur. Son 20 yılda astımlı hasta sayısındaki genel artış yanında, ortalama insan ömrünün de giderek uzamakta olduğu da hesaba katıldığında, astırnın ileri yaştaki kişilerde önemli bir sağlık problemi olarak her geçen yıl daha çok karşımıza çıkacağı beklenmektedir. Araştırmalara göre, yaşlılarda astım tanısı zordur ve tedavisi de çoğu zaman eksik yapılmaktadır. Oysa, erken tanı ve uygun ilaçlar ile hastalığı çocuk ve gençlerde olduğu gibi tam olarak tedavi etmek pekala mümkündür. Yaşlıyım, ama ihtiyar değilim! Yaşlanmak doğal bir olay Bundan kaçış yok. Fakat, ihtiyarIayıp ihtiyarlamamak bizim elimizde. Peki kim yaşlı, kim genç? Yaşlı deyince Amerika ve Avrupalılar 70'ine merdiven dayamış olanları, yani 65 yaş üzerindekileri kastederler. Türkiye'de ortalama insan ömrü bu ülkelere göre daha az olduğundan, ülkemiz de yaşlılık sınırının 60 yaş olarak kabul edilmesi daha doğrudur. 77 yaşındaki babam l Yaşlıyım, ama ihtiyar değilim' der. Doğru söyler, güzel konuşur. Keşke, bu söz herkese nasip olsa •• Yaşlılardaki astımın tipleri • A tipi: Çocukluğundan (gençliğinden) beri astım olduğu bilinen ve hastalık belirtileri ileri yaşlarda da devam eden hastalar. • B tipi: Çocukluğunda (gençliğinde) astımı olan, fakat daha sonra hastalık belirtileri uzun yıllar tamamen kaybolup ileri yaşlarda tekrar ortaya çıkan hastalar. • C tipi: Astım belirtileri ilk kez ileri yaşlarda ortaya çıkan hastalar. Bu bölümde, aksi belirtilmedikçe, yaşlılarda astım sözüyle kastedilen C tipi astımdır. Görülme sıklığı Yaşlılarda astım (A, B ve C tipleri) hiç de ender görülen bir hastalık değildir! • USA'da 65 yaşından büyük 4.581 kişi üzerinde yapılan bir araştırmada, bu kişilerin %4'ünde kesin astım (doktor tarafından tanı konmuş), diğer %4'ünde ise muhtemel astım (son bir yıl içinde hırıltı ve göğüs te sıkışma hissine yol açan bir atak) bulunduğu belirlenmiştir. • Güney Galler'de yapılan bir araştırmada da 70 yaşın üzerindekilerin %6.5'inde astım hikayesi, %2.9'unda ise aktif astım saptanmıştır.

Yaşlanmanın akciğerlere etkisi Yaşlarımanın vücudun tüm diğer organları üzerine olduğu gibi akciğerlere de önemli etkileri vardır. Yaşlandıkça akciğerler ve göğüs kafesinde birçok anatomik ve fizyolojik değişiklik ortaya çıkmaya başlar, Bunlar içinde en önemlisi göğüs kafesinin yuvarlaklaşarak adeta bir fıçı şeklini almaya başlamasıdır. Fıçı şeklini almış göğüs kafesinin genişlemesi daha zordur. 20 yaşlarında 5 litre olan akciğer hacmi, 60 yaşından sonra 4 litrenin altına düşer. Yaşlarımanın asıl önemli etkisi, akciğer dokusu içindeki elastik liflerin azalmaya başlaması ve hava keseciklerinin genişlemesidir. Bu durumu yaşlılık amfizemi diye nitelendirebiliriz. Amfizemli akciğerlerin esnekliği azalır ve normal bir solunum sonunda akciğer içindeki hava miktarı artmış olur. Hava yollarındaki direnci artmış olması yanında kanı n oksijenlenmesi de yeterince yapılamaz. Bu etkiler, sigara içmiş kişilerde çok daha büyük boyutlarda ortaya çıkar. Yaşlanma ve allerji Astımlı çocukların %90 kadarında allerjik faktörlerin rolü var iken, yaşlılardaki astırnda allerjik faktörler daha az önemlidir, fakat yine de bunların 3/4'ü atopik özelliğe sahiptir. Allerjik hastalıkların tanısında kullanılan en değerli tanı yöntemi olan deri testleri en yüksek reaksiyonları 30 yaş civarında gösterirken, bu reaksiyonlar 50 yaşından sonra hızla azalmaya başlar. Yaşlılar allerjenlerle karşılaşmaya devam ediyor olsalar bile deri testleri giderek zayıflama eğilimi gösterir, ama yine de yaşlı astımlıların %50'sinin deri testlerinde en az bir allerjene karşı duyarlılık saptanır. Bunlara paralel olarak, en yüksek 10 yaş sularında rastlanan 1 g E düzeyleri de, 20 yaşından sonra azalmaya başlamaktadır. Bundan dolayı da, atopik olsalar bile, yaşlılarda I g E düzeyleri normal sınırlarda bulunabilir. BUNU UNUTMAYıN!. .. 1 g E'lerl yüksek olanlarda astım gelişme riski de yüksektir. Astım nineleri daha çok seviyor Yaşlılarda astım kadınlarda erkeklere göre neredeyse iki misli daha görülür. Bir araştırmada 65 yaşın üzerindeki kişilerde astım erkeklerin %3.8 'inde saptanırken, bu oran kadınlarda %7.1 olarak belirlenmiştir. Muayenehanemde takip ettiğim hastalara baktığımda, bu değerlerin ülkemiz içinde geçerli olduğu kanısına varıyorum.Dedeler sevinsin! Astım, tonton nineleri daha çok seviyor. Benim, 85 yaşında aramızdan ayrılan 'canım babaannem' de bir astımlıydı. Mutfağın raflarındaki Eupnase şişesi.; şurubu şişenin kapağına döküp içişi ... başucundaki fısfısı ... gece öksürükleri... Dedemle sigara kavgaları Dedem ise enfarktüs geçirdiği güne kadar pufur pufur sigara içerdi ... 0, lise yıllarında benim de arada otlandığım ... ağzınıza tütün bulaşmadan içemediğiniz Birinci sigarasını... nasıl da severek içerdi ... Şimdi artık ne Eupnase kaldı, ne de Birinci ... Mekanınız cennet olsun bir tanelerim. Yaşlılarda astımın özellikleri İlk belirtileri ileri yaşlarda ortaya çıkan astırnın tanısı çocuklardaki kadar kolay değildir. Bir kere, kronik bronşit ve kalp yetersizliği gibi, belirtileri astıma benzeyen ve yaşlılarda daha sık görülen pek çok hastalık vardır. İkincisi, birçok yaşlı hasta için nefes darlığı yaşlarımanın doğal bir sonucudur ve bundan fazlaca şikayet etmez. Zaten yaptığı eforları da çeşitli nedenlerle kısıtlarmştır. Astırnın ağırlığı, belirtilerin ortaya çıkma yaşı ve süresi ile ilgili değildir, fakat çok ağır belirtilerle birlikte başlayan astımı kontrol altına almak da pek kolay olmayabilmektedir. Astım belirtileri yaşlıların %50 kadarında üst solunum yolları infeksiyonunu takiben geliştiğirıden, nezle, grip ... gibi hastalıklar dan sonra ortaya çıkan hırıltı, nefes darlığı astımı düşündürmelidir. Öksürürken altıma kaçırıyorum Yaşlılarda astımın belirtileri genel olarak diğer yaşlardaki astımlılardan farklı değildir. Öksürük, daha çok geceleri ortaya çıkan ve hastalan en çok üzen belirtidir. Öyle ki, bazı nineler öksürür ken idrarını kaçırır, bazıları ise öğürüp kusarlar. Astımlılar genel olarak balgam çıkarmakta zorlanırlar: 'Balgamım var, ama çıkaramıyorum.

Bir çıkarsam nefesim de rahatlıyor, hırıltım da geçiyor ... ' sözleri yaşlı astımlılardan en çok duyduğumuz sözlerdir. Kendileri hemen söylemeseler de, dikkatle soruşturulduğun da birçok hastada eforda nefes darlığı vardır. Nefes darlığı tanımlamayan bazı yaşlıların, nefes darlığını yorgunluk olarak da tarif edebileceklerini, bazılarının da nefes darlığını algılamalarının daha zor olabileceğini hatırlatalım. Aman dikkat Astımlılar da sigara içmiş ya da içiyor olabilirler, ama 'sigara içmiş' kişilere astım tanısı koyarken çok dikkatli olunmalıdır. Ninemin göğsü hırıl hırıl ötüyor ...

Astım krizine özgü en önemli muayene bulgusu hınltıdır, ama her hınltı astım demek değildir. Mesela, sol kalp yetersizliği de hırıltıya neden olan hastalıklardan biridir. Hınltı, özellikle hasta nefesini verirken daha belirgin olarak duyulan bir sestir. Elinizi, hastanın göğsüne koyduğunuzda da kedi mırıltısı gibi bir titreşim hissedebilirsiniz. Astım krizinin nedenleri Yaşlılarda astım krizlerinin en önemli nedenleri şunlardır: • İLaçLar: Kalp, hipertansiyon, glokom (göz tansiyonu) tedavisinde kullanılan ilaçlar ile aspirin, ağrı kesiciler ve romatizma ilaçları ... • Solunum yolları infeksiyonları • Egzersiz • Reflü (mide sıvısının yemek borusuna kaçması) • Kronik sinüzit • Gıda katkı maddeleri Tam için neler yapılmalı? Yaşlılarda astım tanısı koymada aceleci olunmamalı, diğer hastalıklarla karıştırılmaması için en azından aşağıdaki incelemeler mutlaka yapılmalıdır: • Akciğer röntgeni • Solunum fonksiyon testleri • ABerjik deri testleri • EKG Bunların dışında, özel durumlarda akciğer tomografisi (HRCI), sinüslerin tomografisi, ayrıntılı solunum fonksiyon testleri (reversibilite, difüzyon, provokasyon ... testleri), kan biyokimyası ... gibi incelemeler de gerekebilir. Astımla karışan hastalıklar Y aşlılarda astımla karışan hastalıkların en önemlileri şunlardır: • KOAH (kronik bronşit, amfizem) • Bronşektazi • Akciğer embolisi • Üst solunum yolları hastalıkları • İnfeksiyonlar • Kalp hastalıkları (kalp yetersizliği, kalp kapak hastalıkları) • Mide hastalıkları Gelelim tedaviye Yaşlılarda astım tedavisi gençlere göre daha zordur. Bunun pek çok nedeni vardır: • Yaşlılarda astım tanısı daha zordur ve genellikle de başka tedavilerden sonuç alınamadığında astım akla gelir. • Yaşlıların astımı gençlere göre daha kronik olma eğilimindedir. • Birçok yaşlının, göğüs hastalıkları uzmanı yerine pratisyen, iç hastalıkları uzmanı ... tarafından izlenmeleri tedavinin başarılı olma şansını azaltır. • Yaşlılarda ilaçlara cevap gençlerdeki kadar iyi değildir. • Yaşlılarda ilaç yan etkileri daha sık ve fazla görülmesi tedavinin tam yapılamamasına yol açar. • Birçok yaşlıda birlikte başka hastalıklar da vardır. Bu farklı hastalıkların tedavileri birbirlerini olumsuz etkileyebilir. • Birçok yaşlı yalnız yaşar ya da kendisiyle yakından ilgilenen kimsesi yoktur; bu yüzden tedavisini gerektiği gibi sürdüremez. • Yaşlıların, astımda çok önemli olan inhalasyon tedavisine (ilaçların solunum yoluyla uygulanması) uyumları azdır. Pek çok hasta sprey şeklindeki ilaçları kullanmak istemez veya kullananların çoğu da bunu kurallarına uygun kullanamadığından tedavi beklenildiği kadar etkili olamaz. Yan etkilere dikkat Yaşlı astımlılarda ilaç yan etkilerine daha sık rastlandığı gibi, sonuçları da daha ciddidir. Bu komplikasyonların önlenebilmesi için, astım ilaçları kullanan yaşlıların çok yakından izlenmeleri gerekir. Şu, iki ucu keskin bıçak Kortizon için 'iki ucu keskin bıçak' çok uygun bir tanımlamadır. Yerinde kullanıldığında can kurtaran bir ilaç olan kortizon, ölüme kadar gidebilen çok ciddi yan etkilere de neden olabilir. Kortizon hapı kullanması zorunlu olan hastalarda, doz mümkün olduğu kadar düşük, tedavi süresi de olabildiğince kısa tutulmaya çalışılmalıdır. Kortizonun yan etkileri için 'Astım Tedavisi' bölümüne bakınız. Ölüme yol açan kalp ritim bozuklukları Astım tedavisinde kullanılan nefes açıcı ilaçların (tablet veya sprey) önemli riskleri vardır. Bunlar, çarpıntı, ritim bozukluğu, tansiyon düşüklüğü, göğüs ağrısı ... gibi kalple ilgili komplikasyonlardır. Çocuk ve gençlerde fazla önemi olmayan bu yan etkiler, yaşlılarda ölüme kadar giden sonuçlara neden olabilirler. Aşının yaşı yok immunoterapi, astımı geç başlayarı hastalarda da etkili bir tedavi yöntemidir. Hele, ilaçların çok ciddi yan etkilere yol açmaları ve çok pahalı olmaları da dikkate alındığında, immunoterapinin önemi daha da iyi anlaşılır. Benim de immunoterapiden çok yarar gören pek çok yaşlı astımlı hastam var. Bu sayede, bunların çoğu artık ya hiç ilaç kullanmıyorlar ya da ilaç tüketimleri ileri derecede azalmış durumda. immunoterapi, deri testlerinde allerjik olduğu saptanan yaşlı hastalarda çok iyi sonuçlar alınabilecek bir yöntemdir. Son söz • Sürekli doktor kontrolü altında olun. • ilaçları ve dozlarını doktorunuz ayarlasın. • Allerjenlerden ve irritanlardan uzak durun. • Sigara içmeyin, duman altı olmayın. • Grip aşısı olun. • İlaçlarınızı düzenli olarak ve doktorunuzun istediği şekilde kullanın. • Yan etki hissederseniz hemen doktorunuzu arayın. GECE ASTIMI Bir gece ansızın gelebilirim Astım belirtilerinin gece veya sabaha karşı ortaya çıkması gece astımı olarak bilinir. Biz buna tıp dilinde noktümal astım ismini veriyoruz. Bazı hastaların, gün boyu hiçbir şikayeti yoktur, fakat sabaha karşı öksürük, hınltı ve nefes darlığı ile uykudan uyanırlar.

Bazı astımlılarda ise gün içindeki yakınmaları geceleri şiddetlerime gösterir. Neden yatak odası mı? Gece astımının ortaya çıkmasında yatak odalarının büyük önemi vardır. Bir kere, yatak odası zamanımızın çoğunun geçtiği yerdir; hele çocuklar ve uykuyu sevenler için. İkincisi, yatak odası genellikle küçük, karanlık ve eşya dolu bir odadır. Birçok evde ne kadar kullanılmayan eşya varsa, yatak odasına konur. Yatak odasındaki yün yatak, yorgan, yastık, koltuk, kanepe, halı ... gibi ortamlar akarların bayıldıkları yerlerdir. Gece boyunca uyurken, yatakta sağdan sola dönerken ... havaya karışarı akar allerjenlerini bir güzel soluruz. Bir de bunlara evcil hayvanlara ve küf mantarlarına ait allerjenleri eklerseniz, gece boyunca ne kadar çok allerjene maruz kaldığımızı daha iyi anlayabilirsiniz. Hele de kedileri ile yatanlar, aman dikkat. Bütün bunlara bir de geceleri havanın daha soğuk olmasını ekleyin. Bazıları ayakta uyur Gerçi, oturarak da ayakta da uyuyan insanlar vardır, ama çoğumuz yatar pozisyonda uyuruz. Yatar durumda, üç önemli değişiklik ortaya çıkar: Gündüz İnsan gece kurt Vücudumuzda başlıca iki çeşit sinir sistemi vardır. Bunlardan biri sempatik, diğeri de parasempatik sistemdir.

Gündüzleri sempatik sistem, geceleri ise parasempatik sistem hakimiyeti vardır. Parasempatik sistem bronşları daraltıcı bir etkiye sahiptir. Normal insanlarda bile geceleri parasempatik sistemin etkinliğin den dolayı bronşlarda bir miktar daralma olur, fakat bu bizim hissedeceğimiz ölçüde bir daralma değildir. Astımlı bir hastada ise, zaten daralmış olan bronşlar bir de parasempatik sistemin etkisiyledaha da daralır. Gece astımının oluşumunda, sabaha karşı kandaki kortizol ve adrenalin düzeylerinin azalması ve histamin düzeylerinin artmasının da rolü vardır. Kortizol ve adrenalinin bronşları genişletici, histaminin ise daraltıcı etkisi olduğunu hatırlatalım. • Diyaframa kasının yukarı doğru çıkması nedeniyle akciğer hacimleri daha düşüktür, Bu durum akciğerlerin havalanmasını bozar. • Solunum yolları salgılarının atılması daha zordur. Gece boyunca biriken salgılar hava yollarını daraltır. • Mide asidi yatar durumda yemek borusuna daha kolay kaçar. Buna reflü dendiğini herhalde biliyorsunuz. Reflü, refleks olarak bronş daralmasına neden olabilir. Gece gözlüm, nerden çıktın karşıma? - Senin bir şeyin yok! - Nasıl olur doktor bey? - Ağır bir şeyler yiyip yattıysan, kabus görmüşsündür. - Ama göğsüm sılaşıyor. ... nefesim daralıyor ... öksürüyorum ... - Sana öyle geliyordur. - Ama, eşim şahidim. -Kem ... küm .... Gece astımı, gündüzleri hiçbir şikayeti olmayan hastalarda zor tanınan bir hastalıktır, çünkü hastanın gündüz yapılan muayenesinin ve solunum fonksiyon testlerinin tamamen normal olması, doktorları da şaşırtır. Gece astımı, özellikle yaşlılarda sol kalp yetersizliği ile çok karıştırılan bir hastaIıktır.Ayrıntılı bir anamnez, dikkatli bir fizik muayene ile allerjik deri testleri ve bronş provokasyon testleri yapılarak kesin tanıya gidilir. Süt içip de mi yatsam? Gece astımı, hastayı ve yakınlarını çok korkutması yanında, hastanın günlük yaşamını da ciddi şekilde etkiler. Geceleri rahat ve doyurucu bir şekilde uyuyamayan hasta, gündüzleri uykulu ve sersemdir; konsantre olamaz, başı ağnr, sinirlidir. Gece astımı olanlarda, işte veya okulda başarısızlıklar ortaya çıkar. Tedavi Gece astımının tedavisi diğer astım türlerinden farklı değildir. Belirtileri gidermek için, kısa süreli kortizon tedavisi şarttır. Hastayı rahatlatmak için teofilin ve nefes açıcı spreylerden yararı anılır. Allerjik olanlara immunoterapi, olmayanlara ise koruyucu olarak sprey kortizon uygulanmalıdır. İLAçLARA BAGLI ASTıM Astım krizine neden olduğu bilinen pek çok ilaç vardır. Bu ilaçların başlıcaları şunlardır: • Aspirin, ağrı kesiciler ve romatizma ilaçları Leblebimiz kalmadı, aspirin verelim İstatistikler, bir Amerikalının yılda, ortalama olarak 60 adet 300 mg'lık aspirin tableti içtiğini ortaya koymuştur. Buna göre,USA'da bir yılda tüketilen aspirin miktarı 50.000 tondur. • Kalp hastalıkları ve hipertansiyon tedavisinde kullanılan ilaçlar • Antibiyotikler Bayılana gazoz, baş ağrısına aspirin 1899 yılında Hoffman tarafından sentez edilen aspirin, en gelişmişinden en geri kalmışina kadar, her ülkede, herkesin bildiği, tanıdığı bir ilaçtır. Çok iyi bir ağrı kesici ve ateş düşürücü olması yanında, damar sertliğine bağlı hastalıklarda kanı sulandırmak için de kullanılır. Hatta, son yıllarda aspirin kullanan insanlarda çeşitli kanserlerin, özellikle de kalın bağırsak kanserlerinin daha az görüldüğü de iddia edilmeye başlandı. Kleopatra ağaç kabuklannı kemirirdi Hoffman'ın aspirini keşfinden önce başı ağrıyanlar, dişi ağrıyanlar, romatizması azanlar ... ne yaparlardı acaba, diye hiç düşün dünüz mü? Mesela, Havva Ana'mızın adet sancıları tuttuğunda, iki büklüm olup kıvranmaktan başka elinden bir şey gelir miydi?

Hayır,gelmezdi. Fakat, Kleopatra Havva'ya göre çok daha şanslıydı, çünkü devir değişmişti, tıp ilerlemişti ve insanlar artık bazı ağaç kabuklarının çiğnenmesi veya suyunun içilmesinin ağrıları geçirdiğini biliyorlardı. Bunun doğruluğu, yüzlerce yıl sonra söğüt ve kavak ağaçlarında salisilik asit'in elde edildiği salisilin'in bulunmasıyla doğrulanmış oldu. Küçük bir Amerika olan Türkiye'de ise yılda 20-25 milyon adet aspirin satılmaktadır. Bakkalınızda ekmek kalmamış olabilir, ama aspirin daima vardır. Aspirin allerjisi kadınlan sever Aspirin iyidir, hoştur, fakat çok ciddi yan etkileri de vardır. Bunların en önemlileri, mide-bağırsak ülserleri ve buna bağlı kanamalar, nefropati (böbrek bozukluğu), hipertansiyon, hepatit, salisilizm (aspirin zehirlenmesi), kan tablosu bozuklukları ile aspirin allerjisidir. Aspirin allerjisi, normal insanların % 1'inden daha azında görülürken, bu oran astımlılarda %20'ye kadar çıkmaktadır. Allerjik nezle, burun polipleri veya sinüzüti olanlarda, kronik ve kortizona bağımlı astımlılarda aspirin allerjisi riski daha da (%30-40) yüksektir. Aspirin allerjisi, kadınlarda erkeklere göre daha sık, çocuklar da ise daha seyrektir. Bir aspirin içtim hayatım değişti Aspirin allerjisi belirtileri, o güne kadar pek çok kere aspirinkullanmış olan ve fakat hiçbir anormallik gelişmemiş bir kişide günün birinde aldığı bir aspirinle başlar. Bu nedenle, astımlı hastalar'Ben yıllardır aspirin içiyorum, bana dokunmuyor' diye övünmesinler ... böbürlenmesinIer. AlIerji zamanı gelince onların da kapılarını çalabilir; onlar da HIZIR ACİL'in kapısını! AlIerji belirtileri, ilaç alındıktan 1/2 ila 3 saat sonra ortaya çıkar.

Tüm vücutta yaygın kaşıntı ve yanma ile karakterize ürtiker, gözkapakları ve dudak gibi yumuşak dokularda şişme, bulantı, kusma, tansiyon düşüklüğü ve ağır astım krizleri ortaya çıkar. Aspirine bağlı astım krizleri, tedaviye dirençlidir ve genellikle kortizon verilmeden de düzelmez. Solunum makinesine bağlanması gereken hastalar bile olabilir.Bazı hastalarda astım krizi olmadan akut ürtiker ve anaflaksi de gelişebilir. Samter Triadı ını, o da ne? Burunda polip, astım ve aspirin allerjisinin birlikte bulunmasına tıp dilinde, bu üçlüyü ilk kez tanımlayan kişinin adına izafeten SAMTER TRİADI ismi verilir. Bu daha çok orta yaşlarda ve hanımlarda rastlanan bir tablodur. Deutschland, Deutschland Über Alles Bir hastam, 'Almancı eniştesinin getirdiği aspirinin bile alerji yaptığını' üzgün bir ses tonuyla anlatınıştı bana. HayretIer içindeydi. Belli ki, kafasındaki o her türlü Alman malı güvenlidir, sağlamdır imajı artık yıkılınıştı.Eh, hadi size de Guten Morgen! İster Fransa'da, ister Nijerya'da yapılmış olsun aspirin aspirindir ve duyarlı kişiye bütün aspirinler dokunur. Hatta, bir romatizma ilacı olan indometasin içeren göz damlaları bile allerjiye neden olabilirler. Evet, gözünüze bir göz damlası damlattıktan sonra vücudunuz şişebilir, nefesiniz tıkanabilir. Aman dikkat. Aspirinin hayatı olur mu? Aspirin allerjisinin ilacın tazeliği veya bayatlığı ile hiçbir ilgisi yoktur. Fabrikadan yeni çıkmış aspirin de allerji yapabilir. .. yıllardır raflarda beklemiş olanı da. Rahmetli babaannem tarihi geçmiş aspirinleri saksıların toprağına karıştınr ve bunun çiçeklere çok iyi geldiğini söylerdi. Yabancı malı aspirinin allerji yapmayacağını sananlar olduğu gibi, bazıları da suda eriyen, bağırsakta çözünen, C vitamini des tekli aspirinin dokunmayacağına inanırlar. Aspirin, duyarlı olan insanlarda, aç veya tok karına, suyla veya limonatayla, ne ile ve nasıl ve ne miktarda alınırsa alınsın alerji yapar. Aspirin allerjisi olanlarda, tartrazin (sarı boya), glutamat (bir çeşit baharat) ve sülfitler (besinlerin bozulmasını önler) gibi katkı maddelerine duyarlılık ihtimali de çok yüksektir. Bir de iyi bir haberim var Aspirine allerjisi olan bazı hastalarda, bu duyarlılık zamanla ortadan kalkabilir, yani aspirin artık dokunmaz olur. Bunun nedenini, kimlerde ve ne zaman ortaya çıkacağını bilmek ya da tahmin etmek, şimdilik maalesef mümkün değiL. Bu bir şans işi. Belim ağnyor, ne alabilirim?

Aspirine allerjisi olanların diğer ağrı kesici ve romatizma ilaçlarına karşı da duyarlı olma ihtimalleri çok fazladır. Hatta, bunlara içinde antiromatizmal maddeler bulunan pomadlar bile dokunur. Pomadın sürüldüğü deride kızarına, kabarma ve kaşıntı oluşabilir; deriden emilen fazla miktardaki ilaç sistemik reaksiyonlara yol açabilir. Bu nedenle, astımlılar gelişigüzel ilaç almaktan kaçınmalıdırlar. Aspirin allerjisi olanların güvenle alabilecekleri ağrı kesici ateş düşürücü ilaç parasetamol'dür, fakat yüksek dozlarda parase tamol bile başınıza iş açabilir. Romatizmal hastalıklarda astımlılara verilebilecek ilaçlar ise sodyum salisilat (Entersal), benzidamin (Tantum) ve meloksikam (Meloks)'dır. Hiçbir ilacı, asla ve asla, doktorunuza danışmadan almayın! Nasıl teşhis edilir? Aspirin allerjisi tanısı için hastanın verdiği bilgiler çoğu zaman yeterlidir. Bu hastaların deri testlerinde ya da kanda IgE ölçümlerinde herhangi bir anormallik saptanmaz. Hastanın verdiği bilgiler net değilse ve hastanın mutlaka aspirin veya romatizma ilaçları kullanması gerekiyorsa, aspirin provokasyon testi yapılabilir. Bu test, hastane ortamında ve her türlü acil girişimin yapılabileceği şartlarda yapılmalıdır, çünkü test sırasında ağır astım krizi veya anaftaksi (allerji koması) gelişme riski vardır. Aspirin provokasyon testine, hastaya 30 mg aspirin verilerek başlanır. Herhangi bir reaksiyon saptanmıyorsa, aspirin dozu 2 saatte, 60, 100, 325, 650 mg olarak arttırılır. Önlemler Aspirin allerjisi olanlar, aspirin, ağrı kesici ve romatizma ilaçlarını doktorlarına danışmadan kullanmamalıdırlar. • Astınıı, allerjik nezlesi, sinüziti, burun polipleri, ürtikeri olan hastalar, o güne kadar dokunmamış da olsa, yukarıda adı geçen ilaçlardan uzak durmalıdırlar. • Mutlaka aspirin kullanması gereken hastalara duyarsız aştırma tedavisi yapılmalıdır. Duyarsızlaştırma tedavisi Bunun tıp dilindeki adı desensitizasyon'dur. Bu tedavi, küçük dozlardan başlanan ve giderek artan miktarlarda aspirin verilen hastalarda, ilaca karşı tolerans gelişmesi prensibine dayanır. Bu yöntemle bir hafta içinde elde edilen aspirine duyarsızlık hali, hasta aspirini aldığı müddetçe devam eder, fakat aspirin almaya ara verilirse, 2-5 gün içinde aspirine duyarlılık hali tekrar ortaya çıkar. Bu tedavinin bir özelliği de, aspirine karşı oluşarı duyarsızlığın diğer romatizma ilaçları ve ağrı kesicilere karşı da gelişmesidir. Hatta ve hatta, bazı araştırmalarda, duyarsızlaştıtma tedavisinden sonra astım belirtilerinin gerilediği ve hastanın ilaç (özellikle de kortizon) ihtiyacının azaldığı da saptanmıştır. İlaç tedavisi Son yıllarda astım tedavisi için piyasaya sunulan ve birçok astımlıya uzun süreli olarak verilen lökotrien antagonistlerinin tek kullanım alanı aspirine duyarlı astımlılardır. Ancak, bunlarda bile çok dikkatli olunmalıdır, zira lökotrien antagonistlerini sürekli olarak kullananlarda bile, aspirin veya romatizma ilacı alındığında ciddi reaksiyonlar görülebilmektedir. Mıtsa nelezüd e1niripsa Bazı insanlarda bir terslik vardır. Uyku hapı içerler, büsbütün uykuları kaçar. Mide hapları midelerine dokunur. Kortizon allerji yapar. .. Astımlıların sayıları çok azında da 'aspirinle düzelen astım' vardır. Bunlar aspirin içerler; ne öksürükleri kalır, ne hırıltıları, ne de nefes darlıkları ... Fakat bunlar da, bazı besinlere ve antibiyotiklere allerjiktirler. Terslik içinde terslik diye, buna derler. Benim de böyle bir tane mitsa nelezüd elniripsa'lı hastam olmuştu, Bu, kendisini tanıdığımda 20 yaşlarında olan, İzmirli bir genç idi. Birkaç yıl takibimde kaldıktan sonra, kayboldu, gitti. Kalp hastalıklan ve hipertansiyon tedavisinde kullamlan ilaçlar Kalp hastalıkları, kalp ritim bozuklukları ve hipertansiyon te davisinde kullanılan ilaçlardan bazıları da astımlı hastalar için so runlar yaratabilir. Bu ilaçların başlıcaları: . • Beta-bloker ilaçlar ve • ACE-inhibitörleri'dir. Beta-bloker ilaçlar kesinlikle sakıncalı Piyasada içinde beta-bloker olan pek çok ilaç vardır. Bunlar, kalp hızını yavaşlatıp, kan basıncını düşürürler ve bu nedenle hi pertansiyon, aritmi (kalp ritim bozukluğu), taşikardi (çarpıntı) ve koroner yetersizliği, kalp krizi tedavisinde kullanılırlar. Glokom (göz tansiyonu) tedavisinde kullanılan bazı damlalarda da beta bloker vardır. Beta-blokerler bronşlardaki düz kasların kasılmasına neden olduklan için astımlılar ve kronik bronşitli hastalar tarafından kesinlikle kullanılmaması gereken ilaçlardır. Reçetesinde ACE-inhibitörü olmayan doktora kardiyolog demem ACE-inhibitörleri, son yıllarda hipertansiyon ve kalp yetersizliği tedavisinin vazgeçilmez ilaçları olmuştur. Ben bugüne kadar, reçetesinde ACE-inhibitörü bulunmayan bir kardiyolog görmedim. Kardiyologların gözbebeği olan bu ilaçların en önemli yan etkilerinden biri öksürük krizlerine neden olmalarıdır. ACE-inhibitörlerinin pek çok türü vardır ve bunların biri ile öksürük gelişen hastalarda, diğer bir ACE-inhibitörü herhangi olumsuzluk yaratmayabilir. ACE-inhibitörlerine bağlı öksürüğe, bu ilaçları kullanan hastaların %S-20 kadarında rastlanılmaktadır ve bunların tamamına yakını da hanımdır. ACE-inhibitörlerine bağlı öksürük, tedaviye başlandıktan bir kaç gün, birkaç ay sonra ortaya çıkar, fakat bu süre bazen bir yıl, hatta daha uzun da olabilmektedir. Nöbetler halinde gelen öksürük, genellikle geceleri daha fazladır, hastanın uyku düzenini bozar, kusmaya ve hanımlarda idrar kaçırmaya neden olabilir. Bu hastaların çoğunda nefes darlığı ya da hırıltıh solunum gibi astı ma özgü bulgular da yoktur. Şu üç özelliğe dikkat: • ACE-inhibitörleri ile öksürük krizleri gelişen hastaların çoğu astımlı olmadığı gibi, bunlarda bronş aşırı duyarlılığı da saptanmaz. • ACE-inhibitörlerine bağlı öksürük riski astımlılarda daha fazla değildir. • ACE-inhibitörleri daha önceden astımı olanların hastalıklarını kötüleştirmediği gibi, astımlı hastalara verilmesi de sakıncalı değildir. Hiçbir öksürük ilacına cevap vermeyen bu tablo, ilacın bırakılması ile birkaç haftada geriler. Buna rağmen şikayetleri geçmeyen hastalara sprey şeklinde kortizon ve antihistaminik ilaçlar verilmelidir. Antibiyotikler Gazetelerde, birkaç ayda bir 'Penisilin iğnesiyüzünden öldü türünden haberler çıkar. Zaten, halkımıza da 'En çok alterjiyapan ilaç hangisidir?'diye sorsanız, alacağınız cevap eminim ki, penisilin olur. Gerçekten de, başta penisilin olmak üzere birçok antibiyotik (sefalosporin ve sulfonamid) duyarlı kişilerde çeşitli allerjik reaksi yonlara yol açabilir. Penisilin allerjisi bu ilacı kullananların 1O.OOO'de l-S'inde, ciddi anaftaksi %0.OOIS-%0.002'sinde ve anaftaksiye bağlı ölüm ise 5O.OOO-1OO.OOO'de bir görülmektedir. Antibiyotiklere bağlı reaksiyonlar, daha ziyade vücudun tümünü ilgilendiren reaksiyonlardır ve bu yaygın reaksiyonun bir parçası olarak astım krizi de görülebilmektedir. Antibiyotik allerjisine sadece içenlerde değil, ilacın imalatın da çalışarı işçilerde de rastlanılabilir.

KORTİzONA DİRENÇLİ ASTıM

Hem astım krizlerinde ve hem de sprey olarak koruyucu astım tedavisinde kullanılan kortizon, astımlılar için heykeli dikilecek bir ilaçtır. Birçok astımlı hasta bugün hala sağlıklı olarak yaşayabilmelerini bu mucize ilaca borçludurlar. Ancak, ne yazıktır ki, bazı astımhlar, kortizondan beklenen yararları görmezler. Buna benzer bir duruma astım gibi kronik iltihaplı bir hastalık olan romatoid artritli hastalar arasında da rastlanır. Kortizona beklenen cevabı vermeyen astım, kortizona dirençli astım olarak adlandırılır. Bu tabloya astımlıların %O.I'inden daha azında rastlanır. 2 hafta süreyle günde 40 mg prednisolon verilmesine rağmen solunum fonksiyonları %I5'den daha fazla düzelme yen hastalar kortizona dirençli olarak kabul edilirler. Bu hastaların beta-agonist ve teofilin gibi nefes açıcı ilaçlara duyarlılıkları diğer astımhlardan farklı değildir. Kortizona dirençli hastalar, genellikle, belirtilerin süresi daha uzun olan, ailelerinde başka pek çok astırnh bulunan ağır astımlılardır. Bunların bronşlarındaki allerjik iltihap diğer astımlılarda kinden daha ileri derecededir. Bu hastalarda allerjen, ilaç, psikolojik problemler. .. gibi hastalığı kötüleştirebilecek ve dolayısıyla da astımın şiddetini ve tedaviye direnci artırabilecek faktörler dikkatle aranmalıdır. Kortizona dirençli astırnın kesin nedeni belli değildir. KORTİzONA BAGIMLI ASTıM Bazı astımlılar kortizona bağımlıdırlar ve belirli bir miktarda kortizon hapını sürekli olarak almak zorundadırlar. Bu hastalar diğer astım ilaçlarını (sprey kortizon, teofilin, uzun etkili beta-ago nist) en yüksek dozlarda almalarına rağmen, kortizon hapları kesildiğinde, hatta dozu azaltıldığında bile astım krizine girerler. Uzun süre kortizon kullanan hastalarda çeşitli yan etkiler ortaya çıkabileceği için, bu hastaların yakından izlenmeleri ve hipertansiyon, şeker hastalığı, osteoporoz, katarkt, mide ülseri... gibi komplikasyonlar bakımından belirli aralıklarla kontrol edilmeleri gerekir. Kortizona bağımlı astımlılarda, belirtileri tamamen ortadan kaldıran en küçük doz saptanarak bu doz, sabahları ve günaşırı olarak verilmelidir. Bu şekilde kortizona ait yan etkiler daha az görülmektedir.

EGZERSİz ASTIMI

Egzersiz astımı, egzersiz allerjisinin bir türüdür. Bu kişilerde, deride sıcaklık, kızarma, kaşıntı, ürtiker olmaksızın inatçı, kuru öksürük ile beraber hırıltılı solunum ve nefes darlığı meydana gelir. Belirtiler egzersiz sırasında veya egzersizden sonra başlayabilir, fakat egzersizden 5-10 dakika sonra en fazladır. Egzersiz astımının ortaya çıkmasında, egzersizin türü ve süresi yanında, egzersiz yapılan ortamın da büyük önemi vardır. Soğuk ve kirli havada yapılan egzersizler daha tehlikelidir. Egzersiz astımının nedeni, hiperventilasyona (aşırı nefes alıp verme) bağlı olarak hava yollarından ısı ve sıvı kaybıdır.

KARDİYAK ASTıM

Kardiyak astım, esasında bir kalp yetersizliği tablosudur. Kalp kası yeterli şekilde kasılamadığından akciğerlerde ve bronşların etrafında sıvı birikir. Belirtileri astırna, özellikle de gece astırnına çok benzer. Bu hastalarda, astırnın tipik bulgusu olan hırıltılı solunum da saptanabilir. Özellikle geceleri ortaya çıkan nefes darlığı, öksürük, hırıltılı solunum şikayetleri olanlarda, astım tanısı konmadan önce hastanın çok iyi değerlendirilmesi gerekir. Bu hastaların akciğer röntgenlerinde kalp büyümesi, akciğerde ödem ya da akciğer zarları arasında sıvı birikmesi saptanır. EKG'de çeşitli anormallikler vardır. Hastanın yaşlı olması, hipertansiyon, kalp kapak bozukluğu ... gibi bir kalp hastalığı olduğunun bilinmesi de ayırıcı tanıda yardımcı bulgulardır. Kardiyak astım, yaşlı hekimler tarafından halli kullanılıyor olsa da, yanlış anlamalara neden olan ve terk edilmesi gereken bir terimdir.

DENGESİz ASTıM

Dengesiz astım, ani olarak gelişen ağır krizlerle seyreden en tehlikeli astım türüdür. Çok şükür ki, tüm astımlılar içindeki oranı %0.05'tir. Bu hastalarda psikososyal faktörlerin önemli rolleri olduğu düşünülmektedir. Tedavisi çok zor olan dengesiz astımda ölüm ihtimali yüksektir ve bunların yakın akrabaları içinde de astım krizinden yaşamını kaybetmiş hastalar vardır. Dengesiz astımın iki tipi vardır: • Tip 1 dengesiz astım: Bu hastalar, bütün astım ilaçlarını kullanmalarına rağmen, solunum fonksiyonları bir türlü kontrol altına alınamaz ve sık sık ağır astım krizine girerler. Bunların çoğu 20-55 yaşları arasındaki hanımlardır ve %90'dan fazlasında en azından bir maddeye karşı allerji vardır. • Tip 2 dengesiz astım: Bu hastalar, solunum fonksiyonları çok iyi ve görünüşte aşikar bir neden yok iken, aniden çok ağır astım krizine girerler.

Bu krizler, hastanın bilincini bozacak ya da yapay solunumu gerektirecek derecede ağırdır. Bu tip de 20-55 yaşları arasında daha çok görülür, fakat cinsiyet farkı yoktur. Bu hastaların bazılarında küf mantarlarına (alternaria) karşı allerji saptanır. KRONiK ASTıM Kronik kelimesinin dilimizdeki karşılığı müzmin veya süreğendir. Astım, zaten bir ömür boyu devam eden kronik bir hastalıktır, ama kronik astım terimi ile, hastalık belirtilerinin sürekli bir hal aldığı ve sürekli ilaç kullanımını gerektiren bir astım formu anlaşılır. Kronik astımın başlıca özellikleri şunlardır: • Astım uzun yıllar önce başlamıştır, • Hastalık belirtileri sürekli olarak vardır. • Krizler arasındaki iyileşme dönemleri kısalmış ya da tamamen ortadan kalkmıştır. • Hasta sürekli ilaç kullanmak zorundadır. • İlaçlar, maksimum dozlarda kullanılmasına rağmen tam cevap alınamaz. Kronik astım, daha çok, 30 yaşından sonra başlayan astımlılarda rastlanan bir tablodur. Bunların çoğu sigara kullanan ve düzenli tedavi olmayan hastalardır, ama kronik astım daha seyrek olarak belirtileri erken yaşta başlayan, çok iyi takip ve tedavi edilen hastalarda da görülebilmektedir. Buna 'şanssızlık' demekten başka söz kalmıyor.

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp