Mükemmel Sağlık

Mükemmel Sağlık :

DAHA ÜSTÜN BİR GERÇEGE DAVET

Her insanın içinde, hastahğın bulunmadığı, acı hissetmeyen, yaşlanmayan ve ölmeyen bir yer vardır. Bu yere gittiğinizde herkesin kabullendiği sırurWıklar ortadan kalkarlar, bir olasılık gibi bile görülmezler.

Bu yerin ismi mükemmel sağlık'tır. Bu yere gidişler çok kısa da olabilir, yıllarca da sürebilir. En kısa ziyaret bile çok derin değişikliklere yolaçar. Orada bulunduğunuz sürece, sıradan yaşam için geçerli olan varsayımlar değişir ve yeni bir varoluşun, daha üstün ve daha ideal bir varoluşun olası-lığı yeşermeye başlar. Bu kitap, bu yeni varoluşu araştırmak, onu yaşamlarina katmak ve sürekli bir hale getirmek isteyen kimseler için yazılmıştır.

Hastalıkların nedenleri çoğunlukla oldukça karmaşık bir fakat şunu kesinlikle söyleyebiliriz ki, hasta olmanın gerekliliğini kimse kanıtlayamamıştır. Aslında durum tam tersidir. Hergün milyonlarca virus, bakteri, a1lerji yapan madde ve mantarla karşı karşıya geliriz ama bunların sadece çok küçük bir yüzdesi hastalığa neden olur. Birçok doktorun gözlemlemiş olduğu gibi bazı hastaların nefes borusunda, öldürücü meningococcus bakterisi kümeler halinde oldukça zararsız bir yaşam sürer ve bunlar çok ender olarak, merkezi sinir sisteminin ciddi ve bazen ölümcül enfeksiyonu olan menenjit hastahğına neden olurlar. Böyle bir saldınyı harekete geçiren nedir? Bunu kimse tam olarak bilmiyor, ama burada "barındıranın denetlemesi" adı verilen an laşılmaz bir etkenin roloynadığı görülüyor. Buna göre mikroplan barındıran biz, bir şekilde kapıyı onlara açıyor ya da kapatıyoruz. Kapınınyüzde 99.99 kapalı bulunması da, mükemmel sağlığa sandığımızdan çok daha yakın olduğumuzu gösterir.

A.B.D'de en önde gelen ölüm nedeni, kalp hastalığıdrr. Bu hastalığa çoğunlukla, kalbe oksijen taşıyan koroner damarların pıhtılar tarafından tıkanması neden olur. Kolesterol ve diğer birikintiler bu damarlan tıkamaya başlayınca, oksijen yetersizliği kalbin çalışmasını tehdit etmeğe başlar.

Buna karşılık, kalp hastalığının izlediği yol kişiden kişiye de-ğişir. Bir kimsede tek ve oldukça küçük bir pıhtı angina, ya, yani korener damar hastalığının belirtisi olan göğsü sıkıştı-ran ağnya neden olurken diğer bir kimse, damarlannda kalbe oksijen akışını tıkayacak büyüklükte birkaç pıhtı bulunmasına karşın hiçbirşey hissetmeyebilir. Koroner damarlan yüzde 85 tıkalı olduğu halde maraton koşulanna katılanlar olduğu gibi, damarlan tamamen temizken kalp krizinden ölenler de vardır, Bedenin, hastalığı uzaklaştıtma yeteneği son derece esnektir.

Bedenin fiziksel bağışıklığına ek olarak hepimiz hastalığa duygusal olarak da karşı koyarız. Bu konuda yaşlı bir hastam şöyle demişti: «Psikoloji konusunda okııduklarımdan biliyorum ki uyumlu olan yetişkin kimselerin, hastalı- ğı, yaşlılığı ve ölümü kabullenmeleri gerekir. Bir yere kadar bunu anlıyorum ama duygusal ve içgüdüsel olarak buna hiç inanmıyorum. Hasta olmak ve vücutça kötüye gitmek bana büyük bir hata gibi geliyor. Hep birinin çıkıp bu hatayı düzeltmesini beklemişimdir."

Şimdi 70 yaşında olan bu kadının beden ve zihin duru mu çok iyidir. Gelecek ile ilgili bir soruma da şu cevabı ver mişti: "Bunu delilik sayacaksınız ama, yaşlanmayacağımı ve ölmeyeceğimi düşünüyorum". Bu acaba o kadar mantık sız mı? Kendilerini "hasta olamayacak kadar meşgul" gören .kimseler normalin üzerinde sağlıklı olurlarken, hasta olmaktan fazlasıyla çekinenler ona yenik düşerler. Bir başka kimse de mükemmel sağlık fikrinin ona çok çekici geldiğini, çünkü bunun tıp alanındaki büyük sorunlan çözecek tek yaratıcı çözüm olduğunu söylemişti. Elektronik konusun da çok başarılı bir yönetici olan bu kimse mükemmel sağlığı, firmaların yapısını değiştiren atılımcı düşünüşe benzet mişti,

Atılımcı düşünüş, problem çözmenin eşsiz bir şeklidir: bu düşüneeye göre bir durumu iyileştirmek için önce, beklentiler herkesin inanabileceğinden çok daha yükseğe çıkartılrr, sonra da bu beklentileri gerçekleştirmenin yollan aranır. Yukanda bahsettiğim kimsenin dediğine göre: "İnsanlar eski bildikleri şekilde düşünür ve hareket ederlerse, fazla çalışınakla sadece yüzde 5-10 ilerleme gösterirler. Halbuki iki misli yada on misli ilerleme için hedef o kadar yüksek olmalı ki, insanlar 'bu kadar çok ilerleme istiyorsanız bu işi tamamen başka bir şekilde yapmalıyız' demeliler"

Atılımcı düşünüş, ileri bilgisayar firmalan tarafından uygulanmaktadrr. Orneğin, şimdiki model 48 ayda gerçekleştirilmişse, yeni modelin 24 ayda gerçekleştirilmesi planlanır. Uretim hatalan yüzde 5'e düşürülmüşse, gelecekte "sıfır hatalı" üıetim amaçlanır. Mükemmel sağlığın işlemesi de tamamen bu şekilde olur: Mükemmel sağlık da hatasızlığı amaç olarak alır ve bunu gerçekleştirmek için yollar arar.

Bilgisayar dünyasında, hatalı bir makineyi onarmak, onu başından hatasız olarak üıetmekten 8 - 10 misli daha masraflı olabilir. Bu nedenle "kaynaktan kaliteli" iş beklentisi, yani ilk seferinde hatasız iş yapmak, sadece" yeteri kadar" iyi iş yapmaktan daha kazançlıdrr.

Bu kural tıp için de geçerlidir, çünkü orada da hastalığı önlemek, onu tedavi etmekten hem insani hem de parasal açıdan daha ucuzdur. 1988 yılında yapılan bir araştırmaya göre Amerikalılar en çok felaket getiren hastalıklardan kor kuyorlar. Bunun nedeni de çekilen ağrılar ve acılar değil, uzun süre hastanede kalmanın yüksek faturası ve gereken ameliyat ve ilaç fiatlannın pahalılığıdır. Bu insanları ölüm bile, ailelerini yoksul bırakmak kadar korkutmuyar. Açıkça görülüyor ki, "kaynaktan kalite" ye önem veren ve onu bireylerde geliştirebilen bir tıbbi yaklaşıma gereksinim vardır.

Yeni Bir Tıp Umudu - Maharishi Ayurveda

Mükemmel sağlık için size vremek istediğimiz ilk sır, onu kendinizin seçmesi gerektiğidir. Nekadar sağlıklı olabi düşünüyorsanız o kadar sağlıklı olabilirsiniz. Mükemmel sağlık, iyi sağlığın yüzde 5 - 10 daha iyileşmesi de-ğildir. Onun gerektirdiği tamamen değişik bakış açısına göre, hastalık ve sağlıksız bir yaşlılık kabul edilemez durumlardır.

İnsan bedeni gibi karmaşık bir yapıda "sıfır hatalı" bir durum olabilir mi? Ulusal Yaşlılık Enstitüsüne göre hiçbir tür beslenme, egzersiz, vitamin, ilaç ya da yaşam şeklindeki değişiklik insan ömrünü uzatmada etkili olamamaktadır.

Kalp hastalığı, enfarktüs, kanser, arterioskleroz, artirit, şeker hastalığı, osteoporosis gibi yaşlılarda görülen hastalıkları önlemek daha olası ise de bu henüz gerçekleşmemişnr.

Tıp araştırmacılan. kanser ya da diğer tedavisi zor hastalıklar konusundaki büyük gelişmelerden söz ederken, dışarıya karşı iyimser görünürlerse de kendi aralarında oldukça karamsardırlar. Tek umutları, hedefe yavaş ve aşamalı olarak ulaşmak, yani her seferinde çözüme doğru bir küçük adım atmaktır. (Orneğin, kolesterol düzeyini düşürmek, istatistiksel olarak birçok insanda kalp krizini azaltacaktır fakat bu, herhangi bir bireyin kalp krizi geçirmeyeceğini garantilemez. )

Sağlığı iki misli ya da on misli daha iyi yapabilmek için, yaşamın daha derin anlayışına dayalı yeni bir bilgiye gerek vardır. Bu kitap, işte bu bilginin eşsiz kaynağını, önleyici np ve sağlık bakımı sistemi olan Maharishi Ayurveda'yı tamtmaktadır. Hindistanda 5000 yıl öncesine dayanan Ayur- veda, Sanskritçe iki kök sözcükten gelir; "Ayus" ya da ya- şam, ve "Veda" ya da bilgi, bilim. Onun için Ayurveda sözcüğün genellikle "yaşam bilimi" olarak çevrilir. Başka bir deyiş de "yaşam süresinin bilgisi" olabilir.

Ayurveda'mn amacı bize, hastalık ya da yaşlılık engeli olmadan hayatımızın nasıl etkileneceği, şekillendirileceği, uzatılacağı ve en sonunda denetleneceği konusunda bilgi vermektedir. Ayurveda'nın temel ilkesi, zihnin beden üzerinde derin etkisi olduğudur. Hasta1ıktan kurtulmak da, kendi uyanıklığımızla temas kurmak, onu dengelemek ve sonra bu dengeyi bütün bedene yaymakla gerçekleşir. Bu dengeli uyamklık durumu, herhangi bir bedensel bağışıklıktan çok daha üstün bir sağlık durumu yaratır.

Ayurveda, geleneklerini Piramitlerin yapımından asırlarca önce başlatan ve onu kuşaktan kuşağa aktaran bilgekişilerin bilgeliklerinin toplamını içerir. Onların görüşlerine dayanan modernleştirilmiş sistem - Maharishi Ayurveda

Batı dünyasına ancak 1985'te ulaştı. Bu sisteme ismini veren, Transandantal Meditasyonun kurucusu Maharishi Mahesh Yogi'dir; ve 1980'1erin başında Ayurveda'yı yeniden canlandırmaya girişmiştir. Ben de bu yeni np bilgisini aktaran ilk doktorlardan biri olmak şansına eriştim ve son beş yılda hem onbinden fazla hastayı bu yöntemle tedavi ettim, hem de sayıları yüze yakın doktoru Ayurveda teorisi ve uygulaması konusunda eğittim. Maharishi Ayurveda'yı benimserken önceki np eğitimimden vazgeçmedim, ama onu genişlettim. Maharishi Ayurveda ve batı tıbbıru kaynaş- Urmak, eski bilgelik ve modern bilimi biraraya getirdi ve bir, birleriyle tamamen bağdaştılar.

Bir doktor olarak hala hastalarımı muayene ediyor ve teşhis için test sonuçlarından yararlaruyorum. Yalmz bunlara ek olarak hastalarımı içlerine dönmeye ve o çok önemli olan dengeli uyanıklığı içlerinde bulmaya yönlendiriyorum.

İnsanın Kuantum Mekanik Bedeni

Bunun nasıl olduğunu anlayabilmek için bedenin daha derinliklerini araştırmak gerekir. Ayurveda' da fiziksel be den, benim "kuantum mekanik" ismini verdiğim bedenin kapısıdır. Fizik bilimi bize, doğanın temel yapısının kuantum düzeyde, atom ve molekül1erin çok ötesinde yattığını söyler. Madde ya da enerjinin temel ünitesi olarak tanımlanan kuantum, en küçük atomdan 10.000.000 dan 100.000.000 de kadar daha küçüktür. Bu düzeyde madde ve enerji bir birlerinin yerini alabilirler. Bütün kuantumlar, şekil almayı bekleyen görünmez titreşimlerden oluşurlar. Ayurveda'ya göre İnsan bedeni için de aynı §ey geçerlidir. Beden önce, kuantum dalgalanmalar denen yoğun fakat görünmeyen titreşimler olarak şekillenir, sonra da enerji içtepileri ve madde parçacıklan haline dönüşür.

Kuantum mekanik beden, bütün düşünceler, duygular, proteinler, hücreler, organlar olmak üzere varlığımızın gözle görülen veya görülmeyen her kısmının temelidir. Ku antum düzeyde, bedeniniz gözle görülmeyen çeşitli işaretler gönderir ve sizin bun1an yakalamaruzı bekler. Fiziksel nabzınızın altında yatan bir kuantum nabzıruz ve onu çalıştırarı bir kuantum kalbiniz vardır. Maharishi Ayurveda'ya göre bedendeki bütün organların ve süreçlerin bir kuan tum eşdeğerı bulunur.

Bu kuantum mekanik bedeni farketmezsek, bize hiç yararı dokunmaz. Bereket versin ki, sinir sistemimizin akıl almaz duyarlılığı sayesinde uyanıklığımız bu zayıf titreşimle ri duyumsayabilmektedir. Gözün retina tabakasına düşentek bir ışık foton'u, bir futbol sahasına düşen tek bir toz par çacığından daha az etki yapar. Yine de retinada bulunan si nir uçlan tek bir foton'u farkeder, beyine haber gönderir ve ışığı görmenizi sağlarlar. Bu sinir uçlan dev boyutlu radyo teleskoplar gibidirler; fiziksel varoluşun uç sınırındaki sin yalleri yakalayıp güçlendirerek duyulanmızın onlarla değrudan ilgilenebilecekleri hale getirirler.

Maharishi Ayurveda, temelde yatan bu kuantum mekanik bedeni tedavi ederek, yüzeysel fizyoloji düzeyi ile sınırIanmış olan tıbbın erişemeyeceği bir düzeyde değişiklikler oluşturur. Bunun nedeni de kuantum düzeyde elde edilebi len güç'ün yüzeysel düzeylerdekinden çok daha büyük olmasıdır. Dev boyutlarda bir kuantum olayolan atom bom bası patlaması, buna bir örnektir. Daha yapıcı bir örnek olarak da, elfenerinden çıkan ışığı kuantum titreşimler halinde düzenleyerek gücünü çeliği kesebilecek hale getiren laser ışırum verebiliriz.

Burada görülen kuantum ilkesine göre doğanın en derin düzeyleri en büyük enerji potansiyeline sahiptir. Galaksiler arasındaki siyah boşluğun her santimetre küpünde bir yıldıza güç vermeye yetecek kadar gizli enerji bulunur. Bu "fiili enerji" sadece bir kuantum sıçrama yaplığında ısı, ışık ve diğer gözle görülebilir ışırum türlerine dönüşür.

Herkesin bildiği gibi, bir tahta parçasını yakmak, nükleer bir tepkime sonucunda onu atomlanna ayrıştırmaktan daha az enerji yayar. Halbuki şimdiye dek aynı denklemin yaralıcı yönüne hiç önem verilmedi: Kuantum düzeyde bir şeyi yapmak., onu yıkmak kadar güçlü olurdu.

Kayalan, ağaçları, yıldızlan ve galaksileri doğa yaratır, ama biz de hergün bir yıldızdan daha karmaşık ve daha değerli bir şeyi oluşturmakla meşguluz, Farkında olsak da 01- masak da hepimiz, içinde yaşadığımız bedeni yaratmakla sorumluyuz. 1988 kışında San Fransiskoda, kardiyolog Dr. Dean Ornish 40 kalp hastasının, kendi koroner damarlannı tıkayarı yağ pıhtılannı küçültebildiklerini kanıtladığında, olay gazetelere yansımıştı. Bu hastaların damarlan açıldıkca kalplerine taze oksijen gidebilmiş, böylece o korkunç gö-ğüs ağrı1an kaybolmuş ve ölümcül enfarktüs tehlikesi deazalmıştı. Dr. Ornish'in bu grubu, tıkanan damarlannın açılması için, bilinen ilaç ve ameliyat yerine basit yoga hareketleri, meditasyon ve çok düşük kolesterol içeren beslen me yöntemlerine başvurmuşlardı. Bu buluşun o denli dikkate değer görülmesinin nedeni de bundan önce kalp hastalığının bir kez başladıktan sonra geriye dönüşü olamayaca-ğının tıbben kabul edilmiş olmasıdır. Tıbbın resmen kabul ettiği birgörüş de hasta bir damarın kendi gelişmesini izlediğidir. Inancımız, düşüncemiz. yediğimiz, yaptığımız ne olursa olsun bu gibi hasta damarlar kendi acı kaderlerini iz lerler, hergün biraz daha kötüleyerek sonunda tamamen tıkanırlar.

Halbuki kuantum düzeyde, bedenin hiçbir kısmı diğerinden ayrı bir yaşam sürmez. Galaksideki yıldızlan birbirine bağlayan gözle görünür bağlar olmadığı gibi, damarlardaki molekülleri de birarada tutan teller yoktur. Yine de hem damarlar hem de galaksiler kusursuz bir tasanın için de güvenle birarada tutulurlar. Mikroskopta inceleyemedi-ğimiz o görünmez bağlar kuantum düzeydedir. Bu "gizli beden" olmasa, bu gözle görülen beden de olamaz, sadece gelişigüzel biraraya gelmiş, bir moleküller koleksiyonu olur du.

Dr. Ornish'in kalp hastalığı konusunda yaptığı büyük atılım, Maharishi Ayurveda'ya göre herhangi bir rahatsızlık için de geçerlidir, yeter ki kuantum mekanik bedenin nasıl kullanılabileceği bilinsin. Kolesterol dolu bir pıhtı, eskibir borunun içindeki pas gibi katı bir görünümdedir, fakatbedenin diğer kısımlan gibi bu pıhtı da canlıdır ve sürekli değişim gösterir. İçine yeni yağ molekülleri girer, çıkar, ken disine oksijen ve gıda getiren yeni kılcal damarlar oluşur.

Dr. Ornish'in çalışmasıyla ortaya çıkan şudur: bedenimiz de oluşturduklarımızı ortadan kaldırmak elimizdedir. Elli yaşında kalp krizinden ölen bir kimsenin eline yeni damar lar oluşturmak için sayısız olanak geçmiştir. Omurgasında Osteoporosis rahatsızlığı olan 70 yaşında bir kadının da sağlıklı bir om.urga yapabilmek için sayısız olanağı olmuştur. (Değişim süreci sabit olduğundan olanaklan sayamayız, ama zarar görmüş bir damar ya da anza1ı bir kemik bir kaç hafta ya da birkaç ay içinde onarılabilir). Hepimiz sü rekli olarak yeni bir beden oluşturuyerken niçin sağlıklı bir damar, sağlıklı bir omurga ya da tam ve sağlıklı bir kimse oluşturmayalım?

Hindistandaki Veda geleneğine göre doğanın temelin de yatan güç, zeka' dır. Evren, sonuç olarak bir "enerji çor basılı ya da sadece bir karmaşa değildir. Dünyamızdaki var lıkların inanılmaz derecede hatasız uyumu, ve hepsinden öte DNA'nın şaşırtıcı varlığı, doğada sınırsız bir zeka'run olduğuna işaret eder. Bir astrofizikçinin dediği gibi, yaşamın gelişigüzel yaratılmış olması olasılığı, bir kasırganın hurdalık içinden eserken Boeing 707 yaratması olasılığına eşittir.

Çağdaş bilimdeki en önemli değişikliklerden biri de, zeka'yı doğadaki temel güçlerden bir olarak gören madellerin aniden ortaya çıkmalandır. (Örneğin fizikteki entropi ilkesine göre Büyük Patlama'den bu yana bütün yaradılış, insarun varoluşuna yol açacak şekilde planlanmıştır.) Bütün bun1arın bizim konumuzla ilgisine gelince; geniş bağlamda alındığında Mahanishi Ayurveda, içimizdeki kuantum dü zeyle temas kurmayı sağlayacak bir teknolojiden başka bir şey değildir. Oraya varmak için, fiziksel beden maskesini yırtmarnzı sağlayacak belirli teknikler e gereksinim vardır. (Bu teknikleri ayrıntılı olarak an1atacağız.) Burna ek olarak, kapatılamayan bir radyonun sesi gibi sürekli olarak zihni dolduran etkinliklerin ötesine geçmeniz, onları aşmanız ge reklidir. Bu zihni oyalayan etkinliklerin ötesinde, yıldızlar arasındaki kuantum alan kadar boş görünen sessiz bir böl ge bulunur; ve o kuantum alan gibi iç sessizliğiniz de çok zengin şeyler vaadeder.

Içimizdeki sessizlik, kuantum mekanik bedenin anahta ndır. Bu, karmakarışık değil, düzenli bir sessizliktir. Bir şek li ve planı, fiziksel beden gibi amaç ve süreçleri vardır. Bede- nini-I bir hücreler, dokular ve organlar koleksiyonu olarak göreceğinice. kuantum bakış açısını kullanarak onu zeka nın sessiz akışı olarak ve fiziksel bedeninizi yaratan, denetle yen ve o bedenin kendisi olan içtepilerin sürekli fokurdama sı olarak görebilirsiniz. Bu düzeyde, yaşamın sırrı, bedeni nizdeki herhangi birşeyin. bir istek kıvılamı ile değiştirilebil mesinde yatar.

Buna inanmak zor diye düşünebilirsiniz, onun için size tamamen sıradan biri gibi görünen 6 yaşındaki Timmy'nin örneğini vereceğim. Onun rahatsızlığı, psikiyatrik sendrom ların en gariplerinden biri olan çok kişilikliliktir, Timmy'nin farklı en az 12 kişiliği vardır ve herbirine özgü ayn bir duygusal modeli, ses tonu ve beğenileri bulunur.

Yine de çok kişilikli kimseler, sadece psikolojik vakalar değildirler. Bir kişiliği bırakıp öbürünü üstlendiklerinde. Be denlerinde dikkate değer değişiklikler ortaya çıkar. Orne- ğin, kişiliklerden biri şeker hastasıdır ve o kişilik etkili oldu- ğu sürede o kimsede ensü1in yetersizliği görülecektir. Diğer kişiliklerde ise şeker hastalığı olmadığı için ensü1in normal düzeyde bulunacaktır. Aynı şekilde, kişiliklerden birinde yüksek tansiyon olup diğerlerinde olmayabilir. Yara izleri, siğiller ve diğer cilt bozukluklarının da kişilikler değiştikçe ortaya çıkıp kayboldukları görülmüştür. Bazı çok kişilikli hastalar, EEG de görülen beyin dalgalarını değiştirebilmekte ya da göz renklerini maviden kahverengiye dönüştürebil mektedirler. Bir kadın hastanın her üç kişiliğine ait ayrı adet görme süresi vardı.

Timmy'nin durumu özellikle şaşırtıcıdır. çünkü kişiliklerinden birinin portakal suyuna allerjisi vardır ve içtiğinde derisinde döküntüler başlamaktadır. New York Times'da sağlık köşesi yazarı Daniel Goleman'ın dediğine göre "Tirnmy portakal suyu içerken öteki kişilik gelirse ve henüzhazım işlemi bitmemişse, döküntüler başlıyor. Dahası, aller jik durum devam ederken Timmy geri gelirse o zaman da döküntülerin kaşıntısı hemen geçiyor ve su toplamış kabar cıklar sönmeye başlıyor."

Bu durum, kuantum mekanik bedenden gelen işaretle rin fiziksel bedende ani değişikliklere neden olabileceğinin çok iyi bir örneğidir. Burada ilginç olan şudur ki, allerjiler kendi isteklerine göre gelip gitmezler. Zaten bu nasıl olabilirdi ki? Bağışıklık sistemindeki akyuvarlar, allerjiye neden olan antikorlarla sarılmış olarak, bir antigenle temas kurmayı beklerler. Temas ku,rulunca da bir dizi kimyasal tepkime kendiliğinden harekete geçer.

Timmy'nin durumunda ise portakal suyunun molekül leri akyuvarlara yaklaştığında sanki karşılık gösterip göster meme konusunda bir karar verilmektedir. Bu da hücrenin neka'ya sahip olduğu anlamına gelir. Üstelik bu zeka, mole küllerden daha derin bir düzeydedir, çünkü antikor ile por takal suyu baştan sona kadar sadece karbon, hidrojen ve oksijen atomlan ile karşılaşırlar.

Moleküllerin karar verebildiğini söylemek bugünkü fiziksel bilime meydan okumaktır; şekerin bazen tatlı olmak istediğini bazen de istemediğini söylemeye benzer. Fakat bii şaşkına çeviren sadece Timmy'nin durumu değildir. Onun kendi seçimiyle alerjik olduğu olgusunu kabullendiğimizde - aksi halde döküntülerini nasıl başlatıp bitirebilirdi? - kendi hastalıklarımızı da kendimizin seçtiği olasılığı ile karşılaşırız. Bu seçim, günlük düşüncelerimizden daha derin bir düzeyde oluştuğu için onun farkına varamayız. akat böyle bir yeteneğimiz varsa, o seçimi denetleyebiliriz.

Beden Bir Irmaktır

Hepimiz bedenimizi "donmuş bir heykel", katı, dura-ğan ve maddesel bir nesne olarak görmek eğilimindeyiz. Halbuki aslında beden daha çok bir ırmağa benzer; sürekli değişen ve akan bir zeka desenidir. Eski Yunan felsefecisi leraklitus, "aynı ırmağa iki kez giremezsiniz, çünkü su.sürekli akar" demiştir. Aynı şey beden için de geçerlidir. Etini zi iki parmağınızla sıkıştırdığınızda arada kalan yağ tabakası, geçen ayki yağ tabakasının aynısı değildir. Yağ hücreleri niz sürekli olarak dolup boşalır ve üç haftada tir tümden değişir. Beş günde bir mide zarınız yenilenir. (Mide hücrele rinin en iç tabakası ise, yiyeceklerin hazmedildiği sırada, bir kaç dakikada değişir.) Deriniz beş haftada bir yepyeni olur.

Görünüşte o kadar kah ve sert olan iskelet bile her üç ayda tamamen yenilenir, Oksijen, karbon, hidrojen ve nitrojen'in akışı o kadar hızlıdır ki, sadece onlar olsa birkaç haf ta içinde tüm beden yenilenebilirdi. Halbuki daha ağır olan demir, magnezyum baku ve diğer atomlar bu süreci yavaş-latırlar. Dışardan bakıldığında aynı görünürsünüz ama tuğ- lalan sürekli olarak yenileriyle değiştirilen bir binaya benzersiniz. Bedeninizdeki tüm atom sayısının % 98'i her yıl değişmektedir. Bu da Ka1iforniya'da Oak Bridge laboratuvar lannda yapılan radyo isotop çalışmalarıyla doğrulanmıştır.

Bu sürekli değişiklik akışı, zihin beden sisteminin kuantum düzeyinde denetlenmektedir - ve hp henüz bu olgudan yararlanmamış, hala kuantum sıçramayı yapmayı bekle mektedir.

Beden bilgisayanndan çıkan yazılı bilgiyi değiştirmek için zihin programını yeniden yazmayı öğrenmeniz gerekir. Kitabın bundan sonraki kısımlannda sizi bir 'kendinizi keş- fetme' yolculuğuna çıkarmak istiyorum. Tıbbın gelecekteki sının olan bu kuantum düzeyden, Maharishi Ayurveda yar dımıyla sağ1ığınızı nasıl daha iyi denetleyebileceğnizi göste receğim. Bu yolculuk, kitaptaki üç bölümün karşılığı olan üç kısma ayrılmıştır.

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp