Antioksidan Desteği

Antioksidan Desteği : Serbest radikaller, vücutta normal metabolizma işlevlerinde ortaya çıkan, viicut strese maruz kaldığında (röntgen ışınları, güneş ışınları, bedensel ya da ruhsal aşırı yorgunluk, çevre kirliliği, sigara vb.) oluşumu artan dengesiz, zararlı kimyasal maddelerdir. Serbest radikalleri (oksidanları) yakalayıp zararsız hale getiren maddelere antioksidan denir. Normal koşullarda vücut, doğal antioksidan sistemleri ile serbest radikalleri nötralize eder ve verecekleri zararı önler. Ancak zamanla bu koruyucu mekanizma yetersiz kalır.İki faktör vücudun savunma gücünü zayıflatır:

• Çevreden ve besinlerden alınan zararlı maddeler giderek artmaktadır.Bugünkü jenerasyon, eski jenerasyonlara göre daha fazla serbest radikalle karşı karşıyadır.

• Yaş ilerledikçe enzimlerin aktivitesi azalmaktadır.

Bu nedenlerle vücudumuzun kendi savunma sistemi yalnız başına yeterli olamamaktadır. Vücudun, serbest radikallerle savaşacak dış desteğe, antiok- sidanlara gereksinimi vardır. Şansımıza doğa, bize birçok besinlerle çok güçlü antioksidanları sunmaktadır.

Antioksidanlar, belirli enzim, hormon, vitamin, mineral ve bitkisel kimyasallardır ve en etkin Anti-Aging maddelerdir. Bunların yardımıyla hastalıkların oluşması önlenebilir, hormonal denge korunabilir ve yaşlanma süreci geciktirilebilir. Serbest radikallere karşı en iyi korunma, antioksidanları tanımak, beslenmeyle ve destek ürünlerle bunların etkinliğini en üst düzeyde tutmaktır.

En Önemli Antioksidanlar

Serbest radikallere karşı kullanılan ürünler, doğanın bize sunduğu, ancak harika Anti-Aging etkileri son yıllarda anlaşılan çok sayıda maddedir. Bunlar arasında en iyi ve etkin olan 10 süper antioksidana aşağıda yer verilmiştir. Bunların hepsini birlikte kullanmaya gerek yok. Size en uygun olan birkaçının seçiminde hekimin yardımcı olması kuşkusuz yararlıdır.

Vitamin E

Antioksidan olarak 400 IU E vitamininin, sadece alfatokoferol değil, beta, gama, delta bileşenlerini de içeren kombine şekli alınmalıdır. Vitamin E yağda erir. Bu yolla hücre zarını oksidasyon olaylarının zararından korur ve damar duvarlarında toplanan okside olmuş yağlara da bağlanarak onları küçültür ve plak oluşumunu önler. Vitamin E kalp enfarktüsü riskini yüzde 40 azaltır. Vitamin E bunun dışında, aspirin gibi kanı sulandırıcı etkisiyle kan pıhtısı oluşmasını önler. Güçlü bir antioksidan olarak kanser, katarakt oluşumunu ve immün sistemin yaşlanmasını önler. Yüksek tansiyonu olanlar düşük dozda (200 IU) başlamalı ve tansiyon tedavisinden sonra günde 400 IU'ye çıkmalıdır. Vitamin E ve aspirinin birlikte alınması kanama eğilimini artırır. Mide ülseri ve felçli hastalarda bu husus önemlidir, dikkate alınmalıdır.Tahıl, yumurta, fındık, soya fasulyesi, bitkisel yağlar, ıspanak, yeşil yapraklılar, doğal E vitamini kaynaklarıdır.

Vitamin C

Vitamin C, suda eridiğinden hücre içine girer ve buradaki serbest radikallere bağlanarak onların DNA'ya zarar vermesini önler. Vitamin C kan basıncını düşürür. İmmün sistemi güçlendirerek, yaşlılıkta artan katarakt ve kanser riskini azaltır. Vitamin C suda eridiğinden idrarla atılır. Bu bakımdan günde 2 kez alınması uygundur. Günde optimum miktar 1000 miligramdır. Isıya dayanıksız olduğundan pişirme sırasında kaybolur. Bu nedenle her gün taze, işlenmemiş sebze ve meyve yemelidir. Spor sırasında serbest radikaller oluştuğundan, 1-2 saat önceden taze meyve yemeli ya da küçük dozda C vitamini alınmalıdır.Turunçgiller, yeşil sebzeler, patates C vitamini yönünden zengindir

Karo tenoidlcr

Karotenoidler, meyve ve sebzelere rengini veren besin öğeleridir. Yüzlerce karotenoidden sağlığımız için en önemlileri, betakaroten, lutein, ksantin, kriptoantin ve likopendir.Karotenoid içeriği yüksek olan sarı, turuncu, kırmızı renkli sebze ve meyveleri, koyu yeşil yapraklı sebzeleri bol tüketmek, kanser riskini ve yaşlılığa bağlı olarak ortaya çıkan hastalıkları (katarakt, kalp-damar hastalıkları) azaltmaktadır. Karotenoidler, güçlü antioksidan etkilidir ve serbest radikallerin vücut hücrelerine vereceği zararı önlemektedir.Kanında yüksek oranda betakaroten bulunan toplumlarda kansere çok az rastlanmaktadır. Şu var ki bu insanlar çok bol sebze ve meyve tüketmekte, sadece betakaroten değil yüzlerce karotenoid ve diğer fitokimyasalları da birlikte almaktadırlar. Kanserin az görülmesinin nedeni betakaroten değil bol sebze ve meyve tüketimiyle alman çok sayıda fitokimyasal olmalıdır.

Tek başına alınan fazla miktarda A vitamini ya da A vitaminiyle birlikte sentetik betakaroten tamamlayıcısı aliminin akciğer kanserini artırdığını araştırmalar göstermektedir.Meyve ve sebzelerdeki yüzlerce karotenoidin birlikte etkisi kansere karşı korumaktadır, tek başına betakaroten değil. Bu nedenlerle tek başına betakaroten tamamlayıcısı yerine, tüm karotenoidleri bol içeren sebze ve meyvelerden tüketmek daha iyi ve yararlı bir seçimdir. Eğer bir multivitamin pre- paratı gerekiyorsa içeriğindeki A vitamini 5000 IU'den fazla olmamalı ya da hiç A vitamini içermemelidir. Yüksek doz A vitamini, sentetik betakaroten- le birlikte tehlikeli bir kombinasyon oluşturmaktadır. Ancak deniz yosunundan (Dunaliella Şaline) elde edilen doğal betakarotenin tek başına günlük 50 mgTik dozları kanserden koruyucu, kesin güvenli ve yan etkisizdir.Karotenoid kaynakları kayısı, brokoli, havuç, şeftali, ıspanak, balkabağı, kırmızı biberdir.

Alfalipoik Asit

Serbest radikallere karşı güçlü bir savunucudur. Vücudun doğal olarak ürettiği bir maddedir. Hem yağda hem suda çözünebildiğinden, hücre zarını ve içindeki yapıları serbest radikallerden korur.Hücre içindeki mitokondriler enerji santralleridir. Burada oksijenle enerji üretilir. Bu nedenle mitokondrilerde oksijen stresi (serbest radikaller) en yüksek boyutlardadır. Mitokondriler antioksidatif korumaya özellikle muhtaçtır. Mitokondriler için en önemli koruyucu madde glutatyondur. Alfalipoik asit glutatyon oluşumu için önemli bir maddedir. Alfalipoik asit mitokondriler içine girer ve burada serbest radikal oluşumunu engeller.

Karnitin, alfalipoik asidin etkisini artırır. Böylece alfalipoik asit ve karnitin sinirlerin iletim hızını, kasların performansını iyileştirir.Alfalipoik asit şeker hastalığının komplikasyonlarını önlemeye yardımcı olur. Cilt kırışıklarını önler. Bu amaçla cilt kremlerine eklenir.Beyin fonksiyonlarını iyileştirir. Karaciğeri korur, katarakt oluşumunu ve yaşlanmayı geciktirir. Günde bir ya da iki kez 50 miligramlık tabletlerinden alınır.

Üzüm Çekirdeği Ekstresi

Üzüm çekirdeği ve çam kabuğundan, oligomerik proantosiyanidin denilen çok güçlü bir antioksidan elde edilir (üzüm çekirdeğinden grape seed extract oil, proanthocyanidin; çam kabuğundan pycnogenol). Vitamin E ve C'den 50 kez daha güçlüdür.Antioksidan etkisinin yam sıra, bağ dokusunu güçlendirir. Bu etkisiyle kalp-damar sistemini korur, damar çeperlerinin esnekliğini sağlayarak ate- roskleroza (damar duvarları sertliği) engel olur. Varis, hemoroit, ciltteki mavi lekeler ve yaşlılık lekeleri tedavisinde yararlıdır. Günde 100 miligram alınır. (30 miligramlık kapsüllerden günde 3 kez.)LuteinLutein bir karotenoiddir ve etkin antioksidanlardandır. Özellikle güneşin zararlı ultraviyole ışınlarının oluşturduğu serbest radikalleri temizleyerek, ileri yaşlardaki yaygın körlük nedeni olan makula dejenerasyonunu geciktirdiği kanıtlanmıştır.

Lutein yeşil sebzelerde (ıspanak vb.) boldur. Bunlar bol tüketilemiyorsa günde bir kez yemekle birlikte 6 ile 20 miligramlık bir tablet salık verilir.N-Acetylcy steinKısaltılmış olarak NAC rumuzu kullanılır. Vücudun glutatyon üretmesini artırır. Glutatyon doğal antioksidandır; karaciğerde sistein, glutamik asit ve glisin aminoasitlerinden üretilir. Tüm organ ve dokularımıza serbest radikallerin vereceği zararı önler. Glutatyon bağışıklık sistemini korur; radyasyon, kanser tedavisi ilaçları, sigara, alkolün zararlı etkilerini önleyebilir. Eklem iltihabı ve alerjilerde iltihap önleyici olarak da kullanılır. Glutatyon yapımını artırmak için günde 600 miligram NAC tabletlerinden alınır.

Yeşil ÇayYeşil çayın bol tüketildiği Uzakdoğu ülkelerinde, kanser daha seyrek görülmektedir. Bir bitki kimyasalı olan kateşin çok güçlü bir antioksidandır ve yeşil çayda bol miktarda bulunur. Çin'de yutak kanseri, yeşil çay içenlerde yüzde 50 daha düşük oranda görülmektedir. Japonya'da mide kanseri oranı da yeşil çayın çok içildiği bölgelerde daha düşüktür. Kateşin, kolesterol düzeylerini düşürür. Aterosklerozu diş çürümesi ve dişeti hastalıklarını önlemede yardımcı olur. Mide ve akciğer kanserinden koruyucu etkisi vardır. DNA'nm zarar görmesini önler.Bir fincan yeşil çayda, 50 ile 100 miligram kafein bulunduğundan, gebeler ve kalp ritim bozukluğu olanlar günde 2 bardaktan çok yeşil çay içmemelidir. (Kafeinsiz yeşil çay ekstreleri de vardır.) Günde 2 ile 3 bardak yeşil çay yeter- lidir. Kapsülleri de vardır (Green tea concentrate).

SelenyumÇin'in, toprağında selenyum olmayan Keshan yöresinde kanser olgularının sıklığı, bu maddenin kanser koruyucu etkisini ortaya çıkarmıştır. Gerçekten de kanser hastalarının kan selenyum düzeyleri genelde düşüktür (10 ila 20 mcg/litre). Dünya Sağlık Örgütü (WHO), ortalama kan selenyum değerini 200 mcg/litre olarak bildirmektedir.Selenyum, enzimlerin bileşeni olarak metabolizma işlevlerinde etkin rol oynar. Vücudumuzdaki en önemli doğal antioksidan olan glutatyon perok- sidaz enzimi üretiminde selenyumun oldukça önemli bir yeri vardır. Sadece serbest radikalleri değil, aynı zamanda kurşun, cıva, kadmiyum gibi ağır metalleri de etkisizleştirir.

Selenyum, E vitaminiyle sinerjik çalışır. Yani birbirinin güçlerini artırırlar. Her ikisi de güçlü birer antioksidandır. Oksidasyon ile dokuların zarar görmesini ve yaşlanmayı önler ya da en azından yavaşlatır. Bağışıklık sistemini güçlendirir, dokuların elastik kalmasına, kalp-damar hastalığı ve felç riskinin azalmasına destek verir.Kabuklu buğday ve pirinç, soğan, sarmısak, domates, brokoli, fındık, ceviz, deniz ürünleri selenyumun doğal kaynaklarıdır. Tamamlayıcı olarak günde 50 ile 100 mcg'lık tabletlerinden alınır.Koenzim Q-10Hücrelerimizin, normal fonksiyonlarını gerçekleştirmesi için enerjiye gereksinimleri vardır. Mitokondria hücrenin enerji üreticisidir. Hücrenin enerji ihtiyacı ATP (adenosin trifosfat) tarafından sağlanır. Enzim aktivatörü Q-10, ATP'nin üretimi için temel bir kimyasaldır. Q-10 serbest radikallere karşı savaşan orduda antioksidan olarak savaşır.

Koenzim Q-10, E vitaminine de destek olur.E vitamini, kötü kolesterol LDL'nin etrafında bir kalkan oluşturarak serbest radikallerin LDL'yi oksitlendirmesini önler. Ancak bu görevi, bir elektronunu serbest radikallere vererek yapar. Elektronu eksilen E vitamini, bir pro- oksidan yani kendisi de bir serbest radikal olma potansiyeliyle dengesiz hale gelir.işte enzim aktivatörü Q-10, kendi antioksidan niteliklerine sahip olmakla birlikte, E vitaminine elektronlar bağışlayarak onu tekrar antioksidan durumuna döndürebilir.Bu bakımdan E vitamini ve koenzim Q-10 kombinasyonu daha güçlü antioksidan etkisi gösterir. Kolesterol düşürücü ilaçların (statinler) vücuttaki ko-enzim Q-10'un düzeyini de düşürdüğüne dair deliller vardır. Koenzim Q-10 kalbi korur, tansiyonu düşürür. Balığın damar tıkanmasını önlemesinde, içerdiği Q-10'un payı olduğu düşünülmektedir.

Kalp hastalığı riski (yüksek kolesterol vb.) varsa, günde 30 ile 50 miligram koenzim Q-10 ve 400 IU E vitamini alınması yararlıdır.Koenzim Q-10, insan vücudunda, gıdalarımızda (soya, ıspanak, brokoli, susam yağı), özellikle balıkta bulunan bir maddedir.Normal olarak vücudumuz, eğer vitamin C ve B-kompleks eksikliği yoksa koenzim Q~10'u kendisi üretir. Bu bakımdan besinlere ek olarak vermeye çoğu zaman gerek yoktur. Ancak yaşlandıkça yaşla ilgili rahatsızlıklar, az yeme alışkanlığı, stres ve enfeksiyonlar koenzim Q-10 üretimini düşürmektedir. Ayrıca besinlerimizdeki koenzim Q-10'da saklama süresi, işleme ve pişirme yöntemlerine bağlı olarak önemli ölçülerde azalır.Bir tamamlayıcı olarak günde 1-2 kez 30 miligramlık kapsül alınması salık verilmektedir.

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp