Devir, Iskat

Devir, Iskat :

Kur'an-ı Kerim, oruç tutmaya kudreti' olmayan müslümanın tutamadığı her günün orucu için bir fakire sadaka-i fıtır miktarı (Fidye) vermesi hükmünü vermiştir. Buna göre bir müslümanın hayatında aczi tahakkuk etmekle nasıl her gün lük oruç için fidye vermesilazını geliyorsa, ölümü ile de kaza etmek imkanı kalmış, aczi tahakkuk etmiş olacağından (Üze rinde oruç borcu olan bir müslümanın, terkettiği bu oruçları için bir miskine yani bir fakire it'am olunsun (I) mealindeki hadis-i şerif'e dayanılarak oruç ve oruca kıyasen de namaz ve sair vacibat için fidye verilmesi ve sülüs malından bu fidye ödenmek üzere kendisinin sağlığında vasiyyet etmesi ve vere sesinin de bu vasıyyeti yerine getirmesi Hanefi müctehidleri nin ittifakı ile vacib ve lazımdır.

Ölenin sülüs malı müsait olmaz veya hiç malı bulunmaz veya sülüs malı müsait olur da ölen, sağlığında vasıyyet etmediği halde veresesi teberrüan o fidyeyi fukaraya verirse, Hanefi müctehidlerinden (İmam-ı Muhammed)'in ictihadına göre caiz ve indaIlah kabulolunması ve lütf-u ilahiden me'muldür. Ye hatta müşarünileyh: (Hiç mal bırakmayarak ölen müslüma nın sağlığında, borçlarma mukabil bu fidyenin verilmesini va sıyyet etmesi de caizdir. Belki kendisinin bu vasıyyeti gözö nünde tutularak kudreti maliyesi müsait olan veresesinden veya bir ahbabı tarafından, terkettiği feraiz ve vaibata mukabil fidye verilir) demiştir.

Fidyelerin fukaraya verilmesine, fıkıh lisanında (Iskat-ı Salar) ve (Vacibat) ıtlak olunmuştur. Ölenin vasıyyet ettiği veya veresesinin veya başka birinin teberrü ettiği paranın miktarı terkettiği oruç, namaz ve sair vacibatın kaffesine tekabül edecek derecede olmaz, veyahud sülüs malı terkettiği vacibata kifayet etmez veya ölen hiçbir vasıyyette bulunmaz da diğer birisi tarafından arz miktar te berrü edilirse, bu miktarın ölenin borçlarına tekabül edebilecek derecede fukaraya verilrnek tarzında gösterilen kolaylık ve ikram dahi fukaharnız tarafından şöyle tasvir buyurulmuştur: Vacibatı hiç eda edemediği farzedilen ölenin bülüğ çağın dan itibaren yaşadığı müddetçe oruç, namaz vesair vacibat miktarı hesabedilerek elde tutulur. Vasıyyet edilen veya teberrü edilen para miktarı, terkettiği kaç senelik vacibat miktarına kafi geliyorsa, o miktar para bir mendile konulup bağlanır.

Ölenin terk ettiği o miktar oruca mukabilolmak üzere o para halka halinde hazır bulunan Iu karadan birine, ölenin veresisi veya teberru eden veyahut ve kileri tarafından verilir. Fakir de o parayı olduğu gibi kabul ettikten sonra tekrar veren zata hediyye eder. Bu muameleye ölünün oruç borcu bitineeye kadar devam edilir. Hitamında yine verese veya teberrü eden veyahut vekilleri tarafından bu muamele, ölenin müddeti hayatında terkettiği namaz vesair vacibat hakkmda dahi fakir şahıslar değiştirilmek suretiyle İcra edilir. Şu kadar ki, vacibat adedince hesabedilen paranın kaf fesi birden, keffaret-i yemin olarak bir fakire verilemez. Her keffaret-i yemin için, ayrı ayrı sadaka-i fıtır miktarı, birer fa kire verilir. İşte bu şekildeki muameleye fıkıh lisanında (Devir) denilmiştir. (i) Devir dahi müslümanlıktaki hamiyyet ve uhuvvet i diniyyenin bir tezahürüdür.

Sağlığında her ne sebeple olursa olsun, ibadet borcunu eda edemeden ahirete intikal etmiş borçlu bir müslüman hakkında yapılacak en insani bir muamele, onu en ufak imkanlardan dahi faydalanarak borçlu durumdan kurtarmak değil midir? Az bir parayı alıp iade ede ede dolaştırmaktaki keyfiyyete dikkat edenler, ondaki bu ul vi ve asil gayeyi sezmekte gecikmezler. Müslümanlardaki mahiyyet ve uhuvvet ruhu, bir gün gelip aralarından ayrılan bir kardeşlerini kendi haline olduğu gibi terketmeye asla müsait değildir. Yalnız şu ciheti de belirtmek icabeder ki, fukahanın (Iskat-ı Vacibat) unvaniyle beyan ettikleri fidyeyi, ölünün ve resesinden doğrudan doğruya almaya kimsenin hakkı olmadığı gibi, fidye alınmadıkça, devir yapılmadıkça, cenazeyi kaldırtmamaya da hiç kimse salahiyetdar değildir. Sülüs malı müsaid olmadığı takdirde ölenin vasiyyeti varsa onu infaz etmek ancak vereseye düşen dini bir vazifedir. Vacibdir. Ölenin vasiyyeti yoksa veya sülüs malı vasıyyete yeter derecede olmaz veya hiç malı bulunmazsa devrini teberru suretiyle yapıp yapmamakta ölenin veresesi veya herhangi bir ahbabı serbesttir. İslamiyette Cenaze.

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp