aids hastalığının tedavisi varmı

AIDS Tedavisi

AIDS hastalığının seyri sırasında hastaya teşhis koyabilecek hiçbir özel belirti olmadığından teşhis ancak laboratuar testleri ile konabilir. Hastanın kan örneğinde ELISA testi yapılarak konması en yaygın uygulamadır. Son dönemlerde kan dışında tükrük ve idrar örneklerinden de yapılan testler geliştirildi ancak rutin uygulamaya henüz girmedi. ELISA testleri ile yapılan testlerin hassasiyeti ve özgüllüğü iyi olmasına rağmen tek bir pozitif test sonucu ile teşhis konmaz. ELISA testinin tekrar alınan kan numunesi ile tekrar edilmesi gerekir. 2. kez de pozitif saptandığında teşhisin kesinleşmesi için merkez laboratuarlarında yapılabilen Western Blot adı verilen testin yapılması gerekir. Çünkü ELISA testinin az rastlansa da hatalı pozitif sonuçları olabilmektedir. Bu test de pozitif sonuçlandığında teşhis konabilir.

ELISA testinin olumsuz yönlerinden biriside bulaş gerçekleştikten sonraki 2-3 ay hatta 6 ay süre ile virüs taşıyan kişiyi tespit edememesidir. Bu nedenle şüpheli temastan sonra 1,5 ay, 3. ve 6. aylarda testlerin tekrarı gerekir.

Şüphenin fazla olduğu durumlarda bir uzmanın önerileri doğrultusunda HIV virüsünün genomunu saptamaya yönelik ek testler yapılabilir. Ama pahalı testlerdir.

AIDS'in belirtileri:

HIV bulaşı gerçekleştikten sonra belirtiler 2 dönemde görülür.
Birincisi bulaştan sonra 15 günle 2 ay geçtikten sonra gözlenen grip benzeri belirtiler vardır ki 3-5 gün veya 1-2 ay kadar sürdükten sonra geçer gider. (Ateş, lenf bezlerinde büyüme, farenjit, deri döküntüleri, kas veya eklem ağrısı, ishal, baş ağrısı, bulantı ve kusma, karaciğer ve dalak büyümesi, pamukçuk.) Bu belirtilerden sonra kişi ortalama 7-10 yıl kadar süren belirtisiz bir döneme girer. Bu belirtilerin olmadığı süre 2 yıl kadar kısa 20 yıl kadar uzunda olabilir. Bağışıklık hücrelerinin yani akyuvarların sayısı belirli bir sayının altına düşmesiyle gelişen fırsatçı enfeksiyonlara ve kanserlere ait belirtiler gözlenir. Bunlar;
-Kilo kaybı,
-Uzun süreli kırgınlık, halsizlik,
-Baş ağrısı,
-Vücut ağırlığının %10'undan fazla kilo kaybı,
-Nedeni bulunamayan ateş,
-2 veya daha fazla bölgede 1 cm'den büyük lenf bezelerinin bulunması,
-Sık enfeksiyona yakalanma,
-Bir aydan daha uzun süren ve tedavi edilemeyen ishal,
-Deride pullanmalarla seyreden bir hastalık olan seboreik dermatit,
-Yaygın ve sık herpes virüs infeksiyonları,
-Ağızda mantar infeksiyonları en sık karşılaşılan belirti ve bulgulardır.

AIDS Nedir

AIDS, HIV etkeni nedeniyle insanlarda bağışıklık sisteminin çökmesine neden olan bulaşıcı bir hastalık. AIDS sözcüğü, İngilizce Acquired Immune Deficiency Syndrome (Edinilmiş Bağışıklık Eksikliği Sendromu) kelimelerinin baş harflerinden oluşan bir kısaltmadır. HIV (İnsan bağışıklık yetmezliği virüsü), bağışıklık sistemine yavaş yavaş nüfuz ederek vücudun enfeksiyonlara karşı direncini yok eder ve bireyi çeşitli rahatsızlıklara karşı korunmasız hale getirerek sonunda ölümüne sebebiyet verir. AIDS, HIV enfeksiyonunun son aşamasıdır ve bu süreçte ölümcül enfeksiyonlara ve kansere sıklıkla rastlanır. Kanında HIV taşıyan kişiye HIV pozitif denir. Kavram bütünlüğü sağlamak açısından yaygın olarak HIV/AIDS birleşik terimi kullanılır.

HIV virüsü kana bulaştıktan sonra uzun yıllar belirti vermeyebilir ve kişi kendini iyi hissedebilir. Bazı vakalarda, HIV pozitif bir kimsenin 8 ila 10 yıl AIDS'e yakalanmadığı görülmüştür. Bulaşma gerçekleştikten en az 3 ay sonra yapılan ELISA testleri en doğru sonucu verir.

AIDS'den Korunma Yolları

2012 yılı Kasım ayı itibariyle 5 bin 820 kişi de tespit edilen AIDS vakasında Türkiye’de bir yılda bin 230 kişi de daha HIV (+) virüsü tespit edildi. AIDS’in hızla yayılmasına rağmen Türkiye hâla AIDS’in az sıklıkla görüldüğü ülkeler arasında yer alıyor.

AIDS olarak bilinen HIV Enfeksiyonu 1980’li yıllardan beri tüm dünyada görülmekte olan önemli bir hastalık. En sık bulaşma yolunun korunmasız cinsel temas. İkinci olarak ise damar içi madde kullananların ortak paylaştığı enjektörler ile insandan insana bulaşabilen AIDS veya HIV Enfeksiyonu, tüm yaş gruplarında görülebiliyor.

Hastalığın kesin tedavisi bulunmamakla birlikte uygulanan ilaç tedavileri ile HIV/AIDS hastalığından ölümlerin azaltılabildiğine dikkat çeken Dr. Erdoğan, şunları söyledi:“Bununla birlikte uygulanan ilaç tedavisi bulaşıcılığı da engellemekte, HIV(+) anne ve babadan, HIV(-) bebek doğabilmektedir. Hastalığın aşısı bulunmamaktadır. Önlenebilir bir hastalık olan HIV /AIDS ile mücadelenin en etkili yolu, korunma önlemlerini uygulamaktır. Hastalıktan korunmanın en etkili yolu tek eşliliktir. Tek eşliliğin yanı sıra, riskli cinsel temastan kaçınmak hastalıktan korunmak için yeterlidir. Riskli cinsel temas durumunda doğru kondom kullanımı, hastalığın cinsel yolla bulaşmasına karşı alınabilecek en güvenli ve en basit korunma yoludur.”

Birleşmiş Milletlerin HIV/AIDS Ortak Programı UNAIDS 2013 yılı raporuna göre; dünyada 2012 yılı içinde yaklaşık 2,3 milyon kişinin HIV’e yakalandığı, 35,3 milyon HIV taşıyıcısının bulunduğu ve 1,6 milyon kişinin AIDS nedeni ile öldüğü tahmin ediliyor.

Türkiye’de HIV/AIDS hastalığı konusundaki farkındalığın ve test imkânlarının artması ile birlikte, tanı alan HIV/AIDS vaka sayısında göreceli bir artış görülüyor. Türkiye hâla dünyada HIV/AIDS açısından hastalığın az sıklıkta görüldüğü ülkeler arasında değerlendirilirken, Sağlık Bakanlığına 1985’den 2013 yılı Kasım ayına kadar toplam 7 bin 50 kişinin HIV(+) olduğu bildirimi yapıldı. 2012 yılı kasım ayında bu rakam 5 bin 820 iken son bir yılda bin 230 kişi daha amansız hastalığa yakalandı.

Vakaların yüzde 73’ünü erkeklerin oluşturduğunu anlatan Erdoğan, sözlerini şöyle tamamladı: “Enfeksiyondan en fazla etkilenenler 40-49 yaş arasındaki kişilerdir. Ülkemizde bildirimi yapılan HIV(+) vakalarının yaklaşık yüzde 17’si yabancı uyrukludur. Ülkemizde bulaşma en sık cinsel yolla olmaktadır. Bireylerin ayırımcılık ve damgalanmaya uğramalarına engel olmak amacıyla, AIDS hastaları ile ilgili bildirimler kodlu bir şekilde yapılmaktadır. Kişilerin bilgileri üçüncü kişiler ile kesinlikle paylaşılmamaktadır. Ülkemizde HIV ile enfekte kişilerin tedavileri, sosyal güvence kapsamında ücretsiz karşılanmaktadır.”

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp