Adenitin Belirtileri Nelerdir

Adenitin Belirtileri Nelerdir

Birçok kişinin yaşadığı sıkıntılar arasında yer alan adenit hastalığı nedir, adenit hastalığı belirtileri ve adenit nedenleri hakkında kısa ve öz bilgilere sagliksiteniz.com ’da yer verdik.

Adenit hastalığı ne demektir ilk olarak adenit belirtilerinden bahsetmeden önce bu konu hakkında sizleri bilgilendirelim. Adenit, başta boyun bölgesi olmak üzere vücudun mütenevvi bölgelerinde bulunan lenf damarlarının sıkışması sorunudur. Adenit hastalığının nedeni olan lenf damarı sıkışması en çok boyun bölgesinde görülmektedir. Lenf damarlarında sıkışma olması belirtileri ise şöyledir:

Lenf damarlarında bulunan mikroplardan kaynaklı husule gelen şişlikler adenit hastalığı belirtileri başında geliyor. Kan damarlarında şişmeler olması adenitin anlaşılmasını sağlayan en bariz belirtidir. Nedeni ise lenf damarlarında olan sıkışma sebebiyle kan dolaşımında husule gelen aksaklıktır. Bakterilerde adenit hastalığı sebepleri arasındadır.

Lenf damarlarında şişlik olmasının yanı sıra yüksek ateş ortaya çıkması, üst solunum yolu enfeksiyon hastalıklarının sık sık görülmesi de adenit belirtileridir. Üst solunum yolu enfeksiyonları meydana geldiği zaman ciddi anlamda nefesle ilgili şikayetler yaşanır. Hatta gırtlak kanserine bile yol açabilir. Sık sık öksürme, sesin kısılması gibi problemler yaşıyorsanız adenit hastalığı belirtileri olduğunu anlamalı ve derhal bir uzmana muayene olup tedaviye başlamalısınız. Aksi durumda ciğer büyümesine kadar yol açan ölümcül vakalar husule gelebilir.

Adenit Tedavisi

Lenf bezinin fazla büyümediği, hassasiyetinin az olduğu ve primer enfeksiyon odağının bulunmadığı hafif vakalarda antibiyotik tedavisine gerek yoktur, lenf bezi küçülmeye başlayıncaya kadar haftalık kontrollerle izlenmesi yeterlidir.

Büyüme devam ederse veya hasta başvurduğunda lenf bezi büyük (ancak 3 cm’den küçük), hassas, deri kızarık ve primer enfeksiyon odağı yoksa oral empirik antibiyotik tedavisi başlanıp, küçülme oluncaya kadar izlenir. Bu hastalarda antibiyotik olarak flucloxacillin, cephalexin, clindamycin veya amoxicillin/clavulanate kullanılabilir.

Lenf bezi 3 cm veya daha büyükse, inflame ise, birlikte sellülit varsa ve/veya sistemik semptom ve bulgular varsa, başlangıç antibiyotik tedavisine cevap vermemişse, hastanın hospitalize edilmesi ve insizyon veya dreya drenaj ile örnek alınıp incelenmesi uygun olur. Etken saptanamamışsa, veya sonuçları beklerken parenteral clindamycin, cefazolin + metronidazole, sulbactam/ampicillin veya vankomycin (veya teikoplanin) + metronidazole tedavilerinden biri başlanabilir.

Klinik: Lenf bezi büyümesinin süresine ve tek veya iki taraflı olmasına bağlı olarak değişir. Sistemik semptomlar genellikle yok veya hafiftir. Birlikte etraf dokuda sellülit veya bakteriyemi varsa, yüksek ateş görülebilir. Özellikle streptokok adenitlerinde başlangıçta üst solunum yolu enfeksiyonu semptomları olabilir. Lenf bezi büyüklüğü 2-6 cm kadar olabilir, en sık submandibular (% 50-60) ve üst servikal bezler (% 25-30) etkilenir. Bez üzerindeki deri genellikle hiperemiktir ve lokal ısı artımı vardır. Vakaların yaklaşık ¼’ünde fluktuasyon alınır. Daha çok S. aureus ve mikobakteri enfeksiyonlarında süpürasyon olabilir. Lenf bezlerinin yoğun olarak bulunduğu diğer bölgeler (klavikula üstü, aksilla ve inguinal bölge) kontrol edilmeli, dalak ve karaciğer büyüklüğü araştırılmalıdır. Vücutta yaygın lenfadenopati ve hepatosplenomegali varsa, servikal lenfadenopati genellikle sistemik bir hastalığa (EBV, CMV gibi viral enfeksiyonlar, toksoplazmozis, tüberküloz, kollajen doku hastalıkları, lösemi…) cevap olarak gelişmiştir. Ağız boşluğu, farinks, burun, kulak, saçlı deri gibi lenf drenajı boyundan geçen bölgelerin muayenesi ile muhtemel primer kaynak ile ilgili bilgi elde edilir.

Komplikasyonlar: Abse formasyonu, sellülit, bakteriyemi, internal juguler ven trombozu, etkene bağlı komplikasyonlar (akut romatizmal ateş, glomerulonefrit, haşlanmış deri sendromu…)

Adenitin Tanısı

Hafif vakalarda klinik tanı yeterlidir. Ancak antibiyotik tedavisine cevap alınamazsa, iğne aspirasyonu veya insizyon ile örnek alınıp Gram, Wright ve Ziehl-Nielsen boyaları ile boyanıp incelenmeli, gerekirse sitolojik ve patolojik yönden değerlendirilmelidir. Ağır vakalarda tedaviye başlamadan örnek alınması uygun olur. Persistan, 8-12 haftada tanı konamamış adenitlerde ve neoplazi ile uyumlu bulgular varsa (alt servikal ve supraklavikular lenfadenopatiler, kilo kaybı, düşmeyen ateş, deriye ve derin dokulara yapışıklık)

Ayırıcı Tanı: Kabakulak, bakteriyel parotitis, diş abseleri, konjenital boyun kitleleri (tiroglossal kanal kisti, brankial yarık kisti, kistik higroma, epidermoid kist), boyun tümörleri (lenfoma, nörojenik tümörler, tiroid tümörleri, parotis tümörleri, Kawasaki hastalığı, ilaç reaksiyonları, kollajen doku hastalıkları, sarkoidoz, retiküloendotelyozlar, depo hastalıkları.

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp