Akupunkturun Zararları Nelerdir

Akupunkturun Zararları Nelerdir :

Akupunktur nedir ve ne anlama gelmektedir .Akupunktur‘un faydaları ve zararları nelerdir ? Hepsini bu makalemizde sizlere anlatacağız.

Ama o zaman ruh nedir?

Bir çok kişi ‘ruh” sözcüğünü kullandığınızda rahatsız olur. Sizin bir takım mistik yaratıklarından söz ettiğinizi ya da bir çeşit dini sefere çıktığınızı sanırlar.

Ben, kendim, ruhun gerçek anlam ve öneminin unutulmasını ve bilinmek istenmemesini modem Batı dünyasının büyük trajedisi olduğuna inanıyorum.

Medeniyetin zirvesinde olduğumuzu iddia ederiz ama gerçekte yaşadığımız barbar bir çağdır.

Şüphesiz, eğer yalnızca zihin ve bedenden ibaret olsaydık o zaman sadece akıllı robottan başka birşey olmayacaktık. Teknoloji bize bugün “düşünebilen” ve “uygulayabilen” makineler sağladı. Fakat bir kişiyi benzersiz ve eşsiz yapan nedir? insan hayatına gerekli olan, sonsuz neşe, anlayış ve merhameti kazandıran kalite ve kıvılcımı veren nedir? İşte o ruhtur. Fakat bugün ona ne kadar değer vermekteyiz? Üzülerek söylüyorum ki nerede ise hiç.

Bir çocuğun ilk yıllarındaki fiziksel gelişmelerini “o, bebek ne kadar büyüdü” der ölçeriz. Daha sonra, zeka gelişmesini “biliyor musunuz, oğlum sınıftaki diğer öğrencilerden iki kitap daha önde” der ölçeriz. Fiziksel vücudun gelişmesi ve aklın gelişen yetenekleri bize gurur veren nedenlerdir. Fakat çocuğun en önemli yönü ne olmalıdır? Çocuğu ruhsal gelişimi için ne kadar teşvik ederiz?

Hastalıklara karşı savaşı kazamamamızın nedeni bu ruhsal dünyanın ihmal edilmesidir. İnsanın en derin ve öz tarafını terk ediyor ve ihmal ediyoruz. Ve, ruhumuz inkar edildiğinde uyum ve dengemizi sağlayamayız. O nedenle de hastalıklara karşı zayıf kalırız.

Bazı kişiler ruhu “tanrı” diye adlandırırlar ve haklıdırlar da, çünkü tanrı her birimizin içindedir. Bir takım imgesel mistik ya da doğaüstü yaratıklardan değil, sizinde içinizde olan kendi “tanrı”nızdan (ne isim ile adlandırırsanız) söz ediyorum. En kutsal varlık. Tüm evrenin yaratıcısı. Gökyüzünde ya da bir kilisedeki bir kimse değil, her birimizin içindeki kutsal varlık.

Bilim ve teknolojide, tıpta ya da benzer konulardaki “gelişmelere” karşın hastalık olayları gittikçe artmakta. Öyle gözüküyor ki günümüzde yaşamımızı geçmiş zamanlardakinden de fazla kendi ateşimizi ve de o elementin temsil ettiklerini söndürecek şekilde yaşıyoruz. Doğal, anlık yaşadığımız sevgi, neşe,merhamet, anlayış ve affetme duygularımızı geri plana atıyoruz. Her insanın dünyada her şeyden çok gereksinimi olan (ve burada özellikle ‘arzuladığı sözcüğünü kullanıyorum) sevilmek ve sevmektir. Başka hiç bir şeye ondan daha çok önem veremeyiz, çünkü sevgi hayatımızın yakıtıdır ve eğer ateş elementi dengesini kaybederse ateş sönmeye başlar.

O kişi başka birini sevme, başkası tarafında sevilme ya da kendini sevme yeteneğini kaybeder. O zaman affetme, merhamet ve anlayış olamaz. Günümüzde kaç kişi sevgi alışverişi olmadığı için bomboş bir hayat yaşıyor olmalı? Gerçekten, eğer kimseyi sevemiyorsanız ya da kimse sizi sevmiyorsa, hayatın ne anlamı olabilir? Bu beden, zihin ve ruhumuzu ihmal etme gibi aptalca davranışları, gereksiz ölçüde mevki ve zenginlik için uğraşılan bırakıp, onların gerçek gereksinimlerine dönmeliyiz. Bunların hiç biri tek başına neşe ve doyum getirmez, bunlara olan aç gözlülüğümüz hastalıklarla son bulur.

Tabii ki bir çocuğa sevgi vermenin önemini kavrarız; fakat sonra yaşımız ilerlediğinde gereksinimlerimizin daha farklı olduğunu düşünürüz. Bu konuda çok eski Çin bilgeliğinden çok şey öğrenebiliriz. Hepimiz biliyoruz ki, bebekliğimizde annemizin bizi sevip beslemesine, babamızın bize yol gösterip korumasına bağımlıyızdır. Fakat büyüyüp anne ve babamızdan ayrılma zamanı geldiğinde, hayatta kalmamızı yediğimiz yiyecekleri (ki yaşantımıza destek olur) ve nefes aldığımız havayı (ki bize ilham verir) öleceğimiz güne kadar sağlayan toprak ana‘yı ve gök baba‘yı unuturuz. Ama, Çinliler gibi, her zaman hatırlamalıyız ki, insanlar yaşları ne olursa olsun, her zaman ‘çocuk‘turlar ve Doğa‘daki anne ve babamızı, tıpkı fiziksel dünyadaki anne ve babamız gibi, sevme ve saymayı öğrenmeliyiz, çünkü onlarsız biz de yok olmaya mahkum oluruz.

akupuntur 1 Akupunktur Hakkında Bilmemiz Gerekenler

Ruhsal öncelikleri iyi kavramak bize iyi ve doğal bir hayatı olduğu gibi görme sağ duyusu verir. Büyümüş rolü oynamamız, büyükler gibi davranmamız ve onların sahip olmalarını düşündüklerimize sahip olmak için çabalamamız gerekmiyor. Çocuklar gibi, çocukken olduğumuz gibi mutlu ve doyumlu olabiliriz. Bu anlayış bizi kendimizi önemseme duygularından kurtarıp alçak gönüllü olmaya yöneltir. Bütün insanların toprak anaya ve gök babasının bir olması onların bir insanlık ailesinde kardeş olmaları demektir. Herkesin eşit olduğu ve herkesin birbirine özen gösterdiği bir aile.

Böylece, Geleneksel cin Akupunkturcusu kendi rolünün çok özel olduğunu, insanları iyileştirebileceğini iddia etmez. Uygulayıcı Doğa‘nın bir hizmetkârı olarak her çocuk adına vücut, akıl ve ruhun denge ve harmonisi için çalışan alçakgönüllü bir aracıdır.

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp