İsm-i Azam Bahsi

İsm-i Azam Bahsi :

Bitmez tükenmez isteklere sahip olan insanoğlu elbette ki, imkânsızlıklar ölçüsünde Allah'a sığınacak, O'ndan isteyecek, nazmı niyazını hep O'na yönlendirecektir...
İşte bu yüzden yapılan çalışmalar sonucu "İsmi-Â'zâm" olması muhtemel olan şu isimler tespit edilmiştir:
1. ALLAH...
2. Lâ ilahe illallah...
3. Errahman-ur Rahîym...
4. El Hayy-ul Kayyûm...
5. Allâhu Rahmân-ur Rahîym...
6. Allâhu lâ üâhe illâ HU, el Hayy-ul Kayyûm...
7. Lâ ilahe illa HU vel Hayy-ul Kayyûm...
8.Rabb...
9. Allâhu Lâ ilahe illâ HU, el Ahad'us Samed'ulleziy
lem yelid ve lem yûled ve lem yekûn leHU kûfuven ahad.
10. Hannân-el Mennân Bedî'üs semâvâti ve'l arz Zü'l Celâli vel ikram
Evet, şimdi biz önce İsm-i Â'zâm olduğu hakkında çok kuvvetli işaretler olan iki duayı yazıp, sonra da kendi mü-tâlâmızı beyân edelim... Şüphesiz ki gerçeği bilen Allah' tır!..

Okunuşu:
"Allahümme innî es'elüke bienniy eşhedü anneke ent-ellahülleziy lâ ilahe illa entel vâhıdül ahaddüssamedülle-ziy lem yelid ve lem yûled ve lem yekûn leHU küfüven ehad."

Okunuşu:
Lâ ilahe illâ ente yâ Hannan yâ Mennân Ya Bedies semâvati vel ardı Zel Celâl-i vel ikram."

Bilgi:
Bu iki dua da, Hazreti Rasûlullâh Aleyhisselâm'm bu konudaki buyruklarına istinad etmekte... Duaya bu şekilde başlanırsa, o duaların kabul olacağına işaretleri var...

Evet, bütün bu işaretlerden bize göre ortaya çıkan netice şudur... Eğer ortak nokta aranırsa; hemen hemen bütün işaretlerede dikkati çeken iki isim görülüyor:
1. ALLAH
2. HÛ
Esasen bu iki isim dahi birbirinden ayrı olmayıp; bu konunun derinliklerine ve sırlarına nüfuz etmiş evliyaullâh tarafından bir olarak kabul edilmektedir...
Vahdet konusunun zirvedeki isimlerinden biri olan "İNSÂN-I KÂMİL" yazarı Abdülkerim Geylânî (Ceylî) Kaddesallahu Sırrahu Azîzan, bu konuda özetle şöyle demektedir:
"ALLAH isminin sonundaki H harfi hüviyeti Zât'a işaret eder ki, bunu HÛ ismi olarak da bilir ve bu hususa HÛ ismiyle işaret ederiz"
Nitekim, Efendimiz, büyüğümüz Hazreti Âh dahi, "HÛ" ismine çok riayet eder, bu ismi çok zikreder, özellikle şu şekilde söyler ve yakınlarına tavsiye ederdi:
"Yâ HÛ ya men HÛ, lâ üâhe illâ HÛ"
"tsm-i Â'zâm"m gerçekten "HÛ" olduğuna inanabilmek veya bunu müşahede edebilmek için tasavvufun çok derinliklerindeki bazı gerçekleri Allâhû Teâlâ'nm müşahede ettirmesi icap eder.
Rasûlullâh Aleyhisselâm'a bir gün şu soru sorulur:
— Yerleri ve gökleri yaratmazdan evvel Rabbimiz neredeydi?..
Cevaben buyururlar ki:
"Altında ve üstünde hava olmayan A'mâ da idi!.."
Bu hadîs-i şerîf'te işaret edilen husus Allâhû Teâlâ'nm Zatıdır...

"ALLAH" ismi, toplayan bir isimdir... Yani, Allah'ın hem Zât'mı, hem vasıflarını, hem de sayısız özelliklerini içeren bir isimdir...
Allah ismiyle işaret edilen ZÂT'm hüviyetine ise "HÛ" ismi işaret eder... AHADÎYYET sıfatıyla idrak edildikten sonra, gerçek manâsıyla "Allah'a iman" meydana gelir ve "yakîn" hasıl olur; iş taklitten çıkar, tahkike varır... Aksi hâlde, hep Allah "İSMİNE" iman edilir ki, bu da ehli taklidin mertebesidir... Tahkike ermişlerin ismi ise "müferridûn" veya "mukarrebun"dur ki; Allah "İSMİNDE" değil; ALLAH'IN AHADİYYETİNDE benlikleri yok olmuş; "el ân öyledir" sırrına binâen, Allah
Bakî'dir mânâsı yaşanır olmuştur...
İşte bu yaşantı içinde olanlar, "İsm-i Âzam" sırrına ermiş olanlardır ki; her nefeste "HÛ" diyenin mutlak bilinciyle yaşarlar...
Bu zevatı kiram, dua edip de "Yâ ALLAH", "YÂ HÛ" dedikleri zaman;
"Dillerinden söyleyen ben olurum" hadîs-i kudsîsi mânâsmca; dileyen kendi olur ve elbette kendi dileği de havada kalmaz, yerini bulur!..

Peki ya bizler?..
Hazreti Rasûl Aleyhisselâm'm tuttuğu ışık altında, deriz ki...
DUA'sına icabet bekleyen kişi, şayet iki rekât namaz kılar ve her rekâtında yirmi bir îhlâs okursa Fâtiha'dan sonra ve son secdesinde de şu şekilde Allâhû Teâlâ'ya yönelirse, inancımız odur ki, kendisine icabet edilir...
Yalnız, Cenâb-ı Hak kendisine duada ısrar edilmesini sevdiği için bunu yedi kere yapmak gerekir...

"Estağfırullâh Yâ Rabbel arşıl aziym... Estağfirullâh Yâ Rabbel arşıl kerîm... Estağfirullâh Yâ Rabbel âlemiyn. Allahümme salli alâ seyyidina Muhammedin biadedi ilmi-ke...
Yâ HÛ yâ men HÛ, Lâ ilahe illâ HÛ, Entel Hayyul
Kayyûm ve lâ şeriyke lek ve lekel mülkü ve lekel hamdü ve inneke ala külli şey'in kadir.
Yâ Hannân yâ Mennân Yâ Bedî'es semâvâti vel arz yâ Zel Celâli vel ikram, Eşhedü enlâ ilahe illallâhul Ehâdus Sâmedulleziy lem yelid ve lem yûled ve lem yekûn leHÛ kûfuvenahad...
Allah'ım senin indinde fevkalâde âciz, zâif ve nefsine zulmeden biri olduğumu itiraf eder, Senin Azamet ve kibriyândan, eşsiz yüceliğinden, sonsuz bağışlayıcılığın dolayısıyla, Kereminden niyaz ederim...
Allah'ım senden İsm-i Â'zâm'ın hürmetine, Habibin Muhammed Mustafa hürmetine, henüz hiç kimseye bildirmediğin indindeki en yüce ismin hürmetine senden niyaz
ederim ki..." 283
(Burada önce Allah'ın kendine seçtiklerinden olmayı, Allah'ın çok sevdiklerinden olmayı, O'nun indinde en değerli olanlarla bir arada olmayı isteyip, O'nun yolunda Rasûlünün rızasına uygun çalışmalar yapmayı kolaylaştırmasını talep edip, ondan sonra da ne isteğiniz varsa onu söyleyebilirsiniz.)
Ve sonra duanızı şöyle bitirmenizi tavsiye eder bu fakîr:
"Allahhümme salli ve sellim ve bârik ala Seyyidina Muhammed ve alâ âlihi ve sahbihi ve sellim. Amin Amin Amin Yâ Rabbel Arşıl Azîm. Biliyorum kesin olarak ki, sen benim duamı işittin ve dualara icabet eden VAHHAB'sın sen... Senden, Zât'ımn hakkı için; indindeki yüce isminin işaret ettiği mana hakkı için; duama icabet etmeni niyaz ederim. Amin, Amin, Amin..."
Rabbimin bu fakire bildirdiği bu duanın değerini elbette ki bu konunun ehilleri takdir eder... Ve değerlendirir...
Taklîden Allah yoluna baş koymuşlar da samimiyetle bu duaya devam ederlerse, elbette neticesini apaçık bir biçimde görürler.
Elinizdekileri paylaşınız, hükmünce, öğrettiklerini naklediyoruz... Allah, cümlemize mübarek eylesin.

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp