İkinci Seri Denemeler

İkinci Seri Denemeler :

Bu kısımda yaptığımız ikinci seriye ait denemeler evvelkilerin tamamile aynıdır. Yalnız burada kullandığımiz resimleri, 'birkaç tanesi müstesna, gruplar halinde toplanmak ve toplu olarak bahsetmek mümkün olmadığı için deneklerin her resme ait ifadeleri ancak aşağıdaki cetvellerde görülebilecektir. Birinci seriye ait resimlerde olduğu g.ibi burada da deneklerin ifadeleri çok dağınıktır. Bu itibarla da göstermiş olduğumuz 55 resmin her biri üzerinde ayrı ayrı durmaya imkan yoktur. Onun için biz ehemmiyetlerine binaeri yalnız birkaç resmi burada tebarüz ettirmek istiyoruz. Bunlardan birisi arkasında bisiklet tulumbası patladığı vakit korkudan sıçrarnayı gösteren resimdir. Korku ifade etmesi lazımgelen bu resim hakkında verilen hükümler çok dikkate değer bir haldedir. On deneğin verımiş olduğu ifadelerin yüzde nisbeti aşağıda olduğu gibidir: Memnuniyet % 40, mahcup .% 30, gülüyor % 40, haz duyuyor % 20, hoşuna gidiyor %20, sonra, "ağlamcı ile gülmıe arası tefrik edilmiyo?'" ve "utanma ile karışık bir sevinç" gibi münferit ifadeler. İkinci ifade, hiç-bir his hali izhar etmeyen, sadece bir delininyaptığı manasız işraizazlarırıı gösteren resme aittir. Bu hususta verilen ifadeleri de kısaca kaydediyoruz : Canı sıkılıyor % 30, maskaralık yapıyor, kendisine ehemmiyet veriyor, şimdi ne yapayım diyor, söylenen söz merıfi tesir yapıyor; beğenmediği bir şeyle karşılaşmış, memnun olmamış, oldumu ya ıhu diyor, bil' şey beğenememiş, düşünüyor.

Bir kekemenin konuştuğu zaman yüzünün aldığı ifadeyi gösteren resim (Şekil 21-100) .hakkmda verilen hükümleri de bunlara ilave etmeği faydalı buluyoruz: Canı sıkılıyor % 20, izitırap, sancı % 30; dikkat 7c 20, iyi anlamamiş % 20, öfke, korku, hayret, çok fena bir şey görmüş.Diğer resimler ve bunların ifade ettiği ruhi halleri hakkında verilen hükümler aşağıdaki cetvellerde toplanmıştır.

2 - ikinci kısım (1. ve 2. seri) denemelerin neticesi. Gerek bunların ve gerek birinci seriye ait ifadelerin tetkikinden, yüz ifadelerinin tefsiri hakkında çok mühim neticeler elde etmiş bulunuyoruz.

1 - W o o d w o r t h'un da söylediği gibi, tek olarak verilen, sükün halindeki resimde yüz if'adesi.kat'i ve sarih bir şekilde bilinmiyor. Her hangi bir hissi hal, teessür veya heyecan ona yakın hallerle karrştırılıyor. Mesela sevinç, memnuniyet, neş'e, keyifli hoşa gitme gibi, hallerle karıştırılıyor. Yahut bazan tamamile aksi ve zıt bir ifade ile karıştırılıyor; ve böylece denek tereddüde düşüyor; mesela "ağlıyor mu gülüyor mu bilmem ki" gibi bir tefsirle karşılaşıyorruz. Yahut hayret ve hiddet gibi haller korku ve ağlama ile (hiddet ve korku bahislerine bakınız) keza korku ve hayret de, hiddet ve şaşkınlıkla karıştırmıyor.

2 - Şu halde her hangi bir hissi hal, teessür veya heyecana mahsus, C. L a n d i s'in bulduğu gibi (Sahife 23 müracaat ediniz), hususi (specifique) ibir yüz ifadesi yoktur, Eğer mevcut olsaydı, onun vasıtasile, delalet- ettiği teessüri halin,doğru olarak, tefsir edilmesi icap ederdi. Bu noktaya tekrar avdet edeceğiz.

3 - Her hangi bir resim hakkında, denaklerin vermiş oldukları ifadeler birbirine uymıyor. Ve her denek rnuayyen bir resmi, muhtelif şekillerde tefsir ediyor; sonra resmin delalet ettiği teessüri hal ister doğru :bilinsin ister bilinmesin, tekbir tefsire maruz kalmıyor; mesela 'bu resim korku, hayret, ve hiddet ifade ediyor, yahut 'bunlardan birisini ifade ettiği gibi ötekisini de edebilir deniliyor (Madde 1 re bakınız).

4 - Hemen 'büttn denekler, böyle tecrit edilmiş münferit bir şekilde gösterilen tek resimlerde yüz ifadesini tefsir ederken hükümlerini, muhakkak bir veya muhtelif sitüasiyonlar tasavvur ederek veriyorlar. Bu itibarla, tasavvur edilen sitüasiyonlar adedine göre de (eğer aynı sitüasivon birkaç haleti ruhiye ifadesini ihtiva etmeğe müsait değilse) ifade ve hükümleriri adedi tekerrür ediyor. Ancak çok ender hallerde, hiçbir sitüasiyon zikredilmeden, bir ifade verildiğine tesadüf edebildik.Burada Sitüasiyon'dan ne kasdedildiğini tecrübelerin sonunda, 'başlı başına bir fasılda tebarüz ettirmeğe çalışacağız.Şimdilik deneklerin zaptedilen ifadelerinden, yalnız bir kaç tanesini bir misal olmak üzere sadece buraya kaydetmekle iktifa edeceğiz:

Mesela denek Rv. nin (Şekil 6-18) için verdiği ifade: "Buyüzde anormal bir ifade var, söylemeh'ien korkuyor, belki de söylemek istemediği bir şey kendisinden sorulmuş da cevap vermek istemiyor."

Yine .aynı deneğin (Şekil 19) için verdiği ifade: "Hayretle birisini dinliyor, hiç beklemediği bir haber almış, tahmin etmediği bir şeyolmuş."

Denek- Su'nun (Şekil 32) hakkında verdiği ifade: "Burada bir şeye dikkat ediyormuş gibi, amma hakikatta boş bir dikkat, dışarıdan bir şey dinliyormuş gi:bi ıbelki de daha ziyade kendisini pardon yanıldım dışarıya müteveccih bir dikkat yok."

Yine aynı deneğin Şekil 33 için verdiği ifade: Bu hariçten bir şey tetkik ediyor ve mikroskopa filan bakıyor gibi.Denek Be'nin (Şekil 31) için verdiği ifade: "Havada olmayan 'bir .şey seyrediyormuş .gilbi, bir kuşu, bir balonu veya gösterilen her hangi bir şeyi, Ibiraz da hayret var. Yine aynı deneğin (Şekil 30) için verdiği ifadeler: Yamahkeme kararını veyahut da dektorun sözlerini dinliyor.

"Derıek Fi'nin (Şekil 72, 2 nci seri) için verdiği ifade: "Canı sıkılmış bir şeye hırslanmış, ya annesi giderken arkasından 'bakıyor, yahut elinden bir şeyalınmış her halde istemediği bir şey yapılmış."

Yine ayni deneğin (Şekil 76) için verdiği ifade: "Bu çocuk ya annesinin kucağında yahut yeni yatrnış, bir şey istiyor,süt istiyor."Bu hususta 3 üncü kısımda da daha bazı misaller göreceğiz.

Esas Problemin Vaz'i Münferit fotogr.ıflar vasıtasile gösterilen yüz ifadesinin doğru olarak tefsir edilmemesi meselesinin fiziyonomide çok yeni olduğunu ikinci .kısımda görmüştük. Fakat bunun sebebini araştıran hiçbir sualle karsılaşmamıştık, Yalnız bazı araştırmacılar, fotografla, pek anı ve geçici olan yüz ifadesinin çok güç tesbit edilebileceğini söyledikleri zaman bu noktaya da temas ettiklerini görüyoruz; mamafih bunlar da netice itibarile fiziyonomi tetkiklerinde hiçbir vasıtanın, fotoğrafın yerini tutamıyacağırıda ısrar etmişlerdir. Bu hususta W o o d w ort h, bizim birinci seri denemelerimize müşabih, bir tecrübeden bahsederken (Sahife 24) sukün halinde olan resimlerde, ifadenin kat'I olarak bilinmediğini söylüyorki bununla resimin statik vaziyetini, buna sebep olarak tahmin ettiğini zarınediyoruz. W o o d w ort h, hakikaten bundan şüphe ediyorsa, biz, ıbunun yerinde olduğuna işaret etmekle beraber, bu noktanın Ibiraz daha aydınlanması lazımgeldiğine kaniiz.

Eğer bununla, her hangi bir heyecan veya his halinin, fotoğrafla tamamile doğru, tesbit olunabileceği. ancak ifadedeki dinamik has sa kaybolduğu için doğru tefsir edilemediği zannediliyorsa bu faraziye, iyi tahkik etmek gayet kolaydır. Yüzün her hangi bir ifadesini tesbit eden bu nevi resimleri, tek olarak gösterecek yerde, tekrar dinamik hassasını kazanabilmeleri için, arka arkaya kopya etmek üzere bir film vasıtasile, projektörle göstermek kafidir, Bu suretle resmin sükün halinde gösterilmesi'nin, yanlış olarak tefsir edilmesinde. amil olup olmadığı anlaşılmış olur. Bu tecrübenin bir gün yapılması lazımgeldiğini kabul etmekle beraber, müsbet 'bir netice alınacağını zannetmiyoruz. Çünkü münferit ve tecrit edilmiş ıbir tarzda gösterildiği zaman, yanlış tersir edilen veya muhtelif marralara gelen bir resmin, baska şekil ve şartlarda da, ayni vaziyeti muhafaza etmesi icab eder. Halbuki böyle olmadığım, neticelerinden aşağıda bahsedeceğimiz tecrübeler göstermektedirler. Gerçe bu, fotograflarını ifade etmek istedikleri ruhi tezahür ve halleri doğru olarak gösterdiklerinin bir delili sayılamaz. Bununla ancak resimlerin münferit ve sükün halinde gösterilmeleri, yanlış olarak tefsir edilmelerinin arnili olmadığını anlıyoruz. Zira, eğer fotoğraf tesbit etmek istediği ruhi hali doğru ve tam olarak ifade ediyorsa, ister münferit bir sekilde ve sükün halinde, isterse bir muhitve sitüasiyon içinde 'g;österilsin, -her iki vasiyetteki tefsirler arasında bir fark olmaması icabederdi. O vakit biz de, resimlerin yanlış tefsir edilmelerinin veya muhtelif marralara gelmelerinin sebebini, sükün halinde gösterilmelerine verebilirdik Halbuki sükün halinde, münferit yani sitüasiyon'dan tecrit etmek suretile gösterildiği zaman ifade etmesi lazımgelen ruhi halden gayri ıbir ruhi tezahür gösteren veya muhtelif mana ve tefsirlere gelen ayni resim, uyaıbildiği bir muhit içerisinde tam, katı ve tek bir mana ifade ediyor. Aynı muhakemeyi, fotoğrafların ifade etmek istedikleri ruh) halleri bozduklarmı ve değistir-diklerini kabul ettiğimiz zaman da yürütebiliriz. Çünkü bu takdirde bir resim neyi kavrayabilmiş, ise onu, yani korku yerine faraza hayret gösteriyorsa her zaman, her yerde ayni şeyi ifadeetmesi icabederdi. Şu halde resimler karsısındaki vaziyetimiz daima ayni terazi ile alış veriş yapan bir adamınkine ıbenzer: Terazi veya ölçüler ister yanlış ister doğru olsun mademki aldığı şeyleri yine onunla 'başkalarına aynen devrediyor : kendisi bu yüzden bir şey kaybetmiyecektir. Binaerıaleyh bizim de tecrübe için kullanmış olduğumuz resimlerin, delalet etmek istedikleri ruhi halleri hakikateri ifade edip etmediklerinin yapmış olduğumuz tecrübelerin mahiyeti bakımından büyük bir ehemmiyeti yoktur.Burada nazari bakımdan büyük bir ehemmiyeti olması Itibası ile başka bir tetkikten daha bahsetmeği faydalı buluyoruz. Bu, La v a t e r'Ie haşlıyarak Pid e ri t'de en muvaffak 'olmuş şeklini bulan ve diğer araştırmacılar tarafından mimik tezahürlerin tetkitine tatbik edilen bir an'aneye karşı Arn h e i m (1) tarafından yapılan ilk müsbet reaksiyondur.

Bu arı'aneye göre, yüz ifadesi, muhtelif kısımlardaki (göz, ağız, burun. alın. kas ilh.) tezahürlerin yekünundan rbarettir. La v at er tabi at ve kabilivetleri itibarile birbirine benziyen muhtelif insanlarda müşterek olan ifadeleri bulrnak suretile, yüz ifadesini tetkik etmek usulünü, ilk defa tatbik 'eder. T i t c h e n er - B o r i n g ise ayrı ayrı fotograflardan almıs olduklar. bu değişik ifadeleri birleştiremek suretile elde ettikleri yüz ifadesinin tahlilinde bu usulü esas olarak kabul ederler. Aynı yoldan giden Elles E. Buzby de bu metodun muvaffak olmayan neticelerini veriyor. Arn h e i m, esas itibarile grafolojik tetkiklere tahsis edilen, tezinde bu mesele üzerinde de uzun uzadıya durduktan sonra tatbik edilen bu usulün yanlış olduğunu tecrübelerle gösteriyor. Ona göre yüz ifadesi 'çehrenin bütününe ait bir keyfiyattir; yoksa onun muhtelif kısımlarında tezahür eden mevzi! Hat ve ifadelerin yekünundan teşekkül etmez.

Bilakis birbirine tamamile müsavi olan kısımları ihtiva eden iki çehrede mimik ifade, tamamile başka olabilir. Ve bu kısmı ifadeler, mesela gözlerin yalnız gösterildiği zamanki ifadesile yüzün bütünü içinde almış olduğu ifadeleri, arasındaki fark, birbirinin aksidenebilecek kadar değişebilir. Filhakika Arn h e i m, manidar bir yüzde yalnız gözlerin görünmesile 'bütün çehrenin gösterilmesi arasında, ifadelerin, değiştiğini yaptığı tecrübelerlebariz birşekilde gösteriyor. K i r c h h '0 f f (2) daha evvel baska bir maksatla yapılmış böyle ıbir tecrübeden bahsediyor.Daha sonra Arn h e i m'in siluet halindeki çehrelerln bazı kısımlarını aynı olarak almak ve diğer kısımlarını değiştirmek suretile yaptığı tecrübelerinde iddialarının bariz delillerini veriyor. Onun bu esaslı ve nazari bakımdan çok mühim olan iddiasını kabul etmekle 'beraber bizim halletmek istediğimiz meselenin izahı için kafi gelmediğini söylemek mecburiyetindeyiz.

Çünkü yuzun bütününde de tezahür eden bir ifadenin tam ve katı bir şekilde, tek manada tefsir ediiemediğini görmuştük. Şu halde yüzünheyeti umumiyesi de aksettirdiği bir ifadeyi tayin edemiyor. Gerçe yüz ifadesinden bahsedebilmek için bunun bütün yüze ait olması, yüzün heyeti umumiyesi tarafından aksettirilmesi lazrmgeldiğini, Arn h e i m tercübeleri gayet vazıh bir tarzda gösteriyorlar. Fakat bu sartın, yüz ifadelerinin ayni zamanda kati ve tek bir manada tefsir edilebilmesi için, kafi gelmediğini de neteelerinden yukarıda bahsettiğimiz birinci ve ikinci seri denemelerde açık bir şekilde görüyoruz. Maamafih bundan, yüz ifadelerinin, hiçbir manaya gelmedikleri veya muayyen, tek bir mana ifade etmedikleri, neticesini çıkaramayıs. Zira bizzat yaptığımız her günkü müşahedeler gibi, 'başkalarının da görüş ve tecrübeleri bulunur aksine delalet ediyor. Tek bir bakış, bir tebessüm, yüzün herhangi bir ifadesinin. muayyen bir vaziyet ve muayyen bir situasiyon'da, tesiri altında kalmayan, hemen pek az insan vardır.Saatler 'Veya sahifeleri dolduran söz ve kelimelerin ifade edemediğini çok defa yüzdeki bir ifadede okuduğumuzu katiyetle iddia edebiliriz; ve yine yüz ifadelerinden bir insanın doğru söyleyip söylemediğ ini, teessür ve kederinin derinliğini, hiddetinin derecesini, sevinç ve saadetinin hududun u endişe ve darğınlığının sebebini. doğrudan doğruya, anlamağa çalıştığımızı hatırlarız. Başkalarının ruhi hayatını anlamak hususunda, hele ıbilhassa samimiyetinden şüphe ettiğimiz insanlar karşısında yüz ifadelerinden ıbaşka bir vasıta ve çaremiz olmadığını da 'biliyoruz. Zamanının meşhur bir diplomatı olan TalI ey ran d "Allah, sözü insana fikirlerini saklasın diye vermiştir." demekle yalnız sözün samimi olmayan insanlar için -rolürünü tsbarüz ettirmiş olmıyor, ayni zamanda yüz ifadelerinin de kıyınet ve ehemmiyetini gösteriyor. Bu vaziyet karşısında, tecrübelerden almış olduğumuz fena isticelerin sebebini yakından araştırdığımız zaman bunun şimdiye kadar tutulan yolda, araştırma metodunda olduğunu görürüz: Yüz ifadesi, içinde doğduğu ve bulunduğu sitüasiyonla beraber tetkik edilecek yerde, sitüasiyon'dan tecrit edilerek müstakil, değişmez bir mevcudiyet gibi alınıyor ve bu da kafi gelmiyormuşgibi tali ifade ve hatlara ayırmak suretile tahlil ve tetkik olunuyor.

Yüz ifadesini, ait olduğu ve içinde doğduğu sitüasiyorı'dan tecrit ederek tetkik etmek, her şeyin ancak cüzlerini .ayrı ayrı incelemek, tahlil etmek suretile halledilebileceğini zanneden ve bütün tabi at ilimlerinde an'ane haline gelen asırlık mihaniki nazariye ve telakkisinin zaruri bir neticesidir. ilmi tetkiklerde araştırıcıya azami .birkolaylık ve emniyet telkin eden bu nazariyeden kurtulmanın - onun birçok sahalarda yanlış neticeler 'Verdiği bilinmekle beraber - ne kadar güç olduğunu bugün artık hemen herkes anlamış bulunuyor. Garip telakkilere saplarımakta, hiçbir ilim sahasından geri kalmayan, bilakis kat kat geçen fiziyonümide de, bu hükmün cari olmamasını beklemek, 'büyük bir nikbinlik olurdu. Bazan, bir hadisenin izahını temin eden en esaslı arnili. o hadisenin vukua geldiği hal ve şartların müşahedesi, en iyi bir tarzda verebilir. Nitekim yapmış olduğumuz denemeler, bize yüz ifadelerini tetkiketmenin, ancak içinde doğdukları ve mensup bulundukları sitüasiyon dahilinde 'mümkün olabileceğini gösteriyor.

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp