Biraz Da Epope: Aşkın Gücü Ya Da Öldüren Sevgi

BİRAZ DA EPOPE: AŞKIN GÜCÜ YA DA ÖLDÜREN SEVGİ

Mitolojide Ay'ın hilal halinin sembolize ettiği tanrıçanın adı ARTEMİS. Romalılar ona DIANA adını verdiler. Hayat devinimini temsil eden üçlü tanrıça sisteminde Artemis, bakireliğin, el değmemişliğin ve genç kızlığın sembolü. Diğerleri, dolunayı sembolize eden, karnı şişmiş hamile kadının ve olgunluğun simgesi olan SELENE (LUNA) ile eksilen ayı sembolize eden, yaşlılığın, gerilemenin ve bilgeliğin simgesi olan HECATE.

Hecate aynı zamanda "Cadı Tanrıça" veya "Cadıların Tanrıçası" olarak adlandırılmıştır. Artemis ise "Vahşi Canavarların Leydisi" ya da "Gümüş Tekerleğin Leydisi" olarak nitelendirilmiştir. Geyik ve servi, kutsal saydığı hayvan ve ağaç olarak kabul edilir. Aslında bu üç tanrıçayı tek bir varlık olarak kabul etmek ve Yengeç insanının genç kızlığını "el değmemiş iffetli güzel", kadınlık devrini "olgun kadın" ve yaşlılığını da "bilge ve cadı" şeklinde nitelendirmek daha doğru olacaktır.

ARTEMİS, ZEUS (Jüpiter) ile karanlık gecenin temsilcisi LETO'nun ilk çocuğu. Kardeşi Apollon'dan bir gün önce doğmasına rağmen kardeşinin doğumunda annesine yardım eder. Bu nedenle ebelik (hemşirelik) mesleğinin öncüsü sayılmaktadır.
Ancak Artemis, hem annesinin doğum yaparken çektiği acılar, hem de babası Zeus tarafından annesinin horlanması nedeniyle evlilikten nefret eder ve sonsuza kadar evlenmeme kararı alır. Ve babasından yay, hızlı uçan oklar ve yanan bir meşale ister. Zeus, kızının tüm isteklerini yerine getirir. O günden itibaren Artemis, ormanların ve dağların kraliçesi olur. En büyük zevki vahşi hayvanları kovalamak, uçan atı ile ava çıkmak, dağları ormanları aşıp vadileri dolaşarak karacaları, hızlı koşan geyikleri, domuzları yakalamaktı. Bayan Yengeçlerin sekerek yürümesi, cıvıltılı halleri Artemis'ten kaynaklanır.

Artemis günün birinde uzun boylu iri yapılı fakat çok yakışıklı bir avcı olan Orion'u görerek ona aşık olur. Öyle ki bir zamanlar kendi kendine aldığı evlenmeme kararını bile unutup bu yakışıklı avcı ile evlenmek ister. Fakat Apollon, kız kardeşinin bu kaba saba yaratıkla evlenmesini uygun bulmaz. Kız kardeşini vazgeçirmek için gösterdiği bütün çaba boşa gider. Kardeşinin Orion'a duyduğu sevginin ne kadar büyük olduğunu anlayınca da kıskanmaya başlar. Ve Orion'u öldürmeye karar verir.

Bir gün Orion denizde yüzerken uzaklaşır ve başı siyah bir nokta haline gelir. Apollon kız kardeşini yanına çağırır, okunu bu kara noktaya isabet ettirmesi için onu kışkırtır. Siyah noktanın Orion'un başı olduğundan habersiz olan Artemis heyecanla yayını gerer ve okunu fırlatır. Artemis'in oku hedefi bulur ve Orion ölür. Bu ölüm Artemis'i bunalıma sürükler, gecelerce bulutların ardına gizlenir. Sonra babasının yanına giderek ondan Orion'u, köpekleriyle birlikte gökyüzünde takım yıldız haline getirmesini ister ve dileği yerine getirilir.

Bütün bunlardan anlaşıldığı kadarıyla, Yengeç insanları, sevdikleri insanlara tutkuyla bağlı olduklarından onlara istemeden zarar verebilirler, sorumluluk duygusu eksikliği ve aile içi huzursuzluklar gibi nedenlerle evlenmekten kaçınabilirler, ancak aşık olurlarsa anlaşıp anlaşamayacaklarını düşünmeden bağlanırlar ve uyarılara aldırmadan evlenirler. Zira aşk Yengeçlerin zaten az olan düşünme yetisini tümüyle ortadan kaldırır. Sevdikleri insanlara, bir tehlike veya tehdit anında, güçlerini düşünmeden yardım etmek de Yengeçlerin özelliklerindendir.

Hilal halindeki ayın ışınları insanlar için zararlı olabilir. Zira Peygamber Efendimiz hilali gördüğünde arkasını döner, hem şerrinden Allah'a sığınır, hem de başlayan ayın hayırlı ve bereketli geçmesi için dua ederdi.

Yine Epope: Gösterişli Ava

Gökyüzünün heybetli takımyıldızı Orion, diğer adıyla Avcı. Dört köşesinde dört parlak yıldız bulunan dikdörtgen şeklindeki çerçevenin ortasında yine parlak yıldızlardan oluşmuş ok veya mızrak. Mitolojideki karşılığı Orion. Denizler tanrısı Neptün'ün ölümlü bir kadından oğlu. İri yarı, kaba saba bir kahraman, gümüş oklu tanrıça Artemisie yarışacak kadar iyi bir avcı. Ancak avcılığı yalnızca yabanıl hayvanları avlamakla sınırlı değil, nerede bir güzel kız görse ısrarla peşinde koşan, onu avlamaya çalışan biri aynı zamanda. Yengeç erkekleri gibi.

Dev yapılı Orion MEROPE adlı bir prensese aşık olur. Onun gözüne girmek için de kraliyete ait bir adayı yabanî hayvanlardan temizler. Kral, kızını Orion'a vereceğini söyler ama uzun süre oyalar. Bunun üzerine avcı, sarhoş olduğu bir gün babasının sözünden çıkmayan prensese hakaret eder. Kral da, şarap tanrısı Dionysos'tan Orion'un cezalandırılmasını ister. Dionysos, Orion'u sarhoş edip gözlerini kör eder. Orion uzun süre kör kalır. Bir tapınağın tavsiyesi üzerine güneşin doğduğu yere gider ve gözleri açılır. Kraldan intikam almak üzere geri döner. Ancak kralı bulamaz ve içindeki öç alma duygusundan vazgeçip Girit adasına geçer. Orada Artemis'le birlikte avcılık yaparak yaşamaya başlar.

Antik Yunan'ın bir başka efsanesine göre, Atlas'ın yedi tane kızı vardır. Öylesine güzel ve çekicidirler ki, Avcı Orion hepsine birden aşık olur, elde etmek için de peşlerine düşer. Ancak kızlar bu durumdan rahatsız olurlar, giderek canlarından bezerler. Baş tanrı Zeus'a yalvarırlar Orion'un elinden kurtarması için. Zeus da onlara acır ve gökyüzüne çıkarıp yıldız yapar onları, Ülker (Süreyya, Pleiades) takımyıldızı. Ancak Orion uslanmaz bir kalbe sahiptir, çıkar gökyüzünde de kovalamaya başlar yedi kardeşi. Bu kovalamaca hâlâ sürer gece yarısı gökyüzünde.

Yengeç erkekleri de kaba saba görünümlerine karşın Orion gibi romantik bir kalbe sahiptirler. Kolay aşık olurlar. Hikayede Orion'un kör edilmesi, "Aşkın gözü kördür..." sözünün sembolüdür. En fazla da Yengeç insanıyla bütünleşir. Zira Yengeçler, aşık olduklarında, zaten az olan mantıklı düşünebilme yeteneklerini tümüyle yitirirler. Ve ısrarcıdırlar. Göz koydukları kızlar tarafından reddedilseler bile, peşlerinden koşmaya, sevdiği kız kendisiyle evlenmeyi kabul etmeye mecburmuş gibi davranmaya devamYengeç erkekleri de kaba saba görünümlerine karşın Orion gibi romantik bir kalbe sahiptirler. Kolay aşık olurlar. Orion'un kör edilmesine paralel olarak, "Aşkın gözü kördür..." sözü en fazla Yengeç insanıyla bütünleşir. Zira Yengeçler, aşık olduklarında, zaten az olan mantıklı düşünebilme yeteneklerini tümüyle yitirirler. Ve ısrarcıdırlar.ederler. Israrlı davranışın çoğunlukla bayanlara itici geldiğini de bilmezler.

Davranışları sert ve kabadır, güzel söz söylemeye çalışırken çoğu zaman hakaret eder gibi konuşurlar.İçlerinde ara sıra intikam duygusu yeşerse de, intikam almaktan kolay vaz-geçerler. Gösterişli bir yapıya sahiptirler ve gösteriş yapmaktan, hava atmaktan çok hoşlanırlar.

Yakın Komşumuz

Ay nasıl Dünya'nın en yakın komşusu ise, Ay insanı olan Yengeçler de Dünya'da en yakın komşunuz, en içten dostunuzdur. Bazen anneniz, bazen sizi çok seven çocuğunuz, bazen duygulu sevgilinizdir. Onu seyretmeyi kim sevmez, özellikle dolunay halindeyken... Uzun süre görünmese bile gökteki benzeri gibi hep yakınlarda bir yerlerde olduğunu, sizi terk etmeyeceğini, hem geniş hem de dar zamanlarınızda yanınızda olacağını bilirsiniz.Ancak hülyalı haliyle iletişim kurmakta zorlandığından iğneli konuşmaları ve ikide bir yaptığı şakalar itici görünebilir. Ancak bilin ki böyle davranıyorsa sizi seviyor, en azından sizden hoşlanıyor, fakat bunu ifade etmekte zorluk çekiyordun Bazen de o kadar yakınlaşır ki duygularınızın coşmasına neden olur, Ay'ın gelgit olayı meydana getirmesi gibi.

Ay'ın hilalden dolunaya ve sonra yeniden hilale dönüşen evreleri bulunduğunu hepimiz biliriz. Sevgi, aşk, iyimserlik, bağlılık gibi duygular ve sezgi gücü de Yengeç insanlarında, Ay'ın hilal halinde çok düşük derecede iken, dolun halinde en yoğun seviyesine ulaşır, sonra tekrar zayıflamaya başlar. Ay insanları çevrelerine oldukları gibi görünürler, rol yapmayı beceremezler, ancak Ay'ın evrelerine göre farklılaştıklarından, olduklarından farklı görünüyormuş gibi algılanabilirler.

Ay'ın evreleri denizlerde ve insanlarda olduğu gibi hayvanlar üzerinde de etkilidir. Özellikle kesimlik hayvanlar, yeniaydan dolunaya doğru besili ve lezzetli hale gelirler. Dolunaydan itibaren de kilo kaybetmeye başlarlar ve etleri de gevşeyerek lezzetini kaybeder. Bu nedenle Amerika'nın çeşitli bölgelerinde etlik hayvanlar dolunay zamanlarında kesilmektedir.

Ay'daki kraterlerin, milyarlarca yıl önce meteorların Ay'a çarpması veya volkanik hareketler sonucu oluştuğu hakkında değişik varsayımlar vardır, "ancak Ay, oluşumu sırasında komşularına hiç zarar vermemiştir."

Gizemli Dünya

Nasıl ki Ay'ın bir yarısı sürekli aydınlıksa ve hiçbir zaman görünmeyen diğer yarısı bulunuyorsa, Ay etkili Yengeç insanlarının da görünen dünyalarının arkasında görünmeyen bir dünyaları vardır, görünmeyen dünyalarını kendileri de çoğunlukla çözemezler. Çözemedikleri bu bölge bilinçaltıdır, zira Ay bir yönüyle bilinçaltını yönetir.

Ay'ın, özellikle dolunayın, denizleri olduğu kadar insanları da bir şekilde etkilediği bilinen bir gerçektir. "Kurt Adam" hayal ürünü olsa bile, me Nasıl ki Ay'ın bir yarısı sürekli aydınlıksa ve hiçbir zaman görünmeyen diğer yarısı bulunuyorsa, Ay etkili Yengeç insanlarının da görünen dünyalarının arkasında görünmeyen bir dünyaları vardır

lankolik ve çılgın aysarları yok saymak mümkün değildir. Yengeç insanlarının duyguları, mehtapta gezintiye çıkmış sevgililerin ruh hali gibidir ve bu ruh hali gelip geçici değil süreklidir. Ve bu duygular çok çabuk incinir.

Ay'da ilk yürüyen Neil Armstrong şöyle diyor: "Bazı bakımlardan Ay'ın Antarktika'ya göre daha misafirperver olduğu bile söylenebilir. Fırtınalar yok, kar yok, tahmin edilemeyen hava koşulları yok. Bana kalırsa Ay çalışmak için en uygun yer, hatta Dünya'dan bile." Patrick Moore ekliyor: "Ay keşfedildi, tamam. Ancak ben her şeye rağmen Ay'ın, büyüsünden hiçbir şey kaybetmediğini düşünüyorum."

Annem Vezir Olursa

Bakmayın çocukların "AYDEDE" demesine, Ay astrolojide anneyi ve annelik duygularını temsil eder. Edebiyatta ise Ay, gökler sultanı Güneş'in veziridir. Sultan onu vezir tayin etmiştir, çünkü ne kadar korkarlarsa korksunlar cesur görünürler ve hazine yönünden tutumlu davranırlar. O aynı zamanda sürekli Dünya çevresinde dolaşan bir devriye, koruyucu bir bekçi gibidir.

Belki de Ay, dünyamızın yaşanabilir kalması için, Yaratıcımız tarafından dünyanın çevresine yerleştirilmiş bir koruyucudur. Merkür ve Venüs'ün ayı yoktur. Mars'ın çevresinde dönen iki küçük uydu, bilimsel görüşe göre Mars'ın çekim gücüyle yakalanmış iki asteroittir. Jüpiter, Satürn, Uranüs ve Neptün'ün de ayları vardır ancak bu aylar gezegenlerine oranla çok küçüktür. Bu halleriyle koruyucu ve etkileyici özellikten uzaktırlar. Oysa Ay'ımız, Dünya'nın yaklaşık üçte biri büyüklüğündedir. Ayrıca çekim gücüyle de Dünya'yı etkilemekte, denizlerin kabarmasına, yer katmanlarının hareket-lenmesine neden olmaktadır.

Benzer şekilde Yengeçler de yakınları üzerinde aşırı kıskanç ve korumacı bir tavır içindedirler, bu durum kendileri yönünden özverili bir davranış olarak görülse de yakınları tarafından baskı olarak algılanır. Yengeçler, zor duruma düşenlere karşı kurtarıcı rolünde yardıma koştukları gibi, sevdiklerine karşı da cömerttirler. Ancak hiçbir zaman müsrif olmazlar. Paraları ne kadar az olursa olsun, yine de harcamalarından bir şeyler artırırlar. Ya kumbaralarında, ya defterlerinin arasında, ya da dolabın bir köşesinde güç duruma düştükleri zaman çare olabilecek bir miktar para saklarlar.

Ay'ın çevresinde çoklukla oluşan "AYEVİ", Yengeç insanlarına evcillik ve yuva sevgisi verir. Onlar usanmadan, sıkılmadan saatlerce evlerinde otururlar ve bundan zevk alırlar. Evi, adeta kargaşa dolu dünyadan kaçtığı bir sığınaktır.

Ayın Karesi + Venüs (İlk Devre)

Haziran ayının son bölümünde doğan Yengeç insanında Ay çift etkilidir. Bu nedenle ilk devre Yengeçleri, diğer Yengeçlere göre daha duyarlı, daha alıngan, daha kırılgan, daha heyecanlı, daha sezgili, daha duygusal, daha romantik, ailesine ve yuvasına daha bağlı, bilinçaltı eğilimleri daha etkili ve yoğun, daha çılgın, daha albenili, daha nostaljik, daha içgüdüseldir.
Bu Yengeçlerde, Ay'ın evrelerine göre huy değişimi çok daha belirgindir. Bu devrede doğanların ayrıca annelik duyguları ve annelerine bağımlılıkları da kompleks derecesindedir.

Ay'ın çift etkisi Venüs etkisiyle birleştiğinden bu devrede doğanlarda, çevresindeki veya elinin altındaki insanları veya eşyayı sahiplenme, koruma altına almaya çalışma arzusu doruk noktasındadır. En az Boğa insanları kadar inatçı, albenili, sakin, sabırlı, kıskanç, yemeye içmeye düşkündürler. Ve büyük şairler bu devre Yengeçlerinden çıkar; zira duygularla sanat gücü bu grupta bütünleşir.

Plüton Etkisi (İkinci Devre)

Temmuz ayının ilk 1 1 gününde doğan Yengeç insanında Ay'ın yanı sıra Plüton'un da etkisi bulunmaktadır. Bu nedenle Akrep burcu insanı kadar olmasa da, diğer Yengeçlere göre yer altı ve ölümle daha ilgili, yeni başlangıçlar yapmaya daha meyilli, parlak kariyerlere veya zalimliğe ulaşabilen otoriteye daha düşkün, suç işleme eğilimi daha fazla, daha mükemmeliyetçi, kural koymaya daha meraklı, başkalarının zihnini okumakta daha başarılıdır.

Önemle üzerinde durulması gereken bir yönü vardır bu devrede doğanların: Yengeçler kural olarak kendilerine veya yakınlarına yapılan kötülüğe anında karşılık verirler. Bu, onlardaki koruma içgüdüsünün sonucudur. O anda orada yoksalar veya herhangi bir nedenle karşılık verememişseler uzun süre kin tutmaz, olayı unutmaya çalışırlar.

Ancak Plüton etkili Yengeç insanında durum farklıdır. Onlar, yapılan kötülüğü unutmaz ve sessiz sedasız intikamlarını alırlar. İntikam aldıkları kişi aynı zamanda sevdiği bir kişi ise intikam aldığının kendileri de farkına varmayabilir. Aşk ve duygu burcu Yengeçle sevgiye yabancı Plüton'un bir araya gelmesi, bu devrede doğan Yengeçlerde iç çatışma oluşturabilir.

Neptün Etkisi (üçüncü Devre)

12 Temmuz ve sonrasında doğan Yengeç insanında Ay'ın yanı sıra Neptün gezegeninin de etkisi bulunmaktadır. Bu nedenle Neptün etkili Yengeç insanı, Balık burcu insanı kadar olmasa da, diğer Yengeçlere göre daha değişken, daha hayalperest, daha kolay aldatılabilen, fantezileri daha fazla, mimikleri daha belirgin, rüyaları daha gerçek bir karaktere sahiptir.

Neptün etkili Yengeçler, giyimlerinde renk uyumuna daha fazla önem verir, daha parıltılı şeyler giymeyi tercih ederler.Yengeçler kural olarak kendilerine veya yakınlarına yapılan kötülüğe anında karşılık verirler. Bu, onlardaki koruma içgüdüsünün sonucudur. O anda orada yoksalar veya herhangi bir nedenle karşılık verememişseler uzun süre kin tutmaz, olayı unutmaya çalışırlar.

Ay'la Neptün'ün birleşmesi duyguların, bağlanışların, hayallerin, sevginin yoğunlaşmasına neden olur. Yaşanılan hayatla bağları daha zayıftır. Her şeyi sanki bir düş perdesinin arkasından seyrederler. Kimi zaman hayallerinin beyaz atlı prensi geçer perdenin arkasından, kimi zaman da Medusa şekline bürünmüş korkuları.

Yengeç Kıskacı

Bu burcun insanlarını, yengeç, bir çift yengeç kıskacı ya da Güneş'in yükselen ve alçalan seyrini simgeleyen karşıt yönlere seyir halinde iki adet spiral simgeler.Beş binden fazla türü olan ön ayaklı yaratık: Yengeç. Kemiksi madde olan kitinle kaplı vücut, birleşik baş ve göğüs, kıskaca dönüşmüş ön ayaklar, yanlara doğru açılan dörderden sekiz ayak, kopan kıskacın yerine yenisinin oluşması; bu binlerce türün ortak özellikleri. Onlar hem ileriye, hem geriye doğru, hem de yanlamasına yürüme yeteneğine sahiptir.

Yengeç insanları, birçok özelliğiyle adaşlarına benzer. Çevrelerine ördükleri içedönüklük zırhıyla adeta kendilerini toplumdan soyutlarlar. Bu nedenle de sosyal ilişki kurmakta zorlanır, suları yerlere damlayan şakalarla arkadaşlık kurmaya çalışırlar. Yakınlarına karşı bir saldırı meydana geldiğinde de zırhını kuşanmış şövalye haline gelir, hiç düşünmeden saldırıya cevap verirler.

Duygusallıkla kıskaçlar bir araya gelince, sevgi veya aşkla bağlandıkları kişileri kıskaçlarına alır ve ısrarla sarıp sarmalarlar. Kıskacına yakalananların kurtulması zordur, kıskacı kopana kadar. Ancak o duygusal yönden yıkılır gibi olsa da, kıskaçları yeniden boy verecek ve yeni sevdalara doğru uzanacaktır. Adaşları sekiz ayakla yürüdüğü için, yürüyüşleri sallantılıdır, kızdıkları veya avlarına saldıracakları zaman yana doğru hareketlenir veya bir süre geri çekilirler.

Yuvaları genellikle deniz diplerinde veya akarsu içlerindedir, Yengeç insanları gibi sudan hoşlanırlar. Ancak su dışında da solunum yapabildiklerinden topraksı bir yönleri de vardır, toprak insanları gibi dünya malı biriktirmeye eğilimlidirler.Kimi yengeçler sırtlarında canlı sünger taşır, hem onun beslenmesini sağlar, hem de onunla korunur; Yengeç insanlarının duygusal problemleri bulunduğunda korunmaya gereksinim duymaları gibi. Bazı dostları da onların sırtından geçinebilir. Çok iri yarıları olabildiği gibi, ufak tefek veya uzun boylu zayıfları da bulunabilir.

ileriye doğru duyarga şeklinde uzanmış gözleri, adeta Yengeç insanlarının altıncı hisleriyle geleceği görme yeteneklerinin sembolü durumundadır. Mantıklı düşünme yetenekleri zayıf olan Yengeç insanları kararlarını sezgilerine dayandırır ve genellikle de hata yapmazlar. Yengeçlerin, en dikkat çekici organları da gözleridir. Bu gözlerin sanki öne doğru hareket eder gibi bir görünümü vardır. Yengeç insanından önce onun gözleriyle ve bakışlarıyla karşılaşırsınız.

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp